Bozulmasın aralar

“Size oruç, namaz ve sadakadan daha faziletli olan şeyi bildireyim mi?” diye sordu Hz. Peygamber. “Elbette ey Allah’ın Resûlü” dedi onu dikkatle dinleyen sahabe...

Haberin Devamı

MALUM... Namaz, “dinin direği”; ramazan orucu, İslam’ın en temel ibadetlerinden... Keza sadaka... Hz. Peygamber’in ifadesiyle, işte onlardan bile daha faziletli bir davranış vardır ki bu: “İki kişinin arasını düzeltmektir. İki kişinin arasını bozmak ise imanı kökünden kazır.”

Bozulmasın aralar

DEVLETLERE DE ÇOCUKLARA DA

İçinde bulunduğumuz dönemde “arabuluculuk” denince akla hemen ülkeler arasındaki barış görüşmeleri gelebilir. Oysa oyun oynarken küsen iki çocuğu barıştırmak da arabuluculuk, ayrılma aşamasına gelmiş çiftleri yeniden buluşturmak da. Yani işin özü, büyük küçük demeden, beklentileri ayrı düşenleri yaklaştırıp ortak bir noktada buluşturmak.

Haberin Devamı

YALAN SAYILMAZ

İslam medeniyeti, toplumun her alanında uzlaşı için arabuluculuk kavramına büyük önem vermiştir. Kuran “Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin (Hucurât, 10)” derken, taraflar arasında adaletli olunmasını gerektiğini vurgular. Üstelik, insanlar arasında söz taşımayı kınarken “İnsanların arasını düzeltmek isteyenler müstesna (Nisâ, 114)” der.

*

Mirasçılar arasındaki anlaşmazlıklar dışında, arabuluculuğun en önemli rol oynadığı konulardan biri de bozulan evliliklerdir. “Barış, (uzlaşma) hep hayırdır (Nisa, 4/128)” diyen Kuran, evliliklerin kurtarılması için hakemliği açıkça teşvik eder. Küsleri barıştırmaya her zaman büyük çaba gösteren Resulullah, çiftlerin arasını bozup onları birbirine karşı “kışkırtan kimse bizden değildir” demiştir.

AKL-I SELİM BİRİ

Eski devirlerde mahkemelerin ulaşamadığı yerlerde ve “davalık” olmayı gerektirmeyen durumlarda, devreye çoğunlukla bir arabulucu (ombudsman) girerdi. Arabulucular, toplum içinde saygın, görmüş geçirmiş, sözüne güvenilir, akil, bilge kişilerden seçilirdi. Bunun iki tarafın da rızasını alan biri olması esastı. Diğer dinlere mensup olanlar da “sulh” (barış, uzlaşı) için bir Müslümandan hakem olmasını isteyebilirdi. Arabuluculuğun “ıslah-ı zati’l-beyn” olarak anıldığı Osmanlı’da, bu tür uzlaştırma vakaları kayıtlara geçmiştir.

*

Haberin Devamı

Tabii Osmanlı’da bir de “racon kesmek” vardı ki bu uzlaşının bilge biri tarafından değil, mahallenin bileği kuvvetli “kabadayısı” tarafından sağlanması anlamına geliyordu. Taraflar “ağır abi” hakemliğinde onun son sözünden, yani racon kesildikten sonra artık daha fazla talepte bulunamazlardı.

UZAK DÜŞENLER

Arabulucu, uzaklaşan, ayrı düşen gönülleri birbirine güzellikle, bilgelikle, adaletle yaklaştıran kişidir. Peki ama sadece anlaşamayan kişiler arasında mı bir arabulucuya ihtiyaç var? Aklımız gönlümüzle, irademiz bedenimizle, çıkarlarımız değerlerimizle ayrı düştüğünde kimden hakemlik isteyeceğiz? Çelişkilerimizi nasıl gidereceğiz? Çözümü uzaklarda, “taşrada” aramaya gerek yoktur belki de. Aradığımız cevaplar tam da “ol can içinde” dir... Yunus’un dediği gibi: “Bir ben vardır bende benden içerû... Süleyman var Süleyman’dan içerû.

Haberin Devamı

BİR ESER SÜLEYMANİYE’Yİ AŞMAK

HİÇ şüphesiz, dünya üzerindeki gelmiş geçmiş en görkemli cami ve külliyelerden biridir Süleymaniye. Bu öylesine başarılı bir örnektir ki, 21. yüzyılda dahi Süleymaniye prototipinden uzaklaşan yapılar insanlara “Bu ne değişik bir cami” dedirtiyor. Mimar Sinan’ın “Ayasofya’yı aşmak” gibi bir büyük hedefinin olduğu varsayılır. Ancak varsayım olmayan gerçek, Mimar Sinan’ın İstanbul’a nakşettiği Süleymaniye’yi kendine göre Edirne’de yükselen Selimiye ile aştığıdır.

Bozulmasın aralar

*

Peki ya 465 yıl sonra, bugün durum nasıl? Çağımız teknolojisi ve estetiğiyle, bizler ne zaman Süleymaniye’yi aşabilecek eserler ortaya koyabileceğiz? Elbette onu aşmak, ondan daha büyük, daha yüksek camiler inşa etmek demek değil. Bu aleme, mimarinin olanaklarını kullanarak, hem göze hem gönüle hitap eden, ruhu dinlendiren, hayran bırakan bir hatıra bırakmak demek.

Haberin Devamı

Bozulmasın aralar

BİR AYET

EĞER karı ile kocanın aralarının açılmasından endişeye düşerseniz o vakit kendilerine erkeğin ailesinden bir hakem, kadının ailesinden bir hakem gönderin.

(Nisâ, 35)

BİR HADİS

BİRBİRLERİNE kin besleyip anlaşmazlığa düştüklerinde insanların arasını bulmaya çalış.

(Taberânî, Mu’cemü’l-kebîr, IV, 138)

Yazarın Tüm Yazıları