529 günlük bu yumruk bir gün yine açılacak mı

Bugün pazar...

Haberin Devamı

Yeterince vaktiniz vardır...

Şimdi şu fotoğrafa iyi bakın...

Bir tarafta ben...

Öteki tarafta gazeteci dostum Mehmet Yılmaz’ın kızı...

529 günlük bu yumruk bir gün yine açılacak mı

Fotoğraf geçen ay İstanbul’da yapılan düğününde, gelinle damat masamıza geldiğinde çekildi...

*

Tamam bana bakıp “Ne kadar yaşlanmış falan” geyiği yapın...

Geline bakıp ne kadar güzel olduğunu da konuşun....

Hepimizin hakkıdır böyle geyikler ve keyif verir...

Ama ricam şu...

Ellerimizin birleştiği noktaya daha dikkatle bakın...

Sonra bir de aşağıdaki M.Ö. 9’uncu yüzyıldan kalma Asur kabartmasına bakın...

*

Türkiye’de ilk koronavirüs vakası 11 Mart 2020 günü tespit edildi...

Yani üzerinden 529 gün geçmiş...

Hiçbirimiz hayatımız boyunca böyle bir 529 gün geçirmedik...

Haberin Devamı

Yerel salgın hastalık dönemleri hariç insanlık bütün varlığı boyunca böyle bir 529 gün geçirmedi...

Öyle bir 529 gün ki...

Hayatımızın en yerleşik, en gündelik davranışlarından birini tersyüz etti...

*

Şimdi bu fotoğrafa bir daha bakalım...

Bir düğün gecesi...

Bir mutluluk anı...

Ben gelini kutlamak için elimi uzatmışım...

O da uzatmış...

Ama ellerimiz otomatik olarak yumruk pozisyonuna geçmiş...

İnsanoğlunun bulduğu en çarpıcı kavga ve dövüş sembolüne yani...

*

El sıkışma tarihin çok eski zamanlarında bulunmuş bir anlaşma ve barış sembolü...

“Bak elimde silah yok” anlamına gelen bir işaret...

Şimdi fotoğrafa baktıkça şunu düşünüyorum...

Acaba bu yumruklar bir gün yine açılacak ve o barış sembolü geri dönecek mi...

Yoksa artık bütün sembollerin anlam değiştirdiği, değerlerin altüst olduğu yeni bir yüzyıl mı başlıyor...

OSMAN HOCA BANA ÇAKTI YUMRUĞU HARVARD YEDİ

İNTİKAM
soğuk içilen şerbettir... Osman Hoca iki ay önce yazdığım “10 bin adım masalmış” yazısının intikamını dün aldı...

Bana öyle bir çaktı ki...

Sillenin sesi ta Massachussets’teki Harvard Üniversitesi’nden geldi.

*

Çünkü Osman Hoca’ya göre Harvard’ın “10 bin adım gerekli değil” araştırması:

529 günlük bu yumruk bir gün yine açılacak mı

Haberin Devamı

- Bilimsel alanda asla onay bulmamış.

- Temelleri zayıf mı zayıf...

- Mantık kurgusu kötü mü kötü...

- Değerlendirmesi berbat mı berbat bir araştırma...

*

Osman Hocam, Harvard’ın profesörlerine, Cerrahpaşa’nın profesörleri ile öyle bir çakmış ki...

Mümkün değil Harvard bir daha kendine gelemez.

*

Hocanın tek müttefiki Cerrahpaşa da değil...

Yanına Hürriyet yazarı Kanat Atkaya’yı da almış...

Bir de o çakıyor...

Ben New York Times gazetesinden “10 bin adım gerekli değilmiş” yazısını aktardım ya...

Kanat Atkaya da 30 Ağustos 1938 tarihli “7 Gün” dergisinden cevap veriyor ... Bakmayın siz o New York Times’a, milli ve yerli “7 Gün” dergisi daha 83 yıl önce “10 bin adım şart” demiş...

*

Haberin Devamı

Anlayacağınız benim üzerimden dayağı yiyen sadece Harvard değil.

New York Times da okkalı bir Osmanlı tokadı yemiş...

Bir kere daha anladım ki...

Ben bu “10 bin adım maratonunu” asla kazanamam...

ERKEK ADAM DA TAVŞAN KULAĞI TAKAR, TAKIN TAKABİLDİĞİNİZ KADAR

STREAMING platformlarına Japon pop gruplarını anlatan bir belgesel kondu.

Orada “King&Prince” grubunun bir üyesi, başına tüylü bir tavşan kulağı takarken gülerek şunu söylüyor:

529 günlük bu yumruk bir gün yine açılacak mı

“Erkekler tavşan kulağı takmaz...”

*

Tesadüf aynı gün Hürriyet’in eski görsel yönetmeni Reha Erdoğan bana bu gördüğünüz fotoğrafı göndermiş... Altına da şunu yazmış:

“Tavşan Kardeş’in pandemideki hali...”

*

Artık siz de biliyorsunuz... Ben “Tavşan Kardeş” hayranıyım. Dolayısıyla bugüne kadar hiç aklıma gelmeyen o soru aklıma takıldı...

Haberin Devamı

Erkekler gerçekten tavşan kulağı takmaz mı...

Bütün dünyanın kafasına “Tavşan Kardeş” imajını “Bugs Bunny” adlı çizgi film karakteri soktu. Aslında iş bitirici, oportünist bir karakterdir...

