3 pantolon, 18 yıllık tişört

Biz erkekler bazı tişörtlerimizi uzun süre giyeriz, doğru.
Ama bunun için de bazı kriterlerimiz vardır.
* O vücudun yıllar boyu aynı kalacak mı?
* Spor yapıyorsun diyelim, omuzların falan kalınlaşmayacak mı?
* Hafif göbek yapmayacak mısın?
Ya da...
* Kilo vermeyecek misin?
Gibi gibi...
Yani bu iş zor be dostum...
Sen bir tişörtü 18 sene giymezsin, giyemezsin.
Sen terk etmek istemesen bile o tişört seni terk eder.
Gelelim “Sadece 3 pantolonum var” açıklamasına.
Saydım... Benim bile 15 pantolonum var yahu!
Sen Kerem Bursin’sin, ekrandasın, sahnedesin, magazinin gözü önündesin...
3 değil en az 52 pantolonun vardır.
Ben buna gerçekten yemin edebilirim ama gelin görün ki ispat edemem!

Bazen konuşulmak çok kolay

Göz önünde olanların kıyafetleri, o kıyafetlerin fiyatları, nereden alışveriş yaptıkları hep merak edilen bir konudur.
Tuğba Özerk’i çekmiş magazinci arkadaşlarımız...
Başlıklar şöyleydi...
* Kombininin fiyatı dudak uçuklattı!
* Yürüyüş için 730 bin liralık kombin...
* Sahil kıyafeti şoke etti...
Tuğba’nın giydiklerinin teker teker fiyatları hesaplanmış.
Bu iş baştan sona, saatten monta, ayakkabıdan eşofmana bir ‘PR’ çalışması.
Hatırlayın yılbaşı sahnesinde Tuğba Özerk’in sarhoş olduğu iddiaları gündeme gelmiş sonrasında Tuğba, “Uzun süredir bir hastalıkla mücadele ediyorum” demişti.
Çok geçmiş olsun...
Şimdi internette ‘yılbaşı sahnesi’ haberleri yerine, sahil kıyafeti haberleri çıkıyor, zihinlerdeyse ‘yürüyüş için pahalı kıyafet’ söylentileri kaldı. Reklam falan ama akıllıca iş...
Zaten şu devirde kim 730 bin liralık üst baş ile sahile yürüyüşe çıkar ki...

Ayrılıktaki ben mi? bitişteki ben mi?

Bir ilişkide çok şekil değiştiririz aslında...
Başlangıcı, ortası, sonu, sonrası... Belki daha da fazlası.
Hiç düşündünüz mü hangisi gerçek ‘ben’im diye.
Yaygın bir inanışa göre, insanların gerçek yüzleri ayrılırken ortaya çıkıyor.
Yani insan kendini ilişkiye başlarken değil bitirirken belli ediyor.
Şimdi günümüzde göz önünde yaşanıyor çoğu ilişki. Ünlü isimler ilişkiye başlamalarını da ayrılık anlarını da göze sokuyor.
İşin doğası bu, anlarım...
Ama ‘efendice ayrılmak lazım’ kuralını çiğneyenler var...
* Aldatsan da aldatılsan da...
* Ayrılığa sen sebep olsan da olmasan da...
* Yürütemeyen, beceriksiz olan sen olsan da olmasan da...
Sessizce gitmek hep en güzelidir.
Çünkü aşk ayrılıkta belli olur.
Bunu söyleyeceğimi hiç düşünmezdim ama ‘ayrılıklar da gerçekten sevdaya dahildir’.
Giden gittikten sonra...
* Arkasından konuşmanın...
* Ona hakaret etmenin...
* Etrafınızdakileri ona düşman etmeye çalışmanın hiçbir önemi yoktur...

Nasıl özlemişiz

Pandemi çok şey almıştı bizden. Kutlamalar, festivaller, konserler... Çok şey.
Mesela 19 Mayıs stadyumlarda kutlanır ve bir gelenek olarak yaşardı. Bu 19 Mayıs kutlamalarındaki bir fotoğraf karesini görünce ‘tamam’ dedim, döndük eskiye.
Vestel, geleneğe sahip çıkıp, Samsun’da 19 Mayıs’a özel bir gençlik festivali yaptı.
Batı Park’ta binlerce kişi bir araya gelip, hem Yalın konserini dinledi hem de marşlarla, bayraklarla, 19 Mayıs’ı büyük bir coşkuyla kutladı.
Oh be.
Fakat nasıl özlemişiz...

Lahmacun fırtınası öncesi uyarı

* Plajda lahmacun yenmez!
* Plajda böyle bir etkinliğe yer yoktur!
* Bu iş nereden başımıza açıldı, hiçbir fikrim de yoktur!
* O enfes, bol soğan ve sarımsaklı lahmacunu plajda rahat yemenin bir yolu da yoktur!
* Hiçbir yerde lahmacun 200 lira olamaz!
Olmamalıdır!
O yüzden plajda lahmacun yenmemelidir!
Ama not olarak eklemekte fayda var. Lahmacun kırmızı çizgimdir, bayılırım.