En tartışılan o kulede en tartışılmayacak kat

Restore edilen Galata Kulesi dün açıldı...

Haberin Devamı

Ondan bir akşam önce, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy bir grup medya yöneticisi ve yazarı kulenin en üst katında bir yemeğe davet etti...

Davetli listesine baktım.

İktidar-muhalefet ayrımı yapılmamıştı.

Kimler vardı: Mesela davetliler arasında Sözcü gazetesinin genel yayın yönetmeni Metin Yılmaz, yazarı Deniz Zeyrek, gazetenin ve sahibi Burak Akbay’ın avukatı İsmail Yılmaz...

Fox TV Genel Yayın Yönetmeni Doğan Şentürk, sabah haberleri sunucusu İsmail Küçükkaya da vardı.

*

Kimler yoktu: Buna karşılık Karar, Aydınlık, Birgün gibi gazetelerden, Halk TV ve Tele 1 gibi kanallardan kimse göremedim.

*

Görev alanlar hakkındaki izlenimim: Kulenin restorasyon öncesi halini gösteren fotoğrafları gördüm.

Restorasyonu yürüten yetkililer ve çalışan mimarlarla, uzmanlarla konuştum.

Haberin Devamı

İşlerini bilen insanlar. Hepsi bende olumlu izlenim bıraktı.

*

Genel izlenimim: Kendi payıma restorasyonu başarılı buldum. Özellikle son katın altındaki bölümler, kulenin tarihini yansıtacak şekilde kaliteli biçimde restore edilmiş.

*

Nasıl algılanırım: Kamuoyunda çok tartışıldığı ve özellikle benim bulunduğum çevrelerde çok eleştirildiği için mümkün olduğunca tarafsız bir gözle bakmaya çalıştım.

Ama içinde bulunduğumuz psikolojik ortamda yazdıklarımı, kim nasıl algılar bilemem.

Çok tartışılan bu restorasyondan sonra kuleyle ilgili şahsi gözlemlerim şunlar:

KARARSIZIM
ASYA KİTSCH’İ Mİ YOKSA LOUVRE PİRAMİT EFEKTİ Mİ

Önce başta yemek yediğimiz kattan başlayayım. Karar veremediğim tek bölüm en son, yani 8’inci kattı. Bana çok modern ve suni gibi göründü.

Özellikle tavan bana Asya Türk cumhuriyetlerinin zevkine uygun gibi göründü.

Ancak restorasyon öncesi görüntülerine baktığımda şunu fark ettim. O zaman çok daha fazla “Asya kitsch’iymiş (rüküş)...” Restorasyon sonrasında o hava biraz gitmiş, daha modernleşmiş.

Çok tuhaf, sonradan kendimi şu iç muhasebe içinde buldum.

Acaba bu tarihi kulenin bir bölümünü böyle bir modernite ile yan yana getirmek, Louvre’un avlusundaki piramit veya Buren sütunları efekti yaratır mı?

Kabul ediyorum çok zorlama ama ben bu tür çelişkileri de seviyorum.

Haberin Devamı

En tartışılan o kulede en tartışılmayacak kat

ORTAK İZLENİM
KULENİN EN GÜZEL YERİ: SEYİR BALKONU

Hiç şüphesiz, İstanbul’a gelen veya yaşayan biri için kulenin en ilgi çekici yerlerinden biri 8’inci kattaki seyir balkonu.

360 derece İstanbul ve insana harika fotoğraf kareleri verecek açılara sahip.

Hem modern İstanbul, hem tarihi yarımada ayağınızın altında.

Çok da iyi düzenlenmiş.

En tartışılan o kulede en tartışılmayacak kat

ORTAK İZLENİM
FOTOĞRAF ÇEKİLECEK YER: İNİŞ ÇIKIŞ MERDİVENLERİ

Kulenin ilk 5 katına çıkış merdivenleri orijinaline uygun hale getirilmiş. Çok da güzel ışıklandırılmış.

Giren herkese mutlaka fotoğraf çektirme duygusu veriyor.

Yalnız inip çıkarken başınıza dikkat edin.

Kule 6’ncı yüzyılda yapılmaya başlanmış.

Belli ki aradan geçen sürede boyumuz epey uzamış.

Haberin Devamı

En tartışılan o kulede en tartışılmayacak kat

ÇOK SEVDİM
EN ÇOK ETKİLENDİĞİM O KAT VE GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER SÖZÜ

İtiraf edeyim... Kuleyi gezerken en etkilendiğim bölüm 5’inci kat oldu...

Çünkü o kata “İstanbul’un işgalini” anlatan çok güzel bir sergi koymuşlar.

Mutlaka gezin derim. Nedense o 3 yıl, Kurtuluş Savaşı’nın en az bilinen, sanki özellikle saklanan bir bölümüdür. Oysa nasıl bir İstanbul’un fethi varsa...

Bir de “Yeniden Türk şehri haline gelişinin” hikâyesi var.

En tartışılan o kulede en tartışılmayacak kat

Onu da Mustafa Kemal Atatürk
ve arkadaşlarının, bu milletin kahraman evlatlarının verdiği Kurtuluş Savaşı sağladı.

Bu kattaki sergide işgal altındaki İstanbul’a ait hiç görmediğim fotoğraflar var.

Mesela şimdi yeniden ibadete açılan Ayasofya’nın önündeki işgal kuvvetleri.

Haberin Devamı

Galata Kulesi’nden İstanbul’u seyreden işgal kuvvetlerine mensup bahriyeli askerler.

