Melek Celâl Boğaz’da yeniden doğdu

Adı Melek Celâl. İlk kadın ressamlarımızdan ama ismini pek bilen yok. Belki bir kaç sanat tarihçi ve koleksiyoner, o kadar...

Haberin Devamı

Oysa Osmanlı’nın son dönemi ve Cumhuriyet’in ilk 50 yılının en önemli sanatçılarından biri. Türk motifleri, hat sanatı ve mimari üzerine düşünen, kitaplar yazıp yurt içinde ve dışında konferanslar veren önemli bir entelektüel. Mesela yakın dostlarından biri Yahya Kemal Beyatlı.

Melek Celâl Boğaz’da yeniden doğdu

Gel gelelim zamanın tozları üzerini öyle bir örtmüş ki adını hatırlayan kalmamış.

Melek Celâl şimdi Sabancı Müzesi’nde açılan ‘Unutulmuş Bir Cumhuriyet Kadını: Bütün Yönleriyle Melek’ sergisiyle adeta yeniden doğuyor.

Çok yönlü üretim yapan sanatçının tablo ve eskizleri, Anadolu motiflerinden esinlenerek çizdiği desenleri, şehir planlama, hat sanatı ve Türk işlemeleri ile ilgili kaleme aldığı makaleleri, eleştirileri ve kitapları ile hayatına ışık tutan fotoğraflar, kartpostallar, hatıra yazıları ve mektupların bulunduğu zengin bir arşivden oluşuyor.

Haberin Devamı

İLK NÜ ESERİ SERGİLEDİ

Miralay Abdurrahman Ziya Bey ve Naciye Hanım’ın tek kızı Fatma Melek olarak, 2 Nisan 1896’da İstanbul’da dünyaya geldi.

Osmanlı kadınlarının toplumsal konum mücadelesi vermeye başladığı bu yıllarda Melek Ziya, eğitimli ve varlıklı bir aileye sahip olduğu için evinde iyi bir eğitim gördü.

İnas Sanayi-i Nefise Mektebi’ne konuk öğrenci olarak katıldı.

1917’de İstanbul’un saygın avukatlarından Lefkoşalı Sofuzade Celâl Bey ile evlenerek Melek Celâl ismini kullanmaya başladı ve aynı yıl ikincisi düzenlenen Galatasaray Sergisi’ne katıldı.

Resim ve heykel sanatı dışında, işleme, hat ve tezhip gibi el sanatları ile de ilgilendi.

Yeni kurulan cumhuriyetin öncü kadın sanatçılarından biri oldu. 1924’te Galatasaray Sergileri’nde ilk nü eserlerini gösteren, 1935’te ise ilk kişisel sergisini açan sanatçımızdı.

Türk resminin usta isimleriyle uzun yıllar Galatasaray Sergileri’ne katıldı.

Türk işlemelerinin Avrupa işlemeleri üzerindeki etkisine dair yazılar kaleme aldı, Türkiye’de ve Avrupa’da konferanslara katıldı. Hattat Kamil Akdik ve Şeyh Hamdullah üzerine kitaplar yayımladı.

Haberin Devamı

İkinci evliliğini 1951 yılında tedavi için gittiği Münih’te tanıştığı Dr. Lampé ile 1953 yılında yaptı.

Yurt dışında çalışmalarına devam etti ve 1975 yılında Münih’te hayata veda etti.

Melek Celâl Boğaz’da yeniden doğdu


DESENLERİ ANTİKACIDAN ÇIKTI

* Türk sanatının öncü kadınlarından Melek Celâl’in unutulup gitmemesini, tekrar hatırlanmasını sağlayan isimlerin başında Teşvikiye Sanat Galerisi’nin sahibi Doğan Paksoy geliyor. Galeriyi kurduğu ilk yıllarda Akademi’deki eğitiminden adını ve müzedeki resimlerinden sanatını bildiği Melek Celâl’in desenlerine rastlıyor Yeniköy’deki bir antikacıda. Sonrasında bir müzayede kataloğunda bir kaç defterinin satışa çıktığını görüp alıyor. Sanatçının evrakı metrukesine giden yol açılıyor böylece kendisine. Yıllar içinde pek çok eserini de biriktirerek onu bir anlamda unutulup gitmekten kurtarıyor. Başta Nazan Ölçer ve SSM ekibinin özenli çalışması sayesinde  Sabancı Müzesi’ndeki sergisiyle Boğaz’da yeniden doğuyor.

Haberin Devamı

Sergide Melek Celâl’in tekniğine, eserlerinin geçirmiş olduğu restorasyon çalışmalarına, kullandığı malzemelerin yapısı ve dokusuna ışık tutan ‘Görünenin Ötesinde Melek Celâl’ bilimsel analiz çalışması da yer alıyor.

Sergi 28 Nisan 2024 tarihine kadar SSM’de ziyaret edilebilir.

AYŞE MODERN’E VEDA

İSTANBUL Modern’in simgelerindendi sevimli tekir kedisi Ayşe. Önceki gün ne yazık ki kaybettiğimizi öğrendim. Müzenin Instagram hesabından yapılan paylaşımda “Müzemizin biricik kedisi Ayşe’yi kaybetmenin üzüntüsü içindeyiz. Müzemize her zaman sevgi, neşe ve huzur getiren Ayşe’yi çok özleyeceğiz” yazıyordu.

Melek Celâl Boğaz’da yeniden doğdu

Ayşe’yi ilk kez 2018 yılında İstanbul Modern’in geçici olarak Beyoğlu’ndaki eski Union Francaise binasına taşındığı sırada tanımıştık.

Haberin Devamı

Kolinin içine ilk o yerleşmişti ve taşınmanın simgesi olmuştu. Hatta ona da ‘Ayşe Modern’ diye personel kartı çıkartılmıştı.

Her müze ziyaretimde onu da görmek isterdim.

Eksikliğini hep hissedeceğim artık.

Güle güle Ayşe.

Yazarın Tüm Yazıları