Yalçın Küçük Sokak

EĞER Yalçın Küçük’ü tanıyorsanız, eminim yukardaki sokak ismi sizi şaşırtmıştır.

Şaşırmayın, böyle bir sokak ismi yok.

En azından ben bilmiyorum.

Ama şu soruyu da rahatlıkla soruyorum.

‘Ankara’da bir sokağa Yalçın Küçük adı verilir mi?’

Benim cevabım şu.

Allah gecinden versin, ama ölümünden sonra elbette verilebilir.

* * *

Geçenlerde hesapladım.

Hayatımın 17 yılını Ankara’da geçirmişim.

Yani neredeyse doğum yerim olan İzmir’de geçirdiğim zamana eşit bir süre.

Bu 17 yıl içinde Abdullah Cevdet Sokak’tan acaba kaç kere geçmişimdir?

Sokağın adı bana bu kadar aşina olduğuna göre, demek ki epey geçmişim.

Doğrusu Abdullah Cevdet’in hayatını çok iyi bilmiyordum.

Sadece yazarlığı da olan bir aydın olarak tanıyorum.

Ankara Belediyesi sokağın ismini değiştirme kararı alınca, herkes gibi ben de onun hayatının ayrıntılarını okudum.

Bende bıraktığı izlenim ne mi?

Enteresan bir aydın.

Bugün çevremde ona benzer epey insan tanıyorum.

O tipleri şöyle tarif edebilirim:

Hayatı ve düşüncesi zikzaklarla dolu, ilginç ve cesur insanlar.

* * *

Doğan Hızlan gerçek bir araştırmacı gazetecidir.

Onun yazdığı her konuyu ne kadar ciddiye aldığının, üzerinde ne kadar çok çalıştığının en yakın şahitlerinden biriyim.

Abdullah Cevdet haberinin çıktığı gün kütüphaneye gitti ve onunla ilgili çok sayıda belge okudu.

Keza Sefa Kaplan aynı konuda epey arşiv taraması yaptı.

Onların yazdıklarından okuduğum şeyler gözümün önüne çok renkli, çok kişilikli bir insan tipi çıkardı.

Aynı zamanda gönlündeki ve fikrindeki değişimleri rahatlıkla itiraf edebilen bir karakter.

Bir gün Kürt meselesine yakın durmuş.

Bir başka gün Kürtlere karşı çıkmış.

Ermeni meselesinin bazı yanlarına farklı bakmış.

Ama aynı zamanda dönemin iktidarlarına muhalif olabilmiş.

Şimdi böyle bir insanın adını yıllardır özdeşleştiği bir sokaktan indirmenin anlamı var mı?

Sevgili Hasan Celal Güzel, o sokakta oturuyormuş. Sokağının isminin değiştirilmesinden dolayı çok mutlu olduğunu yazdı.

Oysa ben ondan, değiştirilmesine karşı çıkmasını beklerdim.

Çünkü o sokak adı, aynı zamanda insan düşüncesindeki değişimin önemini simgeliyor.

Benim bildiğim Hasan Celal Güzel’in hayatında da çok güzel ve yapıcı varyasyonlar vardır.

Tıpkı benimkinde olduğu gibi.

* * *

Baştaki soruya geliyorum.

Ankara’da bir sokağa Yalçın Küçük adı verilemez mi?

Elbette verilir.

Bir hayat düşünün ki, planlamacılıkla başlamış, Türkiye İşçi Partisi güzergáhından geçmiş, sonra Abdullah Öcalan’la el ele Bekaa Vadisi’ne uğramış, ama akabinde Öcalan karşıtlığına dönüşmüş, solculuktan uzun bir atlama yaparak, herkesi Yahudilikle suçlama kulvarına geçmiş, sonunda Türkiye’deki aşırı milliyetçilerin, askercilerin, hatta Çankaya’nın idolü haline gelmiş.

Sakın imalı bir şeyler söylemeye çalıştığımı sanmayın.

Benim hayatım da böyle helezonlar çizdi.

Bu helezonları hayatımın güzel aksesuvarları olarak iftiharla taşıyorum.

* * *

Bu insanların adını silersek, bu insanların adını vermezsek, sokaklar sadece gri veya kara renkli insanlara kalır.

Herhalde hiçbirimiz hayatımızı, iç karartıcı gri insanların adını taşıyan sokaklarda idame ettirmek istemezdik.

(*) Sakın bu yazıyı kendim için yazdığımı sanmayın. Zira eşime vasiyetim var, başıma bir şey gelir ölürsem, hiçbir sokağa veya meydana adımın verilmesini istemiyorum. İstediğim tek şey İzmir’de doğduğum Kahramanlar 1423 Sokak’taki eve küçücük bir plaket konması. Tabii onu da, şimdi oraya inşa edilen apartmanın sakinleri kabul ederse.
Yazarın Tüm Yazıları