Yasemin Boran

Mektuplar

1 Haziran 2007
RUMUZ: ANAHTARBurcunuz Akrep. Doğum saatiniz doğru ise Güneş, Akrep burcunun son derecesinde bulunuyor fakat Merkür, Yay burcuna girmiş. Bu nedenle akıl faaliyetleriniz Yay özelliği gösteriyor. Üstelik Venüs de Yay burcunda. Bu nedenle kendinizi tam bir Yay gibi hissediyorsunuz ancak Güneş, Akrep burcundan henüz çıkmamış. Bu nedenle burcunuz Akrep. Fakat Güneş’in bu konumu geçiş anını işaret ediyor. Geçiş anında doğanlar daha farklı bir özellik gösterirler. Bu durumu Akrep-Yay karışımı olarak değerlendirmek doğru değil. Geçiş anında doğanlar çevrelerinde bulunan kişilerden daha üstün özellikler gösterirler. Bir ev kadını bile olsalar, ev kadını olarak başarı sergilerler. Çünkü geçiş anları büyük enerjinin açığa çıktığı zamanlardır. Yükselen burcunuz ise Terazi. Öğrenme potansiyeliniz çok yüksek. Halkla ilişkiler alanında başarılı olacaksınız.

Yolculuklar yapılabilir

Son derece hareketli bir gün. Seyahatler ve seyahatle bağlantılı bütün konularda ilginç gelişmelerin ortaya çıkacağını işaret eden gökyüzünün konumu beklenmedik gelişmelerin olabileceğini gösteriyor. Farklı ülkelere ve farklı kültürlere yolculuklar yapılabilir. Geleceğe yönelik beklentiler değişiyor. Yabancılarla yapılan işler ve ortak çalışmalar açısından beklenmedik gelişmeler meydana gelebilir ve hayalleri gerçekleştirmek için beklenmedik fırsatlar çıkabilir.
Yazının Devamını Oku

Öfkeyi kontrol edebilirsiniz

31 Mayıs 2007
Olaylar karşısında öfkelenmeye başladığınızı hissettiğiniz anda dikkatinizi hemen bedeninize yöneltin. Böylece öfkenin büyümesini bir an için bile olsa durdurmuş olursunuz. Sonra dikkatinizi aldığınız soluğa odaklayın ve derin soluklar alın. Alacağınız bu soluklar ciğerlerinizin alt bölgesine olmalı.

Diyafram nefesi olarak tarif edilen özel bir nefes tekniğini uygulamayı başarabilirseniz, öfkenizi çok kolay bir biçimde denetleyebilirsiniz. Bunun için öncelikle diyafram nefesi almayı öğrenmelisiniz.

Diyafram nefesini öğrenmek pek zor değil. Fakat ihtiyaç duyulmadan önce pratikler yapmalısınız. Özellikle rahatsız edilmeyeceğiniz bir ortamda uygulamalara başlarsanız iyi olur. Böylece daha iyi konsantre olabilir ve kendinize odaklanmayı öğrenebilirsiniz. Üstelik bu nefes çalışmaları dikkatinizin yükselmesine ve konsantrasyonunuzun artmasına da yardımcı olacak. Tabii bunun için düzenli nefes çalışmaları yapmanız gerekiyor.

Kararlı ve düzenli bir biçimde nefes tekniklerini uygulamasanız bile zaman zaman yapacağınız alıştırmalar sonucunda hayatınızı kolaylaştıracak bir yeteneğe dönüşecektir.

Evde, sokakta, çalışırken veya bir eğlence yerinde gerilim hissetmeye başladığınız zaman hemen öğrendiğiniz nefes tekniğini uygulayabilir ve hayatınızı kolaylaştırabilirsiniz. Önerdiğim nefes tekniği şöyle yapacaksınız:

Üzerinize belinizi sıkmayan rahat bir kıyafet giyin. Sırt üstü uzanın ve bacaklarınızı kendinize doğru kıvırarak yatın. Bir elinizi serbest bir biçimde midenizin üzerine koyun. Böylece dikkatinizi midenize yöneltmenizi kolaylaştıracak. Sonra bütün dikkatinizi alacağınız nefese odaklayın. Ve sanki bir çiçeği kokluyormuş gibi derin bir soluk alın. Aldığınız soluğun doğruca midenize indiğini ve midenizi şişirdiğini hissedin. Soluğunuzu beş sayana kadar tutun ve sonra yavaş yavaş verin. Verdiğiniz soluğu hissetmeye çalışın.

