Şeytan kulağına kurşun!

“Tabii acı çekeceksin, görmenin bedelidir bu. Tabii için korkuyla dolacak, yaşamak demek tehlike içinde olmak demektir. Büyümek zordur.” (Irvin D. Yalom-Nietzsche Ağladığında)

Haberin Devamı

Korkularla yüzleşmek ne zordur… Başımıza gelmesi olası felaketleri düşünürken aklımıza gelen ilk şey; önce kulak memesini çekip öpücük sesi çıkardıktan sonra parmaklarımızla tahtaya tıklayarak başlıkta kullandığım ‘Şeytan kulağına kurşun’ cümlesini söylemek oluyor. Şeytanın kulağını sesli öpücükle kurşunladıktan sonra tahtadan çıkan onay niteliğindeki sesin, (ben bilmiyorum) kötülüğü veya evhamı uzaklaştırması anlamında bizi rahatlatması durumunun bir açıklaması vardır elbette. İçimizden geçirdiğimiz, dışımızdan söylediğimiz veya duyduğumuz olası kötü kurgularla ilgili taşıdığımız vesvese, kuruntu ve evhamları def etmenin en basit, hızlı ve etkili yolu olduğunu söylesem çoğunuzun katılacağına eminim. Hayatımızın her aşamasında, yani çocukluktan yaşlılığa kadar türettiğimiz vesvese, evham, kuruntu senaryolarıyla oluşturduğumuz portfolyomuzun veyahut arşivlenmiş geleneksel korkularımızın zaman zaman ortaya çıkması kaçınılmaz. Duygu durumuna göre peydahlanan bu vesveselerin hayatımızda kapladığı yer ve her halükarda bunları yaşarken farkında olmadığımız etkilerinin kişiliğimize de yansıdıkları gerçeğini kabul etmemiz gerekmiyor mu? Henüz kırkı bile çıkmamış zelzele felaketinin vesveseden öte bir durum olduğunu ve tekrar yaşamamak için yapmamız gerekenleri biliyor muyuz? Bunun için ‘Şeytan kulağına kurşun’ diyerek tahtaya vurmak yetecek mi? Bir düşünün isterseniz…

Haberin Devamı

Şeytan kulağına kurşun

OLASI EVHAM-LAR…

Yaşadığımız coğrafya itibariyle hayata karşı geliştirdiğimiz davranış biçimlerinden oluşan ‘Toplumsal bağışıklık sisteminin’ genel yapısında var olan evham ve çeşitleri ile ilgili hazırlanan sergiden fazlasıyla etkilendiğimi belirtmeliyim. ‘Olası Evham-lar…’ girişte yazdığım paragraf ve başlığın da ilham kaynağı oldu. Evhamlı bir toplumda yaşadığımız inanışının bir kuruntu veya vesvese değil, tamamıyla ‘gerçek’ olduğunu fazlasıyla kanıtlıyor. Evham ve çeşitlerini yer, durum ve zamana göre işleyen değerli sanatçıların çalışmalarından etkilenmemenin mümkün olmadığını sergiyi dolaştığınızda anlayacaksınız. Hiç düşünmediğiniz ya da çokça düşünüp asla yüzleşmek istemediğiniz veya her gün yüzleştiğiniz evhamlarla karşılaşıp şok olacağınız atmosferde geçmişinize ve hatta geleceğinize yolculuk yapmanız da olası.

Haberin Devamı

Şeytan kulağına kurşun

ONBEŞ “VESVESELİ” SANATÇI

Küratörlüğünü Hacettepe Üniversitesi akademisyenlerinden sanat tarihçi Dilek Karaaziz Şener’in yaptığı ‘Olası Evhamlar’ sergisine vesveseli eserleriyle katılan sanatçılar alfabetik sıraya göre şöyle: Asaf Erdemli, Aykut Öz, Ekin Kılıç Ezer, Gizem Konyar, Hüseyin Arıcı, Işıl Tüfekçi Ardıç, Melis Aydoğmuş, Ramazan Can, Semih Çınar, Sevinç Köseoğlu Ulubatlı, Sinan Ayber, Şeniz Polat, Uzay Çöpü, Zeynep Karabacak, Zeynep Merve Çiçek. Konya Yolu’ndaki Taurus AVM, asma kattaki “PlatformA” sanat galerisinde 15 Nisan’a kadar sürecek sergiyi gezmenizi öneririm.

Şeytan kulağına kurşun

Şeytan kulağına kurşun

ANTAKYA’YA COĞRAFİ İŞARET

‘Antakya Künefesi’, Antakya Ticaret ve Sanayi Odası’nın başvurusu neticesinde coğrafi işaret alarak Avrupa Birliği (AB) tarafından da tescil edildi. AB tarafından daha önce tescillenen “Antep Baklavası”, “Aydın İnciri”, “Bayramiç Beyazı”, “Malatya Kayısısı”, “Aydın Kestanesi”, “Taşköprü Sarımsağı”, “Milas Zeytinyağı” ve “Giresun Tombul Fındığı”ndan sonra tescil edilen dokuzuncu ürün “Antakya Künefesi” oldu. Coğrafi anlamda büyük sarsıntı yaşayarak adeta yerle bir olan Antakya’ya künefesinden dolayı verilen coğrafi tescilin, Antakya’nın kültürel mirasının korunmasına katkı sağlaması kaçınılmaz olacaktır.

Haberin Devamı

Şeytan kulağına kurşun

HATTENA HATAY SOFRASI

Hatay’ın eski isimlerinden olan ‘Hattena’, ayrıca 10 yıldır Balgat’ta Süleyman Hacıabdullahoğlu Caddesi’nde hizmet vererek Ankara’da Hatay’ı temsil eden bir kültür mutfağı. Yaşanan son deprem felaketinden önce sahip olduğu mutfak ve geleneksel lezzetlerin yanı sıra yöresel ürünleriyle nam salan Hatay’ın; salçasından biberine, zeytininden peynirine, yoğurdundan nar ekşisine kadar damaklarımıza yerleşmiş bir Antakya lezzeti ve kültürü var. Hattena, ‘Kültür mutfağı’ misyonuyla, şefi ve sahibi sevgili Yusuf’un çabaları sayesinde biz Ankaralıların gönlüne yerleşti. Geçenlerde gittiğimde karşılaştığım Antakya sıcaklığı ve yemeklerin kokusunun yeniden yeşereceği ve sonsuza kadar süreceği umuduna kapıldım. Biberli ekmekle başladığım tadım faslı, ıspanak borani çorbası, humus, babagannuş, zeytin salatası, tuzlu yoğurt ve tepsi oruk ile sürerken eşlikçi olarak keçi sütünden yapılan ayran vardı. Final coğrafi işaretli ‘Antakya Künefesi’ ile oldu.

Haberin Devamı

DUVARDAKİ ÇOCUK RESİMLERİ

Hattena’ya girdiğimde dikkatimi çekmişti, sordum. “Yemeğe gelen çocukların önüne beyaz kağıt ve boya kalemleri koyuyoruz” dedi sevgili Yusuf. Yemeği beklerken yaptıkları resimleri de restoranın duvarlarında sergiliyorlar. 10 yıldır sürdürdükleri bu gelenek sayesinde çocukken yaptığı resmi çocuğuna göstermeye gelen anne veya babaların sevinçlerine de ortak olmuşlar.

Yazarın Tüm Yazıları