Paylaş
Özal nerede yanlış yaptı?
İnönü, yeni kitabında ilginç gözlemler yapıyor:
ERDAL İnönü'nün ‘‘Anılar ve Düşünceler’’ kitabının üçüncü cildi Doğan Kitap'tan çıktı. İnönü ilk imza gününü bugün Akmerkez'de yapıyor.
İnönü, 500 sayfalık kitabında 1980'lerde yaşadığı süreci akıcı bir dille anlatıyor; birçok gerçeğe de parmak basıyor. Zarif iğnelemeler arasında kendisini de eleştiriyor.
HP-SODEP'in nasıl bir birleşme sürecine girdiğini özel notlarından aktarıyor. SODEP'in demokrasiye nasıl sahip çıktığını, Aydın Güven Gürkan'ın SHP ile birleşmelerindeki katkılarını, yerel seçimlerindeki başarılarını, o dönem birlikte çalıştığı arkadaşlarından anlamlı mesajlar aktarıyor.
Bu arada İnönü, ilginç bir saptama yapıyor:
Özal, ekonomiye ağırlık verirken, demokrasi ve insan haklarını gözardı etmişti.
EKONOMİ-DEMOKRASİ
İnönü bu gözlemini şöyle yazıyor:
‘‘Özal, ülkemizde demokratik hak ve özgürlüklerin kullanılmasında ilerleyebilmek için önce ekonomide gelişme olması gerektiğini savunuyordu. Biz ise bu yaklaşımı kabul etmiyorduk. Gelişmenin, ilerlemenin toplumun her alanında aynı zamanda sağlanması için uğraşmak gerektiğine inanıyorduk. Nitekim, 24.4.1984'te çıkan Cumhuriyet'teki demecimde, sosyal ve demokratik haklar bir tarafa bırakılarak ekonominin düzeltilmesine karşıyız. Sayın Özal'ın hayat felsefesi oldukça dar. Dünyaya sadece ticaret açısından bakıyor, demiştim. Özal, sık sık ekonomik alanda Batı'da yeniden saygınlık kazandığımızı söylüyor. Batı'da saygınlık konusunda görüşünüz nedir sorusuna, saygınlık için gereken değerlerin hiçbiri ihmal edilemez, saygınlık bir bütündür, yanıtını vermiştim. Arkasından muhabir, 'Sağlanan saygınlıkta bir eksiklik mi var?' diye ısrar edince de, sosyal ve demokratik haklar bir tarafa bırakılarak ekonominin düzeltilmesine karşıyız. Ekonomide insan unsuru ağırlıklı olduğu gibi ekonomi dışında da insan unsuru ağırlıklı olmalıdır, demiştim.’’
İşte, Türkiye'nin neden iki yakasının bir araya gelmediği İnönü'nün bu saptamasından da 'açık-seçik' anlaşılmıyor mu?
Bugüne gelirsek; Kemal Derviş de aynı şekilde eleştirilmiyor mu?
Derviş, hep ekonomiden söz ederken ağzına demokrasi ve insan hakları unsurlarını almayarak ihmal etmiyor mu?
Aynı suya iki defa girilmez diye bir söz vardır.
Peki bu ısrar niye?
HİZİP NEDİR?
Kitaba dönelim. Erdal İnönü, SODEP'in ilk günlerinde kendisine ‘‘Hizipten korkmayın, yadırgamayın’’ dendiğini anlatarak, buna karşılık şu yorumu yapıyor:
‘‘Hizip dediğimiz oluşum, bambaşka bir varlık... Adeta parti içinde bir parti... Lideri var, üyeler birbirleriyle her fırsatta haberleşiyor ve zaman zaman parti yönetim kademelerinden ayrı olarak toplantılar yapıyorlar. Asıl olumsuzluk şurada ki, temel amaçları partinin hedeflerini gerçekleştirmek değil, kendi üyelerinin parti içindeki ve dışındaki seçimlerini kazanmasını sağlamak. Böyle bir çıkar grubu olarak çalışan bir hizbin partinin programına yönelik etkinliği ne kadar azaltacağı açık. Ayrıca, belirli bir gelişme düzeyine erişmiş bir hizbin etkisiz hale getirilmesi de çok zor ve zaman alan bir süreç. Bu nedenlerle bizi zamanında uyaran deneyimli CHP'lilerin yerde göğe kadar hakları vardı.’’
