Ankara’da en iyi 5 ‘meze dükkânı’

“Gerçeğe bağlılık, güven, ümit ve sevgi dolu bir yürek...” Ne kadar güçlü bir ifade değil mi? Her kelimesini ayrı ayrı düşündüğünüzde her biri tek başına hayatın her aşamasında farklı sebeplerle önümüze çıkmıştır mutlaka. Çıkış sebebi ne olursa olsun kelimeyi ve anlamını idrak ettik mi? Emin değilim. Ama kullanmışız işte... Hem söylemesi o kadar kolay ve hafif ki, yağ gibi kayıyor, içerdiği anlamın ağırlığını hissetmiyorsunuz bile. Kendimizi ya da bir başkasını ikna etmek için kolay, pratik bir ifade yolu olarak benimsemiş, sık kullanmak hoşumuza gitmiş. ‘Gerçek’, ‘bağlılık’, ‘güven’, ‘ümit’, ‘sevgi’, ‘yürek’... Şimdi bir daha okudunuz. Okurken zorlanıp incinmediniz. Öyle çok da zor ve ağır değilmiş, bir çırpıda dilimizle yuvarlayıp çıkardık, nefes nefese de kalmadık... Neden bu kadar rahatlıkla söyleyebildiğimizin sebebini biliyorsunuz elbette. Yoo... Hayır, bu sizin şahane diksiyonunuzdan, dile hakimiyetinizden veya Türkçe telaffuzundaki başarınızdan kaynaklanmıyor ne yazık ki. Becerebilirseniz, her kelimenin gerçek anlamını hissederek söylemeyi deneyin. Bakın bakalım... Söylemesi kolay mı? Mutlu yıllar...

YEMEK BAKKALI

‘EKŞİ ELMALI TAVUK SALATASI-FAVA’

Ankara’nın en deneyimli ve kiloyla yemek satışı yapılan ilk meze dükkânı. 2005 yılında, Birlik Mahallesi 448. Cadde’deki yerinde kurulan ‘Yemek Bakkalı’nda deneyimli şef sevgili Egemen, annesi Süreyya Hanım’la birlikte çalışıyor. Lezzetin sırrını anladığınızı umuyorum zira tüm pişenlere ‘anne eli’ değiyor. Lezzeti ile ünlendiği ‘Ekşi elmalı tavuk salatası’ ilk günkü gibi şahane dersem abartmış olmam çünkü halen dükkânın en çok tükenen mezesi. Geleneksel ‘fava’yı Ankara’da en iyi pişirenlerin başında şef Egemen var. Anne eliyle sarılan ‘yaprak sarma’nın da Ankara’nın en iyisi olduğunu söylemeliyim. Geleneksel ‘yılbaşı hindisi’ her yıl olduğu gibi siparişle hazırlanıyor. Sipariş vermek için 28 Aralık (bugün) son.

MOMMY MADE

‘BATTUTA FASÜLYESİ-GİRİT MEZESİ’

Yaşamkent, 3175. Sokak, 2 no’lu kapıdan içeri girdiğinizde ismindeki ‘Mommy’nin yani ‘anne’nin kokusunu yüreğinizde duyumsuyorsunuz. Başta şef Anka Stefanidis olmak üzere dükkândaki bütün kadınlar mis gibi anne kokuyorlar. Figen Hanım karşıladığında da anne kokusu vardı, şef Anka ile sohbetimde de püfür püfürdü koku. Mezelerin dizildiği dolaptaki özen, hijyende, davranışların arkasındaki başarının temelinde, yiyeceklerin lezzetinde, kokusuyla beraber ‘anne eli’ var. Yıllar önce dükkânın babası Ulvi Sözkesen’le evlenip Romanya’dan, Ankara’ya gelen Anka Hanım, aslında veteriner ve ‘gıda hijyeni kontrol uzmanı.’ Romanya usulü ‘Battuta fasülyesi’ne bayıldım. Çoğumuzun vazgeçilmezi geleneksel ‘Girit mezesi’ Ankara’da yiyebileceklerinizin en iyisi. Yılbaşı için porsiyon usulü anne elinden ‘hindi tandır’ var, bilginize.

