Vücudunuzu tanıyın - Arada elle muayene yapın

Karşımda gözleri ışıl ışıl parıldayan, saçlarını kestirmek zorunda kaldığı için yaşadığı ‘mecburi’ ama bana göre yüzüne, gözüne müthiş yakışan yeni tarzıyla, morali yüksek bir kadın; Canan Ergüder var. Röportaj için oturduğumuz masada sanki aynada kendi kendimize konuşuyor gibi dürüstüz. Bunu yapıyoruz diye de aman yanlış anlaşılmasın! Moralimiz süper, keyfimiz iyi, tüm süreçler çok güzel gidiyor. Söyleşinin ikimiz için de önemli bir anlamı daha var: ‘Farkındalık yaratmak.’

Haberin Devamı

DESTEK ÇOK ÖNEMLİ

KEMOTERAPİ almaya başladıktan ve iş denklemden çıktıktan sonra günler nasıl geçti?

Dışa dönük gibi biri gibi görünsem de aslında içe dönük biriyim. E, bir de salgın var. Çok fazla insanla görüşemedim çünkü bu dönemde başıma gelebilecek en kötü şey COVID-19 olmaktı. Zaten kemoterapi de yatırıyordu. Bol bol dinlendim.

Vücudunuzu tanıyın - Arada elle muayene yapın

En büyük destek kimdi?

Tüm ailem. Eşim, oğlum, annem, babam, ablam, kayınvalidem, bakıcımız. Bu hastalıkta en önemli şey destek. Her ne kadar elimden geldiğince çocuğuma ilgi göstersem de yorgun oluyorsunuz, yardım gerekiyor.

Demir biliyor mu durumu? Anlatabildiniz mi? Kerem, benimki, kanser değil de ufak bir meme hastalığı olarak biliyor.

Haberin Devamı

Kendi çapında durumun farkında. Tabii ki kanserin ne olduğunu bilmiyor ama benim hastalandığımı ve belirli aralıklarla yok olup hastaneye gittiğimi biliyor. O kadar biliyor ki son kemoterapimden 2 gün önce, ‘Hastaneye gidecek misin?’ diye sordu. ‘Evet’ dedim. Zaman mefhumunun geliştiğini o an fark ettim. Bir şeylerin normal gitmediğini, normal enerjimde olmadığımı anlıyordu. Saklamaya da çalışmadım. ‘Şu an enerjim yok. Uyumam gerekiyor’ diyordum. Anlıyordu.

Hastalığın adının içinde kanser var. Adı ürkütüyor aslında.

Çünkü meme kanserinin kötü türleri de var. O nedenle ‘Geçti, gitti’ diyebilecek ya da zafer çığlıkları atacak bir durum yok ortada. Yani ‘Kurtuldum!’ diyemiyorsunuz tam anlamı ile... Ömrünüz boyunca bir zamanlar kanser olduğunuz gerçeği ile yaşamayı öğreniyorsunuz. Sonuçlar 5 sene temiz çıkarsa o zaman kansersiz olduğunuz söyleniyor ama geri de dönebilir! Zor olan bu. Geri gelecek mi? Geldi mi? Başka yere dağıldı mı? Bu fikirlerle yaşamak...

YALNIZ DEĞİLSİNİZ

BENZER süreçleri yaşayan öyle çok kişi ulaştı ki bana, ‘Yalnız değilmişiz!’ Size ulaşanlar nasıl?

Benzer deneyimi yaşayan insanlarla, arada sırada-her zaman olursa o duygu yoğunluğu fazla da gelebiliyor tabii- görüşüyorum ben de. Tüm bu deneyimlere açık tutuyorum kendimi. Bana yardımcı oluyor bu yaşanmış hikâyeler. Genelde pozitif şeyler duyuyorum ama bazen nüksetme hikâyeleri de oluyor. İnsan ister istemez etkileniyor, ‘Bende de olacak mı?’ diye soruyor kendine.

Haberin Devamı

Birçok farklı duygu ile yüzleştiriyor bu hastalık...

