Gece yarısı 3’te arayabileceğin arkadaşın var mı?

Uzun zamandır, arkadaş denilen o nadir ve güzel omuzların değerini düşünüyorum.

Haberin Devamı

Çok arkadaşım olmadı benim.
Dışa dönük, güler yüzlü görünmeme rağmen, sosyalleşmeyi çoğu zaman yorucu ve vakit öldürücü buldum.
Kendi başıma gitar çalıp şarkı söylemek, müzik dinleyip kitap okumak, bir şey yazmak, sevdiğimle baş başa olmak, film izlemek, yürüyüşe çıkmak hep daha cazipti oturup birisiyle kahve içip sohbet etmekten.
Sonra ilk gençlik yılları geçip, okullar bitince arkadaşların kıymeti arttı gözümde.
Çok isterdim mesela ilkokuldan arkadaşım olsun.
Fakat 10 yaşımda, hüngür hüngür ağlayarak bir trenle İstanbul’a gelmiştim ve ilk 10 yılımdaki herkes, bir günde geride kaldı.
Ceylan Elestekin’di benim en yakın arkadaşım.
Güzel simsiyah at kuyruğu saçları, yeşil gözleri vardı.
Adresini bile hatırlıyorum işin tuhafı.
Birkaç sene önce, bir kafede kucağında bebeğiyle güzel bir kadın yanıma geldi.
“Nil beni hatırladın mı, ben Ceylan” dedi. Unutmamıştım tabii ki.
İkinci kez anne olmuş! Ne güzeldi yıllar sonra onu görmek.
Ama birbirimizin son 25 yılını kaçırmıştık. Şimdi iki yabancı gibiydik Ceylan Elestekin’le.
Sonra Ceren girdi hayatıma.
Onu çok yazdım bu köşede biliyorsunuz. Ama o da Melbourne’da yaşıyor maalesef.
Dünyanın en uzak yerinde.
Yine de onunla birbirimizi bir yıl görmesek dahi, iki saat içinde senkronize olabiliyoruz.
Şükür şimdi İstanbul’da birkaç canım arkadaşım var.
Randevulaşmadan kapısını çalabildiğim.
Yanında hep konuşmak zorunda kalmadan uzun sessizlikler de yaşayabildiğim.
Aklımda ne varsa, nefes almadan peş peşe söylediğimde bana, “Hiç katılmıyorum, bana böyle hissediyorsun gibi gelmedi” diyebilen.
Hiç kandıramadığım. Hiç kanmadığım. Kırdığım. Kırınca hemen onarabildiğim.
Bazen dediklerimi dinlemediğinde, “E o zaman bir daha bana sorma” diyebildiğim.
Görmeyince özlediğim. Şarkılarımı ilk onlara söylediğim. Çocuğumu kucaklarına verdiğim.
Onlar mutluysa benim de mutlu olduğum.
Şanslıyım. Biriktirdim böyle birkaç arkadaşı.
Kolay olmadı benim için.
Ama çalıştım sevgilerini kazanmak için.
Sadakati, güvenmeyi, iyi günde de kötü günde de yanında olmayı öğrendim.
Aldım verdin hesaplarını kapattım.
Dikkatle dinlemeye başladım.
Duygularını giydim ama yanlarında duygularımı soymayı da öğrendim.
Şimdi ne kadar iyi etmişim diyorum.
Güzel bir ömür için, arkadaşların varlığı aileden bile önemliymiş.
Arkadaşın varsa, sırtın kolay kolay yere gelmiyormuş.
Geçenlerde şu başlıktaki soruyu da duyduğumda, ne güzel bir kriter diye düşündüm.
Gece yarısı üçte arayabileceğin arkadaşın olması çok mühim.
Düşünün kimdir o?
Yoksa henüz öyle biri, geç değil. Bulun mutlaka.
Bir yerlerde sizin onu kalpten sevdiğinizi hissetmeye hazır ve sizinle daha çok şey paylaşmayı bekleyen birileri eminim vardır.
Zira ben birbirimizden pek farklı olduğumuzu da düşünmüyorum.
Hepimiz en nihayetinde aynı sorularda ve dertlerde eşitleniyoruz.
Hayat böyle bir şey.
Hepimiz içinde debeleniyoruz ve bu debelenme içinde aşağı yukarı aynı yerlerden geçiyoruz ne kadar farklı gibi dursak da bazen.
Gece üçte arayacağın arkadaşın olacak.
İlaç niyetine biri olsun.
Ama mutlaka olsun.
Yoksa da bulunsun.
Varsa da kıymeti bilinsin.

Yazarın Tüm Yazıları