Afyon’a müzik festivalleri yakışır

Dün İhsan Yılmaz’ın Kültürazzi köşesindeki başlığı okuyunca yazmam gerektiğine karar verdim.

Haberin Devamı

Yazının başlığı beni tedirgin etti:

‘Afyon’a caz değil sucuk ve kaymak heykeli mi yakışır?’

Afyonkarahisar Kent Konseyi Başkanı Şemsettin Yasan, caz festivaline halkın ilgi göstermediğini, Afyon’a yakışmadığını söylemiş. İhsan Yılmaz soruyor:

“Afyon’un orta yerine kaymak ve sucuk heykeli mi dikilmeli?”

Ben artık belediyelerin, özellikle şahıs heykelleri yapmasına karşıyım. Modern heykeller meydanları, parkları, büyük binaların girişlerini süsler. Bunu yapacak çok iyi heykeltıraşlarımız var.

Daha geçenlerde karpuz heykeli tartışması yaşandı. Polemikleri sevmem, bir sonuç çıkmaz, herkes fikrini söylemenin rahatlığına kavuşur sadece.

Sayın Yasan halkı öne sürüyor. Yeniliklerin yapılmaması, çoğunluğa tabi olunması için öne sürülen ve doğru olmayan bir gerekçe.

Haberin Devamı

Afyon’daki müzik festivalini ilk ben yazdım. Anımsatayım:

Yirmi yıl önce saat 11.30’da telefonum çaldı, açtım, ses “Ben Hüseyin Başkadem” dedi ve kendini tanıttı. Bir müzik konusu için randevu istedi, ertesi gün de gazeteye geldi. Yazımın başlığı şuydu: ‘Afyon’da bir müzik misyoneri’

Yazımı da aşağıdaki cümle ile noktalamıştım: “Dilerim Afyon’un adı artık müzikle, sanatla, festivallerle birlikte anılsın.”

Onuncu yılında da festivale gittim, ilginin oranını gördüm, özellikle genç kuşağın sevgisinin tanığı oldum.

Salondaki dinleyicilerden öte, okullara da ulaşıyor, yalnız müzik dünyasından değil edebiyat dünyasından da birçok değerli yazar o festivallere katılıyor.

Ben bir yerin daima kültür sanatla anılmasından yanayım, yüzyılımızın gerçeği bu. Kendime şu soruyu sordum: Festivaller olmasa belki de Afyon’u göremeyecektim, oraya gitmeyecektim.

Gaziantep’i kebaplarıyla değil Zeugma Müzesi’yle, arkeoloji alanındaki çalışmalarıyla tanıyorum. Afyon kaymağını yemedim, sucuğunu da. Gittiğim yerlerin yemekleri üzerinden bir övgü yapmadım, onu güvendiğim yemek yazarlarına bırakıyorum.

Diyarbakır’ı da türküleriyle seviyorum.

Sayın Yasan, eleştirilerinizi yaparken genç kuşağı düşünün, belli yaştakilerin zevklerinin dairesi içinde kalmayın.

Her şehir turistik olmayı istiyor, bunun da yolu sanattan geçer.

Haberin Devamı

Benim sizden ricam, festivallere gidin.

Hüseyin Başkadem’i her zaman olduğu gibi destekliyorum.

YAZ OKUMALARI ÜZERİNE

Dergilerde, kitap eklerinde yaz tatilinde okunmaları için bazı kitap adları verilir.

Yazarlar, gazeteciler hangi ölçütlere göre bu kitapları tavsiye ederler?

İşte burada bir düzenlemeden yanayım. Sadece yeni çıkan kitapları okuyun demek temelsiz bir bina yapmakla eşanlamlıdır.

Elbette yeni kitapları merak eder okurlar ama önbilgileri, temelleri yoksa aldatılmış olurlar. Tek kitap okumanın insanın yaşamına bir şey katacağına inanmıyorum.

Öğretmenler, ebeveynler çocukların kitap seçiminde etkili olmalılar.

Her zaman yineliyorum. Dergiler, kitap ekleri sadece bugünden sorumlu değildirler. En azından yeni kitapların yanı sıra bizim ve Batı’nın klasiklerini hatırlatmaları gerekir.

Haberin Devamı

Her yazar ayrı bir dünyadır ama bu dünyada başka yazarların da yansımaları vardır. Eğer düzenli bir okuma alışkanlığınız varsa, okuduğunuz her yeni kitabı okuma belleğinizde doğru bir yere yerleştirirsiniz.

Okurluk emek ister, yazarın verdiği emeğe saygılı olduğunuz oranda lezzet alırsınız.

CSO, ‘DÖRT MEVSİM’İ SESLENDİRECEK

Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, 9 Temmuz saat 20.00’de CSO’nun yeni konser salonunda Antonio Vivaldi’nin en bilinen ve seslendirilen, 1720’lerin başında yazdığı ‘Dört Mevsim’ eserini dinleyiciye sunacak. Konserin solistliğini ve şefliğini Lahey Kraliyet Konservatuvarı ve Folkwang Sanat Üniversitesi’nde doçent olarak görev yapan Önder Baloğlu üstlenecek.

Haberin Devamı

Konserlerini, bir grup müzisyenin kendisine tahsis ettiği Rafaelle & Antonio Gagliano 1850 Napoli yapımı keman ile veriyor.

Yazarın Tüm Yazıları