Sedat Simavi Ödülleri belli oldu

Hürriyet’in ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin kurucusu Sedat Simavi’nin anısına düzenlenen ödüller her yıl ölüm tarihi olan 11 Aralık Günü yapılan bir törenle kazananlara verilirdi.

Pandemi nedeniyle bu tören bu yıl düzenlenemeyecek.

44 yıldır verilen ödülleri kazananların listesi:

GAZETECİLİK ÖDÜLÜ:Â

Hazal Ocak

Cumhuriyet gazetesinde 20 Ocak 2020 ve 14 Temmuz 2020 tarihlerinde yayımlanan ‘Damat İşi Biliyor’ ve ‘İşte Burası Önemli!’ başlıklı haberleri nedeniyle ödül aldı.

Seçici Kurul ayrıca, Ercan Arslan’ı milliyet.com.tr haber sitesinde 22 Temmuz 2020 tarihinde yayımlanan ‘Son Dakika! Bu Fotoğrafları Daha Önce Görmediniz! ‘Corona Virüsten Önce ve Sonra İstanbul...’  haber fotoğrafları nedeniyle övgüye değer buldu.

RADYO ÖDÜLÜ:

Çiğdem Işık–Sevilay Tunalı

TRT Radyo 1’de 12 ve 19 Şubat 2020 tarihlerinde yayınlanan (7. ve 8. bölümler) ‘Musıkî Sarrafları’ adlı ortak radyo programı.

TELEVİZYON ÖDÜLÜ:

Haber: Beril Ötkan ve Berkcan Tuğu

Fox TV’de 4 Mayıs 2020 tarihinde yayınlanan ‘Evde Ekmek Yok’ adlı ortak haber programı.

Belgesel: Erman Yüksel-Ömer Kablan

TRT Televizyonu World Kanalı’nda 27 Şubat 2020 tarihinde yayınlanan ‘Diplomat Katilleri’ adlı ortak belgesel programı.

EDEBİYAT ÖDÜLÜ:

Beşir Ayvazoğlu, ‘Fikret’ adlı biyografi çalışması nedeniyle ödüle değer görüldü.

SOSYAL BİLİMLER ÖDÜLÜ:

Doç. Dr. Yahya Araz, ‘Osmanlı İstanbul’unda Çocuk Emeği: Ev İçi Hizmetlerde İstihdam Edilen Çocuklar (1750-1920)’ adlı eseri.

Seçici Kurul ayrıca, Araş. Gör. Dr. Sedef Erkmen’in ‘Türkye’de Kürtaj: AKP ve Biyopolitika’ adlı eserini övgüye değer gördü.

SAĞLIK BİLİMLERİ ÖDÜLÜ:

Doç Dr. Savaş Taşoğlu, ‘Orak Hücre Anemi Tanısı İçin Yenilikçi, Ucuz Maliyetli ve Taşınabilir Cihaz Geliştirilmesi’ başlıklı çalışmasıyla ödüle değer görüldü.

SPOR ÖDÜLÜ:

A Milli Kadın Voleybol Takımı.

‘CEV Kadınlar Tokyo Olimpiyat Oyunları Avrupa Kıta Elemeleri birincisi’ oldukları için.

Seçici Kurul ayrıca, Fatma Demir’i ‘Atlet - (Kadınlarda 1.13.48’lik derece ile) Balkan Yarı Maratonu Şampiyonu’ olması gerekçesiyle övgüye değer bulundu.

BASINDA İLKLERİN YARATICISI: SEDAT SİMAVİ (1896-1953)

