Yalçın Bayer: Yağma sırası Toroslar'da...

Yalçın BAYER
Haberin Devamı

Orman ve hazine arazileri yayla evleriyle donatılıyor

Gazeteci ağabeyimiz Acar Şölen postadan çıkan mektubunda şöyle diyor: ‘‘Özellikle kış aylarında, Adana ve Mersin'de emekliliğin tadını çıkartmaya çalışıyorum. Merak etme, hayatımı anlatacak değilim. Adana'nın Pozantı İlçesi'nde yayınlanan Pozantı Gazetesi'ni yolluyorum. İyice oku. Pozantı'nın çamları katlediliyor. Gazete yazıyor, çiziyor, aldıran yok. Sordum; 'Bu gazeteleri Ankara'ya Orman Bakanlığı'na yollamıyor musunuz?' Aldığım cevap 'Hiç ses seda çıkmıyor. Katliam devam ediyor' oldu.’’

'Pozantı'yı incelediğimizde yazılan yazılar orman yağmasının 'belgesi'... Gazete ‘‘Bölge Müdürü duyarlı değilmiş’’ başlığıyla isyan ediyor. Haberden bir özet okuyalım:

‘‘Çukurova'nın gözde yayla merkezi konumunda olan Pozantı ve Akçatekir arasındaki orman arazilerinin yağmalanması doruk noktasına ulaştı. Orman ve hazine arazisi yağmacılığıyla ilgili yaptığımız haberler ise, bazı çevreleri huzursuz etti. Orman Bölge Müdürü kamuoyunun kendisinden beklediği duyarlılığı göstermekten aciz kaldı. Yağmacılık son olarak Çayırlı Yayla ve Armutlu Yayla'yı da vurdu. Sahipsizlik ve yetkililerin duyarsızlığı da bu iştahları artırmaya devam ediyor. Sivil toplum örgütleri, çevreci örgütler ise cılız sesleriyle bu çevreleri pek rahatsız etmiyorlar.’’

SUSTURUCULU TESTERELER

Toroslar'ın zirvesinin aşağısında bulunan tomruk yığınlarının yer aldığı resmin altında ise ‘‘Motorlu testereye yenik düşen çamlar’’ yazısı yer alıyor:

‘‘Pozantı ile Şekerpınarı arasında, Orman İşletme deposuna istif edildiler. Altı ay öncesinde doğaya hayat veriyorlardı. Bir acımasız, insan görünümü altında elinde motorlu testere ile kıydı onlara. Hamidiye'nin yamacında bitmişti çam ağaçları. Katledenler kamufle oldu, çam ağaçları oduna dönüştü. Bugün kar tabakası altında kaldılar. Bahar aylarında ortaya çıkacaklar. Kış aylarındaki orman katliamı, susturucu takılmış motorlu testere ile yapılıyor. Belki de orman vurguncuları, kar tabakası altında kalan bir yöreyi katlediyor. Bu gerçek ilkbaharda ortaya çıkacak.’’

Gazetede TEMA'ya da çatılıyor:

‘‘Ülkemizde doğal hayatı koruma ve erezyonu önlemede etkin bir kuruluş olan TEMA vakfının Pozantı Temsilciliği adeta kış uykusunda. Gelişmeleri sessizce seyrediyor. Doğanın en güzel bitki örtüsü olan ve Çukurova'nın akciğeri ormanlar hain eller tarafından bir bir yok edilirken, TEMA Temsilcisi kamuoyu oluşturmada üzerine düşeni yapmıyor.’’

(Şölen'in verdiği bilgiye göre, TEMA merkezi, bu yazılardan sonra temsilcisini görevden almış. Orman İdaresi ise bu konuda hiçbir duyarlılık göstermiyormuş.)

Gazetede daha vahim haberler var:

‘‘Yağmalamada odak noktası konumunda olan Akçatekir'de bulunan 18 bin yayla konutundan 4.200'ünün kaçak yapı kapsamında olduğu, ancak yıkım kararının çeşitli nedenlerle bir türlü yerine getirilmediği belirtiliyor.’’

ORMANCININ MALİKÁNESİ

Ağaçlar arasındaki konutun resminin altında bir soru:

‘‘Bu malikáne kimin?’’

Kimin olduğu anlatılıyor:

‘‘Ormanda güzel bir malikáne gerdan kıvırıyor. Bu malikánenin sahibinin 'duyarsız' bir ormancıya ait olduğu ve bunu 12 milyar liraya bir yakınına sattığı biliniyor. Ancak yıkılması gereken bu binaya kimse dokunmuyor.’’

