Dr. Gülseren Budayıcıoğlu
Dr. Gülseren Budayıcıoğlu
Dr. Gülseren BudayıcıoğluYazarın Tüm Yazıları

Genç bir kızı hunharca öldüren... Ali anlatıyor

Meslek hayatım boyunca pek fazla suçlu tanımadım ama yine de gencecik bir kadını hunharca öldürüp cezasını çektikten sonra bana gelen birini çok iyi hatırlıyorum.

Haberin Devamı

Adı Ali’ydi. İç Anadolu’nun bir köyünde doğmuş, ilkokuldan sonra bir daha okula gitmemiş, 17-18 yaşlarında İstanbul’da bir akrabasının yanına gelmiş ve inşaatlarda çalışmaya başlamış. Köyde bir sevdiği varmış, aile onu başkasına verince o da kendini İstanbul’a dar atmış. Askerliğini de yaptıktan sonra bir daha köye dönmemiş.

Aile çiftçilikle geçiniyor, çocuklar biraz büyüyünce tarlada hiç olmazsa getir götür işlerine bakıyormuş. Aile zar zor geçindiğinden kızları bir an önce evlendirmenin, oğlanları da şehre gönderip üç beş kuruş para kazanmasının peşindeymiş. Ne kazanırlarsa, çoğunu herkes köye gönderiyormuş.

Ali önce inşaatlarda amelelik, sonra küçük lokantalarda garsonluk yapmış. Onun gibi yersiz yurtsuz pek çok arkadaş edinmiş. En büyük eğlenceleri izinli günlerinde ya da saatlerinde ıssız bir deniz kenarında bir yandan denize bakarken bir yandan bira içip kadınlardan, kızlardan konuşmakmış. Her birinin kadınlarla ilgili anlatacağı bir şeyler varmış; Ali hariç.

Haberin Devamı

UTANGAÇ, KORKAK...

Zaten çocukluğundan beri az konuşan, alıngan, çekingen, korkak bir çocukmuş Ali. Babası hepsini çok döver ama en çok Ali ağlar, o ağladıkça “Sen ne biçim erkeksin” diyerek onu daha çok dövermiş. Köy yerinde babaların çoğu dövermiş çocuklarını. Bazı anneler çocukları çok dövülünce kızar, araya girer, bazılarıysa, Ali’nin annesi gibi sadece uzaktan bakmakla yetinirmiş.

Genç bir kızı hunharca öldüren... Ali anlatıyor

YANIK HAYRİYE’Yİ TANIMIŞ

Gel zaman, git zaman derken bir gün arkadaşları Ali’yi geneleve götürmüşler. Ali’ye Yanık Hayriye düşmüş. Ona böyle demelerinin nedeni, zamanında müşterilerinden birinin üstüne kezzap atmasıymış. Kadın ani bir refleksle başını arkaya atınca kezzap yüzüne değil, göğsünün üst kısımlarına gelmiş. Uzun süre hastanede yatmış ama göğsündeki izleri mezara kadar taşımak zorunda kalmış.

Her şeye rağmen yaşı Ali’den büyük olsa da, çok güzel bir kadınmış Yanık Hayriye. Ali’ye yakınlık göstermiş, onu sevip okşamış. Bu durum, annesinin bir gün bile sevip okşamadığı Ali’nin çok hoşuna gitmiş. Artık köye para göndermek yerine kazandığı parayı onu daha sık görebilmek için Hayriye’ye yatırır olmuş. Ali yokken Hayriye’nin ona gösterdiği ilgiyi başkalarına da göstermesinden rahatsız olmaya da o günlerde başlamış.

Haberin Devamı

BABADAN GELEN TOKAT

Tam da o sıralarda babası köyden kalkıp şehre, Ali’yi görmeye gelmiş. Daha merhaba demeden okkalı bir tokat atmış Ali’ye. “Biz acımızdan ölürken sen bu paraları karıyla kızla mı yiyorsun” diyerek ağzından burnundan kan gelene kadar dövmüş oğlanı.

Ali bir daha hiç gitmemiş oralara. Ama hayat bu ya, sığıntı gibi oturduğu evin komşularından birinin kızına gönlünü kaptırmış. Sonunda kızla yalnız konuşmayı da başarmış. Kız ona ne evet demiş, ne de hayır ama Ali’nin aklı kızda kalmış. Artık arkadaşlarıyla bile buluşmuyor, her boş zamanında kızın yolunu gözlüyor, onu yalnız yakalamaya çalışıyormuş.

