İkisi de hayata kırmızı bakıyor

Nobel Edebiyat Ödülü adayı olmuş, Arap edebiyatının yaşayan en önemli şairlerinden Adonis ile Türkiye sanatında kendine özgü, önemli bir yere sahip olan ressam Habip Aydoğdu; Folkart Sanat Galerisi’nin Genel Direktörü Fahri Özdemir’in projesiyle bir araya geldi, ortaya “Kan Kırmızı” adlı muhteşem bir sergi çıktı.

Haberin Devamı

 

Dünyanın her yerinde karışıklık olduğunu anlatan sanatçılar, her şeye rağmen Kırmızı’yı ‘Hayatın Rengi’ olarak tanımlıyorlar. 25 Aralık’a kadar Folkart Sanat Galerisi’nde açık olacak serginin yaratıcıları Adonis ve Habip Aydoğdu ile sohbet ettik.

İkisi de hayata kırmızı bakıyor

 

ADONİS
HİSSETTİKLERİMİ DOĞRU YANSITABİLME ENDİŞESİ YAŞARIM

İkisi de hayata kırmızı bakıyor

- Daha önce İzmir’e gelmiş miydiniz?
Evet, bir şairler buluşmasına gelmiştim. İzmir’i çok seviyorum çünkü Beyrut’a benzetiyorum. Aynı onun gibi güzel...
- Bu proje teklifi ilk geldiğinde ne düşündünüz?
İlk andan itibaren çok cazip geldi bana, çünkü benim de benzer fikirlerim vardı. Acaba bir şiiri birden fazla kişi ifade edebilir mi ya da aynı şekilde bir resmi birden fazla kişi ifade edebilir mi diye düşünürdüm. Bir başka cazip tarafı ise Habip Aydoğdu’nun eserlerini önceden görmüş ve çok beğenmiş olmam.
- Yine de sizin şiirlerini tam olarak, sizin isteyeceğiniz şekilde yansıtabilmesi konusunda bir korkunuz oldu mu?
Her zaman bu korku vardır, olmasa sanat olmaz. Hatta ben kendi şiirimi yazarken bile acaba içimdekileri, hissettiklerimi tam olarak yansıtabildim mi diye endişelenirim. Bu çok doğal.

 

Haberin Devamı

GÜNÜMÜZDE TÜM DÜNYA KARIŞIK
- Yaşadığımız coğrafya bugünlerde büyük sıkıntılar çekiyor. Bu sizi nasıl etkiliyor?
Çok üzücü tabi.. Ama ben bu çalışmayı sadece bu dönemle bağdaştırmıyorum. Ben genellikle konularımı daha geniş bir çerçevede görüyorum. Bu karışıklık tüm dünyada olan bir şey.
- Türk okuyucularınıza neler söylemek istersiniz?
Beni takip eden Türk okuyuculardan dolayı çok mutluluk duyuyorum. Onları çok seviyorum. Farklı projelerde buluşmak istiyorum. Hatta ben, onların görüşlerini dinlemek istiyorum. Umarım böyle bir projede de buluşuruz.

 

Haberin Devamı

ADIMI DEĞİŞTİRİNCE ŞİİRLERİMİ YAYINLADILAR
- Adonis adınız almanız nasıl oldu?
Suriye’de fakir bir köyde yaşıyordum. 13 yaşıma kadar okula gitmemiştim ama köyde Kuran’ı ve klasik şiirleri öğrettiklerinden yazıyordum. Yazdığım şiirleri, Ali Ahmed Said Esber olan kendi adımla gazetelere gönderiyorum ama kimse yayınlamıyor. Bir gün bir dergide Adonis efsanesini okudum. Adonis, yabani bir domuzu avlamaya karar veriyor ama domuz onu öldürüyor ve onun kanından gelincik çiçeği oluyor. Hatta İbrahim Nehri de bazı mevsimlerde aslında toprağın yapısından dolayı kırmızı renkte akar ve oradakiler de bu nehre Adonis’in kanı olduğuna inanıp Adonis Nehri derler. İşte ben şiirlerimi yayınlamayan gazeteleri beni öldürmek isteyen yabani domuza benzettim ve yazacağım her şeyi Adonis adıyla imzalamaya karar verdim.
- E, o zaman yayınladılar mı?
Lazkiye’de çıkan bir dergiye Adonis adıyla gönderdim. Hemen yayınlandı. Oysa ki daha önce bir çok şiirimi göndermiştim yayınlanmamıştı. Sonra yine ilk sayfada benim yazım çıktı ve altında şöyle bir not; ‘Sayın Adonis, gazete binasına gelmenizi rica ediyoruz’ Ben o zamanlar çok fakir olduğumdan kılığım pek uygun değildi ama yine de gittim. Binaya girip görevliye ‘Ben Adonis’ deyince inanmadı. Ama yine de müdüre götürdü, o da çok şaşırdı. Sonuçta Adonis adı benimle kaldı.

