Emel Özbek

Aldığımız Nefes Bir Erkeğin Kararı Olmasın

24 Kasım 2020
25 Kasım, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine, ayrımcılığa, ataerkil toplumsal şiddete, aile içi şiddete, savaşa, ırkçılığa ve kadınları, kadın haklarını yok sayan sistemlere karşı kadınların eylem günüdür.

Kadın hareketleri güçlendi, dernekler ve insan hakları savunucularına rağmen dünya devletleri ve toplumları kadına yönelik şiddetin ortadan kaldırılması konusunda tüm çabalarına rağmen tam anlamıyla başarılı olamadı.

Hala kız çocuğu doğduysa erkek çocuğu olana kadar gebe kalması istenen kadınların olduğu, çocuğu oldu olmuyor denilen, bekaret ile namuslu namussuz ayrımının yapıldığı, kadının okuyup meslek sahibi olmasının kötü yola düşmekle eş tutan zihniyetleri yok edemedik…

Yapılan birçok araştırma kadın cinayetleri, kadının en yakındaki erkek tarafından baskıya karşı koyan, itaat etmeyen kadınlara karşı işlendiğini göstermektedir.

Kadın sever öldürülür, boşanmak ister öldürülür, evlenmek ister öldürülür, ayrılmak ister öldürülür… Kadın neden ölüme eş olur ki insanca yaşamayı hak ederken… Ne yapsak olmadı, sever gibi göründüğünüz kadınları öldürdünüz… Aldığımız nefes bir erkeğin kararı olmasın. Erkek çocukları kız kardeşleri ile sözde değil özde kardeş gibi büyütelim, siz farklı cins iki ayrı insansından önce kardeşsiniz diyelim, kız erkek birbirlerini anlamalarını sağlayalım, destek olmalarını sağlayalım, yardımlaşmalarını sağlayalım ki erkek kadını anlamaya kök yuvasında başlasın…

Bir kadın olarak bir kız çocuğu annesi olarak insan onuruna yakışır, şiddetten uzak , pozitif ayrımcılığa gerek kalmaksızın sadece EŞİT bir hayat umuyorum…..

Kadın ya da erkek değil önemli olan insan olabilmek insan gibi davranabilmek.

Yazının Devamını Oku

Kadına Şiddet Sadece Kınanarak Önlenemez

6 Ağustos 2020
Aslında önce insan hakkı dedik hep.. ama kadın hakkı erkek hakkı diyerek ayrıldı aramızdaki fiziksel güç. Kadınlar fiziksel olarak erkeklerden güçsüz olabilir ama kadının beyinsel gücü yadsınamaz.

Neredeyse her gün üzülerek izliyor okuyoruz kadına şiddet haberlerini ve cinayetleri… Peki neden artıyor

Sevmeyi bilmiyoruz. Hırslarımız anlık öfkelerimiz yönlendiriyor bizleri. Her gün artan kadın cinayetleri bunun kişisel bir sorun olmadığını toplumsal bir sorun olduğunu gösterdi bize. Yani toplum olarak ruh sağlığımız bozuk  ve bozulmaya devam ediyor.

Herkesin tartıştığı üzere yaşamak için İstanbul Sözleşmesine ihtiyacımız var mı, yasalar yaşatır mı, sözleşmeler yaşatır mı kadını insanı?

Evet sözleşmeler, yasalar sadece kadını değil insanı yaşatır. Zaten yasalar ve İstanbul Sözleşmesi sadece kadın için hazırlamış değildir. Erkeği de korumaktadır. Korunan “mağdurdur.”

Kadınlar her zaman namus simgesi gibi gösterilmeye çalışıldı. Her yaptığı günah her giydiği ayıp sayıldı.

Okumuşu cahili fark etmeksizin şiddete maruz kalıyoruz. Hem de bazen okumuş bazen okumamış cahiller yüzünden. İtiraf edemiyoruz yakıştıramıyoruz şiddeti kendimize utanıyoruz elalem ne der diye. Utanması gereken bir başkası iken susuyoruz.

Kimi zamanda “aslında o da çok üzgün beni dövmek istememişti, benim de hatalarım var “ diyerek şiddete bahaneler bulup caniyi affetmeye çalışıyoruz içimizde.. Şiddetin affı olmaz. Şeker çok tatlı ama şeker hastasına zarar veriyor değil mi sevgi de güzeldir ama zarar veriyorsa uzak durulmalıdır. Şiddetin affı da bahanesi de olmaz.