ÖNCÜ çalışmaları ile adını yayın tarihine yazdıran Sedat Simavi, 1896 yılında İstanbul’da doğdu. Babası Hamdi Simavi Bey, annesi Sultan Abdülhamit sadrazamlarından Saffet Paşa’nın torunu Aliye Hanım’dır. Sedat Simavi, babasının görevli olduğu Samsun’da ilk Fransızca derslerini aldı. Kadıköy Saint-Joseph Fransız Okulu’nda başladığı öğrenimini Galatasaray Lisesi’nde tamamladı (1912), okul sıralarında ilk karikatürleri yayınlanmaya başlandı. 1. Dünya Savaşı patlak verince Hadımköy’deki birliğine katıldı. 1916’da Şeker Bayramı’nın birinci günü ‘Hande’ adındaki haftalık dergiyle yayın hayatına atıldı. 1917’de Müdafaa-i Milliye Cemiyeti adına ilk defa konulu bir film çevirdi. ‘Pençe’, ‘Casus’ ve ‘Alemdar Vakası’ filmleri böyle doğdu. İstanbul’un çeşitli semtlerinde başarı ile oynadı. ‘Diken’ ve ‘İnci’ dergilerini de bu arada yayımlamıştı. Sedat Simavi, günlük gazete idealine 21.07.1920’de ‘Dersaadet’ ile kavuştu. Gazete, Sevr Muahedesi’nin yarattığı karamsarlığa karşı yapıcı bir ruh aşılıyordu. Onu ‘Payitaht’, ‘Güleryüz’ izledi. 15 Mart 1933’te yayın hayatına atılan haftalık ‘Yedigün’ ile 18 yıl en çok satan dergiyi çıkarma başarısına sahip oldu. Gazetecilerin dayanışmalarını ve bağımsızlıklarını sağlamak amacıyla Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin kurulmasında öncü oldu. Cemiyetin 1 numaralı Şeref Rozeti’ni taşıdı ve ilk başkanlığa seçildi. Sedat Simavi, 1 Mayıs 1948’de Türkiye’nin en büyük tirajlı gazetesi ‘Hürriyet’i yayımlamaya başladı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı iken üniversitede Gazetecilik Kürsüsü’nün kurulması için de ilk yazılı başvuruyu yaptı. Sedat Simavi’nin mücadeleli hayatı 11 Aralık 1953’te son buldu.

Kandilli’deki aile mezarlığına defnedildi.

*

ÖDÜLLERİ kazananları kutluyorum.

Haber Yorumlarını Göster
Haber Yorumlarını Gizle
X

Muammer Sun’un ardından

Aramızdan ayrılışından kısa bir süre önce, TRT Ankara Radyosu Çoksesli Korosu’nun kurucusu, deÄŸerli sanatçı Muammer Sun, TRT’de yapılan 50’nci yıl kutlama töreni ve konserine katılmıştı.

O törende CSO’yu (CumhurbaÅŸkanlığı Senfoni Orkestrası) ünlü ÅŸefler yönetti.

TRT Genel Müdürü İbrahim Eren, açılış konuÅŸması yaptı.

Törende Muammer Sun ve koronun ilk yan pedagogu Müfide Özgüç de törende bulundular.

Muammer Sun, koronun kuruluşunu anlattı:

“İzmir, Adana, Diyarbakır, Trabzon, İstanbul, Ankara’da 950 kiÅŸi dinledik. Bunlardan 128 kiÅŸiyi seçtik. Ankara Devlet Konservatuvarı’nda kurs yaptık. Kurs sonunda kazananlardan 56 kiÅŸiyi TRT Ankara Radyosu Çoksesli Korosu’na sanatçı olarak dahil ettik. EÄŸitim öncesinde ve sonrasında devam etti.

Bugün 50. yılı kutlanıyor ve ben büyük mutluluk duyuyorum. Ekip halinde yaptık bu iÅŸi. 50 yıldır konserler, müzik yapan harika bir kuruluÅŸumuz Ankara Radyosu Çoksesli Korosu.

Ben kendi adıma ve arkadaÅŸlarım adına övünç doluyum. TRT’yi kutluyorum, 50. yılı kutladığı için.”

Yazının Devamını Oku

‘Sanki benim morsalkımlı bağım var’

Ruhi Su’nun (1912–1985) LP’sinden sık sık mırıldandığım bir türküden dizeyi aldım yazımın baÅŸlığı olarak.

‘Seferberlik Türküleri ve Kuva-yi Milliye Destanı’ LP olarak çıktı. Onu dinlerken, konser yeri bulamadığı günleri hatırladım. ÅžiÅŸli’den Kadıköy’e uzanan yolculuÄŸumuz onu dinlemek içindi.

