Nedir bu ikilinin sırrı

Onlarınki sadece kız güzel, oğlan da yakışıklı durumu değil.

Haberin Devamı


Çünkü cast ajansları onlar gibilerle dolu.
Hatta daha güzel, daha yakışıklılarla.
Ama işte Barış Arduç ve Elçin Sangu’nun sırrı burada:
Güzellikleri izleyeni tehdit etmiyor, araya duvar örmüyor.
Hani ikisini de sokakta görsen anında arkadaş olurmuşsun gibi bir havaları var.
“Ben var ya ben” güzelliği yok ikisinde de.
Hani bazıları vardır, güzelliğinin o kadar farkındadır ki ulaşılmaz diyarlarda gezinir ruhu.
Barış ve Elçin ise bizden. Mahalleden. Bir demli çay uzaklığındalar.
Ulaşılabilir güzellik onlarınki...
Ve bu hafta onların haftası.
Cuma günü filmleri (Mutluluk Zamanı) gösterime giriyor.
Doğrusu o kadar hızlı çektirler ki filmi, ben hâlâ şaşkınım...
Bu yazıyı yazarken bir yandan Barış’ın Hello Dergisi’ne verdiği röportajı okuyorum.
Bazı cümleleri o kadar olgun ki, ona da şaşırıyorum.
Sonuç olarak bu ikilinin bir sırrı da kendilerini çok abartmamalarında.
Ama bundan sonrası onlar için önemli tabii.
Tek başlarına kaldıklarında aynı samimi havayı verebildikleri an tutunmaya devam edecekleri kesin.

Haberin Devamı

Nedir bu ikilinin sırrı

Yeni star adayı

Bali’de yaşayan Bennu Gerede’nin dört oğlundan biri olan 16 yaşındaki Miro Gerede Erkaya dizilerde oynamaya hazırlanıyor.
Türk dizilerinde görmeye alışık olmadığımız yüz hatlarına sahip Miro’nun yeni neslin dikkat çeken oyuncularından biri olacağına şüphe yok.

Nedir bu ikilinin sırrı

İkisi de manasızmış

Murat Boz, ailesi ve sevgilisi Aslı Enver’le yeni aldıkları evin bahçesinde oturmuş konuşuyorlarmış.
Gündelik, sıradan şeyler işte. Bu konuşmalar -nasıl yapıldıysa artık- kaydedilip haber olarak yayınlanmış.
Boz da bu duruma isyan edip şikayette bulunmuş.
Sonuç? “Ünlüler özel hayatlarıyla ilgili haberlere katlanmak zorundadır” denilip takipsizlik kararı çıkmış.
Oysa Murat Boz haklı.
Kafede yahut kamuya açık bir yerde konuşmamış ki Boz ve ailesi.
Evdelermiş. Evin içi de kamuya açık değil...
Ayrıca aile arası yapılan sıkıcı konuşmaların ne gibi bir haber değeri var?
Takipsizlik kararı da manasızmış, bu konuşmaların haber
oluşu da...

Haberin Devamı

Pop okyanusundan son damlalar

◊ YALAKANIM BEBEĞİM / KALBEN
Valla şarkının sözleri gayet eğlenceli.
Şöyle diyor:
“Yalakanım bebeğim. Dinlediğin şarkıları dinlerim, hangi filmi seversen izlerim, tuttuğun takım benim maçım. Tüm güzel sözler senin için, ciddiye al beni ahmak gibiyim, ama sözlerim doğru, yalakanım bebeğim.”
Hayatında herkesin bir kez kendini böyle şuursuzca kaybettiği bir ilişkisi vardır.
Sen sen olmaktan çıkıp onun uydusu olursun ya, işte öyle bir şey.
Tamam, yalaka kelimesi insanlara sert/negatif geliyor ama ne deseydi yani Kalben?
Tutkunum filan dese aynı hissi yaratmazdı ki...

Ayrıca sokakta kullandığımız kelimeleri şarkılarda görmek neden tuhaf geliyor?
En azından şarkıların dilini özgür bırakalım...

Haberin Devamı

Nedir bu ikilinin sırrı


◊ MAGIC / ZİYNET SALİ
Ziynet’in 1 ay önce “Ağlar mıyım, ağlamam” teklisi çıktı.
Şimdi ise 1 yıldır üzerinde uğraştığı İngilizce teklisi Magic.
Şu anda sadece Av rupa’da ve bizde yayınlanan Magic yazlık bir dans hiti.
Videosu da güzel. Mahmut Orhan videoları gibi.
“Peki” dedim Ziynet’e, “Amacın nedir bu İngilizce tekli ile?”
Güzel bir yanıt verdi:
“Kavanoz içinde dönüp duran balık olmaktan sıkıldım. Okyanusa açılmak istedim.”
E doğru, buradaki kavanoz içinde dönüp durmak bir noktadan sonra kolay.
Önemli olan okyanusta mücadele edebilmek...

Dizi önerisi olmazsa olmaz

Bu pazarın yabancı dizi önerisi: The Sinner.
Jessica Biel’in hem yapımcılığını hem de başrolü üstlendiği dizide yok yok:
Bir annenin plajda armut soyarken aniden işlediği cinayet...
Kopuk anılar, depresif ve özel hayatı sorunlu bir dedektif, çocukluk/ergenlik travmaları ve bol bol ters köşe...
Sekiz bölümlük dizi bir çırpıda bitiyor.
Dahası gerilimi dozunda ve merakı sürekli diri tutuyor.
Bin tavsiye...

Haberin Devamı

N’olmuş canım

WWF Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı)’nın kutlama gecesine bazı isimler kürkleriyle katılınca herkesin diline düşmüş.
Aslında kızmamak lazım, çünkü onların da ‘doğalı’ bu. En büyük hata daveti yapanlarda.

Yazarın Tüm Yazıları