Kitapta, Baykal'dan çok az söz ediliyor... Baykal'ın adı sadece dört sayfada (53, 103, 199 ve 231) yer alıyor. İnönü bir yerde Baykal'ın SODEP'te 'henüz umutlarını destekleyecek bir gelişme görmediğini' aktarıyor. Ecevitler'den başka İnönü'nün anılarında en çok Cezmi Kartay, Aydın Güven Gürkan, Cüneyt Canver, Şeref Bakşık, Süleyman Demirel, Muzaffer Saraç en çok isimleri geçen politikacılar.
‘‘Anılar ve Düşünceler’’ kitabını okuduğunuzda 1983 sonrasını öğreniyorsunuz, hem de İnönü'yü özlüyorsunuz.
Üzülüyorum Durmuş!
‘ABİ krizi boşver bu defa bize kulak ver’ diyor 'sağlık memuru mağduru' Mustafa Yuluk:
‘‘4 yıl önce sağlık memuru olarak Sağlık Meslek Lisesi'nden mezun oldum. 4 yıldan beri atama bekliyorum. Yedi sene bekleyenler de var. DMS'den de 78 puan aldım. Gene yok. Hastanelerin hali ortada, yıllardır sağlık memuru alınmıyor. Sağlık Bakanı Osman Durmuş 'Üzülmeyin, bütün sağlık memurlarını alacağım' diye dalga geçiyor. Köşenizden öğreniyoruz ki, o kardeşini atıyormuş...’’
Aklımızı toparlayalım
TOBB, 1990-2000 yılları arasında ekonomik savurganlığın faturasının 195 milyar dolar olduğunu 'Lale Devri' başlığıyla Hürriyet yazdı.
Bu devir 'Lale Devri' olmayıp; papatya, hortumlama, yalan-dolan, talan, vurgun ve soygun devridir. Bu devirde dolarlar havaya savrulmuş, millet ise kavrulmuştur.
Son program aşamasında bazı zorlamaların sonucu olarak siyasiler ve onların uzantılarınca işin vahameti anlaşılır gibi olsa da eski alışkanlıklarını sürdürmek isteyenler bulunacaktır. Böyle bir durum binilmiş dalın kesilmesidir. Son krizle ekonomi çökertilmiştir. Yeni bir toparlanma olmadığı, başarılı bir durum yaşanmadığı takdirde kesilen dalın kırılmasıyla birlikte düşünülmek istenilmeyen buhranların yaşanmasına sebep olunacaktır.
Zaman mevcut olanaklarla, insan aklını en iyi şekilde kullanma zamanıdır. Akılsızca gidilen yolun sonu karanlıktır.
Cafer GÜNDOĞDU
Körfez Havaalanı
19. Dönem Balıkesir Milletvekili Melih Pabuççuoğlu, Körfez Havaalanı'nın (Edremit) yapımını, Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi olarak programa aldıran ve sonuçlandıran kişi olduğunu belirterek ‘‘Yapımına 1993'te başlanan Körfez Havaalanı, 1995'te bitirilmiş, 1996'da Refah-Yol koalisyonu döneminde hizmete girmiştir. Hazine arazisi üzerine inşa edildiğinden, 2500 metre pist uzunluğu olan havaalanı, inşa edilen benzerleri arasında en az para sarfı ile gerçekleşmiştir. Midilli Adası'nın tam karşısına isabet ettiğinden askeri yönden de önem taşımakta, Bergama, Dikili, Ayvalık, Burhaniye, Edremit, Altınoluk, Ayvacık-Assos bölgesine hava ulaşımı sağlamaktadır. Hizmete girişi Erbakan'ın başbakanlığı döneminde olduğundan, Altınoluk'taki yazlığına gitmesi için bu havaalanının yapıldığı yolundaki imaj bunun yapımında emeği geçen kişi olarak beni rencide etmektedir.’’
Hocaya bak!
GEÇEN cumartesi merhum bir amiral eşi olan komşumuzun Selamiçeşme'deki cenazesine gittik. Cenaze arabasına konan iki çelengin görevli hoca tarafından indirildiğini görerek hem üzüldük, hem de müdahale ettik. Cevaptan şok olduk. Çelenklerin indirilmesinin nedeni; 'cenaze geçerken tabut üzerindeki yeşil örtünün üzerinde Arapça yazıyı insanlar okuyamazmış!'
