Üretim artışının söyledikleri ve söylemedikleri

DEVLET İstatistik Enstitüsü'nün açıkladığı sanayi üretiminin mart ayındaki yüzde 18'lik artışı hem sevindirdi, hem de şaşırttı. Tek bir gözleme bakarak genellemeler yapmak yanlış olur. Ama, başka verilere bakarak bazı sonuçlar da elde etmek mümkün.

İmalat sanayii üretimindeki yüzde 20'ye varan artış nedeni ne olursa olsun, kalıcı olup olmayacağı kesin olmasa da, sevindirici bir gelişmedir. En azından, mart ayı sanayi üretimi artışı ekonomide kalıcı bir durgunluğun olmayabileceğini göstermektedir.

SORULAR

Üretim artışının arkasındaki nedenlere baktığımızda, bu denli bir artışı haklı çıkartacak bir gelişme göremiyoruz. Finans piyasalardaki belirsizliklerin azalması ve mevsimsel nedenlerle iç talepte bir kıpırdanma olduğunun işaretleri var. Ama, bu kıpırdanmaların boyutu sanayi üretiminin bu denli bir artışını haklı çıkarmıyor.

Üretim artışının bir bölümü son bir yılda eriyen mal stoklarının yenilenmesi olabilir. Ama üretimdeki bir aylık artışın boyutu stok yenilenmesi ile de çok uyumlu görünmemektedir.

Bankacılık kesimindeki şirketlere verilen krediler de üretimdeki hızlı artışı doğrulamıyor. Tüketici kredilerinde de şaşırtıcı bir kıpırdanma yok. O halde, sanayi üretimi bu boyutlarda neden arttı? Sorunun kesin bir yanıtı yok. Gelecek aylarda, üretim verilerinde geriye dönük aşağıya doğru bir düzeltmenin yapılabileceği olasılığı da göz ardı edilmemeli.

Nedeni ne olursa olsun, bu denli bir üretim artışının üzerinde düşünülmesi gereken yönleri var. Örneğin, son altı aydır aylık enflasyondaki düşüşün büyük bir kısmı ekonomik durgunlukla açıklanıyordu. Üretimin kıpırdanması enflasyondaki düşüşü yavaşlatacak mıdır? Bu konuda bazı önlemler alınması gündeme gelebilir mi?

Üretimin artması faizlerdeki düşüşe bir tepki ise, son aylarda enflasyondaki olumlu gelişmelere bakarak gerçekleştirilen faiz indirimleri çok hızlı mı olmuştur?

Hem üretim artışı hem de enflasyonun hızlı bir biçimde inmesi siyasetçilerimizi yüreklendirip ülkeyi kısa dönemde bir erken seçim ortamına sokar mı? Bütün bu konularda bazı işaretler alınmaya başlanmıştır. Halbuki, bir aylık üretim artışına bakarak ‘‘dereyi görmeden paçaları sıvamak’’ için de oldukça erkendir.

GERİ DÖNMEK

Türkiye ekonomisi zor bir dönemden geçiyor. Bir yandan enflasyonu indirmek istiyoruz. Diğer yandan, sorunlarımızın ancak büyüme yoluyla çözülebileceğinin farkındayız. Büyümenin ise kemikleşmiş enflasyon beklentileri altında gelecekteki enflasyonu olumsuz etkileyebileceği olasılığını düşünüyoruz. Hem enflasyonun düşmesini hem de büyümeyi sağlayabilecek ortamı tam olarak sağlayamamanın sıkıntısı içindeyiz.

Bütün bu kısa dönemdeki çelişkili hedefler içinde, yine de büyümeye sevinelim. Enflasyondaki inişten çok fazla taviz vermeden yapısal sorunlarımızın çözümünü biraz olsun büyüme yoluyla kolaylaştırabiliriz.

Asıl, şimdi rehavete kapılacak lüksümüz kalmadı. Asıl, şimdi, erken seçim gibi, bazı açılardan kötü olmayabilecek çözümleri düşünmememiz gerekiyor. Yapılanların kalıcılığına çok da fazla güvenmeyelim. Türkiye, çok çabuk geri dönebileceğini defalarca ispatlamıştır.
Yazarın Tüm Yazıları