Ve serginin girişinde harika bir Atatürk fotoğrafı ve altında yazan şu sözü:

“Geldikleri gibi giderler...”

Öyle oldu...

Geldikleri gibi gittiler...

En tartışılan o kulede en tartışılmayacak kat

HATIRA KATI
SÜPER MARVEL KAHRAMANI BİR HEZARFEN TİŞÖRTÜ İSTİYORUM

Hatıra eşya bölümü: Bu tür müzelerde çok önemli bir bölüm.

Burada da açmışlar.

Ancak şimdilik sergilenen hatıra ürünlerinin biçimlerini ve kalitesini beğenmedim. Gerçi henüz asıl eşyalar gelmemiş, ama orada gördüklerim çok eski bir anlayışla hazırlanmış, hiçbir yaratıcılığı olmayan ürünlerdi.

Bence daha modern, daha profesyonel bir anlayışla yeniden ele alınmalı.

Haberin Devamı

İkinci katta büyük bir ekran üzerinde gösterilen videoda etkileyici bir Hezarfen Çelebi çizgi filmi var.

Mesela o karakter, bugünün Marvel veya DC Comics kahramanları gibi bir süper kahraman haline getirilebilir.

Türk modern çizgi roman çizerleri harika desenler geliştirebilir.

Şahsen böyle bir yere gittiğimde kendime de torunuma da böyle bir tişört alırım.

MEYDAN
İTALYA ÖZLEMİMİ BU MEYDANDA GİDERECEĞİM

Kuleye girerken ilk izleniminiz şu oluyor: Şehrin tarihinde bu kadar önemi olan bir kulenin girişi daha etkileyici olmamalı mı?

Basit birkaç taş basamak, dar bir kapı, sıradan demir tutacaklar. Evet olmalı ama kulenin orjinal girişi bu. Buna karşılık kulenin bulunduğu meydan çok etkileyici.

Çok iyi düzenlenmiş.

Etrafında güzel butikler, kafelerle insana İtalya’daymış hissi veriyor. Kendi payıma ilk fırsatta gidip, tam karşıdaki Lavazza Kafe’de oturup, İtalya özlemimi de gidereceğim.

EN KRİTİK
EN TARTIŞMALI BÖLÜM: DARBELİ MATKAP İZLERİ

Gelelim en kritik konuya... Kulede restorasyon çalışmaları başladığında sosyal medyaya yansıyan bir görüntü hepimizi çok rahatsız etmişti.

Bazı işçiler ellerindeki darbeli matkapla duvarlara dalmıştı. Bu bölüm hemen girişte sol tarafta kalan bir duvar. Şimdi bakılınca insana yadırgatıcı gelen hiçbir şey yok.

Tam aksine çok da özgün bir şekilde restore edilmiş görünüyor.

Bakan Ersoy o olay üzerinde özellikle durdu.

1960’lı yıllar ve sonrasındaki restorasyonda buraya o günün tekniği ile betonarme dolgu yapılmış. Bu da binanın statiğini olumsuz etkiliyormuş.

Şimdi modern restorasyonda Horasan sıvası denilen bir şey kullanılıyormuş. O betonarmeyi sökmek çok zor bir işmiş.

Ama bakan da o görüntünün hoş olmadığını kabul ediyor.

Sonradan elle ve keskiyle sökmüşler o betonları.

Bu da restorasyonun biraz uzamasına neden olmuş.

En tartışılan o kulede en tartışılmayacak kat

EK BİLGİ
SANAL MÜZE ZİYARET REKORUNU NERESİ KIRDI

KÜLTÜR ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy yemekte müzelerle ilgili de bilgi verdi.

Pandemi dolayısıyla müzeler 19 Mart-1 Haziran günleri arasında kapalıydı.

2019 yılında müzeleri gezen insan sayısı bir önceki yıla göre yüzde 24 artarak 35 milyon olmuş.

Bu yıl ocak-eylül döneminde, kapalı olduğu zamanlar dışında müzeleri gezen insan sayısı 7.1 milyonda kalmış.

Bu yıl 17 müze ve kültürel ören yeri, sanal müze olarak ziyarete açılmış. Bu dijital müzeleri 6.6 milyon kişi ziyaret etmiş.

Bunun 2.5 milyonu, tek başına Göbeklitepe olmuş.

Ancak 16 müze sanal ziyarete açıldı. Normaldir. Şu an için hikâyesi en kuvvetli yer orası.

YARIN
CUMHURİYET’TEKİ TÜRKÇE SAVAŞININ İKİNCİ PERDESİ

Oğuz Demiralp’in “Türkçe edebiyat” yazısının yayınlandığı gün gazeteden kim arayıp kimin mesajını verdi?

Özdemir İnce sözlü mesajını kimin aracılığıyla gönderdi...

Oğuz Demiralp ne cevap verdi...

Gazetenin genel yayın yönetmeni Aykut Küçükkaya, Oğuz Demiralp’in yazısı ile ilgili ne cevap verdi? Bu cevabı nerede yazmasını istedi.

Cevap yazısı nerede yayınlandı.

Cumhuriyet gazetesinin hangi ağır topları devreye girdi.

Medya kulislerinin en renkli tartışmasının devamı bütün ilginç ayrıntıları ile yarın burada.

KATKIDA BULUNANLAR
Sayfa Editörü: Eyüp Serbest
Foto Editörü: Umut Veis
Düzeltmen: Metin Usta
Tasarım ve Uygulama: Selma Songül Zengin

Yazarın Tüm Yazıları