Yakarak enerji üretmek yenilenebilir mi

DÜNYA üzerinde kullana-bileceğimiz enerjinin üç kaynağı vardır:

Haberin Devamı

1- Güneş, 2- Jeotermal, 3- Nükleer. Fosil yakıtları yaktığımızda, yakıtı oluşturan fosilin yaşarken güneşten aldığı enerjiyi kullanırız ama fosil yakıt için güneş enerjisi demeyiz. (Dolayısıyla ‘yenilenebilir’ de değildir.)
Yenilenebilir enerji tarif edilirken, enerji kaynağının biz kullandık diye bir zarar görmemesinden söz edilir. Yani o enerjiyi biz kullansak da kullanmasak da ‘kaynak’ enerji üretmeyi sürdürecektir. Güneş, rüzgâr ve dalga enerjisinde olduğu gibi...
Bu konuda en önemli çarpıklık, biyo-yakıt ile başladı. Önce gübreden, sonra tarımsal atıklardan ve son olarak da yakıt amaçlı üretilmiş endüstriyel bitkilerden biyo-gaz ve biyo-dizel gibi ürünleri “ekonomik” bulan yatırımcılar söz konusu yöntemleri SEKTÖR haline getirdiler...
Niye bunları anlattım?
1- Yakma işlemine dayalı hiçbir yöntem yenilenebilir değildir!
2- Hele tarım alanlarının, insan kalabalıklaşması, endüstriyel işgal ve kirlilik gibi nedenlerle hızla azaldığı bir ortamda yakıt üretmek için ‘tarım’ adı altında bitki üretmek, içler acısı bir haldir!

Haberin Devamı

KAVRAM MESELESİ

Yakma işlemi ‘yenilenebilir’ bir süreç olmadığına göre; gerek fosil yakıtları, gerekse gübreleri ve bitkileri yakmak da yenilenebilir değildir. Kamu, bu tür konuları bir otorite aracılığı ile yönetir.
Kamu otoritesi, toplumu (hatta tüm dünyayı) ilgilendiren konularda faaliyet göstermek isteyen birisi çıkıp da, fabrikasında, sırf canı istiyor diye, gerekli imkânları sağlayıp atom bombası yapmaya kalkmasın diye vardır! Her faaliyeti yapmak için ilgili ‘kurumdan’ izin almak gerekir. Bir toprak ağası düşünün; canı yüzmek istedi diye, arazi onun diye ortasına gölet yapamaz, arazisini asfaltlayıp havaalanı da yapamaz...
Konunun uzmanı otorite, bir projeye ‘yenilenebilir enerji tesisi’ izni (ya da ruhsatı) verirken yakmanın nasıl bir yenilenebilirlik olduğunu –en azından- kendisine açıklayabilmelidir.
Kamusal hizmet içeren liman, okul, hastane ve elektrik santrali gibi projeler, nerede, ne büyüklükte ve hangi teknik özelliklerde kurulacağını OTORİTE belirler...
Bu tür işletmelerin yapımı ve işletmesi de LİSANSLANDIRILIR! Bu lisans için yatırımcılar, girişimciler yarışa girerler... Mesela; EPDK, 1 Kasım 2007 tarihinde, Türkiye genelinde rüzgâra dayalı Yenilenebilir Enerji Santralı ihalesi yaptı. Şartları yerine getiren birçok girişimci, elindeki arazi için LİSANS almayı başardı. Bu lisans ihalesinde başvuru süreci sadece 24 saat sürmüştü!
O tarihte, rüzgâr gibi gerçek anlamda ‘yenilenebilir’ olan bir enerji türü için; ihale düzenleyen otorite vardı...
Peki ama, şimdi canı isteyene, istediği yerde, istediği şartlarda ihalesiz yenilenebilir enerji tesisi kurma izni verilecek aşamaya nasıl gelindi?

Haberin Devamı

ENERJİNİN HAYVANİ BOYUTU

İthal sığırların, iç piyasaya sürülmek için doldurulduğu depolarda, maliyetleri düşürmek için vahşet denilecek şartlarda bekletildiğini anlatmaktan sıkılmadım! Ama bu depoların işletmecilerini, ithal ettikleri ucuz et kadar bekletilen hayvanlardan elde edilen gübre de iştahlandırabilir.
Yüzbinlerce hayvanın onbinlerce ton gübresini ‘yenilenebilir’ kavramının çarpıtılması sayesinde alınacak lisans ve ruhsatlar ile yakıta dönüştürmek, birilerinin ‘petrol şeyhi’ rüyası görmesine yol açabilir.
Ama bu rüya; tarım için, çevre için ve insanlık için kâbustan başka bir şey değildir!
Murat SEVGİ
http://twitter.com/muratsevgi