AKM’de yapılan özel geceye gidenler genç kuÅŸağın ilgisini bilir. Ruhi Su bize ne öÄŸretti?

Türkülerin, Anadolu’nun acısını, mücadelesini, mutluluÄŸunu yansıtışını büyüteç altına aldı.



İyi bir opera sanatçısının doÄŸru icrasıyla türkülerin bizim kulağımızdaki tınısını yeniledi.

Yazının Devamını Oku

Pandemi günlerinin başucu kitabı

Yazar İlhan BaÅŸgöz’ün ‘Yunus Emre’sini okurken, onun yüzyıllar ötesinden çaÄŸdaÅŸ dünyayı nasıl yorumladığını algılıyoruz.

İnsanın belleÄŸinde kalan adların başında benim için Yunus Emre gelir. Çünkü o, hayatın içindedir, kafamıza takılan maddi, manevi soruların yanıtını verir. UhreviliÄŸin dünyaya uzanan baÄŸlantısıdır.

Uzun yıllar yurtdışında yaÅŸayan, ÅŸimdi Türkiye’ye dönen İlhan BaÅŸgöz’ün ‘Yunus Emre’sini okurken, onun yüzyıllar ötesinden çaÄŸdaÅŸ dünyayı nasıl yorumladığını algılarız. Yunus üzerine birçok inceleme yapılmıştır, BaÅŸgöz o incelemeleri de deÄŸerlendirerek özgün yorumlar, saptamalar yapmış. Yunus Emre üzerine bildiklerimizi bu kitaptan sonra yeniden gözden geçirme gereksinimi duyacaksınız.


Yunus Emre
Yazan: İlhan BaÅŸgöz
Pan Yayınları

Hafif güldürünün, acı kınamanın örneÄŸi

“Yunus Emre bir halk ÅŸairi deÄŸildir. Yunus Emre’nin konuÅŸtuÄŸu dilin halk dili olduÄŸu yolundaki kanı da yanlıştır. Yunus’un dili çağının aydın sanatçısının dilidir. Bu dil bilinçli olarak halkın anlamasına açık tutulmuÅŸtur.”

Yazının Devamını Oku

Filiz Çağman’ın ve Emin Karaca’nın ardından

İki yakın dostumuzu art arda kaybettik.

Eski Topkapı Sarayı Müzesi Müdürü Filiz ÇaÄŸman, Edirne’de aramızdan ayrıldı ve ebedi istirahatgâhına tevdi edildi.

Önceki akÅŸam iyi karikatürist Semih Poroy, Filiz ÇaÄŸman’ı kaybettiÄŸimizin haberini verdi. Ertesi sabah da eski Kültür Bakanı İstemihan Talay aradı.

Talay, bakanlığı döneminde Topkapı Sarayı Müzesi’ne Filiz ÇaÄŸman’ı atadı, restorasyonu da baÅŸlatmasını saÄŸladı.

ÇaÄŸman, 2005 yılında emekli olmuÅŸ, görevi İlber Ortaylı’ya teslim etmiÅŸti.

YaÅŸamı boyunca çalışmalarıyla müzecilik dünyasına büyük hizmetlerde bulundu, kitaplarıyla da kalıcı bilgileri bize bıraktı.

Birçok ödül aldı.

Nazan Ölçer

Yazının Devamını Oku

Necati Cumalı Mardin’de anılıyor

Necati Cumalı doÄŸumunun yüzüncü yılında Mardin Artuklu Üniversitesi’nde anılıyor. Anmanın logosu ÅŸöyle:

‘Türk Edebiyatının YaÅŸlanmaz Åžair ÇocuÄŸu’.

