Yasemin'ce

Yasemin BORAN
Haberin Devamı

Altın Şehir efsanesi

Amerika'nın keşfinden bugüne kadar yeni topraklar hakkında yüzlerce efsane duyulmuş ve bunlar kayıtlara geçirilmiş.

Bu tuhaf efsanelerin arasında son derece ilginç yaratıklar, ölümsüzlük pınarlarına ve yok olmuş uygarlıklara dair binlerce hikaye var. Mesela uçan kanatlı yılan tanrılar, amazon ormanlarının derinliklerinde akan ve içenlere gençlik sunan pınarlar, zenginlikleri dillere destan olan gelişmiş uygarlıkların göz kamaştıran kentleri ve daha neler neler. Tabii bu kadar ilgi çekici ve merak uyandırıcı yerlere ulaşmak hiç de kolay değil. Çünkü, bu yerlere gidilen yolların üzerinde de yürüyen ölüler, kan içici vampirler ve daha pek çok caydırıcı hikayelerle son derece gizemli ve tehlikeli bir çekicilik kazandırılan efsanevi kentler ulaşılmaz gözükür.

Bütün bu hikayelerin çıkış noktası ise özellikle Güney Amerika'ya ilk gelen İspanyol istilacıları olup macera ve zenginlik arayanları tahrik etmeye yönelik gözükmektedir. Hoş gerçi günümüzde bile altın arayıcıları ve maceraseverler tarafından keşfedilmemiş toprakların derinliklerine gidenlerin sayısı küçümsenmeyecek kadar çok. Hele bir de gidilecek yerde inanılmaz hazineler ve davetkar mücevherler varsa, böylesi tehlikeli bir maceraya atılmak daha bir anlam kazanıyor.

Belki vampir, yürüyen ölüler ve hayalet masalları caydırıcı olmayabilir fakat, balta girmemiş ormanların kuytu köşelerinde sinsice pusuya yatmış tehlikelerin ne çeşit bir tuzak kurduğu bilinemez. Fakat, yine de yabancılar, gizli tapınakların, bilinmeyen uygarlıkların ve hazinelerin yerlerini gösteren haritaları satın almaya devam etmektedirler.

Orta ve Güney Amerika'nın olağanüstü hikayelerinin arasında en fazla ilgi toplayan iki efsane vardır. Bunlardan biri gençlik iksiri, diğeri ise, Altın Şehir efsanesi...

Her nedense Altın Şehir efsanesi gençlik pınarından çok daha büyük bir ilgi çeker ve bu efsanenin peşine binlerce maceraperest düşer. Bu da insanların pratik düşüncelerinin bir işareti olsa gerek. Çünkü, para olmadan sonsuz gençlik ve ölümsüzlük her halde bir işe yaramayacak düşüncesinden kaynaklanıyor olsa gerek.

***

Altın Şehir'e ‘‘El Dorado’’ adı verilir. Bu ad, şehir hakkında ilk söylentilerin duyulduğu sırada şehrin kralına verildiği iddia edilen ‘‘El Hombre Dorado’’ (Altın adam) adından türetilse gerek. Sevilla, Barselona ve Buenos Aires'teki resmi kayıtlara göre son 300 yılda El Darado'yu aramak için tam 72 resmi araştırma gezisi düzenlenmiş. Tabii maceracıların resmi olmayan araştırmalarının sayısını bilmek mümkün değil.

El Dorado hakkındaki ilk haberler 1509 yılında ortaya çıkar. İspanyol fatihi Francesco Pizarro'nun subaylarından Pedro De Orellana ormanda karşılaştığı ilginç olayları anlatır.

Başı olmayan savaşçılar ve altından yapılmış bir şehirden bahseder. Bu şehre ‘‘Manda’’ adı verilir.

Orellana'dan ayrı olarak Pizarro'nun başka bir subayı Belalcazar'daAltın Şehir söylentilerini titizlikle derleyerek ortaya bir kitap çıkartmaya çalışır.

Yerliler, tanrısal bir kökenden gelme olan bir kralın dışardan ışık almayan altın bir evde oturduğunu anlatırlar. Kral, Güneş'in oğlu ve Güneş'in kendisi sayılır. Yüzünün alt kısmı altın bir maskeyle gizlidir. Hizmetçileri bile ona arkaları dönük olarak yaklaşırlar. Kimse yüzünü görmez. Kral yılda bir defa tamamen altın tozuna bulanmış olarak halka görünür ve derinlikler şeytanına kurban olarak göle kıymetli taşlar atar. Yaşadığı şehir tamamen altındandır.

Bütün bunları öğrendikten sonra Altın Şehrin peşine sadece maceracılar değil fırsatını bulan herkes düşer herhalde, diyorum, Yasemin'ce...



Yazarın Tüm Yazıları