Ömer Ali için destek bekleniyor

SOSYAL medyadan iki haber ileteceğim. İlki İzmir Bayraklı’dan: Yedi aylık SMA hastası Ömer Ali, yaşama tutunmak için yardımseverlerin desteğini bekliyor. Yutkunmak, öksürmek hatta nefes almak için bile makineler gereken Ömer Ali’nin tek umudu Dubai’de yapılan gen tedavisi. Valilik izniyle kampanya açan aile, 1 milyon 825 bin dolarlık tedavi masrafının sadece yüzde 2’sini toplayabildi. Aile, bir an önce Ömer Ali’nin sağlığına kavuştuğunu görmenin hayali ile yaşıyor.”

Haberin Devamı


---------

Kaan Efe için
yardım tezgahı

İKİNCİ haber İzmir Bergama’dan: 1 yaşındaki SMA hastası Kaan Efe Şanal’in tedavi masrafları için açılan yardım kampanyasına destek vermek isteyen bir grup çocuk, Fatih Mahallesi’ndeki evlerinin önüne satış tezgahı açtı. Çocuklar, okudukları kitapları, oyuncaklarını, yaptıkları takıları satarak kampanyaya bağışlıyor. Çocukların velileri kampanyayı destekliyor, “İnşallah Kaan Efe de en kısa sürede sağlığına kavuşur” diyor.
ÇARE ÜRETMEK GEREK
Doğuştan genetik bozuklukla ortaya çıkan SMA’lı bebeklerin iyileşme umudu yurt dışında. Bu tür gen tedavisinin maliyeti çok yüksek. Aileler gerekli parayı toplamak için valilikler izniyle kampanya açıyor. Ömer Ali ve Kaan Efe’yle SMA’lı tüm çocuklara acil sağlık diliyorum. Şimdilik en büyük umut olan yurt dışı tedavilerine devletin bir formül üretmesini umuyorum. Bu çocuklara sağlık çaresi mutlaka bulunmalı... Herkese kolay gelsin!



-----------------------------------------



BİR UNUTULMAZI ANMAK

Yıllar geçer
özlem sürer

Yarın 15 Haziran... Genelde hep böyle başladım, bugün de geleneği bozmayayım...
Geceler kör dilsiz sanki
Konuşmaz oldu
Hüzünler koyduk üst üste
Ayrılık oldu
Bir avuntu biraz keder
Böyle bize neler oldu
Bu ayrılık bir de hasret
Çekilmez oldu
Ay karanlık hep karanlık
Yüzün bize döner oldu
Bir ihtimal daha vardı
Felaket oldu
Gitme gitme gitme kal bu şehirde
Gitme gitme yazık olur bize...

Haberin Devamı

HEP DÜŞERSİN AKLIMA
2004’ten sonra her 15 Haziran geldiğinde Nazan Öncel’in, “Gitme” şarkısı ve yukarıdaki sözler takılır bana. (Ve de hemen hemen aynı yazıyı, günleri ve güncelleri değiştirerek yazarım) Sadece o gün değildir seni anmam. Her martı geçişinde düşersin aklıma. O martı çığlıklı kahkahanla... Şimdi yukarıdan bizi süzdüğünde kahkaha atabiliyor musun, içinden geliyor mu bilemem. Ahmet Piriştina, adam gibi adam... Daha doğrusu adam.. Hep mi özlenir o adam? Hep mi gözler sulanır, boğaz ağrır yutkunmaktan? Ahh Ahmet, zamansız vedalaşmasaydın bizimle... Daha bir güzel olurdu her şey...
İLK SIRADA GEÇİM VAR
Ne olup bittiğinden fazlaca söz etmeyeceğim. Salgın illeti, cana doymuşçasına, duruldu... Bugünlerde hepimizin derdi, öncelikle yaşam pahalılığı... Çarşıda, pazarda özellikle sebze, meyve etiketlerinin yanına yaklaşılmıyor. Kiralar, ev, araba fiyatlarını hiç sorma! Bu kadarını bugüne değin görmedik. Özetle herkesin yaşam gündeminin ilk sırasında geçim var. Elbette, birtakım çareler aranıyor...
EL ELE VERMEK MESELESİ
Bu işin siyaseti, o partisi, bu partisi yok Ahmet. Mesele, memleket meselesi. Vatandaşın geçim, iş dünyasının çarklarının dönmesi meselesi... Pes etmek yok! Unutmayacağız: ‘Mesele, her güçlüğün üstesinden gelmek, düze çıkıp güzel günlere yelken açmak için el ele verme, kenetlenme, meselesi...’ Dilerim, üstesinden geliriz be Ahmet.”
MEMLEKET MEMLEKET
Biliyorum İzmir’i çok özlüyorsun, sevdalısın çünkü... Hele bu zor günlerde yanında olmak isterdin. İzmir’in sana özlemi de dinmiyor inan. Ve de olaydın yanımızda, inanıyorum ki dilinden, aklından düşmezdi be Ahmet: Memleket, memleket...”

Yazarın Tüm Yazıları