Paris Hilton: Artık kim olduğumu biliyorum

Paris Hilton belgeseli “This is Paris”, 14 Eylül’de ünlü yıldızın YouTube kanalında yayınlanacak. Belgesel için Emmy ödüllü yönetmen Alexandra Dean ve ekibi, 1 yıl boyunca Paris Hilton’u gittiği her yerde takip etti, en özel anlarını kayda aldı. Paris, yapım için hayatına dair çok özel sırları da anlattı. Belgeselin dünya prömiyeri 2020 Tribeca Film Festivali’nde yapılacaktı, ancak etkinlik Covid-19 salgını nedeniyle iptal oldu. Paris Hilton’la görüntülü olarak görüştük, şimdiden ses getiren “This is Paris”i konuştuk.

Haberin Devamı

Paris Hilton: Artık kim olduğumu biliyorum

Biyografik belgeseller genelde daha geç yaşlarda yapılır. Siz ise henüz 30’lu yaşlardasınız. Neden şimdi çekildi bu belgesel?

- Bir değil, birkaç hayat yaşadığımı hissediyorum. Tüm hayatımı tek bir filme sığdıramadık bile. Hepsini sığdırmak için 10 film yapmalıydık. Yıllardır yapım şirketleri ekibimi arayıp fikirlerini paylaşıyor. Cevabım her seferinde “hayır” oluyordu. IPC bu fikirle gelince cevabım yine “hayır” oldu. Sonra yüz yüze görüşmek istediler. Gittim. Vizyonlarını, hakkımda düşündüklerini dinledim. Eve geldim, söylediklerini düşündüm. Yaptıkları projelerin tamamını izledim. İzlediklerimden etkilendim ve “Evet, yapalım” dedim.

Haberin Devamı

Belgeselin temelinde iş kadını yönüm, ailem ve şaşaalı hayatım olacaktı. Yıllardır sakladığım sırlarımı ve yaşadığım travmaları kamera önünde konuşmayı planlamamıştık. İçimden çıkarıp attığım için mutluyum.

Belgesel magazin basınının gündeminde yer almaya başladı bile. Utah’ta Provo Canyon School’da (Duygusal sorunları olan gençleri tedavi eden yatılı okul) taciz ve işkenceye maruz kaldığınızı, sabah uyandığınız andan yatana kadar size bağırıldığını, fiziksel şiddetle itaat etmenizi sağlamaya çalıştıklarını söylediniz. Yaşadıklarınız hayatınızı nasıl etkiledi?

- Tamamen üstesinden geleceğim bir şey olduğunu sanmıyorum. Ama bu konu hakkında belgeselde ilk defa konuşmak, terapi gibi bir deneyimdi. Hayatımın en zor dönemiydi. Her gün cehennemi yaşamak gibiydi. Gençlik yıllarımdan beri yaşadıklarım yüzünden geceleri kabuslar görüyorum. Hayatımı birçok yönden etkiledi ama bir yandan da güçlendirdi.

Bütün bunları yaşadıktan sonra her şeyin üstesinden gelebilirim. Filmi yaparken duyguları serbest bırakmak ve bu konudaki sessizliği kırmak fark yarattı.

İnsanlarda farkındalık mı yarattı yani?

- Evet... Fragmanı izledikten sonra çocuklarını Canyon School’dan çıkaran ailelerden mektuplar aldım. Bana acı veren deneyimi başkalarına yardım etmek için kullanmak ve aynı şeyleri yaşamalarına engel olmak çok güzel.

Haberin Devamı

Peki, anne ve babanızın rolü neydi tüm bu yaşadıklarınızda?

- Ailem çok katıydı. Erkek arkadaşa izin yoktu, okulun dans partilerine gitmem yasaktı, makyaja izin yoktu. New York’a taşındığımızda isyankar bir genç oldum. Dersleri astım, geceleri dışarı çıktım. Kötü bir çocuk değildim ama ailemin korumacılığından kurtulmak istiyordum.

Ailenizin katı kurallarına uymayıp isyankâr bir çocuk olduğunuz için yatılı okula yollandınız. Bu sorunlarla karşı karşıya olan anne babalara neler önerirsiniz?

- Çocuklarıyla konuşsunlar. Sorunları birlikte çözmeye çalışsınlar. Çocuğun başka yere gönderilmesi daha kötü sonuçlara neden olabilir. Birlikte çözüm aramak daha önemli.

Haberin Devamı

Fragmanda Paris’in bir ‘karakter’ olduğunu söylüyorsunuz. “Bir karakteri oynamaya alışkınım. Herkes beni tanıdığını zannediyor ama aslında gerçekten kim olduğumu kimse bilmiyor. Bazen ben bile bilmiyorum” diyorsunuz. Artık kim olduğunuzu biliyor musunuz?

- Sonunda kim olduğumu biliyorum. Önceleri kaybolmuştum. Herkesin gördüğü Paris karakterini oynamak zorunda olduğumu düşünüyordum. Sürekli kameralar önünde olunca kendini, kim olduğunu unutuyorsun. Bana da olan buydu. Belgeseli yaparken kendimi tanıdım.

Hiç düşünmediğim yönlerimi fark ettim. Yönetmenimiz Alexandra Dean o kadar zeki ki, beni çok rahat hissettirip kendimi açmamı sağladı. Sadece ben oldum ve hakkımda bilmediğim çok şey buldum.

Haberin Devamı

Kimsiniz peki?

- Büyüdüm! Zekiyim, kocaman bir kalbim var ve nihayet dünyaya gerçekten kim olduğumu göstermeye hazırım.