Diyafram nefesini hemen başaramayabilirsiniz. Tekrarlamanız gerekir. Hatta soluklara başlamadan önce elinize bir çiçek alın ve koklayın. İşte çiçeği nasıl kokluyorsanız, öyle nefes alın. Daha sonra bu nefes tekniğini ayakta uygulayın. Ve daha sonra öfke içinizde uyanmaya başladığı sırada bu nefesi yapın. Halinizin hemen değiştiğini anlayacak ve öfkenizi kontrol etmeyi başaracaksınız.

Düşünceler özgürleşecek

Sabah saatlerinde Yay burcuna giren Ay, duygu ve düşüncelerin özgürleşeceğini ve evrensel bir felsefeyle davranılacağını gösteriyor. Ancak Yengeç burcunda dolaşan Merkür ve Venüs macera hevesini zayıflatabilir ve emniyetli koşullar tercih edilebilir. Fakat seyahatler, uzun yolculuklar ve farklı kültürlere ilgi duyulacağını işaret eden gökyüzünün konumu, karamsarlıktan uzaklaşıp iyimser yaklaşımların ortaya çıkacağını gösteriyor. Bugün isteklerin ortaya konulması daha kolay olacak.
Yazının Devamını Oku

Öfkeyi kontrol edebilirsiniz

30 Mayıs 2007
Öfkeyi kontrol altına almak pek kolay değildir. Özellikle bir kez öfkelendikten sonra kişinin kendisini denetlemesi neredeyse imkánsızdır. Bu nedenle öfkenizi kontrol edebilmek için kendinizi başlangıç sırasında yakalamanız gerekir. Yani öfkelenmeye henüz başlarken.

Öfkenin kişiyi ele geçirmesi bir anda olmaz. İlk önce duygularınız harekete geçer ve bu sırada mide bölgenizde kasılmalar hissetmeye başlarsınız. Sonra midenizin üzerinden sıcak bir dalganın yavaş yavaş yayılmaya ve başınıza doğru yükselmeye başladığını hissedersiniz ve burnunuza geldiği zaman artık yapacak bir şey kalmaz. Öfke sizi ele geçirmiştir. Öfkenizi kontrol altına alabilmeniz için midenizdeki kasılmalar henüz başladığı sırada kendinizi yakalamalısınız.

Genellikle kişi kendisini olaya kaptırdığı için bedeninde meydana gelen değişimleri hissetmez. Halbuki beden, kişinin değişen duygularına tepki verir ve hazırlık yapar. Tıpkı saldırıya geçecek kişinin bedeninin de saldırma pozisyonunu alması gibi...

( Sürecek)

Arzular açığa çıkıyor

Bugün duyguları denetlemek gereken bir gün. Sabah saatlerinde sürprizler heyecan uyandırabilir ve yaratıcılığı harekete geçirebilir. Fakat Akrep burcunda ilerleyen Ay, öğle saatlerinde Satürn-Neptün arasındaki sert etkileşimi uyandıracak. Bazı olaylar baskı duygusu yaratabilir ve baskı altına alınmış derinlerden yükselen arzular, şiddetli bir biçimde açığa çıkabilir. Özellikle korkunun beslediği öfkeyi kontrol altına almak zor olabilir. Ancak aile bağlarının uyandıracağı iyimserlik sorunları çözmeye yardımcı olacak.
Yazının Devamını Oku

Akıl sağlığı ve astroloji

29 Mayıs 2007
Geçenlerde öğrencilerimden biri yanıma geldi ve astrolojik işaretlerin akıl hastalıklarını nasıl etkilediğini sordu. Şaşırmış olmakla birlikte merakla yüzüne baktım. Neden dikkatini akıl sağlığına yönelttiğini sordum. O da kardeşinden söz etti. Doktorlar şizofreni teşhisini koymuşlar ve tedavisi sürüyor. Son derece zeki bir genç. Son günlerde hastalığı nüksetmiş. Fakat işin daha ilginç tarafı öğrencim eczacı ve son günlerde sattığı ilaçların arasında akıl sağlığını dengeleyecek türdeki ilaçların talebinin artmış olması dikkatini çekiyor.

