Yasemin'ce

Yasemin BORAN
Haberin Devamı

Örümcek kafalılar!

Aslında ‘‘Örümcek kafalılar’’ diyerek örümceklere hakaret etmiş oluyorum. Ve de ben böyle bir şey yapmak istemiyorum. Çünkü, örümcekler son derece zeki yaratıklar olup dünyadaki varlık fonksiyonlarını kusursuz yerine getiriyorlar.

Bunların ise, örümcek kadar beyinleri yok. Olsa olsa örümcekler bunların beyinlerine yuva yapmış olabilir. Yani beyinleri örümcek ağı ile kaplanmış. Bunun daha başka açıklaması olamaz. Çünkü, insan beyni taşıyorlar.

Fakat, insan beyninin zekayla bağlantılı fonksiyonları çalışmıyor. İnsan beyninin devrelerinde meydana gelen böyle bir kopukluk olsa olsa bir örümceğin sanat harikası olan muhteşem ağlarıyla meydana getirilmiş olabilir. Başka da bir şey olamaz.

OBSESYON OLABİLİR

Haaa, bir şey daha olabilir. O da 'obsesyon'. Şimdi ‘‘bu da ne’’ diyeceksiniz. Psikiyatride adı geçen zihinsel bir hastalık olup tıp sözlüğünde 'takıntı' olarak tanımlanıyor.

Ruhçu görüşe göre obsesyonun karşılığı şöyle;

‘‘Bedenli veya bedensiz bir varlığın, insanı ele geçirmesi, tasallutu (iradesi) altına alması.’’

Yani kendi iradenizle hareket edemeyecek hale geliyorsunuz. Bir varlık ya da fikir sizi iradesi altına alıyor ve size istediği her şeyi yaptırıyor. Siz de buna takılıp kalmış oluyorsunuz. Bundan sonra artık hiçbir şey düşünemeyecek hale geliyorsunuz. Sadece o fikrin ya da kişinin emrettiği gibi davranıyorsunuz.

Eh, sonuç değişmiyor. Şayet bir şeye takılıp kalmışsanız, zihinsel fonsiyonlarınız devreye giremez. Bu demektir ki, beyninizdeki merkezler arasında hareket halinde bulunan elektrik bağlantısı kopmuş ve duygu, düşünce, hareket merkezleriniz iptal olmuş. Sadece tek bir ''faz''ın uyarısıyla duygu, düşünce ve hareket eder hale gelmişsiniz.

Yahu bu durum havucun peşinden koşan tavşanın durumundan beter. Hiç olmazsa tavşan tek bir havuca kilitlenip onun peşinden koşarken karşısına başka bir havuç çıktığında onun peşine düşebiliyor. Ya da durup her ikisine de bakabiliyor.

Obsesyonun pençesine düşmüş olanın ise, böyle bir şansı yok. Yok oluncaya kadar hedefe kitli kalıyor. Yani insandan çok mekanik bir şey haline geliyor.

İnsan beyni gibi mükemmel bir organizamaya da bunu ancak bir örümcek yapabilir. O muazzam ağlarıyla beyninizi öyle bir sarıp sarmalamıştır ki, devre, mevre bırakmamıştır. Ve siz açıkta kalan ne var ise, onunla idare etmek durumundasanız.

Kim bunlar, diyeceksiniz. Cuma günü Hürriyet'in baş sayfasında görülen resimde yer alanlar var ya, işte onlar.

Marmara Üniversitesi'nin Göztepe Kampusu önünde elinde tuttuğu kırmızı pankarta ‘‘7.4 yetmedi mi’’ diyenler...

‘‘İlim, irfan öğrenmek istiyoruz, ama izin vermiyorlar!’’ deyip bir ilim-irfan yuvasını bloke edenler...

Din, iman, allah diyerek hepimizin kutsal duygularını sömürenler...

Gizli emellerini türbanın altına saklamaya çalışıp ‘‘7.4 yetmedi mi’’ diyerek korkutmaya çalışanlar...

Yemezler...

Benim annem de dini bütün bir müslümandır. Fakat, tek bir gün dahi ağzından böyle bir kelam dökülmedi.

Ne demek, ‘‘7.4 yetmedi mi’’?

Yani siz şimdi istediğiniz yapılmıyor diye dua edecek ve bu kez 9.4'lük bir deprem yaratacağınızı mı, demek istiyorsunuz?

Yemezler... Buna değil sizin gibi aciz kulların, tanrının bile gücü yetmez.

Oluşmuş olanın üzerine bundan sonra olacaklar sistemin kendi bütünlüğü içinde oluşmaya devam eder.

Her şey yerli yerinde ve olması gerektiği gibidir. Ve her ne oluyorsa, tam ve bütünlük içindedir. Ne etkileyip deprem ve benzeri felaketler yaratabilirsiniz, ne de önleyip değiştirebilirsiniz. Ancak, kendinizi değiştirebilirsiniz.

Fakat, ne yazık ki, örümcek ağlarıyla sarmalanmış bu kafaların kendilerini değiştirebilme şansının da çok uzak olduğunu düşünüyorum, Yasemin'ce...

Yazarın Tüm Yazıları