Karmaşık bir dönemden geçerken, kendi kendinize “Ben Paris Hilton’um. Güzelim, zekiyim, zenginim” diyor muydunuz?

- Bunların hiçbirini gerçekten düşünmüyordum. Sadece başıma gelen travmatik şeylere odaklanıyordum. Şimdi ise “Paris, neler yaşadığına bak, sen çok güçlüsün!” diyorum. Pek çok insanın hayatı bu kadar şey yaşadıktan sonra iyi bir yerde sonlanmaz. Bu yüzden olduğum kadın ve kişiyle gurur duyuyorum.

Belgesel seks kasetinizin çıkmasından sonrasını yeterince kapsıyor mu sizce?

- O kısma pek girmek istemedik. Yaşadığım en acı verici deneyimdi. Kaset olayı aşka inancımı ve erkeklere güvenimi kaybetmeme sebep olan travmaydı. Kimsenin görmemesi gereken, iki kişi arasındaki özel bir andan dolayı hayatımın geri kalanında yargılanacağım. Bu durum gerçekten kalbimi kırıyor. Görüntüler ortaya çıktığında bana çok acımasız davranıldı, dalga geçildi.

Haberin Devamı

Paris Hilton: Artık kim olduğumu biliyorum

BÜYÜK DÜĞÜN HAYALİMİ ERTELEDİM

◊ “Bay mükemmel” ile aşk hikayeniz hakkında konuşmak ister misiniz?
- Hayatımda hiç bu kadar mutlu hissetmemiştim. Böyle hissetmenin mümkün olduğunu bile bilmiyordum. Başıma gelenler yüzünden aşka hiçbir zaman gerçekten izin vermedim. Carter (Reum) 15 yıllık arkadaşımdı. Kız kardeşi, Şükran Günü yemeğine beni ve ailemi davet etmişti. O günden beri birbirimizden ayrı bir gece bile geçirmedik. Eğer onu bulmasaydım, sanırım sonsuza kadar yalnız kalırdım.

◊ Nasıl bir düğün hayal ediyorsunuz? Büyük bir düğün mü?

- Küçük bir kız çocuğuyken peri masalı gibi büyük bir düğün hayal ederdim. Ama salgın yüzünden bu hayalim gerçek olmayacak gibi. Büyük bir kutlamayı arzulasam da küçük ve samimi bir düğün yapacağım sanırım. Kendi ailemi kurmak için sabırsızlanıyorum. Sonunda mükemmel eşimi buldum. Hayatın anlamı; aile ve çocuk sahibi olmak. O günleri bekliyorum.

Paris Hilton: Artık kim olduğumu biliyorum

EVİMDE GECE KULÜBÜ VARDI SİNEMA SALONUNA ÇEVİRDİM

◊ Televizyonla aranız nasıl?
- İzlerim.

◊ Neleri izliyorsunuz?

- “Westworld”. Takıntılıyım o diziye. Bilimkurgu seyretmeyi seviyorum. “Black Mirror” da sevdiğim dizilerden. “American Horror Story”... Dün gece de “Schitt’s Creek”i izlemeye başladım. Çok eğlenceli bir dizi.

◊ Şu an nereden bağlanıyorsunuz bu arada?

- BelAir’den, annemle babamın evinden. Kendi evim 16 aydır tadilatta. Evimin içinde gece kulübü vardı; Club Paris. Artık ihtiyaç duymuyorum. Büyüdüm. Kulübü sinema salonuna çevirdim. 2 gün içinde kendi evime taşınıyorum.

LOS ANGELES’TA YÜZDE YÜZ DOĞAL OLMAK DUYULMAMIŞ BİR ŞEY AMA BEN ÖYLEYİM

◊ Son sorum; güzellik sırlarınız...
- 7 yaşındayken annem en önemli tavsiyeyi verdi; “Paris sakın güneşlenme ve bronzlaşma” dedi. Tüm arkadaşlarım güneşlenmeyi seviyordu. Annem güneşin cildimi öldüreceğini söyledi. Onu dinledim ve çok mutluyum. Yüzde yüz doğalım. Hâlâ hiç botoks yaptırmadım, dolgu yaptırmadım, hiçbir estetik operasyon yaptırmadım. Los Angeles gibi bir şehirde yüzde yüz doğal olmak duyulmamış bir şey ama ben öyleyim. Güneşten korunmanın sonuçları. Carter da makyajsız halimi seviyor. Makyajsız küçük bir kız çocuğu gibi göründüğümü söylüyor.

HEP ÇILGIN BİR PROGRAMIM VARDI

◊ Dünya son 7-8 aydır garip bir yer oldu. Karantina dönemine dönmek istiyorum. Nasıl geçirdiniz o süreci?
- Hepimiz için korkutucu ve zor bir dönemdi. Her zaman her durumda umut ışığı bulmaya çalışırım. Benim için karantinanın iyi tarafı, evde kalmak oldu. Evdeyken hayatım ve kendim için önemli şeyler hakkında düşünmeye başladım. Böyle bol vakte hiç sahip olmamıştım. Hep çılgın bir programım vardı. Tamamen farklı bir dönemdi ve hayatımı birçok yönden değiştirdi.

◊ Dünya normale dönünce neler yapmak istiyorsunuz?
- Seyahat etmeyi dört gözle bekliyorum. Çocukluğumdan beri her yaz Avrupa’ya giderim. Bu benim Avrupa’ya gidemediğim ilk yaz. Konserlerimi özledim. DJ’lik yapmayı, fanların enerjisini de öyle.

 

 

Yazarın Tüm Yazıları