Çevrimiçi düzenlenecek sempozyumun paydaÅŸları:

Türk Dil Kurumu

Devlet Tiyatroları Genel MüdürlüÄŸü

Urla  Kaymakamlığı

Urla Belediyesi

Kaleme aldığı ÅŸiir, hikâye, roman, oyun ve deneme türündeki eserleriyle Türk edebiyatına ve sanatına önemli katkılar sunan ve

Yazının Devamını Oku

Piano Duo Hera’nın ilk albümü

Piano Duo Hera, ünlü Alman piyanist Prof. Klaus Schilde’nin öÄŸrencisi olan Koreli piyanist Hyun Sook Tekin ve Japon piyanist Satoko Mimura’nın bir araya gelmesiyle kuruldu. İkili Türkiye’de ve dünyanın çeÅŸitli kentlerine konserler veriyor.

‘Dört El Brahms – Macar Dansları’ ilk albümleri.

Albüm kitapçığının başındaki bir Çingene ÅŸarkısının sözleri yer alıyor:

“Dinle, rüzgâr nasıl da dalların arasında kederli ve yumuÅŸak ağıt yakıyor;

Tatlı yârim, ayrılmalıyız: İyi geceler.

Ah ne mutlu ki, kollarında dinlendim,

Ama ayrılık vakti yaklaşıyor, Tanrı seni korusun.

....

Gece karanlık, iğne kadar bir yıldız ışığı bile yok.

Yazının Devamını Oku

Nâzım’ı dinleyerek okumak

Büyük ÅŸiir ustasının destansı kitabı ‘Kuvâyi Milliye’yi bir de dinleyerek okuyun... Genco Erkal’ın görüntülü yorumuyla yayımlanan kitaptan çok farklı bir lezzet alabilirsiniz.


Kuvâyi Milliye
Nâzım Hikmet
Yapı Kredi Yayınları

Nâzım Hikmet’in ‘Kuvâyi Milliye’ kitabının ciltli baskısı yayımlandı.

Åžiirin büyük ustasına ben, sadece yazdıklarıyla deÄŸil, diÄŸer edebiyatçılara katkıları nedeniyle de saygı duyarım.

Edebiyat dünyasında eleÅŸtirilerin, dostlukların çizelgesi yapılmıştır.

BelleÄŸimde kalan, Nâzım Hikmet’in bir yazıdan sonra Maçka’da Abdülhak Hâmid’in evine giderek, ona saygılarını sunmasıdır.

Yazının Devamını Oku

T.S. Halman Çeviri Ödülü Kurtuldu’nun

İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) düzenlediÄŸi Talât Sait Halman Çeviri Ödülü’nü kazanan belli oldu.

Bu yıl ödül Yan Lianke’nin 1997 tarihli romanı ‘Günler Aylar Yıllar’ın çevirmeni Erdem Kurtuldu’ya verildi. Roman, Jaguar Yayınları tarafından yayımlandı.

Erdem Kurtuldu kimdir?

1981 yılında İstanbul’da doÄŸdu. 2006 yılında Ankara Üniversitesi DTFC’nin Sinoloji bölümünden mezun olduktan sonra, Çin hükümetinden kazandığı bursla Pekin Dil ve Kültür Üniversitesi’nde Çince eÄŸitimine devam etti.

2012 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Mo Yan’dan ‘Kızıl Darı Tarlaları’, ‘İri Memeler ve GeniÅŸ Kalçalar’, ‘YaÅŸam ve Ölüm Yorgunu’, ‘DeÄŸiÅŸim’, Yan Lianke’den ‘Patlama Kayıtları’, Yu Hua’dan ‘Kanını Satan Adam’ı Türkçeye çevirdi.

Ödül seçici kurulu aÅŸağıdaki adlardan oluÅŸuyor:

Doğan Hızlan (Başkan)

Sevin Okyay

Ayşe Sarısayın

Yazının Devamını Oku

Hoş geldiniz hocam teşekkürler Koca

Bir gece yarısı telefonuyla haberdar olmuÅŸtum İlhan BaÅŸgöz’ün durumundan.

Hoca kendi hastalığıyla mücadele ettiÄŸi Amerika’da ülkesine dönmeye çalışırken pandemi kısıtlamaları nedeniyle çaresiz kalmıştı. Telefonda ülkesine dönme isteÄŸini anlattılar. Hemen çare düÅŸünmeye baÅŸladım, uyuyamadım.

Dün gece uçaktaki fotoÄŸrafını görünce de tatlı bir rüyaya daldım.

