Dr. Hüseyin H. Serdar
Dr. Hüseyin H. Serdar
Dr. Hüseyin H. SerdarYazarın Tüm Yazıları

Toprak, su, gıda ve tabiplerimiz 

Tarımda, kendi kendine yeten, yedi ülkeden biri olan Türkiye hepimizi gururlandırıyordu.

Haberin Devamı

Portakal, üzüm, incir, tahıl satarak nice fabrikalar, barajlar kurmuşuz.  
Emsalsiz girişimcilik hikayeleri yazmışız. 
Gel de gurur duyma… 

TARIMSAL DESTANLARIMIZ 

Türkiye, cumhuriyetle birlikte tarım ve hayvancılığa özel önem vermiş, kalkınma ve gelişmenin itici gücü olarak belirlemiş. 
21. yüzyıl başına kadar ülke kaynaklarını sulama göletleri, kanalları ve tünelleri, barajlar, ıslah çalışmalarına yönlendirmiş, devasa tarımsal projeler için seferberlik ilan etmiş. 
GAP, böyle bir tarımsal destandır. Ama 1970’li yıllarda başlayan bu proje hala tamamlanamamıştır!.. 

1990 lı yıllarda konuşulmaya başlayan iklim değişikliği, küresel kuraklık ve susuzluk konusunda Türkiye’nin riskli ülke olduğu, eğer tedbir alınmazsa ciddi sorunlar yaşayacağı bildirilmişti. 
Zaman geçti, bu günlere geldik. 
Seller, heyelanlar, taşkınlar, orman yangınları, ormanların maden çalışmalarına kurban edilmesi, erozyon, tarım arazileri ve meraların imara ve sanayiye açılması gibi konu başlıklarını tartışıyoruz. 
Bu arada zeytin ağaçlarının kesilmesinin teşvik edilmesini anlamış değilim!.. 
Neden? 
Zeytin varlığımız neden azaltılmak isteniyor?.. 

Haberin Devamı

Toprak, su, gıda ve tabiplerimiz

TARIMI DESTEKLEMELİ 

Yeniden, tarımda kendi kendine yeten ülke olmalıyız. 
Ekilmemiş, sürülmemiş tarla kalmamalı.  
Çiftçiye tohum, mazot, elektrik, su, ilaç, gübre, araç gereçlerde ciddi destekler sağlanmalı.  
Ürettiğinden zarar etmeyeceğinin bilmeli…  
Kooperatifler, TMO, Üretici birlikleri, Ziraat Bankası, Tarım Kredi Kooperatifleri, Ziraat Odaları Türk tarımını ayağa kaldırmak için seferber olmalı… 

Dünyaya tarım ürünü satan Türkiye artık ekmeklik buğdayı bile dışarıdan alır hale geldi. 
Mercimekten pirince, nohuttan fasulyeye…  
Bu durum böyle gitmemeli.  
Ülkemize yakışmıyor… 

Hayat pahalılığı insanların sağlıklı beslenmesini engelliyor.  
Gıda ürünleri ateş pahası…  
Millet eskisi gibi çarşı pazar alışverişi yapamıyor.  
Halk ekmek kuyrukları durumu anlatmaya yetiyor.  

Yeni politikalara ihtiyaç var. 
Türk insanı çalışkandır, fedakardır, sabırlıdır. Devlet gerçekçi destek yaparsa tarlaya girer ve üretir.  
  
GIDA, ULUSAL GÜVENLİKTİR  

Haberin Devamı

Yanı başımızda patlayan savaş buğday fiyatlarını yükseltti.  
İthal ettiğimiz buğdayın %85‘ini Rusya ve Ukrayna’dan alıyoruz. 
Gıdanın ulusal güvenlik için önemli bir unsur olduğunu anlamalıyız. 
Yabancı ülke çiftçilerini kalkındırmayı bir kenara bırakmalı, Anadolu çiftçisini ayağa kaldırmalıyız. 
Tarlalarımız bereket saçmalı yeniden.  

Sağlıklı, huzurlu, mutlu bir toplum için bireyler yeterli ve dengeli bir şekilde beslenebilmeli. 
Böyle bir cennet vatanda kimse ‘açım, karnım doymuyor’ dememeli… 
İşte bu yüzden devletimiz tarım, su ve gıda politikalarını revize etmeli, istikrarlı bir şekilde sürdürmeli.  

14 MART GELİRKEN 

Tabipler yaşadıkları sıkıntıları ve çözüm önerilerini dile getirmeye devam ediyorlar. Bilindiği gibi Covid-19 sürecinde oldukça yıpranan ve zor günler geçiren hekimler ekonomik ve sosyal haklarında iyileştirme yapılmasını istiyor. 