Şiddet görüyorsak neler yapabiliriz?

Yazının Devamını Oku

Eşin Çocuk İstememesi Boşanma Nedeni Olur mu?

24 Temmuz 2020
Demet Şener ile Cenk Küpeli'nin boşanması ve bu ayrılığın sebebinin bir 'çocuk' konusu olduğu haberlerinin ortaya çıkması 'eşin çocuk istememesi boşanma nedeni olur mu?' sorusunu gündeme getirdi.

Birbirini seven iki insanın evlenme kararı almasındaki en büyük neden birlikte bir ömür paylaşmaktır. Bir süre sonra çiftler çocuk sahibi olarak mutluluklarını pekiştirmeyi arzu ederler. Fakat herkes çocuk sahibi olmak isteyecek diye bir kural yok. Evlendiği kişiyle baş başa bir ömür geçirmek ya da sadece bir süre eşiyle yalnız kalmanın tadını çıkarmak isteyenler olabilir.

Bu durum evlenmeden önce taraflar arasında açıkça konuşulmalıdır, aksi takdirde ilerleyen dönemde bu konu eşinizle aranızda sorun olabilir. 'Anne olmaya hazır değilim ama kocam sürekli çocuk istiyor, çocuk yapmazsan senden boşanırım' diyor' diyen tanıdıklarınız olmuştur. Bunun tam tersi de olabilir yani erkeğin kendini baba olmaya hazır hissetmediği durumlarda olabilir.

Peki bu mahkemede boşanma nedeni sayılır mı?

Gelin bu konuya açıklık getirelim: Evlilik içerisinde çocuk istememe, çocuk isteme kadar doğal bir durumdur. Ancak çocuk istememe nedeniyle evlilik birliğinin sekteye uğradığı durumlarda çocuk istememe boşanma nedeni olarak öne sürülerek boşanma davası açılabilmektedir. Zira toplumumuzda bekar tüm gençlere önce ne zaman evlenecekleri, evlendikten sonra da ne zaman çocuk sahibi olacakları adeta bir görev yüklercesine sorulur ve kişiler üzerinde baskı oluşturur.

EVLATLIKTAN REDDETMEK MÜMKÜN DEĞİL

Kişilerin çocuk sahibi olmak istemesi önemli bir karardır. Evlilikte eşler bu önemli kararı birlikte almalıdır. Üreme hakkı insan haklarındandır ve her bireyin çocuk sahibi olup olmamaya karar verme hakkı vardır. Ancak bazen eşlerden biri çocuk isterken diğeri istemeyebilir. Erkek için de kadın için de çocuk sahibi olmak tüm hayatını değiştirecek radikal bir durumdur. Anne-baba-çocuk ilişkisi maddi ve manevi sonuçları ile ömür boyu süren bir ilişkidir. Bu durumu sona erdirme olanağı yoktur. Zira önemle belirtmek isteriz ki Türk filmlerinde yıllarca izlediğimiz "seni evlatlıktan red ediyorum" durumu aslında yoktur. Yani Türk hukukunda “evlatlıktan reddetme” gibi bir hukuki kurum mevcut değildir.

Evliliklerin genel amacı kapsamında değerlendirilen tarafların çocuk sahibi olma isteği ile bu istekle zıt kutuplarda kendine yer edinen kadının genellikle iş dünyasındaki yeri sebebiyle çocuk sahibi olmak istememesi, çoğunlukla evliliğin huzur ve mutluluğunu bozan bir etken olması sebebiyle erkekler tarafından 4721 sayılı TMK m.166 uyarınca evlilik birliğinden sarsılması sebebine dayalı olarak boşanma davası konusu haline getirilebilmektedir. Bu maddeye göre “Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.

TEK BAŞINA NEDEN OLMAZ AMA...

Yazının Devamını Oku

Corona Sürecinde Velayet

8 Temmuz 2020
Hepimiz corona döneminde evde bunalan çocuklarımızla ne gibi aktiviteler yapacağız bunu düşünüyoruz. Hatta uzun süre Çarşamba günleri gelse de küçük çocuklarımızı sokağa çıkarabilsek diye bekledik. Ama bir de tüm bunlardan uzak anne babasını bir arada göremeyen boşanmış ebeveynlerin çocuklarının durumu var.

Corona döneminde de evliliğin nasıl bitirildiği hatta boşandığımız eşimizle iletişimimizin iyi olması önem taşıyor. Zira bu süreçte hala eşler karı koca gibi birbirlerinden hırslarını tatmin etme döneminde ise çocuklar üzerinden bu hırsı tatmin etme cihetine gidiyor.