Konuyu özetlemek isterim:

Bilim insanı İlhan BaÅŸgöz, hocalık yaptığı Indiana’da birçok hastalıktan mustaripti ve Türkiye’ye dönme arzusunu açıklamıştı.

Bir pazar günü aziz dostum Dr. Fahrettin Koca’yı telefonla aradım, durumu izah ettim.

İlgileneceÄŸini söyledi. Bunca iÅŸ arasında, bir salgın döneminde bu olaya kendini adamasına teÅŸekkür borçluyum.

Dr. Koca’yı yakından tanırsanız, abartısız kiÅŸiliÄŸi sizi etkiler. Ben CumhurbaÅŸkanı seçiminin ardından Ankara’ya kutlamaya giderken uçakta tanıştım, yanımdaki koltukta oturuyordu.

Bana Sirkeci’deki I. Abdülhamid külliyesiyle ilgili yazımdan söz etti, tarihi yarımadanın önemine deÄŸindi, az kiÅŸinin ilgileneceÄŸini düÅŸündüÄŸüm bir konuda konuÅŸuyordu.

Yazının Devamını Oku

Ara Güler’in İzmir’i

İzmir’de Arkas Sanat Merkezi’nde Ara Güler’in İzmir fotoÄŸraflarının yer aldığı ‘Merhaba İzmir’ sergisi açıldı geçen yıl.

O serginin de bir kataloğu yapıldı.

KataloÄŸun başında ‘Arkas Sanat Merkezi’ binası hakkında bilgi veriliyor.

Lucien Arkas, Önsöz’de hem fotoÄŸraf hem Ara Güler üzerine düÅŸüncelerini yansıtıyor:

“Yaratıcı fotoÄŸrafçılığın uluslararası alanda ün kazanmış en önemli temsilcilerinden biri olarak kabul edilen Ara Güler genç yaÅŸlarından itibaren, tüm hayatını fotoÄŸraf makinesi kadrajından izlemiÅŸ, bizlere de gördüklerini tüm içtenliÄŸi ile aktarabilmiÅŸ büyük bir sanatçı.

Bugüne kadar 21 sergiye ev sahipliÄŸi yapmış olan Arkas Sanat Merkezi’nde, Ara Güler’in fotoÄŸraflarını farklı yaÅŸ gruplarından birçok ziyaretçi ile buluÅŸturabilmekten büyük mutluluk duyuyordum.

Ara Güler’in kendisinin de her zaman dediÄŸi gibi, ‘İnsanlar bakarak görerek, yaÅŸayarak bir ÅŸeyler öÄŸreniyor deÄŸil mi?

Ben de baktım, gördüm, yaÅŸadım, öÄŸrendim iÅŸte. Bir de çektim... Haydi merhaba!’...”

Yazının Devamını Oku

Doktor tavsiyesidir

Sevgili Osman MüftüoÄŸlu, pandemi döneminde hangi bestecilerin derdimize deva olacağını yazmayı bana havale etti.

Doktorların her isteÄŸinin karşılanması gereken bir dönemde bu talebi hemen yerine getirdim. EÄŸer bu yolla faydam olursa ben de artık kendimi doktor yardımcısı olarak göreceÄŸim.

Bence doktor artık reçetelerine bu listeyi de eklemeli. Böylece ben de doktor onaylı liste yayınlarım.

Üç bestecinin de adını veriyor.

Beethoven, Mahler, Chopin.

Elbet bunları dinleyerek hem maddi hem de manevi sıkıntımızı gideririz.

Hiç kuÅŸkusuz bunlara ekleyeceÄŸim adlar da var.

Beethoven’dan baÅŸlayalım, senfoniler çok bilindik, çok icra edilen eserleri olduÄŸu için tavsiye listesine yazmadım.

Åžu anda piyano sonatları büyük rahatlıktır.

Yazının Devamını Oku

Okumayı dört gözle beklediklerim

Yeni yılda iki kitabı çıkar çıkmaz okuyacağım: Hilmi Yavuz’un ÅŸiirlerini ve Orhan Pamuk’un romanını.

