Olaylar garip çünkü rakamlar garip

YENİ bir Ergenekon dalgası. Olabilir.

Haberin Devamı

Bireysel tüketici kredi borcunu ödeyemeyenlerin sayısı 677 bin 78 kişiye yükseliyor. Bir yıl önce aynı sayı 451 bin 392 kişi. (Merkez Bankası 2 Şubat 2010 listesi).

Darbe iddiaları hızla yayılıyor, Erzurum’dan Eskişehir’e, İstanbul’dan İzmir’deki karacı ve denizci en yüksek komutanlara kadar. İddia bu, olabilir.

Kredi kartı borcunu ödeyemeyenlerin sayısı 1 milyon 343 bin 758 kişi. Bir önceki yıl aynı sayı 640 bin 162 kişi. (Kaynak, Merkez Bankası).


Konut, taşıt gibi tüketici kredileri ile kredi kartı borcunu ödeyemeyenlerin toplamı bir yılda tam iki kat artıyor.

Bir yıl önce tüketici kredisi ve kredi kartı borcunu ödeyemeyenlerin sayısı bir milyon 91 bin 554 kişi iken, şimdi bu borçlarını ödeyemeyenlerin sayısı iki milyon 20 bin 836 kişiye yükseliyor. (Kaynak, Merkez Bankası).

Haberin Devamı

GERÇEK GÜNDEM


Her demokratik ülkede, herkes soruşturulabilir. General ve amiraller dahil. Onların ifadeleri hem de, onlar görevleri başında iken alınıyor. Olabilir.

27 Ocak 2006’da ödenemeyen tüketici kredi miktarı 226 milyon lira. Dört yıl sonra, 29 Ocak 2010 itibariyle, ödenemeyen tüketici kredi miktarı 8 milyar 264 milyon lira.

(Kaynak, Merkez Bankası).


Bu rakamlar insanların çektiği ekonomik sıkıntıyı bas bas bağırıyor. Gerçek gündem bu.


Ama, gerçek gündem iktidar lehine değil. Bu durumda gerginlik yaratmak gerek. İki nedenle. Bir, gerçek gündemi gözlerden kaçırmak için. İki, gerginlik iktidara yaradığı için.


Gerginlik ve döne dolaşa hep gerginlik. Tamam, iktidara yarayabilir. Ancak, insanlar artık kendi gerçeklerinin dışına çıkmıyor.

Olup biteni izliyor, derken anında kendi gerçeğine dönüyor.


İnsanlar aldıkları kredileri ve kredi kart borçlarını ödeyemiyor. Son iki yılın karşılaştırması bir yana, bu dökümü hele de, bu hükümetin 2002’de iktidara geldiği dönemden bu yana yaparsak, 7.5 yılda nereden nereye geldiğimiz çok daha netleşiyor.


Onun için gerginlik.


OTORİTER REJİM


Gerginlik korkuyla besleniyor.


Kural doğru, kimse dokunulmaz değil. Bu herkes, ama herkes için geçerli. Hiç akla gelmeyecek kişiler dahil.

Haberin Devamı


Şimdi, belli iddialarla dokunulmaz sanılan kişiler savcıların karşısına çıktığında, sokaktaki vatandaş ister istemez kendine çeki düzen veriyor. “Aman başıma bir şey gelmesin” diyerek, sesini soluğunu çıkarmıyor. Korkuyor. Ürküyor. Bu demokrasi filan değil. Bu sivil otoriter rejimin ayak sesleri.

 

Hukuk üzerinden korku yaratmak

 

HUKUK kuralları neden var? Demokrasiyi ayakta tutmak için.


Hukuk kuralları neden o kadar ayrıntılı? Toplumda her görevin ve sorumluluğun tanımını yaparak, demokrasiyi ayakta tutmak için.


Hukukun yerine gelmesi için, örneğin savcılar hakkında, yasalarda özel hükümler var.


Yasalarımız çok açık. Hukuk kurumlarından yapılan resmi açıklamalar aynı noktada birleşiyor: Bir savcı kişisel suçtan dolayı değil, görevi nedeniyle bir suç iddiası ile karşı karşıya kalırsa, o savcıyı ancak Yargıtay yargılayabilir.

Haberin Devamı


Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner’in göz altına alınması ve tutuklanması, Cihaner’i soruşturan Erzurum Başsavcılığına göre, kişisel suç. Adalet Bakanlığı’na göre de, öyle.


Ancak, Erzincan’da Cihaner ile ilgili süreç, onun bir cemaati soruşturmak istemesiyle başlıyor.İddialardan biri de bu.


İşte, bundan dolayı hukuk dünyasının ortak kanısına göre, “Cihaner’in soruşturması görev nedeni kapsamına giriyor”.

Hukuk dünyası aynı nedenle, “bu yetki gaspıdır” diyerek, ayağa kalkıyor. “Yargı siyasi iktidarın baskısı altındadır”
iddiaları ile birlikte.


Yargı üzerinde bu gibi iddialar günlük hale geliyorsa, hukuk yara alıyor. Hukuk güvencesi kayboluyor. Burada artık, yargı üzerinden korku ortamı yaratılıyor.

Bir demokraside olabileceklerin en kötüsü. Demokrasiden adım adım uzaklaşmanın ta kendisi.

Haberin Devamı


Türkiye’de olup bitenlerin hiç biri normal değil, bugüne kadar yaşamadığımız bir dönem. 

Yazarın Tüm Yazıları