Hafızamdan hiç gitmesin

Güçlü hafıza, bir armağandır. Öte yandan unutabilmek de aynı şekilde bir hediye. Mesele neyi hatırlayıp neyi unutmak gerektiğinde düğümlenir.

Haberin Devamı

Ramazan ayı, farklı yaşam ritmi ve sofra alışkanlıklarıyla, çocukken hafızamıza güçlü şekilde kaydedilir. Hatta tatlı anılarla dolu çocukluk ramazanları, nostalji sebebidir. Örneğin 1911-1922 arasını savaşlarla geçiren kuşağı ele alalım. Onların çocukluğundaki ramazanlar, güzel barış yıllarını hatırlatıyordu. Bir sonraki kuşaktaysa elektriğin yaygınlaşması ve kentleşme nedeniyle, pek çok gelenek adım adım kayboldu. Tüm bu değişimler, beraberinde “Nerede o eski ramazanlar?” klişesini getirdi. Düşünsenize... Bizler bile pandemi öncesi “eski” ramazanları özler olduk.

Hafızamdan hiç gitmesin

HATIRLA ‘SEVGİLİ’Yİ

İslam tarihinde de Hz. Peygamber ile birlikte geçirilen yıllar, “asr-ı saadet” olarak hatırlanmıştır. Resulullah’a gönülden inanıp sohbetlerine katılan “sahabe”, onunla birlikte geçirdikleri zamanı kendi çocuklarına özlemle ve muhabbetle anlattı. “Sevgili” Peygamber’in hiç unutulmaması istenen söz ve davranışları ezberlendi. Bunlar zamanla bir araya getirildi ve nihayetinde yazıya döküldü. İslam medeniyetinin ortak hafızası olan hadis ve sünnet külliyatı işte bu şekilde oluştu. Çok fazla sayıda hadis ezberleyenlere “hafız” dendi. Aynı Kuran’ı ezberleyenlere dendiği gibi...

Haberin Devamı

GÜÇLÜ HAFIZA İÇİN

Hafıza gücü (el-kuvvetü’z-zakire), İslam kültüründe değer verilen bir özelliktir. Bunun zıttı da “nisyan”, yani unutkanlıktır. Eskilerin “hafıza-i beşer, nisyan ile malûldür” dedikleri üzere, insan tabiatı gereği unutur. Nitekim unutkanlık hali, pek çok ibadette mazur görülür. Örneğin oruçlu olduğunu unutarak bir şey yiyip içmek, orucu bozmaz.

*

Öte yandan “nefsin unutturması”, manevi gelişim önündeki en önemli engellerdendir. Vesvese ve hayat kaygısı, bize ruhumuzun ihtiyaçlarını unutturur: “Şöyle yapmayacağım, böyle demeyeceğim, kızmayacağım” gibi kararlarımız, gün içinde aklımızdan uçup gider. Elbette İslam’ın “manevi” unutkanlığa karşı değişmeyen reçetesi; namaz, tesbihat, zikir ve Kuran okumaktır. Düzenli ibadetler, insanın “gönül hafızasını” tazeleme gayesi taşır: “Unuttuğun zaman Rabbini zikret/an” (Kehf, 24).

USTANI UNUTMA

Haberin Devamı

Tabii en ağır unutkanlık, Yaradan’ı unutup kibre veya tam tersine çaresizlik duygusuyla kedere kapılmaktır. Bu nedenle Kuran’dan (Ta-ha, 26) hareketle, “Ya Rabbi, lütfen bizleri unutanlardan, unutulanlardan eyleme” diyerek dua edilir. Keza bize emek verip yetiştirenleri unutmamak da bir erdemdir. Elindeki sazına seslenen Aşık Veysel’in dediği gibi: “Ben bir insanoğlu, sen bir dut dalı/Ben babamı, sen ustanı unutma”.

AKLIMDAN SİLEBİLSEM

Hatırlamak çok önemli olsa da, unutulması gereken şeyler de var hayatta. Mesela, yaşadığımız derin üzüntüler. Sürekli acı olayları hatırlamanın sağlığımıza verdiği zarar büyük. Ayrıca yapılan hataları hiç unutmamak veya biriktirip kin tutmak da kötüdür. Dolayısıyla bunları unutup “ön bellek”ten silmek, sahip olduğumuz en iyi hasletlerden.

*

Haberin Devamı

Güçlü bir hafıza, yanlışları tekrar etmemek ve gelişim için benzersiz bir hediye... Ama “fil hafızası” aynı zamanda, sürekli pişmanlığa veya kızgınlığa neden olan bir yük. Hafızamızı nelerle dolduracağız? Neleri hep hatırlayacak, neleri unutacağız? Seçim, bize ait. Güzel anıları hatırlamak, ruhumuzu rahatlatan tatlı bir kaçamak. Ve unutamayalım ki unutmak, acının ve nefretin, en güçlü ilacı.

HATIRLAMA EGZERSİZLERİ

“Hatırlayın, anın, unutmayın” kelimelerinin defalarca geçtiği Kuran’a göre manevi hafızayı güçlü tutmanın yolu, günlük “hatırlama” egzersizleridir: “O’nu sabah akşam tespih edin (Ahzab 42)”. “Biliniz ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla/zikretmekle huzur bulur (Ra’d, 28)” gibi ayetler, tesbihat ve zikir ibadetinin kaynağıdır. Bunlar ayrıca, el sanatları ve musikide zengin bir kültür geleneği doğurmuştur. Günümüzde kıymetli koleksiyon nesnelerine dönüşen tespihlerin asıl gayesi “hatırlama, anma” ibadetiydi. Tasavvuf müziği de esasen birlikte yapılan zikir/anma ibadeti vesilesiyle zenginleşmiştir. Devran, sema ve hatta semah gibi usuller de özünü buradan almıştır.

BİR AYET

Haberin Devamı

Allah en iyi (muhafaza eden) koruyandır ve O, merhametlilerin en merhametlisidir. (Yusuf, 64)

BİR HADİS

Söylediklerimi iyice ezberleyin ve [halkınıza] da anlatın. (Buharî, İlim, 25)

ESMA-İ HÜSNA
El-Hafîz

Kâinattaki her şeyi muhafaza eden, unutulup kaybolmaktan koruyan.

Yazarın Tüm Yazıları