Bir yandan da içinden “Köydekini kaçırdık, bari bunu başkasına kaptırmasak” diyerek geceleri bile uyumuyormuş. Abileri evlenmiş, şehirde kalmayı başaramadıkları için köyde aileyle birlikte yaşıyor, tarladan ve Ali’den gelen parayla idare ediyorlarmış. Ali ise o köye bir daha dönmemeye kararlıymış. Bir iki mektup, telefon derken giderek kızla ilgili ümitleri artmış.

Haberin Devamı

Bir iki buluşma, birkaç unutulmaz öpücük Ali’yi daha da heyecanlandırmış. Sonunda kız demiş ki, niyetin ciddiyse beni babamdan iste. Ali’nin niyeti ciddi ama cebinde para yok. Bekle demiş Ali, biraz bekle. Kız beklemiş, Ali de bu arada daha çok para kazanabileceği işlerin peşine düşmüş. Daha iyisini bulamasa da, bahşişi daha çok olan bir başka lokantada iş bulmuş.

LÜKSÜ: TIRAŞ LOSYONU

Bir yandan da babasından gizli para biriktirmeye çalışıyor, kıza daha yakışıklı görünebilmek için kendine de gömlek, tıraş losyonu filan alıyormuş. İşte ne olduysa tam da o sırada olmuş. Kızı yanında başka bir erkekle görünce Ali çıldırmış. Kız buna mesaj atmış. O benim şimdilik hiçbir şeyim değil. Beni babamdan istediler, bizi de o gün tanışalım diye birlikte yolladılar. Benim gönlüm hâlâ sende ama beni daha ne kadar bekleteceksin?

Haberin Devamı

Önce yanında kaldığı Ekrem abisine açmış konuyu. Ekrem abi, “Aman oğlum, o kızı sana vermezler. Hem sen daha İstanbul gibi bir yerde evlenmek için çok gençsin. İşini gücünü yoluna koy, evlenmeyi sonra düşün. Madem artık az çok para da kazanıyorsun, bize de her ay üç beş kuruş versen iyi olur” demiş.

Aradan aylar geçmiş. Ali artık görüşmeseler de kızı her fırsatta takip etmeye devam ediyormuş ama kız artık eskisi gibi Ali’ye mesaj yazmıyor, onunla hiç buluşmuyormuş. Bir gün yine kızı bir başkasıyla beraber görmüş. Ekrem abiden de kızın bir muhasebeciyle evleneceğini duyunca morali iyice bozulmuş. Üç gün, üç gece ne uyumuş ne de işe gitmiş. Dördüncü gün kızı sabahtan başlamış beklemeye. Akşam hava kararırken otobüsten indiğini görmüş.

Haberin Devamı

MASUM BİR KIZIMIZ DAHA...

Evin yokuşunda yakalamış kızı. Önce babasının köyden şehre geldiği gün ona attığına benzer bir tokat atmış kıza. Kız yere yıkılınca da oturmuş üzerine, başını defalarca yere çarpa çarpa öldürmüş kızcağızı.

Etraftan yetişenler geldiğinde kız zaten çoktan ölmüş.

Taammüden adam öldürmekten tam 17 yıl yatmış içerde. Bana onu babası getirdi. “Bu oğlan içeri girdiğinde böyle değildi. Şimdi artık ne konuşuyor, ne de çalışabiliyor. Bunun bir ilacı milacı yok mu?” diye sordu. Annesi öleli 6 yıl olmuş. Babaya köydeki oğlanların karıları yani gelinler bakıyormuş.

NASIL DA GÜZELDİ...

O hiç kimseyle konuşmayan Ali anlattı bu hikâyeyi bana. Sonunda bana şöyle demişti: “Olan o gariban kıza oldu. Nasıl da güzeldi...”

ŞİDDET GÖSTERENLERİ DE TANIYALIM

SEVGİLİ okurlarım,

Geçen haftalarda sizlere eşinden dayak yiyen bir profesör hanımdan ve eşini döven doktor beyin hikâyesinden söz etmiştim. Her ne kadar alınan eğitimler bile dünyamızda şiddeti durduramasa da, fotoğrafa biraz daha yakından bakacak olursak, özellikle kadına yönelik şiddetin mağdurları da maktulleri de çoğunlukla eğitimsiz kesimden çıkıyor. Ciddi bir eğitim almış kişiler pek kolay katil de olmuyor, mağdur da. Demek ki ciddi bir eğitim alabilmek, bir meslek edinebilmek, toplumda saygın bir yer edinebilmek, şiddete olan eğilimi ciddi olarak azaltıyor.

