O Madonna’dan bu Madonna’ya

Cuma akşamı erken saatlerde bir popüler mekan...

Haberin Devamı

20’li yaşlardaki bir grup genç Madonna’nın “Like A Prayer” şarkısı çalmaya başladığı anda dans etmeye başlıyor.
Sadece bu şarkı değil, DJ’in peş peşe üzerimize sağanakladığı tüm 80’ler, 90’lar şarkılarında da acayip coşkulular.
Hatta acemice de olsa sözleri ezberlemişler. Çığlık çığlığa söylüyorlar.
Onların bu eski şarkıları sahiplenme hali ister istemez bir zaman tüneline yol açıyor bünyede.
Yıl 1989...
“Like A Prayer” albümü yeni çıkmış.
Kaset kartonetine sinmiş ağır ama güzel bir koku var.
Paçuli kokusu.
Odunsu, baharatlı bir koku. O zamanlar anlamamıştım, meğer bu kilisedeki tütsülerin kokusuymuş, onu yansıtmak istemiş Madonna.
Ve aynı yıldan unutulmaz bir şey daha:
Bülend Özveren’in “Ben Bilirim” diye meşhur bir yarışma programı var.
Şiddet dolu “Çukur”lar, iki saatlik diziler yerine prime time saatinde bir bilgi yarışması yani.
Özveren yarışmayı bir yerinde kesiyor ve en ciddi haliyle diyor ki, “İşte dünyanın konuştuğu klip ilk kez ekranlarınızda”.
Ve hoop, “Like A Prayer” videosu geliyor ekrana.
Hani Madonna’nın İsa’yı siyahi olarak gösterdiği, hatta onu öptüğü, marka anlaşması yaptığı Pepsi’nin videoya gelen tepkiler üzerine tüm kampanyayı iptal ettiği o tartışmalı klip...
O yılın duyguları net: Kadın kışkırtıyor, bile isteye bir şeylerin üzerine üzerine gidiyor, ilham veriyor. Özveren de farkında olmadan o ilhama aracılık ediyor.
Kendisini -yeri gelmişken- pek sevgiyle anıyoruz.
Ve tekrar bugüne dönelim...
“Like A Prayer”in paçuli kokulu pop devrimciliği geride kalmış.
Madonna’nın yüzü şimdilerde bir estetik aşuresi.
Konuşulan tek yanı bu.
20’lik grup o popüler mekanda “Like A Prayer”la dans ediyor ama şarkının kendine has tabu kırıcılığı Madonna’nın Fransız askılı suratı gibi donuk bir yüzey artık.
Bir şey ifade etmiyor.

Haberin Devamı

Konuşanlar’ın başarısı

Hasan Can Kaya’nın “Konuşanlar”ı, stand up gösterisiyle talk şov arası bir program.
Youtube’da yayınlanıyor.
Hatta 23 bölüm çoktan yayınlandı bile.
Kaya’nın gösterisinde seyircileri konuşturması, onlara sataşması enfes.
Seyircilerin bu sataşmalara alınmaması da öyle.
Her ne kadar Kaya’nın seyircisine “Bebişko” demesine azıcık kıl olsam da; yeri geldiğinde onların değer yargılarını deşmesi, sorgulaması pek şahane.
Doğruya doğru: Böyle zeki, kıvrak işleri özlemişiz.
Son bir söz: Yakın zamanda daha çok ismini duyacağız Hasan Can Kaya’nın...

 

 

Yazarın Tüm Yazıları