MEHMET AKİF ERSOY İÇİN YENİ KİTAPLAR

Mehmet Akif Ersoy’un yazdığı İstiklal Marşı’nın ulusal marÅŸ olarak kabulünün 100’üncü yılı. Yayınevleri, üniversiteler, bu marÅŸ ekseninde onun eserlerini, düÅŸüncesini inceleyen toplantılar, sempozyumlar düzenlemeli. Hiç kuÅŸkusuz marşın bestecisi Zeki Üngör’le orkestrasyonunu yapan Edgar Manas da unutulmamalı. Meclis’te ÅŸiiri okuyan Hamdullah Suphi Tanrıöver’in de gündeme getirilmesini öneriyorum. Okuma listenizde BeÅŸir AyvazoÄŸlu’nun Mehmet Akif üzerine yazdığı ‘1924 Bir FotoÄŸrafın Uzun Hikâyesi’ isimli kitabı mutlaka bulunmalı.

YENİ YILDA İYİ ÇEVİRİLER

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen Talât Halman Çeviri Ödülü’nün deÄŸerlendirmelerinde dört çevirmen finale kaldı. Böylece kısa liste belirlenmiÅŸ oldu. Bu liste içinden kazanan kitap bu ay belli olacak:


Yan Lianke, ‘Günler Aylar Yıllar’, çevirmen: Erdem Kurtuldu


Yazının Devamını Oku

Beklemeyi, tahammülü, umudu öğrendik

Ev günlerinde, hafızamın derinliklerinden Aziz Mahmut Hüdai çıkıp geldi:

“Günler gelip geçmektedir

KuÅŸlar gibi uçmaktadır

Ehli-i fesadın yeri nar

Ehl-i salâh uçmaktadır”.

Ahmet Hamdi Tanpınar’ı çaÄŸrıştırır Aziz Mahmut Hüdai.

Aylardır sokaÄŸa çıkmayınca, evde yaÅŸamanın bütün sınırlarını zorladım, sırlarını öÄŸrendik/öÄŸrendim.

Åžair Nedim “Tahammül mülkünü yıktın” demiÅŸti. ÇoÄŸumuz evde kalarak tahammül mülkünün saÄŸlamlığını, yıkılmazlığını gördük.

Dışarıya, iÅŸyerimize gidince, günün telaşına, ritmine kapılıyorduk, dost sohbetlerine dalıyorduk.

Yazının Devamını Oku

Fikret Muallâ: ‘Yalnız ve Yaralı Bir Hayat’

İzmir’de ‘Folkart Gallery’de açılan Fikret Muallâ sergisi, pandemi nedeniyle çok kısa süre açık kaldı.

Ancak sergi için hazırlanan katalog, ressam hakkında bir referans kitap olma özelliÄŸini taşıyor.

İstanbul’da baÅŸlayıp Fransa’da sonlanan bir hayatın bütün trajedisi, yaratma sürecindeki ıstırapları, dostları tarafından yazılan mektuplar, belleÄŸimizde silinmeyen izler bırakıyor.

Bir mektubunda ne yazmıştı:

“Acılar sayısız derecededir”.

Devletin, dışiÅŸleri bakanlarının sanata ilgi ve saygı göstermelerini her zaman destekledim.

Fikret Muallâ, 1967’de Fransa’da öldü ve gömüldü.

1974 yılında Cumhurbaşkanı

Yazının Devamını Oku

İlhan Başgöz’ün memleket hasreti son buluyor

Türkçeyi ve Türk folklorunu dünyaya tanıtan Prof. Dr. İlhan BaÅŸgöz (97) uzun yıllardır ABD’deydi. Bu ülkede kanser tedavisi gören ve ÅŸimdi pandemi nedeniyle seyahat edemeyen İlhan BaÅŸgöz Türkiye’ye dönmek istiyor. ÂBu konudaki mektup elime geçince hemen yakından tanıdığım, saydığım İlhan BaÅŸgöz’e kol kanat germesi için SaÄŸlık Bakanı Fahrettin Koca’yı aradım. Bakan Koca da durumdan haberi olduÄŸunu belirtti.

