Vangelis ile Rinio

Bu diyarda bugünlerde herkesin dilinde bir aşk hikayesi var. Romeo ile Julyet’in "a la greec" hikayesi.

Sonu Shakespeare’in eseri kadar trajik bu hikaye, Girit’te yaşandı. Adanın en güzel sahillerinin bulunduğu İerapetra’nın Kentri köyünde. Kahramanları da 24 yaşındaki Vangelis ile 17 yaşındaki Rinio.

Malum aşk tanrısı Eros, ne dinden anlar ne de kanundan. İki gencin sonu ne olur düşünmeden, geçen yıl haziran ayında fırlatıvermiş oklarını.

Gönül bu, ferman dinler diyenler parmak kaldırsın, sevmişler işte birbirlerini. Yakın arkadaşları ilişkiyi biliyorlardı ama aileler habersiz. Aileler bir tarla yüzünden kavgalı yılardır. Birbirlerine selam bile vermiyorlar köyde.

Birbuçuk yıllık ilişkiyi resmileştirmek, evlenmek istemişler. Hatta hayal bile kurmuşlar, aşklarının önyargılara, gelenek, hasımlıklara üstün çıkacağına inanarak.

Durumu çiftçi olan anne babalarına açmışlar. Ve kıyamet kopmuş. "Evlenmek istiyoruz" dediklerinde cevap "Dünyada olmazzz" imiş.

İki ailenin kavgalı olması bir yana Vangelis ile Rinio’un ikinci bir talihsizliği de vardı. Onlar iki kuzenin çocuklarıydı. Yani uzak da olsa akraba.

Dinen de yasak, kanunen de yasak akraba evliliği Yunanistan’da. Dördüncü dereceden yakın akraba evliliği yapılamıyor. Gençlerin akrabalık derecesi özel bir izinle yasağın dışında, ama köy halkı onları kuzen biliyor, kuzen tanıyor işte. Bilmemkaçıncı derecede de olsa kuzen evliliği akraba evliliğidir onlar için. Girit’in köylerinde de namus ve gelenekler İncil kadar kutsaldır. Hani aileler "he" dese bir daha kimsenin yüzüne bakamazlar. Rinio’nun reşit olmasını beklemek çözüm değildi aileler için. Tek yol ayrılmaları idi.

Haftalar öyle geçmiş. Günün birinde çaresizlik gözlerini karartmış gençlerin. Çıkar yol bulamadıklarından intihar etmeyi takmışlar kafalarına.

Geçen pazartesi tekrar ve son kez buluşmuşlar gizlice. Birlikte uzak, tenha bir yere gitmişler. Vangelis, cep telefonundan dayısını arayarak "Madem aileler ve toplum beraber olmamızı istemiyor, cesetlerimizi birlikte gömsünler" demiş.

Kötü bir şey olacağını anlayan dayı yollara düşmüş ama çifti bulduğunda artık çok geçti. Vangelis’in cansız bedeni otomobilden birkaç adım ötede, Rinio ise otomobilin koltuğunda yatıyordu. Genç kız hálá nefes alıyordu.

Tarım ilacı içmişler hayatlarına son vermek için.

Rinio hastaneye nakledildi. Koma halinde yatıyor. Vangelis’in cenaze töreni yapıldı.

Ah önyargılar, neydi şu gençlerin günahı?

MGK Genel Sekreteri ile sohbet

MGK Genel Sekreterliği nasıl? Geçtiğimiz günlerdeki toplantı nasıl geçti?

- MGK fevkalade önemli bir kurum olmaya devam ediyor. Toplantıda cumhurbaşkanı, bazı bakanlar, iki komutan benim gibi yeniydi. Geçmişte MGK ile ilgili tecrübem vardı ama yine de alışacağız.

Yeni göreviniz için tebrik edenler çok olmalı...

- Evet. Özellikle biri üstünde durmak istiyorum. Fenerbahçe başkanı sayın Aziz Yıldırım, Fenerbahçe antetli bir zarfın içinde tebriklerini yazdı. Ben Galatasaraylıyım, ancak Aziz başkanın bu jestinden çok memnun kaldım. Cevap da gönderdim. Tabii Galatasaray yönetim kurulundan telefonla arayarak tebrik eden de oldu.

Atina’dan uğurlanmanız nasıl?

- Gösterilen ilgiye doğrusu şaşırdım. Başbakan Karamanlis, cumhurbaşkanı Papulyas, parlamento başkanı Siufas, benim için elverişli tarihlerde görüşmeyi kabul ettiler. Yunan dışişleri bakanlığında ayrı resepsiyon ayrı yemek düzenlendi benim için. Bakan Dora Bakoyani de hatıra için hediye bile verdi.

Yunanistan’ın sizde bıraktığı tat ne?

- 1976-1979 döneminde yine Atina’da görev yapmıştım. O üç yıl içinde Türkiye’den tek bir bakan Ahmet Taner Kışlalı gelmişti. Şimdi gelenlerin sayısını tutmak mümkün değil. Sorunlar devam ediyor etmesine de çok şey değişti.

Tatil için gelmeyi düşünür müsünüz?

- Adaları gezmek isterim. Rodos’dan başka adayı ziyaret edemedim.

30 Ekim Salı akşamı TC’nin Atina başkonsolosu Beyza Üntuna’nın Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla verdiği resepsiyonda MGK’nın yeni Genel Sekreteri ve artık eski Atina büyükelçisi Tahsin Burcuoğlu ile yaptığımız sohbeti aktardım.

Kısa... kısa...

Fotoğraf sanırım kendiliğinden konuşuyor. Mutlu bir aile. Baba Panço, anne Rula ve oğul Petro. İstanbul’da Arnavutköy’de Ayazma’nın orada, Neşe gazinosunda, bu sene de sevenleri ile buluşuyorlar. Petro için daha önce yazmıştım. Pop müzik piyasasında aslanlar gibi ben de varım diyebilir. Anne Rula için bir şey demeyeceğim. İster Rumca söylesin ister Türkçe, o sesi bir dinleyin yeter. Panço da eğlenceyi doruğa çıkarmasını çok iyi biliyor.

Yunan futbol liginde aman nazar değmesin takımım AEK, 6 maçta 6 galibiyet ile zirvede. 1926 yılında İstanbul’dan gelen Rumların kurduğu AEK, henüz derby maç oynamadı ama olsun. Son maçta sahaya çıkan 11 futbolcudan 9’u yabancı ve bu sezon gelen oyunculardı. Emektar Brezilyalı Rivaldo (35) dışında diğer yabancıları kim tanıyor bilmiyorum. Önemli olan AEK’nın kazanması.

Galatasaray’ın UEFA kupasındaki rakibi Panionios ise 10 puanla 5. sırada. Yunanistan’ın en eski takımlarından Panionios, 1890 yılında İzmir’de kuruldu. Stadı da zaten bu nedenle Nea Smirni, yani Atina’nın "Yeni İzmir" semtinde. 20 kişilik kadroda 8 yabancı var. Teknik direktörleri ise Alman Ewald Lienen. Panionios eğer Türkiye’de bir takıma benzetilecekse Gençlerbirliği veya Gaziantepsor gibi. Çünkü birçok ünlü futbolcu altyapısında yetişti. Galatasaray şunu bilmeli ki, Panionios şakaya gelmez.
Yazarın Tüm Yazıları