Ebru Sağlık

Botoks Nedir?

25 Eylül 2020
Botulinim toksin 25 yılı aşkın süredir pek çok hastalığın tedavisinde ve ayrıca estetik uygulamalarda kullanılan çok güvenli bir ilaçtır. Ancak her ilaç uygulamasında olduğu gibi bu tedavinin de, işin uzmanı doktorlarca ( Dermatoloji Uzmanı veya Plastik ve Rekonstriktif Cerrahi uzmanlarınca veya Medikal Estetik sertifikalı hekimler tarafından) uygulanması gerekir.

İlacın markası ve kaynağı da önemlidir. Sadece Sağlık Bakanlığı’nın ruhsatlandırdığı ilaçlar güvenlidir. Diğerleri pek çok, sağlığı tehdit eden risk taşıyabilir. Sağlığınız için bu konulara her zaman birinci sırada önem vermeniz gerekir.

Botoksun etki mekanizması enjekte edildiği kasların kasılmasını önlemesi ile ortaya çıkar. Bunu, sinir iletimini geçici olarak engellemesi ile yapar. Yüzümüzde hem mimik kırışıkların yerleşmesini önleyici hem de mevcut çizgileri tedavi edici olarak kullanılır. Yıllar içerisinde edindiğim tecrübe sonucu en severek uyguladığım, doğal görüntüyü bozmadan hızlıca sonuç aldığım, geniş bir yaş aralığına sunabildiğim, bir numaralı tedavi seçeneğidir. Genelde etkisi 4 ay sürer. Kişinin yüz ve kas yapısına göre yılda iki veya üç kez uygulama gerekmektedir. Kaş ortası, alın, göz çevresi, ağız çevresi, çene, gıdı, boyun, dekolte gibi pek çok yere enjeksiyonu mümkündür. Kaz ayağı denen göz kenarı mimik çizgileri, kaş ortasındaki çatma çizgisi ve alındaki mimik çizgiler en sık uygulanan bölgelerdir. Ayrıca aşırı diş sıkması olanlarda çiğneme kasını gevşetmek için de sıkça yapılmaktadır. Böylece bir miktar yüzün köşeli görünümü azalıp ince görünebilir.

Yapılan botoksun kişinin yüz yapısı dikkatlice değerlendirilerek planlanması ve iyi bir teknikle uygulanması sonuçların doğal olmasını sağlar.

Botoks koltukaltı terlemelerinde de çok hızlı çözüm sağlamaktadır. Koltuk altlarında özellikle yoğun tempoda çalışanlarda, stres ve heyecan ile belirgin tetiklenen aşırı terleme, botoks uygulaması ile pratik ve etkili bir biçimde önlenebilir. Buradaki aşırı terlemenin önlenmesi sağlık için risk oluşturmaz. Yılda bir veya iki uygulama yeterli olmaktadır.

Yazının Devamını Oku

Yazın Cildimize Nasıl Bakalım?

20 Ağustos 2020
Yazın cildinize bakmayı sevenlerden misiniz? Ya da belki yaz dönemi cilde işlem yapılmaz diye düşünüyor olabilirsiniz. Oysa güneş etkisiyle kurumuş, yıpranmış bir cilt, matlık, elastikiyet kaybı, yer eden çizgiler ve izler için harekete geçmenin tam sırası. Deriyi nemlendiren, canlandıran ve gençleştiren işlemlerle güneşte oluşan hasardan kurtulabilirsiniz. Üstelik yaz mevsimini de gözalıcı bir pırıltı ile geçirebilirsiniz.