Soruyorum, cenaze geçerken tabut üzerindeki yeşil örtüdeki yazıları kim okuyabilir ki? Merhumenin kızı ve torunu tarafından getirilen iki çelenk cami avlusunda kala kaldı!
Rezan KELLECİOĞLU-FENERBAHÇE
Papatya devri
‘‘TOBB, 1990-2000 yılları arasında ekonomik savurganlığın faturasının 195 milyar dolar olduğunu 'Lale devri' başlığıyla Hürriyet yazdı. Bu devir 'Lale devri' olmayıp; papatya, hortumlama, yalan-dolan, talan, vurgun ve soygun devridir.’’ (Cafer GÜNDOĞDU)
Mafyaya mı başvurayım
BİR okurumuz, üzücü bir olay aktardı. Damadı, kızını sürekli dövüyormuş. Geçen akşam da dudaklarını patlatmış. Şikayet için Ortaköy Karakolu'na gitmişler. İsmini vermeyen bir komiser muavini, kızına rapor alması için yardımcı olmak istememiş. Bu arada orada bulunan bir polis memuru da ‘‘Kocasıdır, henüz boşanmamış, tabii ki döver’’ demiş. Israr üzerine kızını Şişli Etfal'e zorla sevketmeyi başarmış. Karakoldakilerin de, kızının kocasının, DGM'de yargılanan ünlü bir kişi ile yakın arkadaşlığını öğrenmiş. Korkularını bize yazarak, ‘‘Böyle bir olayı sizinle paylaşmak istedim’’ diyor. Şimdi bize sorduğu gibi ailesini korumak için mafyaya mı başvurmalıdır bu anne.
Açıklamalar
MALTEPE'de ANAP'lı Sinan Gedik'in başkan vekili olduğu seçimde DSP'li Tanıl Ermiş ile Ahmet Güngör, boş oy kullandıklarını açıklayarak şöyle dediler: ‘‘DSP'den Meclis'e 15 üye olarak girdik, daha sonra 3'ümüz bağımsız oldu. Bugün gelinen noktada ise DSP grubu, adayında -Yusuf Koçhan- sonuna kadar direttiğinden, hiçbir partiden destek bulamamış ve ANAP-FP anlaşmasına itmiştir. Maalesef hiçbir yöneticisi arkadaşımızı tüm çabalarımıza karşın aday değişikliğine ve Maltepe'de yönetimi bölüşme ile aldığımız 45 oyla oraya gelen bizler, DSP ilke ve felsefeleri ile hizmet verip onlara karşı görev bilincini yerine getirme aşamasında ikna edemediğimizden tepki gösterdik. Hiçbir kişi ve grupla pazarlık görüşmesinde bulunmadık’’
- CHP Kadıköy Belediye Meclis üyesi Av. Ümit Silan da yaptığı açıklamada, Acıbadem Hastanesi ile ilgili plan değişikliğinin İmar Kanunu'na aykırı olduğunu belirterek, ‘‘ Meclis'teki oylamada 6 üye karşı oy kullanmıştır. Bunlar, benimle birlikte 2 CHP üyesidir, diğerleri DSP'lidir.’’ dedi.
MESAJ
1977'den itibaren 3 yıl Meclis'te geçici işçi statüsünde çalışıp, 2000'de bedelli askerlikten yararlanarak 28 günlük askerlik yaptım. Bu arada işime geri döneceğime inanarak borçlandım. Fakat 8 aydır beklememe rağmen hálá görevime geri dönemedim. 18 askerlik yapanlar dönerken ben niye dönemiyorum?
Fatih GÜLSEROĞLU
ANKARA
SANDIKLI'dan Mehmet Ünlü; ‘‘Sandıklı SSK sağlık istasyonu bir doktor tayin edildi, sabahtan akşama kadar binlerce hastayı muayene etmeye çalışıyor, hem o doktora yazık hem bizlere... Ancak, ne hikmetse, bizler 69 km. ötedeki Afyon SSK Hastanesi'ne sevk ediliyoruz. Çalışma ve Sağlık Bakanlığı arasındaki protokol iptal mı edildi ki, Devlet Hastanesi'nde muayene olamıyoruz Sayın Okuyan?
ANKARA'da esnaf mitinginde bazı oda başkanlarıyla ilgili yorumu yapan H.C. rumuzlu okuyucumuzun, Hüseyin Ceylan olmadığını isteği üzerine duyururuz.
Paylaş