1 Mayıs

BUGÜN 12.30’da Taksim Kazancı Yokuşundayız: 1 Mayıs 1977 katliamını protesto etmek, katillerini unutmamak ve sorumlularının yargılanmasını ısrarla bir kez daha talep etmek, meydana ve katılama dönük taleplerimizi ifade etmek için bir basın açıklaması düzenleyeceğiz.
78’liler Girişimi

Haberin Devamı

Ayrandan sarmısağa

BAŞBAKAN Erdoğan gündem değiştirerek Apo’nun tartışılmasını istemiyor.
Milli içki ayranmış! Dünyanın hangi ülkesinde bir başbakan böyle konularla uğraşır ya da beyan verir ki?
1 kg soğan: 1.89 TL
250 gr sarmısak 3.89 TL
Başbakan’ın bunlardan haberi var mı?
Alişan ÇOLAK

Biliyor musunuz

- SO-DEV’in düzenlediği Yerel Yönetimler Okulu’nda, yeni dönem 12 dersin pazartesi ve çarşamba günleri 18.30-20.30 arasında Taxim Hill Otel’de başlayacağını (bilgi ve kayıt www.sodev.org.tr/sodevmerkez@gmail.com)...
- TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyesi ve Uludere Alt Komis-yonu’nun CHP’li üyesi Ankara Milletvekili Levent Gök’ün, alt komisyon raporuna hazırladığı muhalefet şerhini bu kez kitaplaştırarak gazetecilere, STK’lara ve CHP il ve ilçe örgütlerine gönderdiğini...

Haberin Devamı


Ayran!..


PATRONUN esprine gülünürmüş mecburen... Eski ve çok sevdiğim bir ayran fıkrası vardır, hemen nakledeyim.
Zamanında kuzenlerime anlatmıştım iki gün sonra gülmüşler...
”Adam belalı ve çok azılı,ünlü bir kabadayı,son büyük olayından sonra uzun süreli kaldığı hapishanede büyük bir yemin eder ve tövbekar olur... Dışarı çıkınca bir daha asla külhanbeyliği, kabadayılık yapmayacağım, hayatımın geri kalanında namusumla çalışıp helal para kazanacağım diye... Ve çıkar bir gün hapisten, şaşkınlık içersinde ne iş yapacağını düşünür ve Haydarpaşa tren garının önünde sırtındaki şıracı, kabı sunumuyla başlar ayran satmaya; “ayran ulen ayran!” diye...
Bugünlerdeki popüler kültür dalında Oskarlık “milli içki ayran” muhabbeti artınca benim de aklıma bu geldi... Malum meşhur diyetisyenimiz Prof. Dr. Canan Karatay da bugünkü gazetelerde bahsetmiş gerçekten ayranın çok sağlıklı bir içeçek olduğundan...  Diğer birkaç süzme de; milli içkinin esasen rakı olduğunu tek ortak noktalarının ise ikisinin de beyaz olduğunu ancak birinin ‘tostla’, diğerinin de ‘dostla’ daha iyi gideceğini yazmış... Ya görüyorsunuz ne günlere kaldık, böylelikle, bu belirsizlik ortamında en azında milli içkimiz belli olmuş oldu, daha ne olsun, keşke herkes bunu yapabilse... Hayır şimdi bazılarınızın hani eski Milli Eğitim Bakanımızın meşhur söylemi olan, ”Şu okullar olmasa ne güzel idare ederdim Miili Eğitim Bakanlığını” dediğini hatırlattığını duyar gibi oluyorum da, ne yani yoksa şimdi de “Meyhanelerimi kapatalım” demenize hiç mi hiç anlam veremiyorum... Mikserliğin de gereği yok, hani!
Bir de aklıma gelen şey “laiklik” nedir diye sormuşlar Van’da, bilge bir dedeye o da harika bir cevap vermiş:
“Herkes layık olduğu gibi yaşar diye, kahve sevenler kahvede cami sevenler de cami de yaşar” diye... Daha hakkında karar verilememiş bir ülke, bizim ülkemiz maalesef, neyse ki önemli meselelerden biri daha  halledilmiş oldu...
Daha da fazla “kabartmayalım ayranı”... Sonra derler ki “Ayranı yok içmeye...”, gerçekten, ama gerçekten ayran zaten dilimizde de milli olmuştu, sadece gerçek hakkettiği yere konulmuş oldu, hepsi de bu bence!
Rafet SUYABATMAZ