"Acaba astrolojik etkiler ile akıl sağlığı arasında bir bağlantı var mı?" diye merak ediyor ve bana soruyor. Aslında her şeyin her şeyle ilgisi var. Üstelik 2006’nın Ağustos’undan bu yana Neptün ile Satürn’ün sert açı yapıyor olması düşler ile gerçeklerin birbirine gireceğini ve hayalleri gerçekleştirmek için kuvvetli arzuların uyanacağının işareti.

Neptün hayalleri sembolize ediyor. Satürn ise gerçekleştirici, yani maddeyi sembolize ediyor. Neptün ile Satürn arasındaki etkileşim ise, hayallerin maddeye dönüşme zamanı olarak tarif edilebilir.

Bu etki hem yaratıcılık gerektiren alanlarda ilginç çalışmaların ortaya konulacağını işaret ediyor, hem de hayaller ile gerçekleri birbirine karıştıran zihinsel problemin ortaya çıkacağını gösteriyor. Tabii aynı zamanda korkuların uyanması da söz konusu.

Hayal gücünün korkuları uyandıracak yönde harekete geçmesine neden olan olaylar panik, panik atak ve benzeri durumların ortaya çıkmasına neden olabilir. Bu nedenle yaklaşık bir yıldır "Hayal gücünüzü korku uyandıracak biçimde değil yaratıcı yönde kullanın" mesajları veriyorum. Çünkü Neptün, aynı zamanda sanat potansiyelini de sembolize ediyor.

Baskıların sonucunda sağlık sorunları ortaya çıkabileceği gibi aynı zamanda bugüne kadar bilinmeyen sanat potansiyeli de ortaya çıkabilir. Yoğun baskılar, en derinlerde gizli yetenekleri uyandırabilir.

Baskıya karşı geliştirilen direnç sonucunda kişi kendi gücünü ve yeteneklerini keşfedebilir. Ancak düşünceler baskıdan kurtulmayı sağlayacak çıkışı bulma yönünde olursa ilham ve yaratıcı potansiyel uyanıyor. Yoksa korkular uyanıyor ki, bununla başa çıkabilmek pek kolay değil. Zihinsel karışıklıklar, gerçekler ile hayallerin birbirine karışmasına neden olabilir.

Geçmiş önem kazanıyor

Bugün Merkür burç değiştiriyor ve sabah saatlerinden itibaren Yengeç burcunda ilerliyor. Böylece Yengeç burcunun sembolize ettiği özelliklere dikkatin yöneleceğini işaret eden gökyüzünün konumu, zihinsel faaliyetlerin ev, yuva, aile, koruma ve korumaya yönelik olacağını gösteriyor. Geçmişe ait olaylar ve hatıraların önem kazanmasıyla birlikte geleceğe ait gizli tedbirler geliştirilecek. Bilinçaltını etkilemiş olayların bilinç üstüne çıkması ve yeniden gözden geçirilmesi mümkün.
Yazının Devamını Oku

İnanç iradeyi güçlendirir

28 Mayıs 2007
"Sigarayı bırakacağım, tatlılardan uzak duracağım" gibi alışkanlıkları bırakmak pek kolay değildir. Ayrıca kendiniz için belirlediğiniz programları uygulamak, istenilen en zor işi bile yapmaktan daha zordur. Bir başkası için verilen sözlerin uygulanması veya sizi zorlayan kişilerin istediklerini yapmak daha kolaydır. Buna karşılık kişinin kendi kendine verdiği sözü uygulaması çok zordur. Sadece kendinize verdiğiniz sözü yerine getirmek irade gerektiren bir durumdur. Başka biri için bir şey yapmak ise, onun iradesine tabi olmaktır ve çok daha kolay bir şekilde yapılabilir. Hele söz verdiğiniz kişiyi seviyorsanız, çok kolay yapacaksınız.

Aynı işi, "onun için yapmak" daha kolay iken "kendiniz için yapmak" neden zordur, bunu hiç düşündünüz mü?

