Çikolata ve robotlar

Erdoğan Çoban genç ve başarılı bir üçüncü kuşak yönetici. Üniversite eğitimini Yeditepe Üniversitesi Elektrik-Elektronik Bölümü’nde yapmış.
Ardından da Amerika’da Proje Yönetimi Programı’nı tamamlamış. 2014’te aile şirketinde Proje ve Yatırımlar Müdürü olarak işe başlamış.
Altı yıl sonra Ar-Ge, Kalite ve Uluslararası İş Birimi Genel Müdürlüğü olmak üzere şirketin farklı bölümlerinde tecrübe kazanmış. Şölen’in hedeflerine katkı sağlayacak projelerde rol alıp kalite ve ileri teknoloji altyapısının geliştirilmesine yönelik projelerde çalışmış.

Uluslararası iş biriminde görev aldığı dönemde de global pazarı çok daha yakından takip etmiş. Hedefleri doğrultusunda yurtdışı satış ve pazarlama alanında markayı daha ileri noktalara taşıma imkânı bulmuş.
Tabii bunda markanın kurucusu Çoban ailesinin yaş ve cinsiyet ayrımcılığı yapmadan seçimlerini yapma kararlığı, vizyonu da önemli.

İkinci kuşağa işleri devredecekleri zaman beş erkek kardeş varken CEO’luk görevini şirkette çalışan Elif Çoban’a vermeleri gibi isabetli kararlar almışlar.
Şölen markasını 1989’da Gaziantep’te dünyanın örnek alınan şirketlerinden biri olma hayaliyle Çoban ailesi kurmuş. İkinci kuşak markayı geliştirmiş, kazandıklarını yatırıma yönlendirmiş, birçok ilke imza atmışlar.
Bugün Gaziantep ve İstanbul’daki tesislerinde yıllık 120 bin ton üretim yapılıyor, dünyanın gelişmiş pazarlarına, kalite standartları yüksek ürünler ihraç ediyorlar.
Erdoğan Bey’le fabrikayı dolaşırken büyük bir şaşkınlık yaşıyorum. Yurt içinde ve dışında benzeri tesisler görmüştüm ama burada beklentimin üstünde, büyük ve teknolojik çıtası yüksek bir üretim tesisiyle karşılaştım.
120 bin metrekare üretim alanı, yapay zekâ hatları ve robotlarıyla bu akıllı entegre tesis sahip olduğu ileri teknoloji bakımından dünyanın ilk üçü arasındaymış.

Gerçekten de dijital anlamda çağın çok ilerisinde bir tesis. 62 üretim hattı ve 450 adetten fazla robot bulunuyormuş.
Ben bu robot sayısını birkaç yıl önce Almanya’da dolaştığımız ünlü otomobil fabrikasında bile görmemiştim.
Gıda güvenliği konusunda ileri standartlara ve sertifikalara sahip olmaları nedensiz değil. Habersiz denetim konusunda da yüksek puan alan şirketler arasındalarmış.
120’den fazla ülkeye 200 çeşit ürün ihraç ediyorlarmış.
Çikolata denince ilk akla gelen Belçika’ya Türkiye’den yapılan ihracatın yüzde 62’sini, kakao ülkesi Kolombiya’ya çikolata ihracatının yüzde 65’ini Şölen gerçekleştiriyormuş.
Yurtdışında en fazla rağbet gören ürünleri Biscolata, Ozmo ve Luppo imiş.
İkramlık ve hediyelik kategorisindeki çikolataları Milango’yu ünlü tasarımcı Karim Rashid’e tasarlatmışlar.
Gastronomi kültürümüze katkısı büyük markaların, büyüme hedefleri, uluslararası başarıları hepimizi mutlu ediyor.

ÇİKOLATAYA DAİR
Çocukluktan yetişkinliğe damak tadımız değişse de çoğumuzun ortak tutkusudur çikolata. Yüzde 100 çikolata dediğimiz zaman; çikolatanın içeriğinde 4 tane kakao ağacından gelen doğal ürün var: Kakao, kakao tozu, kakao yağı, kakao likörü.
Kişi başı 10 kilogramla dünyada en fazla çikolata tüketimi İsviçre’de.
Ardından Avusturya, İrlanda ve Almanya geliyor.
Türkiye ise kişi başı ortalama 3 kilo ile beşinci sırada yer alıyor.
Her ne kadar kakao oranı yüksek, şeker oranı düşük ‘bitter çikolata’ son yıllarda yükselişe geçse de henüz ülkemizde ve dünya genelinde sütlü çikolata tercih ediliyor.
Küresel yıllık tüketim ise 8.5 milyon ton, Türkiye’de ise 237 bin ton civarında...

KADINLARIN GÜCÜNE İNANDIM

18 yıl kadar önce olmalı, Aslı Sağlam Kara-ahmetoğlu, Referans Gazetesi’nin Kültür Sanat Bölümü’nün başında olduğum dönemde Uluslararası İlişkiler eğitimini bitirip benimle birlikte çalışmaya başlamıştı.

Mesleğini çok sevmişti ama hayallerini hep tasarımcı olmak süslerdi, boş zamanlarında sürekli bir şeyler tasarlardı.
Referans Gazetesi kapanınca iletişim sektörüne geçti. Başarılı projelere imza attı, evlenip İzmir’e yerleşmeye karar verince de hayalindeki işi yapmaya karar verdi. Oğlunu büyütürken giysiden oyuncağa, mobilyadan aydınlatmaya farklı objeler tasarlamaya başladı.

Şimdi doğaya saygılı ve yaratıcı objeleri girişimci kadınlarla birlikte üretiyor.
Markasının ismi de oğluyla kendisinin burcu Başak takım yıldızının en parlak yıldızı Spica’dan geliyormuş.
Aslı, “Spika & Co’nun iki başrol oyuncusu var, biri çocuklar, diğeri çocuklar için harikalar yaratan yetenekli kadınlar” diyor. Markanın sunduğu el yapımı tüm ürünler Türkiye’nin farklı yörelerinden yerinden yaklaşık 15 kadın girişimci tarafından hazırlanıyormuş. Çocukları mutlu eden, kadınları da meslek sahibi yapan bu proje umarım uzun soluklu olur...