Balık yerine plastik yemek

Mikroplastik kelimesini, günlük hayatımızda sık sık duymaya başlamamız yeni sayılır. İnsan sağlığı açısından ifade ettiği şey ise dehşet verici. Herhangi bir besinle birlikte, plastik yediğimiz düşüncesi yeterince korkunç.

Haberin Devamı

Bilim insanlarının, çevre kirliliğinin sonuçlarına ilişkin çalışmaları yeterince ses getirmezken, kendisini bu konuya adayan bir milletvekili, kamuoyunda duyarlılık yaratmaya çalışıyor. MHP İzmir Milletvekili Hasan Kalyoncu, mikroplastiklerin çevre kirleticilerin en tehlikeli sınıfı olduğunu anlatanlar arasında.

Umut Erdem’in aktardığına göre, kendisi biyolog olan Prof. Kalyoncu, “Mikroplastikler, insan tüketimine sunulan gıda maddelerinde, tuz, midye, balık gibi su ürünlerinde, şeker, bal, soda, su gibi yiyecek ve içeceklerde, iç, dış hava örneklerinde bulunabiliyor” diyerek, sorunu çok iyi özetliyor.

Kalyoncu’nun anlatımıyla, konuya birlikte bakalım.

“Çevresel kirleticiler incelendiğinde, plastikler ve sebep olduğu kirlilik önemli bir risk unsuru. Beş milimetreden küçük olanlar, mikroplastik olarak isimlendirilmektedir. Mikroplastikler, çevrede plastik kirleticilerin muhtemelen en tehlikeli sınıfıdır.

Haberin Devamı

Mikroplastikler; akarsu, göl veya deniz gibi ortamlardaki özellikle suyu süzerek beslenen omurgasız canlılar ve balıklar gibi omurgalı canlılar vasıtasıyla besin piramidi içerisinde birikerek ve taşınarak insana kadar ulaşabilmektedir. İnsanlar dahil birçok canlıyı tehdit edici bir kirlilik oluşturmaktadırlar.

Tek bir sentetik giysi yıkanırken 1900 adet mikroplastik lif kanalizasyona geçebilir. Tek bir cilt temizleme ürünü 360 bin adet mikroboncuğu içerebilmektedir.

Solunması veya yutulması durumunda mikroplastikler vücudumuzda birikebilir ve bağışıklık sistemini etkileyerek parçacık zehirlenmesi gösterebilirler. Hızla gelişen sanayi ve nüfus, atık suların deşarjı ve çöplerin doğaya kontrolsüz bırakılması mikroplastik kirliliğinin ana kaynağıdır.”

Konunun önemi yeterince gözler önüne serilmiş durumda. Bugün görmezden gelinen bu sorun, yarın ciddi hastalıkların habercisi olabilecek durumda. Kaynağından önlemler alınması için geç kalınmamalı.

Balık yerine plastik yemek

Haberin Devamı

AOÇ’NİN BİLMECE OLAN ŞARAPLARI

ATATÜRK Orman Çiftliği’nin (AOÇ), Ankara’nın nadir nefes alan yerlerinden biri olduğunu bilmeyen başkentli yoktur. Şehrin ortasında kalan bu vahanın, çeşitli gerekçelerle parsel parsel daraltıldığını da. AOÇ’ye yolu düşenlerin, tarihi binanın içindeki müzeyi gezmeleri tavsiye edilir.

Müzenin tarihi binasının içinde, eski Ankara fotoğrafları, eski arabalar, eski şarap üretme makineleri, dev meşe fıçılar, damıtma aletleri, eski şişeler ve yüzlerce objeyi görebilirler. Üstelik, müzenin kendisi kadar binasından da etkilenecekleri kesin. Eski şaraphane binası, en az içindekiler kadar ilginç. Bizim gibi şanslı az bir grup, AOÇ’nin tarihi mahzenini gezmiştir. İçindeki yıllanmış şarapların bulunduğu tarihi mahzenin de müthiş bir çarpıcılığı olduğunu söyleyelim.

Haberin Devamı

Bundan birkaç yıl öncesine kadar, burayı ziyaret edenlerin, hem AOÇ’nin meşhur şaraplarından hem de özel olarak üretilen üzüm sularından alıp, sonra sokak boyu dizilen köfteci ve kokoreççilerde karnını doyurup, çiçek seralarında nefes alıp, evine dönmesi en yaygın haftasonu aktivitesiydi.

Ancak artık, AOÇ şaraplarının izi, sergi salonundaki tarihi üretim makinelerinde kaldı. Bir süreden beri üretim yapılmadığı, stoktaki yıllanmış şarapların satılmadığı ve sirkeye döndüğü iddiaları dolaşmaya başladı kulislerde. Konu, CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer tarafından soru önergesiyle TBMM gündemine getirildi. Gürer, 2018’de Atatürk Orman Çiftliği stoklarında bulunan şarapların yüzde 40’ının zamanında satışa arz edilmediği için stoklarda kaldığı ve sirkeye dönüştürüleceğini iddia etti. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli de bu iddiaya, “AOÇ stoklarında satışa konu şarap bulunmamaktadır” karşılığını verdi. Gürer, verilen yanıtı yeterli bulmadı. Bu konunun kendi iddiası olmadığını, zararın Sayıştay raporlarına da yansıdığını belirterek, ısrarcı oldu.

Haberin Devamı

Bu tartışma, başka bir konuyu gündeme getirdi. AOÇ’nin stoklarında şarap olmaması, daha önce üretilenlerin satıldığı anlamına mı geliyor? Yeni üretilen şaraplar nereye konuluyor? Yoksa şarap üretilmesinden vaz mı geçilmiştir? AOÇ şaraphanesi, artık sadece sirke mi üretmektedir?

Bakanın kısa yanıtı, yeni soruları akla getirdiğine göre, bu tartışma kaldığı yerden devam eder.

Yazarın Tüm Yazıları