Cumartesi gece yarısında Umut Özkan imzalı bir e-mail aldım. Türk halk edebiyatının uluslararası önemdeki bilim insanı İlhan BaÅŸgöz’ün Amerika’da, Indiana’da hasta olduÄŸunu bildiriyordu. Daha sonra da hocanın yanında olan Balım Yetkin’le telefon görüÅŸmesi yaptım. BaÅŸgöz’ün Türkiye’ye dönmek, yurdunda iyileÅŸmek isteÄŸini söylemiÅŸti. Indiana Üniversitesi Ural-Altay Dilleri ve Folklor Enstitüsü’nde profesör ve Türkçe programının direktörlüÄŸünü uzun süre yürüten ve oradan emekli olan BaÅŸgöz’ün son dönemde yaÅŸadıklarını ve bana yazma sebebini ÅŸöyle açıklıyordu edebiyat öÄŸretmeni Umut Özkan:

‘İLHAN HOCA ADINA YAZIYORUM’

‘Bu duyuruyu İlhan Hoca adına yazıyorum. İlhan Hoca hepimizin bildiÄŸi gibi yüz yaşına merdiven dayamış durumda. Yıllardır kanser tedavisi görüyor. Buradan sizlere doÄŸrudan seslenme olanağı maalesef yok. Son iki yıldır saÄŸlık durumu giderek ağırlaşıyor ve aÄŸustos ayında yatağından kalkmaya çalışırken düÅŸmesi sonucunda kaburgaları kırıldı. O tarihten beri yatağından kalkamıyor ve tedavisi salgın nedeniyle evinde yürütülmeye çalışılıyor. Sık sık hastaneye gitmesi gerektiÄŸi için mevcut koÅŸullarda türlü zorluklarla karşılaşıyor. Bir yılı aÅŸkın zamandır ısrarla Türkiye’ye dönmek istemesine raÄŸmen küresel salgın ve saÄŸlık durumu nedeniyle olaÄŸan yollardan bunu gerçekleÅŸtirmesi mümkün olamadı.’



DİLERİM EN KISA SÜREDE GELİR

Yazının Devamını Oku

Ruhi Su’nun anısına

Geçen hafta türküleri dinlerken Nâzım Hikmet’in bu ÅŸiirinden dizeleri mırıldanmaya baÅŸladım.

Birkaç dize daha okuyalım:

“İnsanların türküleri kendilerinden güzel,

kendilerinden umutlu,

kendilerinden kederli,

daha uzun ömürlü kendilerinden.

Sevdim insanlardan çok türkülerini.

İnsansız yaşayabildim

türküsüz hiçbir zaman.

Yazının Devamını Oku

Rafların yıldızları

Belki çoktan hatmettiniz, belki de aklınızda ama bir türlü okumaya fırsat bulamadınız. Her beÄŸeninin zirvesinden önerilerim var: İster roman, ister inceleme, belki isterseniz tadı hiç eskimeyen, daha ‘zamansız’ bir kitap...

AYFER TUNÇ - OSMAN

Mirasyedilerin umutları, hayalleri, gerçeklerle karşılaÅŸtıklarında davranışları. Dışardan görünenle içerde yaÅŸananların trajik dünyaları. Cilanın döküldüÄŸü o anların baÅŸarılı tasviri...

JOHN LE CARRÉ - SOÄžUKTAN GELEN CASUS

Kısa süre önce kaybettiÄŸimiz yazarın en çok beÄŸenilen, en çok okunan kitabı. Yılın listesine bu yüzden girdi. SoÄŸuk SavaÅŸ’ın soluk soluÄŸa günlerinde casusların mücadelesi. Bu alanın kitaplarını inceleyenlerin yargısı ÅŸu: “Tüm zamanların en iyisi.”

AYDIN BÜKE - BEETHOVEN

Yazının Devamını Oku

Sadberk Hanım Müzesi’nden seçkiler Meşher’de

‘Maziyi korumak’ baÅŸlığı altında Sadberk Hanım Müzesi’nden 200’ü aÅŸkın eser ‘MeÅŸher’de sergileniyor. Sergilenen eserler, müzenin Arkeoloji ve Türk–İslam Sanatı koleksiyonlarından seçildi. Etkinlikler müzenin kuruluÅŸunun 40’ıncı yılı dolayısıyla gerçekleÅŸtiriliyor.