Cilt yaşlanmasında  genetik faktörler elbette çok önemli. Bununla birlikte maruz kaldığımız dış faktörler yani güneş ışınları, sigara, çevre kirliliği, stres derimizde hergün küçük ve üstüste eklenen hasarlar oluşturur. Deri hücrelerinde bunlara bağlı oluşan bozulmaları önlemek için, bu hücrelerimizde tamir sağlayacak birşeyler yapılmalı. En üst tabakadan en alt tabakaya doğru düşünecek olursak; dış faktörlere en çok maruz kalan epidermiste kuruluk, kabalaşma, gözenekler, lekeler gibi hasarlar oluşuyor. Terleme ve sık tekrarladığımız güneş kremleri gözeneklerde genişleme ve tıkanma yapabiliyor. Bir de gün boyu maske takmak zorunda olduğumuzdan cildimiz ferahlığa hasret kalıyor.  Bunun için öncelikle iyi bir temizleyici ürün serisi kullanılmalı. Arındırıcı bir yıkama jeli ile iyice masaj yapılarak yıkanan ve bolca durulanan cildimize gözenek sıkıştırıcı bir tonik sabah ve akşam uygulanmalı. Ancak fırça veya kese türü tahriş edici, sürtünme ile cildi yıpratan yıkamalar yapmaktan kaçınmak daha doğru olur. Gözenekleri arındıran ve sıkılaştıran maskelerden de haftada 1 faydalanabilirsiniz. Seçeceğiniz markaların tıbbi kozmetik olarak nitelenen ürün gruplarından olması daha güvenilir ve etkili olabilir.

Ardından, cilt tipinize uygun olarak ürün kullanımına geçiyoruz. Kuru ciltlerde nem vermek ve hücreleri canlandırmak için hyaluronik asit serumlar, C vitamini ve antioksidan içerikli kremler; karma veya yağlı, gözenek ve akneye meyilli ciltler için salisilik asitli ve AHA’lı ürünler;  lekeler için ise özel açıcı içerikli kremler ve serumlar kullanılmalı. Kuru ve hassas ciltler özel kızarıklık serilerini tercih edebilirler.

Güneş koruyucular olmazsa olmazımız; hem de yaz kış uygulanmalı ve günde birkaç kez tekrar edilmeli. İnce dokulu, yağsız, gözenekleri tıkamayan, kimyasal veya mineral filtreli ürünler tercihe bağlı olarak fondöten renginde seçilebilir ve böylece günlük kullanımı size daha cazip gelebilir çünkü hem makyaj için oldukça iyi bir baz oluşturuyor hem de lekeleri kapatıyor.

Tıbbi koşullarda yapılan işlemlerden meyve asitli yüzeysel peeling uygulamaları epidermal hasarı tamir eden ve cildinizi pırıl pırıl parlatacak olan işlemlerdir. Özellikle yazın kabalaşan, kuru bir tabakayla kapalanan üst deriyi yeniler.

Derinin biraz daha alt katmanı olan dermiste, 30’lu yaşalardan sonra yine iç ve dış faktörlerle, özellikle de birikici güneş hasarı ile kolajen üretimi ve elastik doku yenilenmesi zamanla azalıp renk hücrelerinin fonksiyonları bozulur. Ciltte ince kırışıklıklar, derin çizgiler, lekeler, elastikiyet kaybı belirmeye başlar. Dermal hasarı gidermek için tercih edilebilecek çok çeşitli tıbbi işlemler de mevcut. Mezoterapi, derideki hasarı gidermek üzere dermise vitamin kokteyli, antioksidan, yenileyici, sıkılaştırıcı çeşitli içeriklerin çok küçük iğnelerle enjekte edilmesidir. Hücreler, ihtiyaç duydukları bu maddeleri bu şekilde aldığı zaman hızla tamir olur, sıkılaşır, parlar, izler ve lekelerde iyileşme gözlenir. Böylece güneşin ultraviole ışınlarından oluşan hücre hasarı düzelir ve antiaging etki sağlanır.

Derideki hasarı gidermede kendi hücrelerimizden faydalandığımız PRP, kendi kanımızdan büyüme faktörlerinin ayrıştırılıp deriye yine küçük iğnelerle enjekte edilmesidir. Kırışıklarda azalma, ciltte sıkılık ve parlaklık, leke ve izlerin giderilmesinde tercih edilir. Mezoterapi, PRP tedavileri sadece deri değil saç hücrelerini de uyardığı için, saç dökülmelerinde ve mevsimsel yıpranmalarda da sıkça uygulanan işlemlerdir. Deniz, güneş ve kimyasal işlemlerden hasar gören saçlarınızın parlaklık ve dolgunluk kazanmasını da sağlar.

