Yasaklarımız kalksa da kişisel önlemlere devam

Sıkıldık, bunaldık biliyorum.
Gerçeği söylemem gerekirse ben de öyle...
Ki;
Her gün gazeteye geldim, tedbirlerimi alarak toplantılara katıldım.
Gönüllü olup ilk aşı yaptıranlardan biri olarak biraz olsun rahatlasam bile yine de eskisi kadar özgür olamamak beni de çok sıktı.
Haldır haldır koşturmaca olmadığı için hobilerime, sevdiklerime, kendime vakit kalsa da yine de yoğun olduğum günleri aramıyor değilim.
Kalabalık sofraları, saat limiti olmayan sohbetleri de özledim.
Yine de geçen yazı unutmayalım diyorum.
Hayatımızda ilk defa bir pandemiyle karşı karşıya kalınca; geçen yıl yaz sıcaklarıyla her şeyin kaybolduğunu, virüsün sıcakla eriyip gittiğini düşündük.
Gerçeğin öyle olmadığını; deniz kıyısında da, güneşin altında da virüsün yaşadığını öğrenmiş olduk.
Sonbahara çok kötü bir tabloyla girdik.
Kış da tedbirlerle geldi.
1 Temmuz günü her yer yine bildiğimiz gibi, eskisi gibi olacak.
Eminim kalabalıklar olacak, özlediğimiz mekanlar dopdolu olacak.
Ben de diyorum ki;
Yasakların kalkması kişisel önlemlerin kalkması anlamına gelmiyor.
Asıl şimdi hepimize görev düşüyor.
Ben bu yaz; geçtiğimiz yazdaki gibi tedbirleri gevşetmeden uygulayacağım.
Aşılı olmama rağmen bunu yapacağım.
Biliyorum ki, delta varyantı bilim insanlarının uykusunu şimdiden kaçırıyor.
Kovid 19’un etkisi yakın gelecekte bitecek bundan eminim.
Bu da ancak aşılarla olacak.
Bunun için de biraz daha zamana ihtiyacımız var.

Üçüncü dozu bekliyorlar

HEPİMİZ doktor gibi olduk. Çıkan bütün bilimsel makaleleri okumaya, takip etmeye başladık.
Sinovac ile ilgili bilgiler Biontech ve diğer mRNA aşılarına göre daha az...
Ve üstelik Avrupa Birliği ve birçok ülke seyahatlerde mRNA tipi aşıları zorunlu kılıyor.
Türkiye başlangıçta 65 yaş üstüne, sağlık çalışanlarına ve gazeteciler gibi seçilmiş bazı gruplara Sinovac aşısı yaptı. Bilimsel araştırmalar gösteriyor ki; yeni varyantlara karşı mRNA aşıları daha güçlü...
Aşılarının üzerinden 6 ay geçen insanlara devlet mutlaka mRNA aşısını yapmalı.
Sağlıkçıların, gazetecilerin, ihracat yapanların bu gruba da dahil edilmesi gerekir.

Dijital izler asla kapanmaz

ANTALYA Elmalı’da iki çocuğumuzun yaşadıkları hepimizi çok üzdü. Türkiye iki gündür bu konuyu konuşuyor. Sosyal medya yıkılıyor; herkes tepkisini dile getiriyor. Ve bu tepkilerin aralıksız devam etmesi gerektiğini düşünüyorum. O yüzden konuyu gündemden düşürmemek gerekir.
Ancak şunu da unutmayalım.
Bugün dijital bir iz bıraktığınızda bunu silmek artık imkansız hale geliyor.
Elbette tepkimizi dile getirelim, bu iki kendini bilmez insanın gerekli cezaları alması için elimizden geleni yapalım. Ancak şunu da unutmamak gerekir.
Gizli kalması gereken bazı bilgiler, ses kayıtları nasıl oluyor da herkesin elinde olabiliyor, sosyal medyada yayınlanabiliyor.
Bazı şeyleri düzeltelim, çocuklarımıza sahip çıkalım derken yaptığımız yanlışları da görelim.
Bu çocuklar büyüdüklerinde bu dijital izlerle karşılaşacaklar.
O zaman da hayatları başlarına yıkılacak.
Tepki gösterelim, toplumun bilinçlenmesi için elimizden geleni yapalım.
O çocukların hayatlarını düzene sokacak her türlü adımı atalım, ama doğru adımlarla atalım.

Futbolsuz olmuyor

KARŞIYAKA Spor Kulübü, 4 Temmuz Pazar Günü seçimli genel kurula gidiyor. Başkan Turgay Büyükkarcı yeniden aday...
Büyükkarcı; “Karşıyaka, basketbolda yakaladığı istikrarlı başarıyı futbola da taşıyacak” demiş.
Valla taşımalı...
Ezeli rakibi Göztepe’nin Süper Lig’de kalıcı, Altay’ın da artık Süper Lig’de olduğu bir yerde...
Altınordu’nun sadece Türkiye’ye değil, dünyaya örnek olduğu bir yerde...
Menemen’in Birinci Lig’de, Bucaspor’un ikinci ligde mücadele ettiği bir yerde...
Karşıyaka’nın beş yıldır aynı yerde olmasını kimse izah edemez.
Büyükkarcı’nın hedefi Pınar Karşıyaka’yı Avrupa şampiyonu yapmaktı. Ve gerçekten de bunu başarmak için her şey yapıldı. İnanıyorum ki; o kupa Karşıyaka’ya gelecektir.
Ama bu yıl futbolda çıkışın olması da şarttır.
Ben sporu sadece futbol olarak yorumlayan biri değilim.
Hatta Karşıyaka’nın basketbolla anılan bir kulüp olması fikrine de sıcak bakıyorum.
Yine de şu gerçeği biliyorum.
Futbolsuz olmuyor...

Çok eski değil aslında

SERİN bir haziran geçirdik derken...
Sıcak öyle bir bastırdı ki; yürüyecek halimiz kalmadı. Olsun... Biz İzmir’de buna alışığız.
Tek şey...
Klimasız oturamıyor olmamız.
Eskiden her evde klima yoktu, arabalarımızın camlarını açar seyahat ederdik.
Sanki çok eski, yüzyıl öncesi gibi geliyor değil mi?
Değil...
10, 15 yılda hayatımız çok değişti.
Ve galiba her yeni şeye, teknolojiye çabuk alışıyoruz.