Velayeti kendisinde olmayan ebeveyn çocuğunu velayet kendisinde bulunan ebeveynin engel çıkarması halinde icra memurluğu görevlilerince uzman eşliğinde GÖRÜYORDU. Ancak, bu durum önce 30 Nisan sonrasında da 15 Haziran'a kadar durduruldu. Bu yüzden icra memurları talep olsa da artık çocuk teslimi görevini yerine getirmiyor. Zira güvenlik ve sağlık tedbiri de esas alınıyor. Peki bu süreçte evladından ebeveyn ayrı mı kalacak tabi ki hayır. Teknolojiden faydalanılması gereken bir süreç diyebiliriz. Zira velayeti kendisinde olan ebeveyn çocuğunu görüntülü konuşma ile diğer ebeveynle görüştürmelidir. Şayet başta söylediğim gibi çiftler var ise yani boşanmış olsa da halen birbirlerine kızgınlıkları devam ediyor ve çocuklar üzerinden hırs tatmini devam ediyorsa DERHAL AİLE MAHKEMESİNDEN çocuğumuzla sesli- görüntülü konuşmak için izin talep etmeliyiz. Karar verilmesine karşın karşı yan bunu uygulamazsa velayet hakkının kötüye kullanıldığını gösteren bir eylem gerçekleştirmiş olur.

Toplumumuzda çocuğun yaşadığı konutta çocuğu görüp vakit geçirmek ne yazık ki çok güç. Pandemi sürecinde de çocukların sokağa çıkma yasağı olduğu düşünüldüğünde çocukları bir yerden alıp başka yere götüremiyorsunuz. Yani mahkeme kararı görüş günü sizde olmasına rağmen uygulanmıyor. Çünkü daha evvel de belirttiğimiz gibi gerek çocuğun gerekse ebeveynin sağlığı nedeni ile genel sağlık ve güvenlik tedbirleri çevresinde görüşler yapılamıyor.

Çocuklarımızın evden çıkamayarak alışık olmadıkları bir süreci yaşadıkları bu dönemde ebeveynleri ile mümkün olduğunca sesli veya görüntülü olarak konuşmalarını sağlamalı , ruh sağlıklarının olumsuz etkilenmemesi için gayretimiz hat safhada olmalıdır. Pandemi ile kişisel hırslarımızı bırakmayı öğrenmeli ve evlatlarımızı velayeti kendisinde olmayan diğer ebeveyn ile sorunsuz sıkıntısız görüştürmeliyiz.

Yazının Devamını Oku

Çocuğun İsim Hakkı Annede mi Babada mı?

25 Haziran 2020
Evlilik bir ömür sürmesi amaçlanan yaşam yolculuğudur. Bu yolculukta mutlu anlar kadar mutsuz olduğumuz anlar da elbet olacaktır. Önemli olan her zaman çözümcü olmaya gayret göstermektir. İşte o anlardan en önemlisi belki de bebeğinizin dünyaya geldiği günler ve ona isim arama süreci... Çoğu ailede eşler arasında isim tartışması olabileceği gibi anneanne, babaanne ve dedeler de kendi isimlerinin ya da aile büyüklerinin isimlerinin konulması için baskı yapıyor.

Tabi ki ne kayınvalidenizin ne de kayınpederinizin ismini bebeğinize vermek zorunda değilsiniz, eşinizin bebeğinize vereceği ismi de beğenmiyorsanız yine kabul etmeye mecbur değilsiniz. Yani ne erkek ne de kadın ne de aile büyükleri tek başlarına çocuğa isim koyma hakkına sahip değildir. Çocuğa ismi anne baba birlikte alacağı kararla koyarlar. Hiçbir konuda olmaması gerektiği gibi evlilikte özellikle müşterek karar alma kabiliyeti burada da önemlidir.

