Yalçın Bayer: Balkan çılgınlığı

Yalçın BAYER
Haberin Devamı

Gaş ailesi bir asırdır üçüncü sürgünü yaşadı

‘‘Alişimin kaşları kara/Sen açtın sineme yare/Bulamadım derdime çare/Ah gördünüz mü civan Alişimi/Tuna boyunda, Serez yolunda...’’

Aliş sevdalı... Sevgilisi Zeynep'i ararken, bütün Balkan ülkelerini geziyor.

İşte bu Balkan türküsü asırlardan beri yürekleri yakıyor.

Balkanlar'ın çokkültürlü sosyal yapısında, Gaş ailesinin yüzyıldır süren kaderi de aynı Aliş gibi... Dört nesildir, Balkan topraklarında sürülüp durmuşlar; son durakları Türkiye...

Sırplar'ın Arnavutlar'a ve Türkler'e karşı bilinen nüfusu 'seyreltme' girişiminin ezikleri; 'etnik ayrımcılığın' kurbanları...

Hayrettin Gaş, Kosova'nın başkenti Priştina TV'sinin 'birleşik yayınlar sorumlusu... Öğretmen, teknik ve gazetecilik okullarında 20 yıl öğretmen olarak Türkler'e dersler vermiş; 25 yıldır da Türkçe TV programları yapıyor.

Dört çocuğu ve torunları ile tam bir perişanlık yaşıyor. İnşaat mühendisi olan oğlu, üç çocuğu ile bir gece otobüsle kaçmış, arkasından Gilan bombalanmış... Evli diğer oğlu Karadağ'da; büyük kızı da Saraybosna'da Sırp arkadaşlarının yanlarına sığınmışlar.

Kendisi de geçen hafta eşi ve küçük kızıyla birlikte sığındıkları Üsküp üzerinden uçakla Türkiye'ye gelmişler.

DEDEM VE BABAM

- Gaş, nedir bu kaderiniz?..

- Mutluluk ve acılarla doludur geçmişimiz. Atalarımız, Balkanlar'da fetihler oldukça Konya tarafından gönderilmiş... '93 Savaşı' sırasında dedemler perişan olmuşlar; 1878'de oturdukları Vranya'dan -Sırbıstan'ın güneyinde- Türkiye'ye doğru göçe koyulmuşlar. Ancak, Sırplar arabalarını yakmışlar. Onlar da Türkler'in egemen olduğu Kosova'ya bağlı Gilan Kenti'ne sığınmışlar... Orada kalmışlar... 2. Dünya Savaşı sırasında babam, Sırplar tarafından kurşuna dizildi. Ben dört-beş yaşındaydım... Şimdi de canımız gitmeden üçüncü sürgünü yaşıyoruz...

'Sırp kasabı' olarak bilinen çete reisi 'Arkan'ın adamları bir gün evlerinin kapılarını kırıp içeri girmiş, 'Haydi dışarı' demişler. 20 dakika süre vermişler.

Bir tek kimliklerini alabilmişler yanlarına.

(1989'da Jivkov'un kapı dışarı ettiği Bulgaristan'daki soydaşlarımız ise hiç olmazsa eşyalarını getirebilmişlerdi.)

‘‘Halbuki bizler kardeşçe yaşıyorduk. Kimseden baskı görmüyorduk.’’

Korkutucu 'etnik temizlik'le birlikte NATO'nun bombaları yağmaya başlamış...

Hayrettin Gaş, TRT'nin Yugoslavya'da çektiği '4. Murad', 'Hacı Arif Bey' ve 'Aliş' filmindeki roller almış, reji yardımcısı olarak görev yapmış.

HUKUKEN YOKLAR

Kırklareli Gaziosmanpaşa mülteci kampında bunları konuşuyoruz.

3500'ü bulan Arnavut ve Türk'ün tümü memnun... ‘‘Su, süt içiyoruz burada... Hiçbir sıkıntımız yok. Allah, Türkiye'yi başımızdan eksik etmesin’’ diyorlar. Bunalım geçiren genç kızlar olmuş; sevgililerinden haber alamazken... Çadır yaşamına alışmak zor. 15 günlük süre içinde 1700 kişi sağlık taramasından geçmiş, bir çocuğun kansere yakalandığı anlaşılmış. Protez yaptıranından tutun da, Kırklareli'ne gidip makyaj malzemesi ve pabuç alanlar olduğunu öğrendiğimizde vali bile mutlu olmuş..

Vatan topraklarını özlemekten başka bir şey düşünmüyorlar. Bazılarının İstanbul'da akrabaları olmasına rağmen, burada oturmak istiyorlar. ‘‘Yakınlarımıza yük olmak istemiyoruz’’ diyorlar.

NE DE OLSA VATAN

Hemen çoğu dönmek istiyor...

Vali Kemal Önal, önemli bir soruna değiniyor:

‘‘Gelenler hukuken bir anlamda yok sayılabiyorlar. Sadece kimlikleri var. Tapu kayıtları imha edilmiş.. Biz bunları sorguluyoruz, aile reislerinin beyanlarını alıyoruz. Geldikleri ülkedeki işleri, adları, aile bireylerinin sayısı, Kosova'daki mal varlıklarını kaydediyoruz. Bu işlem çok önemli. Parçalanmış ailelerin birleştirilmesi ve savaş sonrası ülkelerine dönenlerin oradaki haklarının kaybolmaması için BM de buna önem veriyor.’’

Kamp, yedi 'mahalleye' bölünmüş, başlarına da birer yönetici atanmış. Sanki minik bir 'Kosova Cumhuriyeti'... Tatilya eğlence merkezi; her gün 100 çocuk istemiş... Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, 23 Nisan Bayramı dolayısıyla Türk ve Arnavut çocuklarını Ankara'ya çağırmış.

Her şey güzel de herkes; bombalamanın bitmesinden sonra Kosova'ya dönmekten başka bir şey düşünmüyor.

Ama o kadar zor ki... Balkanlar her zaman çılgındır. Bunu ne Batı biliyor, ne de Amerika... Türkiye'ye çok akıllı politikalar yürütmek kalıyor.



Yazarın Tüm Yazıları