Birlikte yaşamayı teşvik etmek

İKSV’nin hazırladığı bir kitaptaki bilgileri, belgeleri, görüşleri okuduktan sonra Türkiye’de her alandaki yöneticilerin, devletin, bu konularda yoğunlaşması gerektiği kanısına vardım.

Haberin Devamı

Kitabın adı:

‘Birlikte Yaşamak: Kültürel Çoğulculuğu Sanat Yoluyla Geliştirmek’.

İKSV’nin Kültür Politikaları kapsamında yayımlanan bu yedinci raporu Dr. Feyzi Baban ve Dr. Kim Rygiel tarafından hazırlanmış.

Editörü de Kültür Politikaları Çalışmaları Direktörü Özlem Ece.

Sunuş’ta bir durum muhasebesi yapılıyor:

“2017 sonu itibariyle dünya genelinde zorla yerinden edilmiş yaklaşık 70 milyon insan, neredeyse yarısı on sekiz yaşın altında olan 25 milyon mülteci, kendi ülkesi içinde yerinden edilmiş 40 milyon kişi ve 3 milyondan fazla sığınmacı vardı. Herhangi bir devletle vatandaşlık bağı olmayan ve bu nedenle eğitim, sağlık, çalışma, kültürel hayata erişim ve katılım gibi birçok temel haktan mahrum olan insanların sayısının ise 10 milyona yakın olduğu tahmin ediliyor.

Haberin Devamı

Türkiye 3.5 milyon nüfusu ile dünyanın en kalabalık mülteci grubuna sahip bulunuyor. Bugün ulus-devletlerin durumu çifte bir meydan okumayla karşı karşıya. Bir yandan farklı etnik grupların baskısıyla karşı karşıya bir yandan da ulusal kimlik sorunu ile karşı karşıya kalıyorlar. Biz burada bunu yaşıyoruz, Almanya’da yaşayan Türkler de uzun süredir bunu yaşadılar, azalsa da yaşıyorlar.”

Kitapta, bu konuda hükümetlerin uyguladığı politikaya da değiniliyor.

Raporun dört temel amacı var:

1) Yeni gelenlerin özellikle mülteci ve göçmenlerin ev sahibi toplumlara entegre olmalarında kültür–sanatın kolaylaştırıcı rolüne ilişkin akademik tartışmaların bir incelemesini sunmak.

2) Çoğulculuğun teşvik edilmesinde kültür–sanatın işlevini vurgulamak.

3) Avrupa’daki kültürel çoğulculuğu geliştiren kültür-sanat projelerini gözden geçirmek.

4) Türkiye’deki kültürel çoğulculuğu geliştirmek için kültür–sanat projelerini gözden geçirmek.

Kitapta, Avrupa ve Türkiye’deki çeşitli kültür–sanat girişimlerinin bir haritası yer alıyor. Kültür-sanatı günlük yaşam içinde konumlandırırsak, birlikte yaşamanın daha barışçıl ve çoğulcu yöntemlerle gerçekleşmesini sağlarız.

KIRKAYAK KÜLTÜR GAZİANTEP

KIRKAYAK, Gaziantep’te sekiz vatandaşın özel girişimiyle kurulduktan sonra halen onların fon desteğiyle hayatını sürdüren bir kültür merkezi.

Haberin Devamı

Temel odağı kültürel etkinlikler düzenlemek olan merkez son yıllarda, 2 milyon yerleşik nüfusu olan bir şehirde sayıları yarım milyona yaklaşan Suriyeli mültecilere ulaşabilmek üzere etkinlik alanını genişletiyor. Kırkayak’ın etkinliklerinin ve Suriyeli sanatçılara açık bir mekân sunma çabasının, Türkler ile Suriyelilerin birbirini daha iyi anlaması için atılmış devasa bir ilk adım olduğunu teslim etmek gerekiyor.

HAMİŞ SURİYE KÜLTÜR EVİ

İSTANBUL’DA bulunan Hamiş Suriye Kültür Evi, yönelimi ve felsefesi bakımından Gaziantep’teki Kırkayak Kültür Evi’ne benziyor. Kırkayak gibi Hamiş de Suriyelilerin ve Türklerin, vatandaş ve mülteciden ziyade eşit insanlar olarak bir araya gelip deneyimlerini paylaşabilecekleri açık bir mekân sunuyor.

Haberin Devamı

Hamiş’in Kırkayak’tan farkı, Suriye’deki ayaklanma devam ederken 2014’te bir grup Suriyeli entelektüel, sanatçı, yazar ve onların İstanbul’daki bazı meslektaşları tarafından kurulmuş olması. Hamiş, başından itibaren, ‘Suriyelilerin yalnızca savaşın zavallı kurbanları olmadıklarını, aksine kültürel üretimde etkin olduklarını, bu kentin sakinlerinden olduklarını ve dışarıdan gelmiş birileri gibi görülmelerine izin vermek yerine, kentin sakinleri olarak etkin olmalarını vurgulayan bir anlam yaratmayı amaçlıyor’.

*

ASİMİLASYON yerine çokkültürlülüğün daha insani bir çözüm olduğu savunuluyor.

 

Yazarın Tüm Yazıları