Haberin Devamı

Kanun değiştirilirken neden Sayıştay’a başvurulmaz

“ADIM Kemal TAŞTEKİN Sayıştay Denetçisiyim..
Ak Parti milletvekilleri tarafından Sayıştay Kanunu’nunda değişiklik öngören teklif TBMM Başkanlığına sunulmuştur.  Söz konusu teklifle ilgili olarak daha önce bazı basın organlarında “yönlendirmenin bir neticesi olarak, Sayıştay yargısının ve denetimini güçlendirileceği ifadeleri yer almaktadır. Ancak bu haberler ne yazık ki gerçeği yansıtmamaktadır.
İlk olarak şunu ifade etmek isterim ki; 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu’nda önemli değişiklikler yapılmasını öngören bir kanun teklifinin hazırlanması safhasında Sayıştay görüşüne başvurulmamış, yapılan çalışmalarla ilgili bizlere ve idaremize hiç bir şekilde bilgi de verilmemiştir.
Yapılan değişiklikler getirdiği sonuçlar kısaca şöyledir:
Sayıştay raporlarının TBMM’ye gönderilmesi ve kamuoyuna ilan edilmesi kaldırılmaktadır. Böylece Denetçiler tarafından hazırlanan raporlar halktan ve ilgili kişilerden kaçırılmaktadır. Sayıştayın denetim alanı daraltılmaktadır. Sayıştay yargısı hukuk bilgisine ve tecrübesine dayalı adil bir yargı yeri olmaktan çıkarılmakta, keyfiliğe açık, idari bir işleve dönüştürülmektedir. İdari görevlerde bulunan kişiler arasından 5 yıllık süre için görev yapmak üzere Sayıştay savcısı seçilmesi öngörülmektedir. Savcılık ve hâkimlik işlevlerinin müfettişlik veya yöneticilik görevlerinden gelen kişiler tarafından yürütülmesi uygun değildir. Bu düzenlemelerin yargıyı güçlendirmek yerine zayıflatacağı, Sayıştay yargısına olan güveni temelinden sarsacağı açıktır. Farklı bir misyon çizilen savcılık müessesi denetçiler ile üyelerin bağını koparmaktatır. Artık sadece yürütmeden gelen kişilerin(savcılar) uygun gördüğü hususlar Sayıştay yargılama daireleri tarafından yargılanabilecektir.
Kısacası…. Sayıştay’ın bağımsızlığı ve tarafsızlığı ortadan kalkmaktadır. Belediyeler, Üniversiteler, Bakanlıklar vb. hesapları denetleyenlerin raporları meclise gitmeyecektir. Bu şekilde kanununun yasalaşması halinde Bürokratların keyfi uygulamalarına dur diyen olmayacaktır. Bu kanun teklifinin içeriğinin ülke menfaatlerine aykırı olduğu, halkın vergilerinin ne şekilde harcandığı hususuna aykırılık teşkil ettiğini ve yapılan hatadan geri dönülmesinin uygun olacağının kamuoyu bilgisine sunuyorum.”


Atatürk Bulvarı’nın 7 kilometresine adı verilen Bekir Bozdağ’a zor soru

YOZGAT’ın Yerköy ilçesinin Belediye Başkanı Mehmet Ağaoğlu, Meclis üyelerine önce vatan, bayrak, Ulu Önder Atatürk, silah arkadaşları ve bu vatan için şehit ya da gazi olmuş kahramanlarımız için 1 dakikalık saygı duruşu yaptırıyor. Daha sonra numarataj çalışmasında sorunlar çıktığını ifade ederek toplam 8 kilometre uzunluğundaki Atatürk Bulvarının Ayanoğlu ve Haşim Kılıç Mahallesindeki bulvarın Atatürk Bulvarı olarak kalmasını, bulvarın devamı olan kısma ise Bekir Bozdağ Bulvarı adının verilmesini oylarınıza sunuyorum diyerek oylatıyor.
Böylece 8 kilometrelik bulvarın 1 kilometrelik kısmı Atatürk adını taşımaya devam ederken, 7 kilometrelik bölüm Atatürk adı yerine Bekir Bozdağ adını almış bulunuyor.
Ancak MHP’li Belediye Meclis üyeleri, yanlış anlama nedeniyle karar lehinde oy kullandıklarını ve imzalarını açıklıyorlar.
CHP Ankara Milletvekili Levent Gök, Başbakan Yardımcısı BekirBozdağ’a soruyor:
“Yerköy Belediyesi’nin Atatürk’ün adını taşıyan bir bulvara sizin adınızı vermeye ilişkin karardaki Atatürk’e olan saygısızlığının farkında mısınız? Bunu nasıl karşılıyorsunuz? Yolun 7 km’lik kısmına adınızın verilmesine ilişkin bir görüşme yapılmış mıdır? Bu konuda bir talepte ve telkinde bulundunuz mu? Belediye Meclisi rararına karşı bir itirazınız olacak mı? Bu konuda ne yapmayı düşünüyorsunuz?”

 

Yazarın Tüm Yazıları