Korkularımız aynı ama takmıyoruz

Pandemi dönemine ilişkin beklenti ve düşüncelerimizi ortaya konan araştırmalar yapılıyor art arda.

Haberin Devamı

Biz, özellikle normalleşme dönemine vatandaşın bakış açısını ortaya koyan araştırmalara farklı bir gözle baktık. ‘Son beş ay içerisinde yapılan tüm araştırmaları kıyasladığımızda gördük ki; koronavirüse yakalanma korkusunda en ufak bir azalma olmamış’. Yani toplumun yüzde 79-80’i halen bunu en önemli sorun olarak tanımlıyor. Korkuda hiçbir azalma yok, ama acayip bir rahatlama var.

Korkularımız aynı ama takmıyoruz

NG Araştırma Şirketi’nin temmuzun ilk haftasını da kapsayan son araştırmasındaki verilerin iyi analiz edilmesi gerekir. Araştırmaya katılan her 5 kişiden 4’ü koronavirüse yakalanmaktan korkuyor. Her 10 kişiden 9’u normalleşme sürecindeki vaka artışının Türkiye için tehdit olduğunu inanıyor. Ayrıca vatandaş artık salgının yıl sonuna kadar devam edeceğini düşünüyor. Araştırmaya göre vatandaş test sayısının az olduğunu da düşünmeye başlamış. İkinci dalganın geleceğine inananların sayısında da en ufak bir gerileme yok.

Haberin Devamı

Ancak, bütün bunlara rağmen, kurullara uyma konusunda ciddi bir gevşeme var. Artık ‘evden hiç çıkmıyorum’ diyenlerin oranı yüzde 5’e düşmüş. Bu rakam pandeminin yoğun olduğu dönemlerde, yüzde 25 civarındaydı. İşyerine gitmek zorunda kalanlara kimse bir şey demiyor, ama normal gündelik hayatına döndüğünü söyleyenlerin oranı hızla artıyor. Yani kimse sadece işe gidip gelmekle kalmıyor.

Korkularımız aynı ama takmıyoruz

Koronavirüs korkusuna rağmen sokağa çıkma yasağını savunan kalmamış gibi. Bir tek fark, ‘Kurban Bayramı’nda sokağa çıkma yasağı uygulanmalı’ diyenlerin oranı oldukça yüksek. Araştırmaya katılan her 10 kişiden 7’si Kurban Bayramı süresince genel sokağa çıkma yasağı olması gerektiğini düşünüyor. Yasak olmasa bile ziyaret yapmayacağını söyleyenlerin oranı yüzde 50’ye çıkıyor.

Araştırmanın satır araları bize vatandaşın kafasının karışık olduğunu gösteriyor. “Kontrollü hayat” konusunda kampanyalar yapılarak, bilinçlendirmeye ciddi ihtiyaç var.

Haberin Devamı

AK PARTİ’DE ETİK MESAİSİ

TBMM’de Siyasi Etik Komisyonu kurulması ve siyasilere yeni etik kurullar belirlenmesi, yılan hikâyesine dönen konuların başında geliyor. Şimdi, TBMM’nin yeni dönemi çalışmaları arasına bu konu da alındı.

Cumhur İttifakı,
1 Ekim’den sonra üç önemli konuda adım atmayı planlıyor. 1- Siyasi Partiler ve Seçim Yasası değişikliği, 2- TBMM Siyasi Etik Komisyonu kurulması, 3- TBMM İçtüzüğü’nün değiştirilmesi. Bu başlıklarda yapılacak çalışmaların içerikleri, hem çok dikkat çekici, hem de tepki çekici olabilir.

Ancak biz, TBMM Siyasi Etik Komisyonu kurulmasıyla ilgiliyiz şu an. 2007 yılında Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla başlatılan çalışmalar taslak halindeyken, Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasına ertelenmişti. Arada, TBMM Başkanı Cemil Çiçek ve Başbakan Ahmet Davutoğlu da “şeffaflık ve etik konusunda” adım atmayı denedi. Bu iki girişimden de sonuç çıkmadı. Son olarak 2016 yılında AK Parti, TBMM Siyasi Etik Komisyonu kurulması için bir yasa teklifi hazırladı, ama o da seçim nedeniyle kadük oldu.

Haberin Devamı

Şimdi çalışma yeniden başlıyor. TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un ev sahipliğinde yürütülecek bu çalışmada tüm partilerin önerileri alınacak. Yasanın içeriği çok önemli. Zira, milletvekillerinin hediye, tayin, torpil, kamu kurumlarıyla ilişkileri, mal beyanları gibi önemli alanlarında yeni kurallar ve yasaklar getirilecek.

Daha önce yapılan taslak çalışmalarına göre, her dönem yeni milletvekillerine etik eğitimi verilecek. Vekillere görevleri süresince hediyelere getirilen sınırlamalar, tayin, torpil ve iş takibi gibi konulardaki yasaklar anlatılacak. Milletvekillerinin eş ve çocukları da mal beyanında bulunacak. Vatandaşlar, Etik Komisyonu’na bir dilekçe ile başvurarak, istediği milletvekilinin mal beyanını görebilecek. Vekiller, “İftiraya uğradım” diye, TBMM Etik Komisyonu’na başvurabilecek. Komisyon da bu iddialarla ilgili incelemesini yaptıktan sonra iddiaların doğru olup olmadığını kamuoyuna duyuracak.

Haberin Devamı

Bu taslaklardan sadece biri. Bakalım yeni çalışmanın çerçevesi nasıl çizilecek?

Ancak şunu belirtelim, düzenlemede ceza sistemi olmazsa, duvar yazısından öteye gidemez.

Yazarın Tüm Yazıları