Yapılan araştırmalar kadınların aynaya baktıklarında dinlenmiş, sağlıklı, aydınlık ve yaz mevsimi gibi enerjik görünmek istediklerini vurguluyor. İfade bozulmadan çekici olmak istediklerini gösteriyor. Burada da dolgu ve botoks uygulamaları devreye giriyor. Dolgu uygulamaları, yüzünüzde sarkan, boşalan alanları ve kırışıklıkları doldurarak çok hızlı bir şekilde yılları geri sarmakta en önemli yardımcımızdır. Yazın yapılmasında da herhangi bir sakınca yoktur.  Dolgun dudaklar, diri bir yüz ovali ile yaza yakışır bir görüntüye kavuşabilirsiniz. Botulinum toksin yani botoks ise yaz mevsiminin en sık uygulanan, en favori işlemlerindendir.  Özellikle güneşte aşırı mimik yapan ama çizgilerinin derinleşmesini tercih etmeyenler için; alın, kaş ortası, göz çevresinde kasların hareketi ile oluşan mimik kırışıklıkları durdurarak o bölgedeki hasarın tamir olmasını sağlar. Tüm bu işlemler tek başlarına veya kombine olarak uygulanabilir. Cildinizin neye ihtiyacı olduğu ile ilgili görüşüp yazın oluşabilecek hasarı en iyi şekilde giderebilecek işlemleri, seans sayıları ve aralıklarını, kullanılacak ürünleri size özel bir programla oluşturup yaz bitmeden cildinizi birlikte canlandıralım.

 

Yazının Devamını Oku

Eyvah Lekeler!

13 Ağustos 2020
Yaz mevsiminin ve güneşin keyfini çıkarırken bir yandan da güneş lekelerinin oluşmasından korkarız. Bazı cilt tipleri güneşi gördükleri anda lekelenmeye çok müsaittir. Çocukluktaki şirin çiller bir bakmışsınız ki sevimsiz lekelere dönüşmeye başlamış. Bu lekelere karşı neler yapabiliriz?

Güneşin yaydığı Ultraviyole B derinin yüzeysel katmanlarına ve Ultraviyole A ışınları derinin derin katmanlarına ulaşır. Bunun sonucunda derideki renk hücreleri uyarılır ve bronzlaşırız. Ancak bazen çil şeklinde veya bazen öbekler halinde ağ yapısını andıran bozuk bir pigmentasyon gelişir. Bu renk değişiklikleri genelikle oldukça inatçıdır çünkü renk hücrelerinin bir kez uyarılması onların yıllarca bozuk çalışmasına sebep olabilir.

Güneşten korunmak, leke açıcı kremler kullanmak, lazerle ve leke açıcı özel karışımların enjeksiyonlarıyla tedaviyi devam ettirmek leke tedavilerinin ana şeması olarak özetlenebilir. Bunlara sırasıyla bir göz atalım

Güneşten korunmak tabii ki hem öncelikli olarak lekelerin oluşmasını önlemek hem de mevcut lekelerin giderek koyulaşmasına engel olmak için kullanmamız gereken ilk seçenek. Bunun için seçebileceğiniz iki türlü içerik vardır. Birincisi kimyasal filtreli, ikincisi mineral filtreleli ürünler. Kimyasal filtreli ürünler güneş ışınlarını emerek, mineral filtreli ürünler ise ışınları yansıtarak ve deriye ulaşmasını bir bariyer gibi engelleyerek etki gösterir.

Eczanede satılan kalitesi yüksek ürünleri tercih etmek önemlidir. Güneş koruyucu kremlerin etkisi birkaç saat içinde azaldığı için duruma göre 2-4 saat aralıkla tekrarlanmalıdır. Tüm yüze göz çevresi dahil olacak şekilde sürülmelidir. Seçeceğiniz kremin yağsız olmasına özellikle dikkat edin ki gözenekleriniz tıkanmasın. Eğer çok şiddetli ve inatçı bir lekeniz varsa vücudunuzu da güneşten korumalısınız çünkü derinin herhangi bir kısmına bronzlaşma uyarısı geldiği zaman yüzünüzü korusanız bile salgılanan hormonlar özellikle melasma türü lekelerinizi arttırmaya devam edecektir. Güneş kremine ek olarak şapka kullanmak da korumayı daha güçlendirir.