Genç bir kızı hunharca öldüren... Ali anlatıyor

HAYALLERİ BİLE ETKİLER

Bir toplumda şiddet ne kadar yoğunsa, o toplumun insanları o kadar mutsuz, güvensiz, kederli, kırılgan, alıngan, umutsuz, öfkeli ve şiddet göstermeye o kadar yatkın olurlar.

Şiddet biz insanların hayallerini bile olumsuz etkiler. Özellikle kadına gösterilen şiddetin yayılma ve insan ruhunu olumsuz etkileme gücü çok daha fazladır, yani şiddet virüsü çok bulaşıcı hale gelmiştir. Çünkü kadın bütün toplumlarda sevgiyi, şefkati, merhameti temsil eder. O ölürse, onunla birlikte zihnimizdeki bütün bu güzel duygular da birer birer ölür.

Kadının şiddet yerine sevgi ve şefkatle kucaklandığı evler mutlu evlerdir. Bu evlerde çocuklara şiddet virüsü bulaşmaz. Tam tersine çevreye sevgi ve şefkat yayan, mutlu çocuklar yetişir.

SAYILARI
ARTIYOR MU

Hep şiddet görenleri konuşuyor ve onlara çok üzülüyoruz. Bugün biraz da şiddet gösterenleri, hunharca cinayet işleyebilen acımasız katilleri konuşalım isterseniz.

Şiddeti gösterenleri de aynı toplum yetiştirmiyor mu? Onların bir anne babası yok mu? Kim bu insanlar? Katiller ve caniler hangi evlerin, hangi koşulların üretimi?

Eğer şiddeti konuşacaksak, sadece o şiddeti gösterenlere verilecek cezaları değil, bunları da kendimize sormalı ve konuşmalıyız. O masum kardeşlerimizin yaşamalarını, ölmemelerini nasıl sağlarız, asıl onu konuşmalıyız.

Suçlular mutlaka en ağır şekilde cezalandırılmalı ancak duruma başka türlü çareler aramaz, tüm toplum olarak bu konuya gereken ilgiyi ve katkıyı sağlamazsak, vicdanlarımız sızlamaya devam edecek.

Ne oluyor da hem dünyada hem de ülkemizde bu üretim yani acımasız katil üretimi giderek artıyor ve özellikle kadınlara yöneliyor?

HAYATIN İNTİKAMINI BİR GARİBANDAN ALMAK

- Birini öldürebilmek o kadar kolay iş değildir. Önce kendinden, sonra da hayattan nefret edeceksin, hiçbir umudun kalmayacak ki, adam öldürebilesin.

Çocukluğunda şiddet görecek, şiddete tanıklık edecek ve onu insanın en doğal tepkisi olarak benimseyeceksin ki, birinin canına kıyabilesin.


Genç bir kızı hunharca öldüren... Ali anlatıyor

Hayatın sana ettiği haksızlığın intikamını bir garibandan alabilesin.

O kadar korkacak, kendine o kadar güvenmeyecek ve sevmeyeceksin ki...

Adalet duygun o kadar incinecek ki...

Hayata duyduğun bütün öfkeyi, kini, nefreti seni artık istemeyen masum bir kadına yönlendirebilesin.

Çünkü son ümidin o kadındı. O da yoksa sen zaten yoksun.

Sevgili okurlarım,

Kadınları acımasızca öldüren erkeklerin hepsi Ali gibi değil. Bunun içinde paranoid bozukluğu olan var, daha ileri seviyede ruh hastaları var, bir de sosyopatlar, psikopatlar var.

Ayrıca tacizciler, kadınları ve bazen de çocukları hedef alan tecavüzcüler var.

Hatta kedileri, köpekleri yakalayıp onlara eziyet eden, yakan, kuyruklarını kesen, öldüren caniler var.

Onları da anlatacağım sizlere.

Haftaya görüşmek üzere,

Hoşça kalın,

Sevgiyle kalın.

Yazarın Tüm Yazıları