 

HABİP AYDOĞDU

Haberin Devamı

ADONİS’LE ÇALIŞMAK BENİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİYDİ

İkisi de hayata kırmızı bakıyor


- Bu proje nasıl çıktı?
Projeyi ilk oluşturan Folkart Sanat Galerisi Genel Koordinatörü Fahri Özdemir’dir. Benim İzmir’deki bir başka sergimi Adonis Fahri ile birlikte gezerken görmüş ve bana kitaplarını imzalamış gönderdi. Çok duygulandım ve ben de kitaplarımı imzalayıp Fahri vasıtasıyla kendisine gönderdim. Değişik sanatlarla uğraşan birçok sanatçıyla içiçeyim. Şiire özellikle bir yatkınlığım var. Farklı şairlerin şiirlerini resimledim, kitap kapaklarını yaptım.
- Adonis ile çalışma fikri size ne düşündürdü?
Fahri ilk anda Adonis ile bu çalışmayı önerdiğinde ilk başta korktum ama bu korkuları çok seviyorum. Adonis hakkında çok şey okumuştum. Biliyordum ki hayata bakışımız çok benzerdi. Ben de Konya’nın küçük bir köyünde, yokluk içinde büyüdüm. Toroslar’ın eteğinde bir öğretmen okulundan sonra ilerledim. O nedenle dilimizi oluşturan olaylar çok benzerdi. Adonis’i o kadar yakın hissettim ki. Yaşamını sadece sanatıyla sürdürmeye çalışanlar bana her zaman ilginç gelmiştir ve hep yakın hissetmişimdir kendimi.

 

Haberin Devamı

İKİMİZ DE HAYATA KIRMIZI BAKIYORUZ
- Adonis kendinizi yakın hissettiğiniz bir sanatçı mıydı?
Adonis’in şiirlerinden biri vardı. ‘Bu yangın çağında bu harita değişecek, Doğu’nun da Batı’nın da külleri aynı mezara konacak’ şeklinde bir şiiri vardı. Beni çok etkilemişti, sarsmıştı. Bir de ‘Çirkin yazılmış bir el yazısı gibi duruyorum şu dünyanın üzerinde..’ diye bir ifadesi vardı. Tüm bunlar bana çok resimsel geldi. O anlarda yollarımızın buluşacağını çok hissetmiştim. Ben resim yaparken ne çıkacağını bilmiyorum, o bilinmezliği seviyorum. Adonis de sanki ne çıkacağını bilmeden, o güne kadar bildiklerini unutarak şiir yazıyor ki o da bir söyleşisinde ‘belleğimi unutup yazıyorum’ demişti. O kadar benzerliğimiz vardı ki bu proje kaçınılmazdı.

Haberin Devamı


- Serginin adının ‘Kan Kırmızı’ olmasının sizin için anlamı ne?
Benim resmim tam bir yolculuk resmi, tasarı değil, sonunda ne çıkacağı belli değil. Tam bir serüven, yolda insanın başına neler geleceği hiç belli değil. Elbette bir düşünceden hareket ediyorum ama yol boyunca o anki kararlarımla yol alıyorum. Birçok eskizim oluyor ama hepsi resme dönüşmüyor. Olmazsa heba, olursa resim oluyor. Ben kırmızıyı çok kullanırım. Kırmızı Habip derler bazıları... Türk resminin yüzünü kızartan ressam derler. Adonis’in şiirleri de kırmızı sanki. Yani aslında ikimiz de hayata biraz kırmızı bakıyoruz. Adonis’in dediği gibi savaş ve terör tüm dünya için geçerli ama şu an bizim coğrafyamızda daha yoğun yaşanıyor. Bu da sıkıntı ve bilinmezlik yaratıyor. Tedirginiz, ürkeğiz. Sanırım bunlardan da etkilendik ve sergimiz o nedenle kırmızı oldu. Benim kendimi en iyi ifade ettiğim renk her zaman kırmızı olmuştur. Kuratörümüz Zeynep Yaman da bunu farketti ki ısrarla serginin adını Kan Kırmızı koymayı istedi. Adonis kırmızı için aşkın rengi, hayatın rengi diyor. Benim için de hayatın, eylemin rengi.

Yazarın Tüm Yazıları