Sadece dışarıda değil içeri ortamda da güneş koruyucu sürülmelidir çünkü ekran ışıkları ve floresan ışıklardan da lekeler artabilmektedir. Lekelerin tedavisinde tıbbi kozmetikler ve reçeteli ilaç karışımları kullanılabilmektedir. Melanin yapımını önleyen veya azaltan pek çok içerik vardır. Arbutin, kojik asit, glabridin, niasinamid, C vitamini, A vitamini, glikolik asit, fitik asit... gibi çokça içerik arasından size en uygun olacak tedaviyi Dermatoloji uzmanı doktorunuzun önerisine göre kullanmanız daha doğru olacaktır. Ancak buradaki en önemli nokta leke tedavilerinin uzun süre kullanılması gerektiğidir. 6 ay ile 2 yıl arasında süre ile bu tedavilerin uygun şekilde planlanması ve devamı gerekir.

Yukarıda saydığım etken maddelerin çeşitli karışımlarını içeren tıbbi peeling ve Mezoterapi enjeksiyonları leke tedavilerinin destekleyicisi olarak belli aralıklarla seanslar halinde yapılmalıdır. Hangi cilt tipine hangi tedavi protokolünün uygun olduğunu dermatoloji uzmanı doktorunuzla görüşebilirsiniz. Leke tedavilerinde en önemli yeri tutan bir diğer uygulama ise lazer ile leke tedavisi uygulamalarıdır.

Farklı teknolojilerdeki cihazlarla yapılan lazer tedavileri güneş çilleri ve melasma tedavisinde başarılı sonuçlar almamızı sağlamaktadır. Lekenin tipine, yerleşim yerine, mevsime göre planlama yapılırsa, doğru bir reçete ve diğer tıbbi işlemler ile kombine edilirse daha başarılı sonuçlar alınır. Tüm bunlara ek olarak metabolizmamızın dengeli çalışabileceği bir beslenme şekli, hamam gibi aşırı sıcak ortamlardan kaçınmak ve stres yaratan faktörlerin azaltılması da leke tedavisinin içten dışa bütünsel olarak daha başarılı olmasına yardımcı olacaktır.

Yazının Devamını Oku

Yaz İçin Bakım Önerileri

28 Temmuz 2020
Yaz ruhumuzu coşturan enerjimizi kabartan mevsim. Bu güzel mevsimde cildimizin güzelliğine nasıl güzellik katarız?

Yazın sıcaklığın artması ile birlikte öncelikle terleme ve yağ salgısı artar. Bu da cildinizdeki gözeneklerin büyümesi ve daha çabuk dolmasına sebep olur. Sık sık tekrarlamak zorunda olduğumuz güneş kremleri de gözenekleri tıkayabilir. Tıkanan gözenekler yağ butonlarına ve sonrasında akneye sebep olabilir. Salisilik asit içerikli yıkayıcı ve toniklerle yüzümüze sabah ve akşam temizleyici bakım yapmak bu probleme engel olabilen birinci adımdır.

Bazı ciltler yazın nem kaybeder ve kurur. Kuruyan ciltler için hyaluronik asitli serum ve nem maskeleri yüzeysel nemlenme sağlar. Enjeksiyon olarak yapılan ve gençlik aşısı adı ile anılan hyaluronik asidin minik iğnelerle cilt altına uygulanması ise gerçek anlamda dermiste nem sağlamak ve hücre tamirini arttırmak için en etkili yöntemdir. Birkaç seans uygulanması yeterlidir.

Yazın güneş ışınlarının tahrip edici etkisi ince kırışıklıklar ve lekelenmelere yol açabilir. C vitamini, hücre hasarını önlemek, kollajen artışı yapmak, leke açmak için en sık tercih edilen içeriklerden biridir. Arbutin de leke açmada önemli bir etken maddedir. Bu içerikleri nemlendirici serumlar olarak günlük rutinimizde bakım olarak kullanabiliriz. Ayrıca mezoterapi dediğimiz yöntemle cilt altına enjekte de edilebilir ve bu sayede ciltte belirgin sıkılaşma, aydınlanma, parlaklık ve lekelerde azalma sağlamak mümkün olabilir 2-3 hafta ara ile 3-4 seans uygulama yapılmasını öneririm. 

Meyve asitleri olarak tanımlanan AHA içerikleri, glikolik asit, mandelik asit ve benzeri içerikler cilt üzerindeki ölü hücreleri arındırmada, cildi parlatmada ve gözenekleri sıkılaştırmada etkili içeriklerdir. Bu içerikleri barındıran kremler mevcut olduğu gibi daha derinlemesine bir etki için tıbbi uygulama olarak yapılan meyve asitli peelingleri yaptırmanızı öneririm. Kabalaşan üst deriyi pürüzsüz yapmak ve güneş kremlerinin tıkadığı gözenekleri ferahlatmak için oldukça etkili ve pratik bir yöntemdir. Üstelik cilt döngüsünü hızlandırarak hücre yenilenmesine katkısı olur.

