Oruçlular işbaşında

Ramazan özel bir ay olsa da tarih boyunca çalışanlar için farklı bir düzen ortaya çıkmamıştır. Elbette bazı ayarlamalar yok değildi. Ama bayram tatiline ulaşmak için işçinin, memurun önce ramazanda çalışmaya devam etmesi gerekiyordu.

Haberin Devamı

Hicretin ilk yılında Medine’de inşa edilen Mescid-i Nebevi’nin yapımında çalışanlardan birisi de İslam Peygamberi Hz. Muhammed idi. Ayrıca Medine’nin savunması için şehir çevresinde büyük hendekler kazılırken herkesle birlikte Peygamber de çalışmıştı. Medine’ye hicret eden ilk Müslümanlar (Muhacir), Mekke’deyken genellikle ticaretle uğraşır, sahibi oldukları kervanlarda pek çok kişi çalışırdı. Ama aynı insanlar şimdi Medine’de işsiz ve büyük ölçüde parasızdılar. Hicretin ilk yılının ramazan ayında Hz. Peygamber, Ensar (Medineli Müslümanlar) ile Muhacir arasında bir kardeşlik bağı ilan etti. Ağırlıklı olarak tarımla uğraşan Medineliler, Muhacirlere kendi arazilerinde işçi olarak çalışma imkânı tanıdılar. Böylece İslam tarihinin ilk “istihdam meselesi” çözülmüş oldu. Bu dönemde bile ramazanda işlerin durduğu veya yavaşlatıldığına dair bir bilgi yoktur.

Haberin Devamı

DEV PROJELERDE ÇALIŞANLAR

Hulefa-i Raşidin döneminde fetihlerle gelen zenginlik, inşaatların ölçeğini baştan sona değiştirmiştir. İlk mescidi elleriyle yapan Müslümanlar, dört bir diyarda bataklık arazilerin ıslahı, yeni şehirler kurulması gibi devasa projeler başlattılar. Örneğin Mısır’daki ‘mega’ su kanalı projesi 120 bin kişilik bir dev kadro gerektirmiştir! Ayrıca büyüyen devlet, daha fazla memur demekti. Hadislerde ‘çalışma süresiyle bedelinin önceden belirlenip duyurulması, ücretin çalışana gecikmeden ve tam ödenmesi’ gibi temel konular çok açık olsa da değişen koşullar, beraberinde yeni sorular getirdi. Bunlar içinde oruçla ilgili olanlar da vardı...

DEĞİŞEN MESAİ SAATLERİ

Sefere çıkanlar ramazan orucunu kaza edebilirdi, peki ama “meşakkatli” sabit işlerde, örneğin gün boyu fırın karşısında, yüksek sıcakta çalışan birisi oruç tutmalı mıydı? Ramazan dışında çalışanın oruç tutmak için işverenden izin alması gerekli miydi? Âlimler, Kuran’ı ve İslam’ın ilk dönemini inceleyerek bu gibi sorulara yanıt verdiler. Yine de iş hayatında daha ziyade güncel ihtiyaçlar ve örf etkili olmuştur. Çalışma saatlerini asıl belirleyen, gün ışığı veya havanın sıcaklığı gibi faktörlerdi. Ramazandaki çalışma saatleri, mevsimlere göre farklılık gösterebilirdi. Aynı şekilde Tanzimat sonrasında devlet dairelerinin çalışma saatlerinde, “mübarek ramazan günleri için makul ölçüde” ayarlama yapıldığı olmuştur. Öte yandan yüksek bürokrasi ve güvenlik kuvvetleri tam gün çalışırdı. Mesai saatlerinin elektriğin kullanımına dek zaten gün ışığıyla belirlendiğini unutmayalım.

Haberin Devamı

İŞ DEĞİL, İŞÇİ AÇIĞI

Sanayi Devrimi öncesi ve hemen sonrasında temel sıkıntıların başında işçi temini gelmiştir. Bugünkünün aksine pek çok işkolunda öncelikli sorun işsizlik değil, “işçisizlikti”. Sonuçta kısıtlı insan kaynağı olduğundan her usta, her kalfa veya işçi değerliydi. Kadir Yıldırım’dan öğrendiğimize göre 19. yüzyılda Osmanlı’da bazı maden sahipleri ramazan ayı boyunca işçi yokluğundan şikâyetçiydi. İşçiler çok ağır koşulları olan madende çalışmaktansa bu ayda evlerinde olmayı tercih ediyorlardı. Aynı durum ramazan dışında işçiler hasat için köylerine gitmek istediğinde de yaşanıyordu.

ÂLİMLER NE İÇİN ÇALIŞMALI?

Kendi emeğiyle “helal para” kazanmak dinen son derece güzel bir davranış olarak görülmüştür. Ancak bazı din âlimleri kendi yaptıkları iş için para almaktan veya memuriyet kabul etmekten kaçınmışlardır. Buna ilk örneklerden birisi Hasan-ı Basri (ö.728) idi. Emevî döneminde Basra valisinin kadılık teklifini “Bir işi istemeyerek kabul eden, kendisine zorla iş teklif edilen veya gönülsüz başlayan kişi o işte başarılı olamaz” diyerek reddetmiştir. Ayrıca valinin kapısında bekleşen âlimleri şu sözlerle eleştirmiştir: “Cenab-ı Hak sizin gibi hükümdar kapısında bekleyen bilginleri çoğaltmasın! Yazık size, ulemayı rezil ettiniz. Eğer siz tenezzül ederek onlardaki servete göz dikmeseydiniz, onlar elbet size yönelecek, sizdeki ilme gıpta edeceklerdi. Fakat siz mal ve servete tamah ettiniz.” Aynı anlayıştaki bir diğer önemli âlim İmam-ı Azam Ebu Hanife’dir. O, Abbasî halifesinin kendisini zorla kadılık görevine getirmesini kabul etmemiş, bunun üzerine vali tarafından hapsedilerek sopa cezasına çarptırılmıştır. Bu olay ardından, 767 yılında Bağdat’ta vefat etmiştir.

Yazarın Tüm Yazıları