İstiklal Caddesi’ndeki MeÅŸher’de sergilenen eserler, MÖ 6. bin yıldan 20. yüzyıla uzanan bir zaman dilimini kapsıyor.

Sergi için hazırlanan ‘Maziyi Korumak’ baÅŸlıklı kataloÄŸun ilk sayfasında, BoÄŸaz’daki müzenin fotoÄŸrafı yer alıyor.

Ömer M. Koç, kataloÄŸun Önsöz’ünde müzenin özelliÄŸini, içindeki eserleri anlatıyor:

“Sadberk Hanım Müzesi’nin 14 Ekim 1980’de kurulduÄŸu günden itibaren büyük bir heyecanla üstlenmiÅŸ olduÄŸu ana hedefi, kültürel mirasımızın birer parçası olan eserlerin muhafaza edilmesi ve gelecek kuÅŸaklara aktarılmasıdır.

Müzemizin Arkeoloji Bölümü’nden seçilen eserler Anadolu uygarlıklarını kesintisiz bir kronolojiyle ve çarpıcı örneklerle ziyaretçiye gösteriyor.”

Katalogda, Sadberk Koç’un bir fotoÄŸrafı var.

GiriÅŸ’i ‘Bir Zaman YolculuÄŸu’ baÅŸlığıyla Hülya Bilgi yazmış. Sonraki sayfalarda açılışlardan, müze ziyaretlerinden fotoÄŸrafları görebiliyoruz.

Sadberk Hanım Müzesi Müdürü, serginin küratörlüÄŸünü yapan

Yazının Devamını Oku

Armağan haftası

Armağanların belli zaman dilimine sıkıştırılmasından yana değilim. Ama genel anlayışa uyarak gene de ara sıra hatırlatma yazılarını ihmal etmiyorum.

Elbette benim için birinci armaÄŸan kitaplardan seçilmeli. Seçerken ödül kazanan kitapların listesini gözden geçirin. Bir yılın öne çıkan kitaplarını okursanız, Türk ve dünya edebiyatının seyrini öÄŸrenmiÅŸ olursunuz.

Yıllar önce, kitap dergilerinin olmadığı dönemlerde, yeni yayınları izleme olanağı yoktu. Ayrıca bugünkü gibi büyük kitabevleri de yoktu, seçimde hepimiz zorlanırdık. Åžimdi büyük kitapçılarda konu sınıflaması yapıldığı için çocuÄŸunuzla birlikte gidebilirsiniz.

Aslında birçok tanıdığım, uzun tatil günlerinde ve evde geçirecekleri geniÅŸ zamanlarda kendilerini yormayacak, dikkat yoÄŸunluÄŸu istemeyen kitap adları vermemi istiyorlar.

Okur profili deÄŸiÅŸti, ÅŸimdi yerli ve yabancı polisiye kitaplara ilgi çoÄŸaldı. DüzenlediÄŸim istek listelerinde ağırlık bu tür kitaplarda.

Eski yıllarda hafif aÅŸk romanları revaçtaydı. Beyaz diziler, Barbara Cartland romanları ÅŸaşırtıcı sayıda baskı yapardı. O roman anlayışındaki Türk yazarlarının kitapları da çok satıldı. AÅŸk romanları sinemaya da aktarıldı.

Kısa bir süre önce eski dönemin ünlü yazarlarının yeni baskıları yapıldı ama okurun ilgisini çekmedi.

Onların yerini yeniden yayın dünyasına sunulan, Türk edebiyatının kurucu yazarlarının kitapları ilgi gördü. ÇoÄŸu bugünün Türkçesine aktarıldı.

Telifleri düÅŸen birçok yazarın kitapları farklı yayınevleri tarafından deÄŸiÅŸik baskılarla okura ulaÅŸtırıldı. Bu adların başında

Yazının Devamını Oku