Venedik’te Düğün

Venedik'te ancak ölünür. Barok acılarda ölünür. Veya intihar edilir. Ama Venedik'te asla evlenilemez. Böylesine bir eylem kentin mitolojisine hakaret olur. Suç addedilir. Ve bu suçu nasıl olur da Amerikalı sinemacıların belki en Avrupalısı olan Woody Allen işleyebilir ? Bakın şu Woody Allen'in yaptığı işe! Sen tut o Soon Yi denilen o küçümen ve egzotik kızla evlen... Hayır ben ahlakçı değilim, New York'lu dahi sinemacıyla manyak Mia Farrow'un evlatlığı arasında kırk yaş fark varmış, buna söyleyecek bir şeyim yok.Her ne kadar kendi hesabıma ‘‘Lolita’’ fantazmalarını hiç kullanmasam bile, alan razı satan razı olduktan sonra gerisi ne beni, ne de başkasını ilgilendirir. Bu konuda bizlere halt etmek düşer.Üstelik, Woody ‘‘Manhattan’’ filminde genç Margaux Hemingway'i baştan çıkartarak ne tür temayüller taşıdığının işaretini zaten vermişti, dolayısıyla Soon'la nikah masasına oturmasını teorik olarak doğal karşılamak gerekiyor.Ama teori başka, pratik başka...* * *EVET başka, çünkü insaf eyleyiniz, Büyük Hemingway'in o emsalsiz güzellikteki torunuyla bu ablak suratlı Yi karşılaştırılabilir mi ? Böyle bir estetik gaflete düşülebilir mi ?Zaten bu Allen'in kaçıncı midesizliği ? Kaçıncı gafı ? Kaçıncı potu ?Daha önce de o canım Diane Keaton'u bırakıp Mia Farrow adlı gudubet ve ruh hastası kadınla başgöz olmamış mıydı ? Hatuna ‘‘Kahire'nin Eflatuni Gülü’’ ve ‘‘Hanna ve Kız Kardeşleri’’ gibi iki harikulade filmde rol vererek ağzımızın tadını kaçırmamış mıydı ?Cezasını da çekti... Fazlasıyla çekti...Hatırlayın, kendisininkilerin yanısıra Soon dahil bir düzine de evlatlık edinmiş olan bu tıbbi vakka yaratık Woody'nin Çinli kızla aşna fişne yaptığı farkedince, hem intikam almak, hem de haybeden nafaka kopartmak için Yönetmenin sübyancı olduğu iftirasını atarak ortalığı vaveylaya vermişti.Adamcağız paçayı zor kurtardı. Üstelik, kendimi övmek gibi olmasın ama biraz da benim sayemde kurtardı.O sırada New York'ta bulunuyordum ve ‘‘Hürriyet’’e yazdığım iki ayrı makalede Allen'i şiddetle savundum ve kendisine kefil olduğumu duyurdum.Tamam bu konuda yine savunmaya devam ediyorum, fakat önce Mia, arkasından Yi derken fetiş sinemacım artık beni ciddi halde hayal kırıklığına uğratıyor.* * *GELELİM tekrar şu Soon Yi'le evlilik meselesine... Doğru, ben yine kendi hesabıma Asya masajlarından zerre kadar hazetmem.Kadın bab'ında gerçek bir ırkçıyım. Sarı, kara, kırmızı bana söylemez. Ama inanın, Woody'ye kızmam onun Çinli bir dişiyi tercih etmiş olmasından da kaynaklanmıyor. N'apim, paşa gönlü öyle çekiyormuş ve keyfi bilir...Üstelik eminim, hatun çok yakında yalnız Çin masajı değil Çin işkencesi de yapmaya başlayacaktır ve Allen tekrar New York'lu Yahudi kadınların dayanılmaz cazibe ve yumuşaklığını arayacaktır.Kendi düşen ağlamaz...* * *HAYIR, benim Woody Allen'e yeni evlilik konusunda en çok bozulduğum nokta, çiftin nikah masasına Venedik'te oturmuş olmasından kaynaklanıyor.Düşünebiliyor musunuz, ilk anlarından beri çok hayran olduğum mükemmel bir sinemacı ve her nasılsa onu tongaya bastırmış egzotik kızcağız dünya evine girmek için, Thomas Mann'ın o olağanüstü romanından bir o kadar olağanüstü Luciano Visconti'nin ‘‘Venedik'te Ölüm’’ filmini yapmış olduğu kenti seçiyor.Üstelik, nikahı şehrin belediye başkanı kıyıyor. Daha üstelik, bizimkiler balayını ‘‘Ritz’’ otelinde geçiriyor...* * *YOK, yok, bu kadarını affedemem !..Venedik'te ancak ölünür... Barok acılarda ölünür... Veya intihar edilir... Ama Venedik'te asla evlenilemez...Böylesine bir eylem kentin mitolojisine hakaret olur. Suç addedilir.Ve bu suçu nasıl olur da Amerikalı sinemacıların belki en Avrupalısı olan Woody Allen işleyebilir ? Hangi akla hizmet ederek Üstad Visconti'nin mirasına gölge düşürebilir ?Karşı Lido'da filmin geçtiği ‘‘Grand Hotel Des Bains’’ bütün tılsımıyla dururken de, nasıl olur da bizimkiler ‘‘Ritz’’in odasında yatabilir ?* * *TEKRAR ediyorum, bu kadarını affetmem...Woody şimdi gözümden çok düştü. Ona duyduğum ve duymakta ısrar ettiğim bütün hayranlık müthiş darbe yedi.Şimdi alsın o çekik gözlü ve kopil memeli yeni karısını ve gitsin Venedik ‘‘Ritz’’inin lokantasında ister Amerikan hamburgerli sandviç yesin, ister Pekin ördekli erişte ısmarlasın, artık umurumda bile değil...Zaten bunu bile yapabilir... Adriyatik lagünasındaki Amerikan hamburgerine de, Pekin ördeğine de entellektüel bir kılıf uydurabilir.Venedik'te evlenen bir insandan artık her şey beklenebilir. [Ana Sayfa] [Gündem] [Ekonomi] [Dünya] [Yaşam] [Dizi] [Spor] [Yazarlar] [Ekler] [Standart karakterler]
Yazarın Tüm Yazıları