14 Mart Tıp Bayramı yaklaşırken Türk Tabipleri Birliği - TTB ‘10 Acil Talebi’ açıkladı; 
“180 bin hekimin meslek örgütü Türk Tabipleri Birliği olarak sağlık emek-meslek örgütleri ile birlikte uzun süredir sağlık alanında yaşanan, bizi umutsuzluğa sürükleyen bu karanlık tabloya karşı haklarımız için daha iyi bir sağlık ortamı için mücadele ediyoruz. Beyaz Yürüyüş, Beyaz Forum, Beyaz GöREV, Beyaz Nöbet’lerle bizi yok sayanlara, kulaklarını tıkayanlara karşı taleplerimizi dile getirdik. Bir kez daha tabip odalarımızla birlikte başta TBMM olmak üzere etkili, yetkili olan herkese sesleniyoruz; emeğimizin karşılığını alamadığımız, tüketen çalışma koşullarına, sağlık alanında yaşanan şiddete tek bir gün bile tahammülümüz kalmadı. 

14-15 MART’TA GREV VAR 

Haberin Devamı

“Emeğimiz için, haklarımız için, acil taleplerimize yönelik adım atılmaz ise 14-15 Mart Pazartesi ve Salı günleri tüm Türkiye’de, bütün sağlık kurumlarında G(ö)REV’de olacağımızı ilan ediyoruz. 
TTB’nin önerdiği “Sağlıkta Şiddet Yasası” acilen yasalaşmalı; cezalar tutuksuz yargılanma ve “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” düzenlemelerinin uygulandığı sınırların üzerine çıkarılmalıdır. 
Kamu hastanelerinde göreve yeni başlayan pratisyen ve asistan hekimler için temel ücret (maaş+sabit ek ödeme) yoksulluk sınırının en az iki katı, uzman hekimler için yoksulluk sınırının en az iki buçuk katı olmalı; sabit ek ödemeler genel bütçeden karşılanmalıdır. 
Özel sağlık sektöründe çalışan hekimlerin sosyal güvenlik primleri “prim ödeme tavanı” üzerinden çalıştıkları kurumlar tarafından ödenmeli; ücretleri en az yoksulluk sınırının iki buçuk katı olmalıdır. 
Aile hekimi maaşları en az yoksulluk sınırının iki katına yükseltilmeli; tüm ASM binaları kamu tarafından inşa edilmeli, aynı standartlarda donanımı kamu tarafından sağlanmalı, bütün giderleri Sağlık Bakanlığı’nca karşılanmalı; Aile Hekimliği Ceza Yönetmeliği geri çekilmelidir. 
OSGB’lerde çalışan iş yeri hekimlerinin ücretleri Türk Tabipleri Birliği’nin belirlediği asgari ücret üzerinden ödenmelidir. 
Emekli Sandığı, SSK, BAĞ-KUR farkı gözetilmeksizin bütün emekli hekim maaşları (25 yılda emeklilik baz alınarak) pratisyen hekimler için asgari 15 bin TL, uzman hekimler için asgari 18 bin TL’ye çıkarılmalıdır. 
Çalışma ortamlarımız ve koşullarımız iyileştirilmeli, başta asistanlar olmak üzere bütün hekimlere nöbet ücreti kesilmeden nöbet ertesi izin hakkı tanınmalı, intörn hekim ücretleri en az asgari ücret düzeyine çıkarılmalıdır. 
COVID-19 “illiyet bağı” aranmaksızın meslek hastalığı sayılmalı, pandemide çalışılan her yıl için 120 gün yıpranma payı uygulanmalı, hekimler için ek gösterge 7 bin 200 olmalıdır. 
Sağlık sistemi ve kurumsal sorunlar kaynaklı malpraktis davaları ile hekimleri ödeyemeyecekleri tazminatlara mahkûm eden uygulamaların önlenmesi için yasal düzenlemeler yapılmalıdır. 
Hekimleri de hastaları da mağdur eden, hekimlere karşı şiddet kaynağı olan, halkın sağlığını tehlikeye atan 5 dakikada muayene dayatmasından vazgeçilmeli, hasta randevuları her hastaya en az 20 dakika ayrılacak şekilde düzenlenmelidir. 
14 Mart Tıp Bayramı’na doğru giderken taleplerimizin acilen karşılanmasını istiyoruz.”  

5 DAKİKA! 

Haberin Devamı

-Tabipler iyice bunaldılar, sıkıntılarını dile getiriyorlar.  

-Binlercesi kamu hastanelerinden istifa etti, binlercesi de başka başka ülkelerin yolunu tuttu… 

-Uzun zamandan beri alarm veren sağlık sistemine çekidüzen verilmeli.  

-5 dakikada muayene olmaz, halkımız hekimlerin taleplerini desteklemeli. 

 

Yazarın Tüm Yazıları