Kahrolsun Uber’den canımın içi Uber’e

UBER’in Türkiye’de “XL araçlarla sunduğu VIP taşımacılık hizmetini” sonlandırması taksiciler tarafından bir zafer olarak ilan edilmiş, “Karabasan gitti, kâbus bitti” şeklinde değerlendirilmişti...

Haberin Devamı

Peki o zaman Uber’in taksi hizmetini kullanan ve sayılarının 4 bine ulaştığı söylenen taksicilere ne diyeceğiz?

Filmi biraz başa saralım, hafızaları tazeleyelim...

Uber’in İstanbul’da sunmaya başladığı hizmetler kısa süre içinde yolcuların yoğun ilgisine mazhar olmuştu.

“Kısa mesafeye götürdün/götürmedin” tartışması yapmadan, “Para üstü verdin/vermedin, yolu uzatıp kazık attın/atmadın” stresine girmeden, konforlu ve temiz araçlarda seyahat etmek İstanbullular için ummadıkları güzellikte bir fırsat olarak değerlendirilmişti.

Ancak bu mutluluk elbette uzun sürmedi.

Taksiciler şehre yeni gelen fiyakalı çocuğun yıllardır hizmet kalitesine bir gıdım yatırım yapmadan hapur hupur yedikleri pastalarına ortak olmasına isyan ettiler.

İstanbul Taksiciler Esnaf Odası Başkanı Eyüp Aksu, işi “Avrupa ülkelerinde taksicilerin eylem yapıp sağı solu yakıp yıktığı gibi biz de burada böyle bir eylem yapmak istemiyoruz. Eğer meclisimiz bu konuda gerekli çalışmayı yapmazsa, eğer adalet farklı bir karar verirse taksici esnafının sabrı taşar, taksici esnafı ekmeği için, emeği için her şeyi yapar” diyerek aba altından sopa sallamaya kadar götürdü.

Haberin Devamı

Konjonktüre uyumlu “yerli ve milli taksi” isyanı başlatıldı, “Bize dış mihrakın bir oyunu mu bu?” diyerek hamaset sosu bol tutulmuş, bayraklı, pankartlı nümayişler düzenlendi, devlet baba göreve çağırıldı vesaire...

Aslına bakarsanız sopa abanın altında filan da kalmadı. Pek çok Uber sürücüsü tehdide, hakarete ve şiddete maruz kaldı bu süreçte.

Bu arada, asırlardır 18 bin kayıtlı taksinin (ve sayısı bilinmeyen korsanın) çalıştığı ve yıllık 5 milyar TL’yi aşan bir paranın döndüğü bir sektörden bahsettiğimizi akılda tutmakta fayda var...

Otorite taksicilerden yana duruş sergiledi, sorunu yolcuların talepleri doğrultusunda çözmek, regüle etmek yerine statükoyu korumakla ve taksicilere “Siz de kendinize biraz çekidüzen verin” demekle yetindi.

Uber uygulamasının tamamen silinmesi için yasal süreç devam ederken gelen “XL uygulamasına son veriyoruz” açıklaması bu yüzden bir zafer olarak değerlendirildi.

Haberin Devamı

Ama konu belli ki kapanmadı ve yine belli ki daha ilginç bir bölünmeye yol açtı.

Arkadaşımız Fırat Alkaç’ın “Sarı Uber’e talep 4 bini geçti” başlıklı haberi “Demek mesele Uber değilmiş” dedirtecek türdendi.

Alkaç’ın haberi “Artık Uber tu kaka değil, aslında o bizim canımız, feda olsun kanımız” diyen taksici sayısının şimdiden 4 bini geçtiğini ve artış eğilimi gösterdiğini işaret ediyor.

Taksiciler Odası Başkanı Eyüp Aksu, “Taksicilerin Uber uygulamasına yönelmesine anlam veremiyorum. Üyelerimizin kullanması üzücü... Bu uygulama ile emeğimiz çalındı. Uber kullanan taksici esnafını uyarıyorum. Uygulamadan uzak dursunlar” diyerek gönül koyuyor ama gönül koymak ekmeğinin peşindeki taksiciyi durdurmuyor.

Haberin Devamı

Fırat Alkaç, Taksim Meydanı’nda müşteri bekleyen taksici S.K.’nin sözlerini aktarıyordu haberinde:

“Turistler uygulama üzerinden bizi çağırıyor. Taksiye bindiğinde taksimetreyi açıyoruz. Müşteri başına da Uber’e komisyon veriyoruz. Uygulama dünyada çok yaygın olduğu için turistler çok sık kullanıyor. Bu nedenle yasaklanmamalıdır...”

Yahu hani yasaklanmalıydı bu uygulama?

Hani milli bir meseleydi bu gavur icadı ile mücadele etmek?

“Vatan, millet Sakarya/ Maltepe üzerinden, üçüncü köprüden Samatya” sayıklamaları ne oldu?

Ne olduğunu söyleyeyim.

Olan yine bize oldu canım vatandaş...

Denetimsiz, sabıkalıların bile elini kolunu sallayarak çalıştığı, işini düzgün yapanları tenzih ederek söylüyorum ama leş gibi araçlara kaldık yine...

Haberin Devamı

Şimdi bir protesto yapılsa taksiciler ikiye ayrılacak, “Yasaklayın” diyenler ve “Yasaklamayın, çok seviyoruz” diyenler olarak.

Bu durum için çok uygun sözler var ama neyse...

Yazarın Tüm Yazıları