PRP ise kendi kanımızdan ayrıştırılan büyüme faktörlerinin cilde verilmesi ile tam anlamıyla bir yenilenme ve tamirat sağlayan en önemli uygulamalardan biridir. Hücrelerin tamir olması, ince kırışıklıkların giderilmesi, izlerin azaltılması, leke tedavisine destek, kollajen artışı sağlanması, cildin parlaması gibi pek çok etkisi bulunan bu tedavi hasar görmüş ciltler için oldukça etkilidir. Diğer işlemlerle kombine olarak uygulanması da başarısını arttırır. Genelde birkaç hafta ara ile üç seans uygulanması önerilir.

Güneşte çokça gözlerinizi kısmak, kaşlarınızı çatmak ve mimiklerinizi kullanmakla yerleşen kırışıklıklarınız varsa en ideal çözüm botulinum toksin uygulamasıdır. Tek seans uygulama ile 4-6 ay arası etki alabileceğiniz botoks doğru uygulandığında doğal ifadeyi bozmadan cildin kırışmasını önler ve ileriki yaşlar için de çok iyi bir antiaging tedbir sağlar.

Ruhunuzdaki ışıltının cildinize yansıması dileğiyle.

Yazının Devamını Oku

50’li Yaşlarda Bakım İpuçları

18 Temmuz 2020
50’li yaşlar insanın artık kendini daha iyi tanıdığı yaşlar. Bir de ruhunuz hep gençse değmeyin keyfinize. Bu yaşları hem keyifli hem de bakımlı geçirmek isteyenler için ipuçları verelim o halde. 50’li yaşlarda cilt kurumaya, ince çizgiler oluşmaya, güneş hasarı iyiden iyiye kendini belli etmeye başlar.

Bu yaş grubunda mutlaka Peptit, büyüme faktörleri, Fitoöstrojenler, C vitamini, antioksidanlar, hyaluronik asit ve besleyici yağlardan formüle edilmiş yenileyici kremler kullanmak gerekir. Bakımı güneş kreminizle tamamlayabilirsiniz. Ancak nemini kaybeden ve çizgilenen deriye mutlaka ihtiyaç duyduğu yenileyicileri enjeksiyon yöntemiyle de vermek gerekir. Cilt canlandırıcı lazerlerle kombine olarak yapılan vitamin, somon DNA, kollajen enjeksiyonları derinin üst tabakasını tamir etmede bize yardımcıdır. Bu işlemleri yılda en az 2 kür yapmanızı öneririm. Mimik çizgilerin yerleşmemesi ve derin oluklar oluşturmaması için botoks uygulamaları da bu yaşlarda artık yılda 2-3 kere rutin olarak yapılmalıdır.

50’li yaşlarda karşılaştığımız en önemli sorun cildin elastikiyet kaybı, eşlik eden deri altındaki yağ dokuların küçülmesi ve aşağı doğru sarkması, beraberinde kemik erimesi sebebiyle dokuya destek sağlayan kemiklerin küçülmesidir. Bunun sonucunda da yüz aşağıya ve öne doğru sarkarak pilelenir. Her yüz kendi anatomisi doğrultusunda yaşlanır. Oval, yuvarlak veya kare yüzler farklı şekillerde aşağı doğru sarkar. Tüm yüz yapısını değerlendirdikten sonra bu kayıplar için Hyaluronik asit veya kalsiyum dolgu uygulamalarını yapmak gerekir.

Özellikle elmacık kemiklerine kaybettiği hacimi geri vermek hem yüzü yukarıya doğru lift eder hem gözaltındaki yorgun görüntüyü ortadan kaldırmaya yardım eder. Yanakların dış kısımlarına uygulanan dolgular yüzün kontürünü tamamlayarak aşağı inen hatları yukarı kaldırır. Çene hattına konan dolgular sarkan gıdı görüntüsünü giderir ve yüzü gençleştirir. Gülme çizgileri, aşağı inen ağız köşeleri ve hacim kaybeden dudaklara da dolgular ile müdahale etmek yüzün bütünsel olarak daha dinamik görünmesini sağlar. Kaş çevresinde düşme ve şakaklarda boşluğu olanlara bu bölgelere uygulanan dolgular, gözaltı dolgularla birlikte yapıldığında bakışları canlandırır yorgun ifadeyi giderir. Dolgu işlemlerinin kalıcılığı ortalama bir yıldır.

