Yalçın Bayer: Tansu Hanım'dan partimi geri istiyorum

Yalçın BAYER
Haberin Devamı

Sayın Tansu Çiller'den davacıyım. Nedenini anlatayım: Çocukluğum parti binaları içinde geçti. Annem CHP'li, babacığım da koyu DP'liydi. Ben de babamın partisini tutardım. DP Gençlik Kolları'nda senelerce çalıştım. Benimle olanlar milletvekili oldu. Başka partilere geçti, ben hiçbir zaman partimi bırakmadım. Sayın Ecevit'in yanında sanatçı Şenay bayrak sallarken, ben Ankara'da Sayın Süleyman Demirel'in yanında kadınlar birliğinin bana giydirdiği milli kıyafetle halkı coşturuyordum. Canla başla, heyecanla görev yaptım. Bunu herkes bilir; yanımda da sayın büyüğüm İsmet Sezgin vardı.

AP, DYP sevgisi bizde köklenmişti.

Sayın Tansu Çiller'in kadın olarak seçilmesi, ilk davranışları hoşumuza gitmişti. Ancak bizi kandırdı. Kendi menfaatlerini, halkın menfaatinden üstün tuttu. Kavgacı bir tutum sergiledi. Kendine partide 'familya' kurdu. Tanımadığımız insanları başımıza getirdi. Artık parti bizim partimiz olmaktan çıkmış; eskisi gibi gittiğimiz zaman kucaklaşamadığımız, bize tepeden bakan insanlar gelmişti. Temel taşları yerinden oynatmıştı.

İlk milletvekili seçildiğinde yeni il binasında sonuçları Tansu Hanım'la beraber izlemiş, ona ilk kahvesini ellerimle vermiştim. Gözlerindeki ifadeyi hiç unutmam; sevinç yoktu, hırs vardı. Demek milletin vekilliği ona yetmiyordu. Gözü yukarılardaydı. Fırsat eline geçti, ama hırsı, yanlışlıkları partinin dağılmasına sebep oldu.

Hep 'ben' diyordu.

İşte hırsı DYP'yi bitirdi. Hayatımda ilk defa, o kadar aramalarına rağmen bu seçimde partiye gitmedim. Yalnız bir kere gidip, 'Artık bu partiye oy vermeyeceğimi, Tansu Hanım bu partiden gitmezse çalışmayacağımı' bildirdim. Başka partiye oy vereceğimi, bağıra bağıra söyledim. 'Ben vermiyorsam kimse vermez' dedim. Aslında çoğu da benim gibi düşünüyordu.

Artık Tansu Hanım, partimi geri versin, yolu açık olsun. Ona başka yollarda başarı dilerim!

Aynur AYDAN-İSTANBUL

CHP nerede

yanlış yaptı?

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın açıklamalarından önce çeşitli medya kuruluşlarına, ‘‘Baykal ve arkadaşları 24 saat geçmeden istifa etmeleri gerekir’’ dediği saatlerde, ‘‘CHP'ye hazırladığı yeniden yapılandırma programını, vakıf kaynaklı bazı arkadaşlarıyla bir haftaya kadar açıklayacağını’’ bildiriyordu Ercan Karakaş...

‘‘Sorun genel başkan sorunu değildir; yapısaldır’’ diyen Karakaş, ‘‘Siyaset yapma anlayışı, örgüt yapısı, toplumsal tabanla olan ilişkiler gibi söylemleri yeniden tanımlamamız lazım’’ diyor.

- Altı ok var mı programınızda?

- Tabii ilke olarak bir şey demiyorum, olacak... CHP programında, evrensel sosyal demokrasinin ilkeleri de -eşitlik, özgürlük, dayanışma, sosyal adalet, demokrasi- bulunuyor. Dolayısıyla bunlar çelişen şeyler değil, önemli olan hem evrensel, hem ulusal değerlerimize uygun bir program ortaya koymak...

Karakaş'a; CHP'nin yanlışlarını soruyoruz... Anlatıyor:

PROTOKOLE UYULMADI

- SHP-CHP birleşme protokolünde, birleşmenin sağlam oluşturulması için partinin yeniden yapılandırılması gerekiyordu, yapılmadı. Örgüt yapısı yenilenecek, daha üretken bir parti yapısı olacaktı; yapılmadı.

- 1995 seçimlerindeki sonuçlar aslında sinyaldi. Bu yenilgiyi tartışalım dedik; Baykal ve arkadaşları dikkate almadı.

- Muhalefet stratejisi, PM ve Merkez Yürütme Kurulu'nda görüşülerek alınması gerekirken, Baykal bunu hiçbir zaman yapmadı. Kararlarını organlar dışında belirledi.

- ANASOL'a destek verilirken, belli toplumsal sorunların çözümünde dayatmacı olabilirdi. Örneğin, bu destek karşılığında iş yasası, işsizlik sigortası ve demokratikleşme gibi konularda gücünü kullanmadı.

- Hükümetin düşürülmesi doğruydu, ancak izlenen yöntem yanlıştı. Bu karar, organlara danışılmadı. 'Düşük profilli hükümet' modelinden toplum tedirgin oldu.

- Hükümet düşürüldükten sonra iki büyük hata yapıldı. Yalım Erez'e hükümet kurma görevi verildiği zaman 'eşit temsil' istendi. Temsil, güce göre olur. Ardından görev Ecevit'e verilince ‘‘Yadırgadım’’ dedi. İkisi de yanlıştı. Kurulacak bir hükümete yardımcı olunması gerekiyordu.

- Parti içindeki demokratik olmayan yönetimden ötürü gidenler, adeta memnuniyetle karşılandı.

- Kontenjanlar yanlış kullanıldı. Örgütten sorumlu bir genel sekreter yardımcısı, kontenjan adayı göstermemeliydi. Rıdvan Budak kaçırılmamalıydı.

- (Halkın hiç yanlışı yok mu?) Olmadığı kanısındayım. Baykal, iki ay önce 'partimi düşünerek istifa ediyorum' deseydi, oy oranımız % 15 olurdu.



Yazarın Tüm Yazıları