Umut varsa hayat vardır

O ses var ya o tanıdık ses...

Haberin Devamı


“Sesimi duyan var mı?” diyen o beynime kazınmış ses...
Yıllar sonra yine duydum.
Dün Bayraklı’da Rızabey ve Doğanlar apartmanları arasında mekik dokudum.
Bir oraya bir oraya gittim.
Ve bir an “Sessizlik...” dendi.
Yürümemize izin vermediler, nefesimizi tuttuk, gözlerimizle konuştuk.
Ve o ses yine yankılandı.
“Sesimi duyan var mı, varsa bir işaret verin...”
Gözyaşlarımı tutamadım.
Minik Elif’in az önce servis edilen o fotoğrafı aklıma geldi.
Elif sedyeyle çıkarılırken eliyle bir itfaiye erinin parmağını tutmuştu.
Bir ses daha duyulur muydu?
O hafızalardan çıkmayan bir sese karşılık veren var mıydı?
Bekledik ve hala bekliyoruz.
Bir mucize daha olur muydu?
Umut varsa hayat vardır.
Dün bir kez daha bunu gördük.

Umut varsa hayat vardır

Haberin Devamı


Her zaman mucizeler olur mu?

OLMADIĞINI gördük.
Yaşayarak öğrendik.
Her zaman Elif’in, İdil’in bize yaşattığı gibi mucizeler olmuyor.
Üstelik kaç kişinin hayatına mucizeler denk gelir.
Bir milli piyango bileti gibi...
On binler alır ama o büyük ikramiye bir kişinin yüzüne güler.
Peki biz sıradan insanlar için daha kolay bir hayat yok mudur?
Örneğin herkes sağlıklı yapılarda, modern kentlerde yaşamayı hak etmez mi?
Devlet bunun için yok mudur?
İnsanları bunu istemekte haksız mıdır?
İşte bu soruların cevaplarını vermemiz ve bulmamız lazım.
Hep yazıyorum.
Edirne’den dışarı çıktığımda tek bir şeyi kıskanıyorum.
O da mimariyi, modern kentleri...
Bu konuda sınıfta kaldığımızı her fırsatta yazdım.
Ve yine altını çizerek yazıyorum ki;
Türkiye’nin artık yeni arsa üretmek yerine bütün kaynaklarını kentsel dönüşüme harcamalı.
Mucizeler her zaman olmaz.


Almanlar mı haklı biz mi?

ALMANYA’daki müteahhit sayısı 3 bin 500, bizdeki ise 350 bin...
Biz Almanya’dan büyük müyüz?
Her sermaye sahibi müteahhit olmaya kalkarsa sonuçları böyle olur.
İnşaat ciddi bir iştir, ciddi bir mühendislik gerektirir.
Ya Almanlar bu işi bilmiyor ya da biz...


Bu zibidilerin hepsi
kağıttan birer kaplan

Haberin Devamı

BİRKAÇ sosyal medya zibidisine takılmayın.
Akıllarınca İzmir üzerinden kendilerini tatmin edecekler.
Deprem gibi hepimizi sarsan bir olayda bile kendi küçük gettolarına mesaj verecekler.
Ben o tipleri biliyorum.
Bilgisayarın başına geçtiklerinde hepsi kaplan oluyor, yanınıza geldiklerinde de süt dökmüş kedi...
Hepsi kağıttan kaplanlar...
Takılmayın o zibidilere...
Tabii adaletimize, yargımıza da güveniyoruz.
Bu zibidilere gereken cezaları vereceklerdir.


İyi ki varlar

BAYRAKLI’yı kaç kez turladım bilemiyorum.
Bir Doğanlar’a, bir Rızabey Apartmanı’na, oradan Kızılay’ın arkasındaki Karagül apartmanına...
Türkiye’nin her yerinden gelen itfaiye ekipleri, AFAD ve AKUT üyeleri ve gönüllüleri sizlere binlerce kez teşekkür ederiz.
Uyumadan, durmadan saatlerce çalıştılar.
Molalarda uyuyabildikleri kadar ayakta kalmaya çalıştılar.
Her kurtulan vatandaşımızın ardından döktükleri gözyaşlarına, sevinçlerine, mutluluklarına bizzat şahit oldum.
Her biri isimsiz kahraman bizim için...
Sağolsunlar, iyi ki varlar...

Haberin Devamı


Kriz iletişimini iyi yapmak gerekir

SOSYAL medyaya çok bilgi kirliliği var.
İzmir’deki birçok binanın fotoğrafları paylaşılıyor.
Bazı inşaat firmalarının isimleri de etiketleniyor.
Bazılarına bakıyorum; fotoğraflar aynı markalar farklı...
Ama bakıyorum birkaçı dışında bir açıklama da yok.
Hep yazıyorum.
İletişim planınız krizleri de yönetebilmeli.
Öyle bir iki satır açıklamayla bunları geçiştirmek doğru değil.
Ben o şirketlerin yerinde olsam; bilirkişileri alır o inşaatlara gider, gerekli belgeleri alır, açıklamayı yaparım.
Yolunda gitmeyen birşeyler varsa da gerekeni yaparım.
Kriz iletişimini iyi yapmayan kaybeder, hatırlatmak istedim.


Bırak da acımızı yaşayalım

Haberin Devamı

ARKADAŞ; İzmir’de deprem olmuş. İçimiz, yüreğimiz yanmış. Birkaç gün bekle fotoğraflarını paylaşmak için...
Alacağın üç, beş beğeni bu kadar önemli mi senin için...
Bırak da acımızı yaşayalım.

Yazarın Tüm Yazıları