Bu işlemleri büyük bir titizlikle, doğru teknikle ve iyi malzemelerle uygulamak gerekir ki ifadedeki doğallığı koruyabilelim, ruhunuzdaki gençliği yüzünüze yansıtabilelim.

 

Yazının Devamını Oku

40’lı Yaşlarda Gençleştiren İşlemler

10 Temmuz 2020
40’lı yaşlar güçlü ve alımlı yaşlarımızdır. Bu yaşlarda dinamik görüntünüzü korumak için işlemler çok önem kazanır çünkü 40’lı yaşların başını kaçırmadan işlemlere başlayanlar zamanı geri çevirebilir ve yaşıtlarından çok daha iyi görünebilirler.

40’lı yaşlarla birlikte cildin yaşlanması çok belirgin ölçüde hızlanır. Bunun sebebi zaman içerisinde azalan hücre tamirinin yanı sıra hormonlarımızın da azalmaya başlamasıdır. Bu sebeple cilt hızla elastikiyetini kaybetmeye başlar, deri altı dokular küçülür ve boşalır. Üstelik kemiklerde de kayıp başlar. Bunların sonucunda cildimizin ciddi şekilde sarkmaya başladığını görürüz. Ayrıca mimik çizgiler derinleşir. Buna deride solukluk, matlık ve güneş hasarı yanı sıra ifadede yorgun ve üzgün görüntü eşlik eder. Eğer 40’lı yaşların en başında müdahale edilirse güzel sonuçlar alınır.

Bu yaşlarda seçeceğiniz kremlerin kollajen artışı sağlayan peptitler, büyüme faktörleri, antioksidanlar, C vitamini, renk açıcılar ve hyaluronik asit içermesi iyi olur. Güneş koruyucu her zamanki gibi sürekli olarak kullanmalıdır. Göz çevresi için de elastik dokuyu tamir eden ürünler seçilmelidir. Ayrıca genel sağlığınız kontrol edilip içilebilir kollajen takviyelerinden faydalanılabilir.

Kremlerimizi çok düzgün kullansak da bu yaşlarda gerçek etkiyi sadece işlemlerden alabiliriz. Yerleşen mimik çizgiler için düzenli olarak yılda 2-3 kez botulinum toksin işlemine gereksinim duyulur. Botoks uygulamaları alın, kaş arası ve göz kenarı çizgilerin yanı sıra burun üstü çizgilenme, burun kaldırma, dudak üzeri çizgiler, çenedeki buruşma, çene hattındaki sarkık hat, boyundaki çekintiler gibi pek çok alanda etkilidir. Yüz kaslarınız değerlendirilerek yapılırsa doğal ifadenizi bozmaz.

Deri altında oluşan boşluklar, yağ yastıçıklarının küçülmesi ve kemik kaybı sonucunda yüzde oluşan sarkık görüntü, göz altlarındaki yorgun ifade ve ağız köşelerindeki üzgün hatlar 40’lı yaşlarda iyice belirginleşir ve aynaya baktığınızda gözünüze çarpmaya başlar. Hyaluronik asit dolgular tüm yüzde oluşan kayıpları gidererek yapıyı yeniden sağlamlaştırmak, hatta gerekirse yüzü yeniden tasarlamak için devreye girer. Elmacık kemiğine destek olup yanakları yukarı kaldırmak, göz altlarındaki yorgun boşlukları doldurmak, şakaktaki iskelet görüntüsünü gidererek kaşları yukarı almak, çene hattını (jawline) daha keskin yapıp sarkıklığı gidermek ve gıdı hattını düzgünleştirmek, küçük çeneyi öne almak, dudakları dolgunlaştırmak, gülme çizgilerini silmek, üzgün ağız köşelerini gülümseyen şekle çevirmek, burun kaldırmak dolgularla mümkündür. Her zaman en önem verdiğim nokta yüzünüzün bütünsel olarak değerlendirilmesi, yapılan işlemin doğal ve zaten hep size aitmiş gibi görünmesi gerektiğidir. Bunun için tecrübe, iyi malzeme ve iyi bir teknik gereklidir. Bu sayede ister yılları geri sarabilirsiniz, isterseniz yüzü yeniden tasarlayabilirsiniz.