Bir haber de Niğde'nin Çamardı İlçesi'nden... Kaymakam Yılmaz Aydın, 'yayla turizmi potansiyelini devreye sokmak amacıyla Demirkazık Konut Yapı Kooperatifi'nin kurulduğunu' bildiriyor.

Kaymakamın söylediğine göre; yayla evleri yapılacak arsanın zemin aşamasına gelinmiş. Evler Adana ve Mersin yöresinde ikamet edenlere satılacakmış. Nevşehir ve Kayseri kapsamında da yayla evlerinin satışı yapılacakmış. Bu durum ilçe ekonomisine önemli katkı sağlayacakmış. Ayrıca, 750 milyar keşif bedelli, Dağcılık Okulu da haziran ayında hizmete girecekmiş...

Denizler, kıyılar, göller, nehirler bitti, sıra ormanlarda...

Hiç durmadan yağmalayın beyler, hiç durmadan yağmalayın.

Ne müsteşarlar varmış meğer!

ANKARA'dan bir telefon... ‘‘Haberiniz var mı?’’ diye sordu.

‘‘Karayolları Genel Müdürü Dinçer Yiğit kurumda çalışan 7 müdürü, Bayındırlık Bakanı Koray Aydın'ın kendi tanıdıkları atanabilsin diye görevden aldı.’’

Halbuki Yiğit, ANAYOL döneminde görevden alındığında yeniden göreve dönmek için 2.5 yıl süren bir hukuk mücadelesi vermişti.

Yiğit kuruma 15-20 yıl arası hizmet vermiş bu müdürleri görevden almadan önce tek tek görüşmüş, onlara gerekçe olarak ‘‘Bakan'a yer açmak zorundayım’’ demiş.

Görevden alınanların ortak özelliği hizmet sürelerinin uzun olmasıymış. Genel Müdür Yiğit bu kişilere, ‘‘Dava açmak uzun ve zorlu bir süreçtir’’ diyerek dolaylı olarak dava açmamalarını da ima ediyormuş.

Atamalar ‘‘görevlendirme’’ yoluyla yapılmış. Müdürler örneğin APK emrinde mühendisliğe, yani ‘kızak göreve’ çekilmiş. Yerine gelen kişi de ‘geçici görevle’ atanıyormuş.

Bu operasyona karşı dile getirilen ortak düşünceyi şöyle aktarıyor okurumuz:

‘‘Dinçer Yiğit, eski bakanı Yaşar Topçu'ya karşı hukuk mücadelesi verdi. Ama şimdi onur mücadelesi veremiyor. En acısı da CHP döneminde genel müdür olan bir kişi, politik atamalara, MHP kadrolaşmasına alet oluyor.’’

Görevden alınanlar; Jeodezi Fotogometri Müdürü, Bilgi İşlem Müdürü, Eğitim Müdürü, Personel Müdürü, Malzeme Laboratuvarları Müdürü, Asfalt Şubesi Müdürü, ÇED (Çevresel Etki Değerlendirme) Müdürü'ymüş... Aralarında yıllarını Karayolları'na vermiş ve kalifikasyonları çok iyi, ODTÜ'de ders veren, iki üniversite bitirmiş kişiler varmış.

Koray Aydın, hani partizanlık yapılmayacaktı?

MGK

‘‘MGK'da asker ne yapıyor? Sivil otoriteye milli güvenlik danışmanlığı yapıyor, tavsiyede bulunuyor. MGK'da askerin konumu odur. Ama onu adama anlatamıyoruz. O MGK'da çıkan kararı 'hükümete muhtıra' olarak anlıyor. Öyle bir şey yok ki.’’

(E. Orgeneral Çevik Bir)

LÜLEBURGAZ'dan yazan ve iki çocuğu üniversitede okuyan Asiye Kayaarslan haykırıyor: 'Türkiye'de belli geliri olan ve çocukları üniversitede okuyan tüm aileler gibi (karı-koca emekliyiz) şimdiki harçları zor öderken, hazırlanmakta olan ve milyarları bulan harç parasını nasıl ödememiz bekleniyor? Bu demek oluyor ki parası olanın çocuğu okusun, parası olmayanın çocuğu okumasın, cahil kalsın. Bu Anayasa'ya aykırı değil mi? Sayın Ecevit, Bahçeli, Yılmaz bu konuyla ilgilenir misiniz? Ve de YÖK Başkanı Gürüz ne diyor?''

‘‘ANKARA'nın taşına bak /Memurların maaşına bak /Zamlar bizi esir almış /Şu politikacıların işine bak.’’

(Mehmet Atılgan-KIRŞEHİR)

Yazarın Tüm Yazıları