Aklınız, kendiniz için belirlediğiniz programı yapmanızı söylerken, duygularınız önünüze çıkan cazip teklifi değerlendirmek için aklınızı çelmeye çalışır. Siz bu sırada ne yapacağınızı bilemezsiniz. Şayet kararınızı belirlerken güçlü duygular uyandıran bir hedefiniz yoksa karşınıza çıkan eğlenceli tekliflere kapılırsınız ve bu sırada uyanan arzular yüzünden önceden kararınızı, programınızı bile unutursunuz.

Kendisine güvenen, yapabileceğine inanan kişinin isteyip de başaramayacağı bir konu yoktur. Dikkatini yönelttiği her işi başarabilir. Planı her ne olursa olsun uygulayabilir. Çünkü inanmak iradeyi güçlendirir.
Yazının Devamını Oku

Mektuplar

25 Mayıs 2007
RUMUZ: GERİ GİDEN GEZEGENGezegenlerin geri gitmesinin ne demek olduğunu açıklamak oldukça uzun bir konu. Özellikle astrolojik açıdan geri giden gezegenlerin her birinin yorumu bu köşede bir yazı konusu hatta bir dizi olur. Doğum haritasında üçten fazla gezegen geri gidiyorsa o harita sahibinin geri giden gezegenlerin sembolize ettiği konularla ilgili bilgilerle donanmış olarak dünyaya geldiği söylenebilir. Bu kişinin zorlayıcı olayları hangi alanlarda ve nasıl yaşayacağını belirlemek için yıldız haritasında hangi gezegenlerin geri gittiğine ve onların konumuna bakmak gerekir.

RUMUZ: EVLİLİK - BURSA

Sizin yükselen burcunuz Yengeç. Kendinizi ortaya koymak için güvenmeye ihtiyacınız var. Son derece duyarlı, hassas ve öngörüsü kuvvetli birisiniz. Sevdiğiniz kişiyle bu yılın sonlarına doğru evlenebilirsiniz. Ancak evlilik tarihini eylül ayından sonra gerçekleştirmenizi tavsiye ederim. Haziran ayında eski konular ve geçmiş olaylar gündeme gelebilir. Karar vermek için uygun zaman değil.

RUMUZ: ÇİĞDEM MERSİN

Sevdiğinizle aranızda uyum var. Onunla ilgili endişeleriniz artmış olmalı. Fakat bu durum sizin hayal gücünüzün oyunundan başka bir şey değil. Dikkatinizi kendinize yöneltin ve isteklerinizi gerçekleştirmek için çalışın. Sevdiğinize endişelerinizi yansıtmayın.
Yazının Devamını Oku

Zig zag çizen gelişim modeli (2)

24 Mayıs 2007
İnsanlığın gelişim sürecini düz bir çizgi üzerine yerleştirecek olursak zig zag çizdiğini görürüz. Anne-çocuk ilişkisi tıpkı DNA sarmalı gibi bir görünüm oluşturacaktır. Sonsuz bir akış içerisinde uzayıp giden bu sarmalın kesişim noktaları muazzam bir enerjinin açığa çıktığı aşama yapma noktalarını işaret eder. Bu noktalar karşılaşma anlarıdır. Ve kaderi bir an olarak değerlendireceğim bu karşılaşmalar, kişinin karşısına çıkan kişiler olabileceği gibi kendi kendisiyle karşılaştığı anlardır.

Kişisel hayatın oluşumu ve gelişimi, insanlığın evrim sürecinin küçük bir modelini oluşturuyor. Yaşayan her bir insan bir çağın gelişim sürecine ayna tutar.

İnsanların birbirleriyle karşılaşmaları, çatışmaları, ayrılmaları ve birleşmeleri tıpkı çağların birbirini takip eden süreci içinde meydana gelen büyük karışıklıklar veya geçiş dönemlerinde oluşan karmaşa ve kaosun bir benzeridir. Bu sırada çok büyük bir enerji açığa çıkar ve bu enerjinin sonucunda yeni bir zaman başlar.