İSİM DE VELAYET HAKKI KAPSAMINDADIR

Çocuğa isim konulması da velayet hakkı kapsamındadır. Peki Velayet hakkı neleri kapsar; çocuğun adının konulmasını, yerleşim yerinin belirlenmesini, eğitimi, korunması gibi hakları kapsar. Bu nedenle velayet hakkı anne ve babaya ait ortak bir haktır ve birlikte kullanılır

EŞİMLE İSİM KONUSUNDA ANLAŞAMIYORUZ HEP KAVGA EDİYORUZ

Eşinizle çocuğunuza isim konusunda anlaşamazsanız eşinizle yaşadığınız bu fikir ayrılığı nedeni ile eşinizle evliliğinizle anlaşmazlıklar yaşıyor evliliğinizin çekilmez hale geldiğini düşünüyor ve boşanma davası açmak istiyorsanız acele etmeyin ve boşanma davası açmayın .Öncelikle çocuğunuz adına asliye hukuk mahkemesinde isim tashihi davası açıp sizin istediğiniz ikinci ismin eklenmesini talep edebilirsiniz. Ama siz ikinci bir isim olmasını istemiyor çocuğunuza eşinizin koyduğu isimle seslenmek istemiyorsanız ya da eşinizin bu davaya herhangi bir itirazı olur ise; bu defa aile mahkemesinde açacağınız dava ile velayet hakkının kullanılmasına yönelik bu ihtilafın hakim kararıyla çözülmesi yoluna gidebilirsiniz. Ebeveynlerin çocuğun ismi hususunda anlaşamamaları durumunda hakim çocuğun menfaatleri doğrultusunda gerekli kararı verecektir. Ancak çocuğa milli kültüre, örf ve âdete aykırı isim konulamaz. Türk Medeni Kanunu'nun 339/5 maddesine göre çocuğun adını ana ve babası koyar. Evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine dair önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde, eşler ayrı ayrı veya birlikte hakimin müdahalesini isteyebilirler. Hakim, eşleri yükümlülükleri konusunda uyarır; onları uzlaştırmaya çalışır ve eşlerin ortak rızası ile uzman kişilerin yardımını isteyebilir. Hakim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alır.

ÇOCUĞUNUZA İSİM KONUSUNDA ANLAŞMAZSANIZ İSMİ HAKİM KOYAR

Anne baba olarak tüm yollara rağmen çocuğunuza isim hususunda anlaşamazsanız ve hakim uyarı ve uzlaşma talebi de çözüm olmazsa çocuğunuza ismi hakim uygun şekilde takdir edecektir.

Yazının Devamını Oku

Evlenince Kadın Kendi Soyadını Kullanabilir mi?

22 Mayıs 2020
Hayatımın geri kalanını birlikte geçirmek isteriz, umutlarla hayallerle evleniriz. Ömrümüzü vermeyi göze alırız ama soyadını almayı istemeyiz kimi zaman … Peki evlenince kadın kendi soyadını kullanabilir mi.. Eşinin soyadını kullanmaya mecbur mudur….

EVLENEN KADIN SOYADINI DEĞİŞTİRMEK ZORUNDA DEĞİL
'Kadınlar evlenmeden önceki soyadını evlendikten sonra kullanabilir mi? Kullanabilmesi için nasıl bir yol izlemeli?' Bana kadınlar tarafından en çok sorulan soruların başında bu geliyor... Çünkü evlenirken bekarlık soyadını bırakmak her kadın için kolay değil. Hele bir de kariyer yapmış bir kadınsa soyadı değişikliği kişiyi sıkıntıya sokabilir. 

Türk Medeni Kanunu "Kadın evlenmekle kocanın soyadını alır" demektedir. Ancak evlenme memuruna vereceğimiz bir dilekçe ile ya da daha sonra dava açarak kendi soyadımız ile eşimizin soyadını birlikte kullanabiliriz. 

GEÇ EVLENEN KADINLAR İÇİN SORUN OLUYOR
Belki 18 yaşında belki 48 yaşında evleniyoruz biz kadınlar.. Ya henüz kendi benliğimizi bulmadan bu adam senin kocan deniyor ve soyadımızı da geride bırakmamız istenerek bir hayata başlamamız bekleniyor. Bazen de  kariyerimizi yapıyoruz, hafta yakınlarımıza bakıyoruz, belki kendi sağlığımızla uğraşıyoruz neticede nasip olmuyor diyelim ve geç evleniyoruz. Bu durumda da yıllarca senin bir soyadın vardı, kimliğin vardı denilmiyor, kocanın soyadını taşımalısın deniyordu. Yıllarımızı geçmişimizi silmemiz istenircesine...

Yazının Devamını Oku

Kadın Boşandıktan Sonra Eski Eşinin Soyadını Kullanabilir mi?