Ama Allah için son derece sempatiktir, severiz onu.

Bugs Bunny karakteri 1938 yılında doğdu...

Ve o bir erkek...

Hatta ilk zamanlarda “Honey Bunny” adlı bir sevgilisi vardı. Sonra “Lola Bunny”ye âşık oldu...

*

Yani Japon popçu kardeşime şunu söylemek isterim.

Tavşan kulağı takmakla, geyik boynuzu takmak aynı sembolik anlama sahip değil...

Yani tak takabildiğin kadar...

NEDEN SEVDİK
PANDEMİDE BU MASKELİ FLÖRT MÜ İYİ GELDİ BİZE

STREAMING
platformlarda İtalyan filmleri modası başladıktan sonra bir İtalyan dizisi kondu.

Haberin Devamı

Adı “Komiser Montalbano”...

Sicilya’nın bir sahil şehrinde bir karakolun polis müdürü...

Bu dizi çevremde çok tutuldu... Ben de çok sevdim...

Neden diye düşündüm...

Şunlardan dolayı olabilir mi:

*

- Olayın geçtiği Sicilya şehrini çok sevdik. Bize sanki kendimiz de orada yaşıyormuşuz gibi bir duygu verdi ve bu duygu pandemi sırasında terapötik bir etki yaptı.

*

- Komiser de yanında çalışan personel de çok sıradan insanlar. İlişkiler, baştan savmacılıklar, kaytarmacılıklar çok benzer... Bu Akdenizlilik de bize iyi gelmiş olabilir.

*

- Erkekler sıradan, pek yakışıklı değiller. Kadınların ise hepsi güzel, hepsi Akdenizli... Hepsi flörtöz...

*

Kendim için konuşayım, bana çok iyi geldi. Pandemi döneminde bu maskeli flörtün kumanda aletinin elimde olması da avantajdı...

ÇOCUK VE RESTORAN
PARİS’TE AŞIK BİR ÇİFTİN GECESİNİ NASIL BERBAT ETTİK

HÜRRİYET Kelebek çok önemli bir tartışmayı başlattı...

Çocuk almayan restoranlar haklı mı, haksız mı... Bir arkadaşım bu soruyu bana da sordu.

Cevabımı vermeden ona şu hatıramı anlattım...

*

1970’li yıllarda Paris’te yaşayan arkadaşlarım Canan ve Ahmet Tangün’le birlikte güzel bir İtalyan restoranına gittik.

Kızım Gülümsün 3 yaşındaydı.

Canan’la Ahmet’in de aynı yaşta bir çocukları vardı.

Bir köşede genç bir çift birbirlerine çok yakın vaziyette fısıldaşıyorlardı. Ortalarında küçük bir lamba, masaya çok hoş ve romantik bir hava veriyordu.

Bizim iki çocuğumuz birlikte doğruca onlara gidip, masanın başına asıldılar.

Yüksek sesle de konuşup bağrışıyorlardı. Gidip çocukları aldık ve masamıza getirdik.

Ama biraz sonra kalkıp yine o masaya gidip iki gencin başına dikildiler. Masadakiler çok nazik iki genç, bir şey demiyorlar, ama ben ne hissetiklerini gayet iyi anlıyorum.

*

Bu olay üç kere tekrarlandı ve sonunda o iki genç masadan kalkıp gittiler.

Sonuç: Restoranların böyle bir misafir politikasının olması haklarıdır ve çocuklu aileler gitmeden bunu sormalıdırlar...

DÜN KOYAMADIĞIM ŞARKI KAPAĞI BUYDU

DÜN sayfamda “En çok hoşuma giden şarkı kapağı” başlıklı bir haber vardı.

Her cuma olduğu gibi dün de streaming platformlardaki yeni parçaları dinlerken birinin kapağı dikkatimi çekmişti.

529 günlük bu yumruk bir gün yine açılacak mı

Pop Caz’ın önde gelen gruplarından “Jazzystics”in yeni parçası “Addicted to You”nun kapağına heykeli andıran bir erkek bedeni konmuş.

Gözündekinin ne olduğunu tam çıkaramadım.

Bir deniz gözlüğü mü... Yoksa bir Virtual Reality aygıtı mı...

Dün sayfada yer olmadığı için o kapağın fotoğrafını koyamamıştım. Merak edene, o kapak işte buydu.

GERİLLADA KALAŞNİKOF YÜZYILI KAPANIYOR MU

HİÇ şüphesiz 20’nci yüzyıla damgasını vuran silah Rus yapımı “Kalaşnikof”tu...

529 günlük bu yumruk bir gün yine açılacak mı

Latin Amerika’dan Ortadoğu’ya, Afrika’dan Asya steplerine bütün gayrinizami savaşlarda ellerde o silahı gördük... Direniş ve isyan afişlerinde o vardı... Ama dört gündür Afganistan’dan gelen fotoğraflara bakıyorum...

Taliban’ın elinde Kalaşnikof’tan çok Amerikan M-16 silahları var... Amerikalılar giderken bütün silahlarını bıraktı ve Taliban bunlara el mi koydu?

Yoksa insan öldürmede M-16’nın veya öteki Amerikan silahlarının performansı Rus efsanesini bitiriyor mu...

Konuyu silah uzmanlarına havale ediyorum...

Yazarın Tüm Yazıları