Aşk, karşılaşmaların en şiddetlisidir. Açığa çıkan enerji kişinin farklı bir şuur hali içine girmesine neden olur. Kişi kendisini aşar, coşar, taşar ve tekrar durulduğunda artık başka biri olmuştur. Yeni bir zaman başlamıştır.

Mistiklerin, Tanrı’ya ulaşmak için insana ihtiyaç olduğunu işaret eden sözleri (Tanrı aşkına ulaşmak için insana aşık olmak gerek) insanların karşılaşmalarından doğan enerjinin "zig zag" çizen gelişim sürecinin aşama yapma noktasına gelindiğini gösterir ki bu nokta, hayatımızı etkileyen, yenilenmemizi sağlayan, kendimizi keşfettiğimiz olayların açığa çıkmasında payı olan kişilerle karşılaşma anıdır.

Bu karşılaşmalar çok değerlidir fakat bu enerjiyi kullanmayı başaramayan için yok olma noktasına dönüşebilir. Zaten varlık ve yokluk iç içedir. Aynı enerjinin var oluşa veya yok oluşa dönüşümünü belirleyen ise duygudur.

Aşk, enerjinin yaratıcı biçimde açığa çıkmasını sağlarken nefret, aynı enerjinin yok edici biçime dönüşmesine neden olur.

Aşkla yarattığınızı, nefretle yok edebilirsiniz. Kabul gösterdiğinizi reddedebilirsiniz. Ve hayatımız kabullenmeler ve reddetmelerle doludur. Zig zag çizerek ilerleyen insan düşünür ve öğrenir ve düşünceler zig zag çizerek ilerler.

Kuvvetli duygular uyanıyor

Başak burcunda ilerleyen Ay, duygu ve düşüncelerin hizmet sektörüne ve sisteme yöneleceğini gösteriyor. Özellikle sağlık hizmetleri ve uygulanan yöntemlerin gözden geçirilmesi için kuvvetli duyguların uyanacağını işaret eden gökyüzünün konumu, geleceğe yönelik uzun soluklu çalışmaların yapılabileceğini gösteriyor. Hayalleri sembolize eden Neptün’ü harekete geçiren Merkür, sezgiler, ilham ve yaratıcı fikirlerin uyanacağını işaret ederken Venüs ile Uranüs’ün uyumlu etkileşimi duyguların aniden değişeceğini ve sürpriz aşkların ortaya çıkabileceğini işaret ediyor.
Yazının Devamını Oku

Zig zag çizen gelişim modeli

23 Mayıs 2007
İnsanın hayatına derinden baktığınız zaman maddenin prensiplerini kavrayacak duruma geliyorsunuz. Olaylar ve olaylar karşısında tavırlarını belirleyen insan... İnsanın kendini keşfedebilmesi için olaylara ihtiyacı var. Olayların meydana gelebilmesi için insana ihtiyaç var.

Olayları meydana getiren insana baktığımız zaman, bir reddedişle karşılaşıyoruz. Gerçekleri reddediyor... Var olanı bozuyor ve yeniden yapıyor ve bu yenileniş sırasında kendisinden önce yapılanları, yani reddettiklerini kabul ederek kendisini yenilemeyi başarıyor.

İşte, hayatın en ilginç tarafı burası. Bir atak yapıyor sonra duruyor, geri çekiliyor ve sonra tekrar hamle yapıyor ve ileri atılıyor. Duruyor, geri gidiyormuş gibi görünüyor ve ilerliyor.

Çocuk annesini reddediyor, isyan ediyor ve kendisini kabul ettirmeye çalışırken ortaya koyduğu davranış biçimi büyük annesinin davranış biçimiyle örtüşüyor. Annesi de zaten kendi annesini reddetmişti. Sonra kendi çocuğu da kendisini reddediyor. Bu arada ortaya çıkan çatışmalar, büyük bir enerjinin açığa çıkmasına neden oluyor.

Şayet kendini kabul ettirmeye çalışan anne kuvvetli bir şahsiyetse ve ondan meydana gelen çocuğun isyanı da kuvvetliyse açığa çıkan enerji yepyeni bir oluşumun meydana gelmesi için ihtiyaç olan kuvveti doğuruyor ve ilerleme gerçekleşiyor. l (Sürecek)
Yazının Devamını Oku