Prof.Dr. Mikdat Kadıoğlu
Prof.Dr. Mikdat Kadıoğlu
Prof.Dr. Mikdat KadıoğluYazarın Tüm Yazıları

Ulaşım sektöründe güvenlik ve ekonomi önemli ölçüde hava şartlarına bağlıdır

Önceki hafta cuma sabahı 8.00 uçağı ile İzmir’e inince Isparta’da 57 kişinin ölümüyle sonuçlanan uçak kazasını öğrendim.

Uçak kazasını duyan eşim de telaşla aradı. "Telefonda konuşan sen misin" diye soruyor. Telaşlanmasın diye kendisini 3 kez arayıp ulaşamadığım için biraz da kızgınlıkla "Şu anda cennette arkadaşlarla oturmuş sohbet ediyoruz. Zebaniler de işlemlerimizi yapıyor" dedim. İnanmadı, konuşan sen misin, diye sormaya devam etti!..

Aynı günün akşamı Doç.Dr. Alper İlki ile birlikte İzmir’den uçakla İstanbul’a döndük. JICA’nın (Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı), İçişleri Bakanlığı ve İzmir Valiliği ile birlikte düzenlediği "Türkiye Afetlere Hazır mı" adlı panelden dönerken başta hostesler olmak herkes üzgün ve tedirgin görünüyordu. Biz ise hálá kendimizle "dalga" geçiyoruz! Alper, "düşsek iki değerli bilim insanımızı yitirdik filan derler mi acaba" diye soruyor.

Alper Bey’i bilmem ama önce benim için ne derlerdi, ne tür senaryolar yapılırdı, hangi resimlerimizi ekranlardan gösterirlerdi, uçağa bizi VIP’den aldıkları için yolcuların son görüntülerinde olmazdık gibi istem dışı saçma sapan düşünceler aklımdan geçmeye başladı. Sonra ise "kendim için ne derdim" diye düşünmeye başladım. Aklıma daha çok başarısızlıklarım geldi.

GÖRMEZDEN GELİNEN UZMANLAR

Her ne kadar bu son uçak kazasında hava koşullarının rol oynadığı söylenemezse de meteoroloji ulaşımda kilit önemdedir. Ulaşımda ekonomi, düzen, mal ve can emniyetinin sağlanabilmesi, modern karayolu, demiryolu, denizyolu ve havaalanlarının planlanması, işletilmesi, seyrüseferin her aşaması meteorolojik şartların uzmanlık seviyesinde göz önünde bulundurulmasıyla mümkün. Buna rağmen, Türkiye’deki Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nde, Kara Yolları Genel Müdürlüğü’nde, THY ve diğer özel işletmeler tarafından yer hizmet personeli ve dispeçer olarak eğitilecek personelin seçimi ve işe alımında bu unsur dikkate alınmıyor. İleri ülkelerde olduğu gibi, bu işlerin meteorolojik yönü de düşünülerek meteoroloji mühendislerine yeterli önem verilmiyor.

70 milyonluk Türkiye’de mesleğini icra edebilme fırsatını bulmuş yaklaşık 300 şanslı meteoroloji mühendisinden biri ve bu ülkenin kıt kaynaklarından sağlanan burslarla ABD’ye modern meteoroloji bilgi ve uygulamalarını öğrenip yurdumuza getirmek için gönderilmiş bir akademisyen, bölüm başkanı, oda temsilcisi olarak, meteorolojik durumumuzla ilgili görüş ve önerilerimi "Dilsiz şeytan olmamak" için her ortamda söyledim.

ELMASI İŞLEME ZAMANI GELDİ

Maalesef bu ülkede meteoroloji mühendisliği diye bir meslek ve bilim dalı olduğunu yetkililerimize bir türlü kabul ettiremedim. Bu konuda söyleyip yazdıklarım yüzünden, toplam 515 milyar TL’lik tazminat davaları ile karşılaştım! Yalan ve yanlış hiç bir şey söylemediğim için şimdiye kadar hiçbir davada suçlu bulunmadım. Açtığı davaları kaybedenler bu dünyada hiç utandı mı, hiç özeleştiri yaptı mı, bilemem...

Aslında biz meteoroloji mühendisleri, İstanbul Teknik Üniversitesi’nin diğer mezunları gibi, herhangi bir kamu kuruluşundaki herhangi bir kadroya veya özel sektördeki herhangi bir işe değil; bu ülkenin insanını meteorolojik afetlerden, sanayi tesisleri, yollar, havalimanı ve şehirlerimiz için yanlış yer seçimlerinden, dışarıya bağımlı hava tahminlerinden sözün kısacası insanımızın canını ve malını korumaya ve bu ülkenin meteoroloji bilimindeki geri kalmışlığını ortadan kaldırmaya talibiz...

Şu anda ülkemizde meteoroloji, hálá işlenmemiş bir elmasa benzemekte. Bu elmasın işlenmesinde de herkese roller düşüyor. Ben mesleğimizin onurunu korumak ve sonuçta halkımızın hak ettiği modern meteorolojinin tüm hizmetlerine sahip olabilmesi için üzerime düşen görevleri yerine getirmeye devam edeceğim... Ya bizi yönettiğini sananlar, sıcaklığa "ısı" diyen yetkili ve etkililer, ezbere alet kurup onların kendi kendine çalışacağını sananlar üzerlerine düşen görevi ne zaman yerine getirecek?..
Yazarın Tüm Yazıları