Ölümlü olduğumuz net bir şekilde hatırlatılıyor. Bir an ‘Bana hiçbir şey olmaz’ gibi yaşıyorsun, sonra bir an ‘Çocuğum var, hayatta kalmak zorundayım. Daha gencim. Yaşamak istiyorum, yapacak işlerim var’ ya da ‘Başıma neden bu iş geldi?’ gibi mantıklı, mantıksız milyon tane farklı duygu yaşıyor insan. Kemoterapinin yan etkileri de var. Duygu durumu stabil değil.

Vücudunuzu tanıyın - Arada elle muayene yapın

Tam da o nedenle bir kanser hastası ile iletişimi doğru kurmak, cümleleri iyi seçmek gerekli. İyi bir şey söylemeye çalışıyorlar, moral vermeye çalışıyorlar ama bazen...

‘Diş çektirmek gibi... Çok kolay bir hastalık’ denmesi beni deli ediyor. Moral vermek, iyi hissettirmek için söylenen bir söz, kabul, ama bizde öyle bir etki yapmıyor. Bana duygusuzca geliyor bunu söylemek. Yaşadıklarınızı, süreçlerinizi kale almadıklarını gösteren de bir söylem. Siz ağır bir şey yaşıyorsunuz oysa. İnsanın o an, ‘Size vereyim o zaman. Siz taşımak ister misiniz bu yükü?’ diyesi geliyor. O nedenle iletişim dili de kesinlikle değişmeli. Her bedenin, her ruhun farklı olduğunu hatırlamak gerekli. Kimi ağır yaşar kimi hafif. ‘Kanseri yendi’ deniyor mesela. Oysa bu bir savaş değil. Neyi yendi? Ömür boyu dikkat etmen gereken bir gerçek artık bu.

Haberin Devamı

UYGUN PROJE OLUNCA DÖNECEĞİM

KANSER söz konusu olunca sıkı bir ‘Şunu ye-bunu yeme’ lobisi de var.

Dinlemekte fayda var tabii ama insan kendi doğrusunu da kendi biliyor. Ben aralıklı oruç yapıyorum. Çok okudum, çok araştırdım. 16 saat yememek vücudu dinlendiriyor. Hem kemoterapinin yan etkilerini daha az hissediyorsun hem de faydasını arttırıyor. Çok çok iyi hissediyorum. İlaçlar biraz kilo aldırıyor ama...

Ah! 10 kilo kadar aldım. Genelde tersi olur bilirdik...

Kanserin zayıflatıp çöktüreceğini düşünüyor insanlar. Olduğunuz kanser türüne bağlı o durum. Meme kanserinde kullanılan ilaçlar maalesef kilo aldırıyor. Kanser yağ bezelerinde yaşadığı için kilo size dezavantaj. Çok dikkat ettim ama buna rağmen 3 kilo da ben aldım.

Haberin Devamı

Bu arada yanılıyorsam düzeltin, yeni bir belgesel-film vizyona girdi sizin de rol aldığınız?

Aslında yeni bir proje değil o. Hastalıktan önce çekmiş olduğum bir belgesel. Sanki yeniden setlere dönmüşüm gibi algılandı. Henüz tam olarak geri dönmüyorum ama uygun proje olunca elbette döneceğim. Prosedürüm değişmedi. Eskisi gibi ince eleyip sık dokuyarak devam edeceğim.

KENDİNİZE DOKUNUN

ÖZELLİKLE kadınlara, meme farkındalık ayı kapsamında son bir mesajınız var mı?

Başta da dedim ya, ben duşta fark ettim mememdeki değişikliği. Şunu demeye çalışıyorum, vücudumu öyle iyi tanıyorum ki en ufak bir değişimi bile hemen hissedebiliyorum. Bu noktada kadınlara en büyük tavsiyem vücutlarını tanımaları. Sabunla yıkanmayı, vücudunuza dokunmayı, arada sırada banyo yaparken meme kontrolü yapmayı öneririm. Farkındalığı artırırsanız değişikliklerin de hemen farkına varırsınız. Kendinizi kurtaracak tek kişi sizsiniz.

Haberin Devamı

Yarın: Maddi durumu yeterli olmayan kadınlar nereye nasıl başvuracak, kimden destek alacak?

Yazarın Tüm Yazıları