14 Nisan 2020
Kimi kadın boşandıktan sonra eski eşinin adını bile duymak istemezken kimi kadın da onun soyadı ile devam etmek ister hayatına. Bazen bunun sebebi elalem duymasın boşandığım anlaşılmasın olur kimi zaman da eşi soyadıyla tanınıp bilinip kullanmak ister kimi zaman da bazen miras gibi soyadı ile yaşamak ister erkeğin….

KADIN BOŞANDIKTAN SONRA DA ESKİ EŞİNİN SOYADINI KULLANABİLİR  
Evlilik kurumu kadının soyadının değişmesine neden oluyor. Kimi zaman kadın evlendiğinde henüz kariyer basamaklarının çok başında oluyor, kimi zaman da kariyer sahibi, çevresi genişlemiş oluyor.

Kariyer yapan kadın bekarlık soyadıyla tanınmış oluyor evlilikle soyadı biranda değişiyor. Bazen de henüz benliğini bile bulmadan evlendirilip kendini bulmadan başka bir adam 'kocan' denilerek bir an da kendi soyadını bırakıyor kadınlar. Belki de bu nedenle boşandıktan sonra eşinin soyadını kullanmak isteyen bir çok kadın var. Nasıl mı? Hemen anlatayım:

BİR YIL İÇİNDE DAVA AÇILMALI
Bazen evlendikten sonra öyle bir kariyer yaparsınız ki eşinizin soyadı ile tanınırsınız ve evlilik öncesi soyadınız evlilik sürecinde sosyal hayatta elde edilen önemli kazanımların kaybedilmesine neden olabilir.  Böyle bir durumda boşandığınız eşinizin soyadını kullanmaya devam edebilirsiniz. Ancak bu koşulsuz ve sınırsız bir hak değildir. Zira boşandıktan sonra geçen bir yıl içinde dava açmanız gerekmekte olup boşandığınız eşinizin soyadını kullanmaya devam edebilmek için 2 hususu ispatlamanız gerek.

Yazının Devamını Oku

Corona Boşanma Sebebi Olur mu?

10 Nisan 2020
Coronovirüs etkilerini hızla göstermeye başlayınca tedbirler de hızla alınmaya başladı. Sağlığımızı korumaya çalışırken bir yandan da evliliğimizi korumaya çalışır olduk. Hatta hem coronovirüsle hem de eşinin şiddeti ile mücadele etmeye etmeye çalışan kadınlarımız olduğunu gördük.

KAN BAĞI DEĞİL CAN BAĞIDIR EŞ

Ne acıdır ki bu virüs ile aslında eşlerimizi de tanımadığımızı hatta aynı evde birbirimize tahammül edemediğimizi gösterdi. Şiddet mağduru kadınların sayısının arttığını gördük.

Günlük hayatın koşturmacası, tanımadan evlenmek, hayat zorlulukları sabır tükenmişlikleri derken aslında en yakınımız olan eşlerin birbirlerine sabrını da tüketmiş. Sebep ne olursa olsun hiçbir sebep şiddeti haklı kılamaz.

Ne acıdır ki bu süreçte kadın mağdurlar arttı. Bazı evlerde sadece coronovirüs değil bir de şiddet uygulayan bir virüsle mücadele başladı.

Coronovirüs boşanma sebebi olur mu

Evlenirken hastalıkta sağlıkta diyerek ömür yolculuğuna çıkıyoruz. Bu nedenle eşiniz kanser olduğunda “eşim kansere yakalandı, boşamak istiyorum” diyemezsiniz. Bu bir salgın hastalık ancak netice de hastalık. Eşinizin tedavisinin olumlu sonuçlanacağını düşünerek sabırla beklemek gerekir. Şayet evlilik birliği sizin için çekilmez hale geldiyse yaşamınızı zorluyor ise boşanma davası açabilirsiniz.

Eşiniz hastalıklarda tedaviyi reddederse bu durumda yaşamak da evlilik birliğini çekilmez hale getirirse o vakit boşanmak için haklı sebep oluşmuş olur.

Evlilik evcilik oynamak değildir. Şakacıktan karı koca şakacıktan anne baba olmuyoruz bu ömür yolculuğunda. Oyunbozanlık yapılmamalı hemen. O yüzden yokuşlar geldiğinde çıkmayı reddetmek evlilik birliğine olan güveni yıkar. Sadakatli şekilde tüm desteğimizle eşimizin hastalığında yanında olmalıyız. Aksi halde hasta halde eşimizi bırakıp giderseniz bu kusurlu hareket sebebiyle boşanma davası sonunda tazminat ödemek zorunda kalabilirsiniz.

Yazının Devamını Oku