EBRULİ LEZZETLER

‘KÖPOĞLU-AVOKADOLU SOMON TARTAR’

‘Nefis!’ kelimesiyle başlamak istiyorum... Hem de her şey nefis. Dikmen Caddesi 266 numaradaki küçücük dükkânda tek kişilik dev kadro o kadar leziz işler yapıyor ki hayranlığımı gizlemeye gerek duymadan açıkça ifade ediyorum. Şef Ebru Aytekin’in dükkânında vitrine koyduğu tüm yiyeceklerin lezzetine ve işine gösterdiği saygıya hayran kaldım. Sevgili eşi Serkan’la uyumu, yaptıkları işe apayrı lezzet katmış. İnternetten sipariş ve yemek uygulamalarına falan abone değiller. Sadece kendiniz gidip en fazla bir kilo meze satın alabiliyorsunuz. Öncelikle geleneksel ‘Köpoğlu’ diyorum. Ankara’da yiyebileceğinizin en iyisini bana göre sevgili Ebru Aytekin yapıyor. Yılbaşı için özel siparişler ne yazık ki kapanmış. Şansınız varsa, tezgâhtakiler bitmeden yetişirsiniz...

MEZE KULÜBÜ

‘GÖÇMEN MEZESİ-PANCARLI KISIR’

Dükkânın ismini duyduğumda hoşuma gitmişti. Metroya atlayıp taaaa Eryaman’a gittim. Şehit Osman Avcı Mahallesi 2636. Cadde’deki meze dükkânına girdiğimde sevimli ama şık havası hoşuma gitti, gevşeyerek masaya yayıldım hemen. Yorulduğumu anlamış olacaklar ki çay ikram ettiler. Mezelerden konuşmaya başladık. Aşçı sanmıştım ama 28 yaşındaki Şef Selçuk Temiz, “Ekonomistim ve mezeyle ilgili her şeyi annemden öğrendim” derken gururluydu. Mezeleri tattıkça anne elinin izleri ve sıcaklığının farkına varıp mutlu oluyorsunuz. Sürekli gülümseyerek şef Selçuk’a yardım eden mühendis Ceyda ile evli olduklarını sandım, “Hayır sevgiliyiz” dediler, aşkın mezelere de bulaştığını fark ettim. Anne Hanife Hanım’ın yaptığı ‘Göçmen mezesi’ne başka yerde rastlayamazsınız. Pancarlı kısır ayrı güzel...

MEY’LE MEZE

‘TARTARİK-KÖRİLİ TAVUK MEZESİ’

Ayrancı’nın nostaljik kısımlarında Hoşdere Caddesi’nin Meclis duvarına yakın tarafında eski bir bakkalın bitişiğinde rastladım bu sevimli dükkâna. Yukarıda yazdıklarımın içinde en tazesi ve henüz bu yılın ağustos ayında açılmış. Normalde bir yeri yazmak için en az bir yıl bekliyorum ancak Gözde ve Yasin Odabaşı çifti yaptıkları işe öylesine sıkıca sarılmışlar ki bırakacaklarını düşünmüyorum. Felsefe mezunu sevgili Gözde, amcasının mutfağında mezenin de felsefesini öğrenip kendi geliştiriyor. Elinin lezzetini de yansıtınca herkesin beğenisini kazanıyor. Üç yıl önce evlendiği kocası Yasin aslında jeoloji mühendisi ancak eşi Gözde’nin hazırladığı mezeleri motosikletiyle, isteyenlere ulaştırmayı tercih etmiş. Kapari ve cevizli ‘tartarik’ ile ‘körili tavuk’ mezesi en beğenilen mezeler.