Abdi İpekçi'ye veda

Spor ve Sevgi Sarayı, 80li yılların sonundaki adıyla Lütfi Kırdar Spor Salonu’na 1992 yılında veda edilmesiyle, İstanbul’un ana spor salonu Abdi İpekçi Spor Salonu olmıştu.

Haberin Devamı

Harbiye’den sonra Zeytinburnu’na burun kıvıran basketbol severler, bu salona devamlı olarak üvey evlat muamelesi yaptılar.


Spor ve Sergi Sarayı kadar hürmet görmese de, hizmete girdikten sonra tuhaf bir şekilde değişti ülkede basketbolun kaderi, örneğin 1981 finallerini takip eden 5 Avrupa Basketbol Şampiyonasını kaçırmamız sonrası, 1993 Avrupa Basketbol Şampiyonası elemelerini geçtik, o günden bugüne kadar da hiçbir Avrupa Basketbol şampiyonasını kaçırmadık. 1993 elemelerinde; 14 Kasım 1992 tarihindeki Belçika maçı hala hafızalarda, salonda 20 Bin’e yakın seyirci varken, benim gibi binlercesi salonun kapısına bile ulaşamadan eve dönmüş, maçı Tv2’den seyretmişlerdi.

Abdi İpekçiye veda


Yugoslav, Sovyet, İtalyan, İspanyol ve Yunan kulüplerinin domine ettiği Avrupa kupalarında o güne kadar yaşanmamış, hayal bile edilemeyen başarılar arka arkaya geldi. İlk göz ağrımız 1993’te İtalya’nın Torino şehrinde oynanan Efes Pilsen - Aris Avrupa Kupası finaliydi, ülke basketbolunun kaderini değiştiren en önemli oyunculardan Petar Naumoski son topu kötü kullandı 50-48 kaybettik. 3 yıl sonra Abdi İpekçi’de kazanılan Koraç Kupası finalinin ilk maçının rövanşında Milano’da Stefanel’e kaybetsek de, takım sporlarında ülke tarihinin ilk kulüpler bazında Avrupa şampiyonluğu geldi. Efes Pilsen artık Euroleague’in de en önemli takımlarından birisi haline gelmişti. Semt pazarındaki esnaf da, ondan limon alan emekli teyze de Efes Pilsen diye bir takımın varlığından, çok iyi takım olduğundan haberdardı. Abdi İpekçi lig maçlarının da merkezi olmuştu. Efes Pilsen, Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş, Ülkerspor, Mavi Jeans Ortaköy hepsi Abdi İpekçi’de oynuyordu iç saha maçlarını, tribünlerde numara düzeni yoktu. 1 Milyon Liraya 4 maç seyrettiğim, istediğim yerde oturduğum, oyuncularla, koçlarla, Murat Murathanoğlu, İsmet Badem ile tanışıp, sohbet ettiğim güzel Cumartesiler hala hafızamda.

Haberin Devamı


Fenerbahçe’nin henüz basketbolu domine etmediği yıllardı; Efes Pilsen daha sonraları Ülkerspor, Tofaş gibi dönemsel de olsa güçlü kadrolar kuran takımların bir kademe altında mücadele ediyordu. İsmet Badem’in çıkarttığı Fanatik Basket gazetesinden kesilen kuponlarla gidilen 18 Şubat 1997’deki Hapoel Jerusalem maçının son 4 saniyesinde Erdal Koşan’ın Avi Gordon’a yaptığı faul sonrası 14 farkla kaybettiğimiz maçın rövanşını, 13 farkla kazanıp elenmemiz yine o salondaki tarihi maçlardan ve en büyük hayal kırıklıklarından bir tanesiydi. Bu hayal kırıklığından sadece 1.5 ay sonra, son Koraç Kupası şampiyonu Efes Pilsen Euroleague’de Final-Four öncesi son maçta 1-1 devam eden ASVEL serisinde, saha avantajına rağmen kaybedecek, daha büyük bir hayal kırıklığına sebep olacaktı, Tofaş’ın Aris’e karşı aynı gün Avrupa Şampiyonluğunu çok dramatik bir şekilde kaybettiği o gün Türk Basketbol tarihine “Kara Perşembe” olarak geçecekti. Efes Pilsen ilk Final-Four’una 3 yıl gecikmeli olarak yine aynı salonda, tamamen dolu tribünler ve salon dışında kurulan dev ekranlarda maçı izleyen binlerce kişiyle beraber yine aynı takım karşısında, bu sefer 68-66 kazanarak kalacaktı.

Haberin Devamı

Abdi İpekçiye veda


Avrupa Basketbol Şampiyonası finalleri için yapımına başlanan Sinan Erdem Spor Salonu yetişmediği için, 2001 Avrupa Basketbol Şampiyonasına finalini oynayıp, kaybettiğimiz salondu. Fenerbahçe kadın takımının 2004’deki ilk Final- Fourunu seyrettiğim, son yıllarda katılmasak da, tarihimizde kazandığımız tek Eurovision şampiyonluğu sonrası ev sahipliği hakkını kazandığımız yıl organizasyonu yaptığımız yerdi. Basketbol maçları dışında voleybolundan, hentboluna, güreşinden, konserlerine onlarca organizasyona sahne oldu. Galatasaray’ın tarihi EuroCup şampiyonluğu bu salonda yaşandı.


Marmaray sonrası ağırlıklı olarak Kazlıçeşme tarafından salona gelinse de, eskiden otobüsle ya da yakın yerlerden yürüyerek gelenler Zeytinburnu tarafından geldikleri için salona 300-400 metre Koraç Kupası anıtıyla karşılaşırlardı. Salona girmeden önce, onlarca anı aklınızda dolanırken salonda bulurdunuz kendinizi, içeriye girip tezahürat seslerini duyduktan sonra adımlarınız hızlanır, olabilecek en güzel yeri bulma telaşı başlardı.

Haberin Devamı


İşte o tarihi alanın yıkılmasına karar verdi TBF ve geçtiğimiz günlerde yıkım başladı; yerine tüm arsanın kullanılacağı, çok modern bir tesis yapılacakmış. Antrenman sahaları, milli takımlar için kamp yeri, müze, halka açık alanlar vs. Dillendirilmedi ama bence mevcut Federasyon binası için de bir güzellik yapacaklar.

Abdi İpekçiye veda


Türk sineması için Emek neyse, bizim jenerasyon için de Abdi İpekçi Spor Salonu oydu. Sinema dünyasında Atilla Dorsay gibi bir adam vardı “Emek yoksa ben de yokum” diyebildi. Basketbol dünyasında bir kişi bile “Abdi İpekçi yoksa ben de yokum” diyemedi. Federasyon ne güzel yaptı; harika, modern, sosyal bir tesis olacak diye alkış tuttular o klişe tabirle 7 gün 24 saat yaşayacak cinsten bir tesis olacağını ima ettiler; eski Emek sinemasının yerinde bir AVM var şimdi, en üst katı yine Emek sineması. İşte orası ne kadar Emek’se, yeni yapılacak o müthiş tesisiniz de benim için o kadar Abdi İpekçi, tabi hiç değilse adını korumayı düşünürlerse.

 

Yazarın Tüm Yazıları