Her zaman bugünün kavgasını et! 

Bir arkadaşım düğününde, kocasının annesine soruyor: 60 yıllık mutlu evliliğinizin sırrı nedir?

Haberin Devamı

Yeni kaynana cevap veriyor: Biz hep bugünün kavgasını yaptık. Hiçbir kavgamızda geçmişe gitmeyiz. O dosyaları tekrar tekrar açmaz, yüzümüze vurmayız. O anki mesele neyse, onu halletmeye bakarız demiş. Bu hayatımda duyduğum en güzel öğütlerden biriydi, unutmadan size söylemek istedim. Siz siz olun her zaman şimdinin kavgasını yapın.

Geçenlerde bütün kızlar kahvaltıda toplanmıştık. Biz kadınlar bir araya gelince sadece ilişkilerden bahsederiz.Sevgililerimizle, çocuklarımızla, arkadaşlarımızla, kocamızla, eski kocamızla, annemizle, babamızla, işimizle. Hayatı ilişkiler üzerinden okuruz ve hep iki şeyin arasındaki ilişkiden, köprüden bahsederiz. 
O ilişkinin materyalinden, geçirgenliğinden, sıcaklığından, samimiyetinden, gerçekliğinden, duygusundan. Saatlerce ama saatlerce anlatıp birbirimizi dinlemeye doymayız. Kadınlar, tek bir kişinin hikayesinin herkesin hikayesi olduğunu bilirler. Kulak kesilirler, dikkat kesilirler. Bu buluşmada fark ettim ki, erkeklerle ilişkide en büyük zorluk iletişim. İki kişinin konuşa konuşa anlaşamaması kulağa tuhaf geliyor ama oluyor işte. Sanki arada bir decoder var. Benim söylediklerimi, karşı tarafın diline çeviriyor. Fakat söylediklerim o tarafın diline çevrildiğinde, bambaşka bir anlama geliyor olmalı. Bunu cevaplardan anlıyorum. Cevap bu olamaz. Ben “ne” diyorum, o “ne” diyor. 
Niye buna sinirleniyor, alınıyor? Dediğim bu değildi ki... Bozuk bu decoder. Korsan DVD’lerin uyduruk altyazıları gibi, başka hikaye anlatıyor. Ve konuştukça kelimeler bir makas gibi bizi ayırıyor. Kırt kırt kesiyor ortadan ikimizi. 
Sussak, dokunsak, yemek yesek, uyusak daha iyi olacak. Deşmesek.Deşmeyi seviyoruz biz kadınlar. Bazen dil bilgisi sınavı ya da bir sorgu odası gibi çaprazlama sorularla erkeği afallatıp, duymak istediğimizi ağzından döküveriyoruz.
Sonra da gel temizle şimdi her yeri. Tuz buz olmuş cam kırıklarını çıkar tek tek gövdenden. Kanayan yaraları sar. Kaşıma, kanatma, oynama. Ama yok. Onu da kurcalarız. Erkeğin de yılan dillisi olur, onun da unutmayanı, kincisi, affetmeyeni olur. Burada önemli olan cinsler değil, yaptıkları cinslikler!Ben de öyleydim eskiden, bir konu açtım mı, bütün bibliyografyayı dökerdim. Alıntılardan, tarih bilgisinden, kayıtlardan göz gözü görmezdi. Sonra bir gün bu lafı duydum ve bıçak gibi kesildi dilim. Turuncu bir balık gibi, dünü unutur oldum. Kayıtları sildim. Neyin kavgasıysa onu yaptım. ‘Zaten sen’le cümleye başlamadım. ‘Sen hep’ demedim. ‘Sen şu vakit şöyle yapmıştın’ cümlesini kurmadım. 
Bugün bize yeter de artardı. Tozlu dosyaları yığan, arşivci tutumu bıraktım. Her şey daha hallolur oldu. Enteresan bir şey daha var. Hatırlatmazsan, hatırlamıyorsun. Çoğu kızdığım, üzüldüğüm şeyi söylemeye bahsetmeye unuttum. Duygusunu unuttum en başta.

Haberin Devamı

Deneyin, göreceksiniz. Naparsanız yapın, kavgada, tartışmada bugünde kalın. 60 yıllık evliliğin sırrını alın saklayın, kullanın. Bazen birinin ağzından düşen bir cümlecik, öyle bir farkındalık yaratır ki, akışkanlıklar bile kendine çekidüzen vermek zorunda kalır. 

Yazarın Tüm Yazıları