40’lı yaşlarda derinin üst tabakalarının kalitesini, sıkılığını ve canlılığını korumak ve ışıldamak da çok önemlidir. Bunu sağlayabilmek için sıklıkla lazerle cilt canlandırma ve sıkılaştırma, vitamin mezoterapisi, somon DNA enjeksiyonu, Hyaluronik asit enjeksiyonları, PRP gibi pek çok işlem yapılabilir. Bu işlemlerin yılda birkaç kez tekrar önerilir. Bu tip işlemler hem cildi canlandırır hem de yapılan Botulinum toksin ve dolgu işlemlerinin de daha uzun ömürlü olmasını sağlar.

Yazının Devamını Oku

30’lu Yaşlarda Işıltılı Olmanın Formülü

3 Temmuz 2020
30’lu yaşlar ışıl ışıl ve dinamik göründüğümüz yaşlarımızdır. Ancak bu yaşlarda hücre tamirimiz yavaşlamaya başladığı için kollajen ve hyaluronik asit sentezi azalır. Biriken güneş hasarının da etkisiyle yavaş yavaş minik çizgiler, küçük lekeler, nemsizlik, solukluk görülmeye başlanabilir.

Her zamanki gibi ilk adım iyi bir temizleyici ürün ve ardından cilt yapınıza uygun bir tonik kullanmak. Bu yaşlarda kullanacağınız kremlerin meyve asitleri, C vitamini ve peptitler içermesini önerebilirim. Ayrıca lekeye meyilli olanlar özel formüle edilmiş leke kremlerini tercih edebilirler. Güneş koruyucudan bahsetmeme gerek bile yok; artık hepimiz yaz kış güneş koruyucu kullanımının önemini zaten biliyoruz ve ihmal etmiyoruz. 

Kullanılan ürünlerin yanı sıra bu yaşlarda tıbbi işlemler önem kazanmaya başlıyor. Mimik çizgilerinizin aynada artık yer ettiğini görmeye başlıyorsanız 30’lu yaşların başı botoksa başlamak için iyi bir zaman. Bu çizgilerin hem tedavi olmasını sağlayan hem de ilerde derinleşmemesi için iyi bir tedbir olan botoks özellikle kaş arası alın ve göz çevresi kırışıklıklarda kullanılabilir. Yüz kaslarınızın yapısına uygun şekilde planlanan mini dozlardaki botoks ifadeyi bozmadan yaklaşık 4ay etki eder. Ayrıca yüzü inceltmek ve diş sıkmayı önlemek için çene köşelerine de yapılabilir.

Bu yaşlarda yüzünüzün daha dinamik görünmesi için dolgularla yüz şekillendirme tercih edilebilir. Daha çekici yanaklar, daha güçlü ve keskin bir çene hattı (jawline), yüzünüze yakışacak bir dudak şekillendirme, göz altlarındaki çökmeleri giderme için hyaluronik asit dolgular kullanılır. Yoğun iş temposu, stres, kötü beslenme, hormonal faktörler ve daha pekçok etki ile yüzünüze yorgun, üzgün ve hatta sarkık bir ifade yerleşmeye başlamışsa bu durumda hyaluronik asit dolgularla birlikte, lazerle cilt canlandırma işlemlerine ve vitamin mezoterapi, somonDNA enjeksiyonu, PRP gibi cilt yenileyici işlemlere başvurmak gerekebilir. 

Peki ama bu işlemlerin hangisi sizin için daha uygun? Bunu belirlemek için öncelikle karşılıklı görüşmemiz, sizi rahatsız eden kısımları birlikte değerlendirmemiz gerekir. Böylece kişiye özel işlem planı oluşturabilir, doğal ifadeyi bozmadan tüm yüzü gençleştirebiliriz; buna bütünsel yaklaşım diyoruz. Örneğin 30’lu yaşlarının başında sadece cildinde mat, soluk ve cansız görüntü olan bir kişide sadece vitamin enjeksiyonu fayda edebilir. Ancak deri altı yağ yastıkçıklarının küçülmesi, deri elastikiyetinin azalması sebebiyle artık göz çevresi, yanaklar, gülme çizgileri, ağız köşeleri gibi bölgelerde boşluklar oluşmaya başlar ve bunlar bizi yorgun üzgün ve sarkık gösterir. Bu durumda sadece vitamin enjeksiyonu yeterli olmaz; cilt canlandırıcı işlemleri dolgu işlemleri ile kombine ederek uygulamak gerekir. Karşılıklı görüşerek yapacağımız bütünsel değerlendirme sonucunda size uygun planı çıkartabiliriz. Bu işlemleri yapmak 40’lı ve 50’li yaşlarınızda daha genç görüneceksiniz anlamına da gelir; güzelliğinizi her daim korumanın ve yaşsız görünmenin formülü budur.

