Sarsıcı ramazanlar

Tarih bize gösteriyor ki depremler, yerüstündeki iyiliği de fenalığı da çoğaltıyor.

Haberin Devamı

Büyük depremlerden sonra ortaya yağmacılar, fırsatçılar çıkarken, aynı sırada iyilik peşindekiler, hayranlık uyandıran yardımlar gerçekleştiriyorlar. Bu güzel gönüllü insanları şu anda Kahramanmaraş’ta, Malatya’da, Hatay’da ve diğer illerde görmek mümkün.

*

İyiliğin katlanarak arttığı bir dönem de tabii ki ramazan ayı. Müslüman toplumlarda, fakiri, dara düşeni, ihtiyaç sahiplerini doyurup onlar için bağışta bulunmak, yüzlerce yıldır ramazanın temel özelliklerinden biri.

RAMAZAN DEPREMLERİ

Ramazan ve deprem bir araya geldiğindeyse hafızalarda farklı izler bırakmıştır. Mesela 1766 İstanbul Depremi’nin güçlü artçılarından biri, tam da müezzinler 1767’deki ramazan ayının başladığını halka duyurdukları sırada gerçekleşmiştir. Görgü tanıklarına göre “Tam müezzinler ramazan hilalinin göründüğünü ilan ederken bir deprem oldu... Ve minaredekilerin korkudan ödleri patladı.” Neyse ki bu olayda büyük bir sıkıntı yaşanmamış, hatta önceki depremde yıkılan Fatih Camisi’nin iki minaresi yeniden inşa edilip ramazan mahyalarına yetiştirilmiştir.

*

Haberin Devamı

1898 ramazanındaki Balıkesir Depremi, şehrin âdeta yeniden kurulmasını gerektirecek kadar yıkıcıydı. Ne var ki afetin büyüklüğüne oranla can kaybı az sayılır. Bu da “öncü” deprem sayesinde olmuştur. Halk, bu öncü sarsıntıda binalardan dışarı kaçtığı için 7.0 büyüklüğündeki asıl depremde kayıpların azaldığı tahmin edilmektedir.

Sarsıcı ramazanlar

İFTARLA TERAVİH ARASI

Elbette depremin mevsimlerle, takvim aylarıyla doğrudan ilgisi yok. Ama tarihi tecrübeler, ramazan ayıyla deprem kayıpları arasında bağlantı olabildiğini gösteriyor. Örneğin “Zelzele-i Azime” adıyla da bilinen, “Büyük Edirne Depremi”, 1752 yılının bir ramazan akşamında meydana gelmiştir. Tahribat büyük olmuş, nice binalar yıkılmıştır. Neyse ki depremin yaz mevsimine (Temmuz) denk gelen bir ramazanda olması can kaybını önemli ölçüde azaltmıştır. Çünkü sarsıntı, açık havada iftar edilen bir saatte, üstelik kalabalıkların teravih namazı için camilerde toplanmasından önce gerçekleşmiştir.

Haberin Devamı

CAMİLERİ DOLDURANLAR

Ne var ki bunun tersi de söz konusu. Örneğin, 1789 Palu (Elazığ) Depremi, bölgeyi tam da teravih namazının kılındığı sırada vurdu. Taylesanizâde’den öğrendiğimize göre deprem, Peri’de (Çarsancak) Cami-i Kebir’i tümüyle yıkmış, bu esnada camide teravih namazı kılanların tamamı enkaz altında kalıp hayatını kaybetmiştir. Elazığ-Tunceli çevresinde çok geniş bir bölgeyi etkileyip sayısız binayı yıkan bu büyük afetteki can kaybının 10 bin kişiden fazla olduğu tahmin ediliyor.

BAŞLAMADAN ÖNCE

Tabii bir de -aynı günümüzde olduğu gibi- ramazan ayından kısa süre önce yaşanan depremler var. Örneğin, 8 Kasım 1901 tarihindeki deprem, Erzurum halkını büyük sıkıntıya sokmuş, şehirdeki hayat yoğun çabalarla ancak 2 ay kadar sonra Ramazan Bayramı’na doğru normale dönmeye başlamıştır.

*

Haberin Devamı

7.3 büyüklüğündeki, yıkıcı 1912 Şarköy-Mürefte Depremi’nden sadece beş gün sonra ramazan ayına girilmişti. Bu koşullar altında “ayların sultanı”, Tekirdağ civarında, ayrıca muhtemelen Gelibolu ve Çanakkale’de, her zamankinden farklı olarak mahzun bir şekilde idrak edildi. Ramazan ayında çevre illerden toplanan yardımlar bölgeye ulaştırılmış, gelirleri depremzedelere verilmek üzere İstanbul’da yardım faaliyetleri düzenlenmiştir.

Sarsıcı ramazanlar

UNUTMAYALIM

Bir ramazan ayında depremzedelere sahip çıkıp destek olma sırası bu defa da bizde. İnsan hafızası, “tatsız hatıraları” hızla unutmaya meyillidir. Acıyla başa çıkmak yerine onu yok saymak kolayımıza gelir. Ama gelin, biz kolaya kaçmak yerine deprem bölgesine ve afetzedelere yardımlarımızı sürdürelim. Hele de onlara iftarda-sahurda bir lokma olsun ikram edebilme imkânına sahipsek... Barınmadan beslenmeye, psikolojik destekten çocukların eğitimine varıncaya kadar bölgede ihtiyaç çok. Unutmayalım, unutturmayalım.

Haberin Devamı

MÜBAREK AY’ DİNLEMEYENLER

1784 Erzincan Depremi, ramazanın ilk günü yaşanmış bir depremdir. O sırada şehri ziyaret eden Erzurum Valisi Vezir Süleyman Paşa ve ailesi de bu afette hayatını kaybetmiştir. Deprem sonrasında, civar beldelerden gelen bazıları pek öyle “mübarek ramazan” falan dinlememiş, şehri yağmalamıştır. Hatta valinin cenazesi bile ancak depremden üç gün sonra, şehirde asayiş sağlanması ardından toprağa verilebilmiştir.

*

Sarsıcı ramazanlar

1912 Depremi’nden birkaç gün sonra başlayan ramazan ayında halkın bir bölümü mecburiyetten Gelibolu’ya veya İstanbul’a sığınmış, Şarköy ve Mürefte neredeyse boşalmıştı. Hal böyle olunca, ıssızlaşan deprem bölgesinde can ve mal güvenliğinin korunması amacıyla sıkıyönetim ilan edilmişti. 

Yazarın Tüm Yazıları