Dermatoloji Uzmanı Dr. Ebru Sağlık

Yazının Devamını Oku

Zamana Karşı Doğal Güzelliğinizi Korumanın Formülleri Nelerdir?

25 Haziran 2020
Zamanı durdurmak elimizde olmasa da güzelliğimizi korumak yaş alsak da mümkün olabilir. Bunun için genel sağlığımızı korumak ile işe başlayıp ardından cildinizin tüm katmanlarına hitap edecek tamirat yapacak uygulamaları kişiye özel planlanan şekilde hayata geçirmek gerekir.

"Nereden başlayalım?" derseniz cildinizin temizliğine dikkat etmenizi ve mümkün olduğunca erken yaşta güneş koruyucu kullanmanızı tavsiye ederek işe başlayabiliriz. Bunun yanına antioksidan içerikli, meyve asitleri içerikli, C vitamini içerikli ve Peptit içerikli krem veya serumları yaşınıza ve cilt tipinize uygun olarak ekleyebilirsiniz.

Kolajen miktarı azalıyor

25 yaşından itibaren cildin kendini yenileme hızı düştüğü için deri altındaki kolajen ve hyaluronik asit azalır. Bu iki madde derimizin sıkılığını ve nemini sağlamaktan sorumludur. Bunlar azalınca deride kuruma, soluk, cansız, mat görünüm ve gevşeme ortaya çıkar. Cildimizi Işıl Işıl ve sıkı haline yeniden kavuşturmak için dış tabakaya canlandırıcı peeling işlemleri uygulanabilir.

Ayrıca deri altına mezoterapi şeklinde küçük iğnelerle vitamin, hyaluronik asit, peptid, SomonDNA, PRP gibi büyüme faktörleri enjekte etmek her yaşta cildi parlatmak, sıkılaştırmak, nem vermek, ince çizgileri azaltmak için kullanılabilir. Bu şekilde kendi kendine tamir olan cildiniz doğal güzelliğini birkaç seans içinde geri kazanır.

Cilt canlandırma işlemleri

Doğal güzelliği korumanıza yardımcı olan bir diğer işlem ise lazerle cilt canlandırma işlemleridir. Farklı teknolojilerdeki cihazlarla yüze dıştan ve ağız içinden yapılan, doğru planlanmış uygulamalarla aşağı doğru sarkan hatları yukarıya doğru sıkılaştırmak, çene hattının düzensizliğini azaltmak, gıdı küçülmesine yardımcı olmak mümkündür. Her yaş için uygundur. Etkisi tek seansta bile görülebilir. Diğer işlemlerle birlikte kombine yapılırsa başarısı artar ve yine deri altı doku kendiliğinden tamir olacağı için doğal güzelliğiniz korunmuş ve yüzünüz gençleşmiş olur.

Kırışıklıklar ile mücadele

25-30 yaşlarının başında artık minik kırışıklıklar yavaş yavaş dikkatimizi çekmeye başlar. Kaş arası, göz kenarları ve alında kırılmalar giderek derin çizgilere dönüşür. Bu durumda çizgiler çok derinleşmeden küçük dozlarda yapılacak botoks uygulamaları hem çizgilerin tam olarak giderilmesini sağlar hem de ileri yaşlar için tedbir alınmış olur. Botoks da her yaşa uygulanabilen ve doğru planlandığında doğal ifadenizi bozmayan çok iyi bir antiaging uygulamadır. Yılda 2-3 kez yapılması yeterlidir. Botoksla ayrıca kare çenesi olan kişilerin yüzünün inceltilmesi veya boyunda gençleşme sağlamak mümkündür.

Yazının Devamını Oku