Uğur Cebeci: Kokpit







Uğur CEBECİ
Haberin Devamı

3 motorluların sonu

Şubat ayının son günlerinde eski McDonnell Douglas, yeni Boeing'in Kaliforniya Long Beech'teki tesislerinde hüzünlü anlar yaşanıyordu. Yaklaşık 30 yıldır Long Beech tesislerinde imal edilen Douglas'ın üç motorlu uçaklarından DC10'la başlayan efsane son MD11'in Lufthansa Kargo'ya teslimatı ile son buluyordu. Son üç motorlu Douglas Long Beech'i terk ederken havacılık tarihinde de önemli bir sayfa kapanıyordu. Artık uzun menzilli uçak pazarı sadece iki ve dört motorlu uçaklara kalacaktı.

Üç motorlu geniş gövdeli uçakların hikayesi 1960'ların ikinci yarısında başladı. Boeing'in dev 747'sinin ekonomik olmadığı hatlarda kullanılmak üzere Douglas DC10'u, Lockheed ise L-1011'i geliştiriyordu. Havacılık dünyası inanılmaz bir rekabete sahne olacaktı. Douglas projede DC8 ve DC9'lardan elde ettiği tecrübelere güveniyordu. Constellation'dan sonra yolcu uçağı üretmeyen Lockheed L-1011'le tekrar sivil pazara dönecekti.

DEV REKABET

Üç motorlulardan DC10'un Ağustos 1970'deki ilk uçuşunu aynı yıl kasımındaki L-1011'in uçuşu izledi. Yarıştaki ilk raund Amerikan Havayolları'nın (AA) siparişiydi. Douglas tam 100 uçaklık siparişi alarak bir adım öne geçti. DC10'un hızla testleri tamamlandı ve otoritelerden onay alarak AA'ya teslim edildi. Douglas'ın AA zaferini diğer Amerikan şirketlerinden aldığı siparişler izledi. Lockheed ise etkili pazarlama teknikleriyle Amerika dışından önemli satış rakamları yakaladı. Fakat hızlı tasarım ve testler sonrasında her iki uçağın ilk modellerinde ciddi problemler çıktı.

Özellikle 1974'deki THY kazası Douglas'ın satışlarını oldukça kötü etkiledi. Amerikalı şirket hemen DC10 üzerinde değişiklikler yaparak 10 serisinden sonra DC10-20, 30 ve 40 modellerini pazara sundu. Bu modeller arasında en başarılısı DC10-30 oldu. 1980'lerin başındaki zorlu günler ise Amerikan Hava Kuvvetleri'nin verdiği 60 adetlik askeri tanker modeli KC10 ile atlatıldı. İmalat 1989'da 446 adetlik üretimle sona erdi. 1990'ların başına kadar büyük şirketlerde kullanılan DC10'lar daha sonra charter yani tarifesiz uçan havayollarına ve kargo şirketlerine geçti.

Şu an kullanımdaki bir çok DC10'un son durağı kargo şirketleri. Gövdesi kargo modeline konvert edilen bu uçaklardan en büyük filoya Amerikan FedEx sahip.

Lockheed'in L-1011'i de DC10 ile aynı kaderi paylaştı. Uçağın Rolls Royce tarafından imal edilen RB211 motorları sürekli sorunlar çıkardı. İlk üretilen edilen L1011-1'i daha uzun menzilli ve güçlendirilmiş motorlu 100, 200 ve 500 serileri takip etti. 1984 yılında üretim tamamlandığında Lockheed toplam 250 uçak imal etmişti. Bu proje Lockheed'in son sivil uçağı oldu. Halen çok sayıda L1011 başta charter ve kargo şirketleri olmak üzere görev yapmaya devam ediyor.

1980'lerın sonuna doğru demode olmaya başlayan DC10'un Boeing ve Airbus'tan çok ciddi rakipleri ortaya çıkmaya başlamıştı. 1984 yılında Douglas yeni bir DC10 modelinin üzerinde çalışmaya başladığını açıkladı. MD11X adı verilen uçak üç sınıfta 320 yolcuyu 12 bin kilometre menzile taşıyacaktı. Projenin ilk yılları Douglas açısından oldukça umut vericiydi. Bir çok şirketle ön anlaşmalar imzalandı. Dıştan bakıldığında kanat uçları hariç DC10'a çok benzeyen MD11'ler iç sistemlerde gelişmiş bir yapıya sahipti. Ocak 1990'da ilk uçuş yapıldı. Bunu 5 MD11'le gerçekleştirilen testler izledi. Ekim 1990'da sertifiye edilen uçak ilk olarak Finair'e teslim edildi. MD11, DC10'a göre kapasitesi yüzde 27 fazla, uçuş maliyetleri de yüzde 31 daha düşüktü.

MENZİL SORUNU

Ancak uçakla ilgili şikayetler erken başladı. İlk müşterilerden Amerikan Havayolları, uçağın planlanandan daha fazla yakıt harcadığını belirterek menzilinin tutmadığını açıkladı. Bu durum özellikle Asyalı şirketlerin MD11 siparişlerini iptal etmesine neden oldu. Bir çok havayolu daha uzun menzilli Boeing 777 ve Airbus A340'ı tercih etti. Douglas sorunu 1996'da çözerek MD11'in uzatılmış menzilli ER modelini tasarladı. Ama azalan siparişler nedeniyle imalatı bu yıl sona erdi.

DC10’ların Türkiye macerası

THY 1970'lerin başında özellikle Almanya üzerinde artan yolcu talebiyle birlikte geniş gövdeli uçak arayışına gitti. Yapılan inceleme sonrasında Japon JAL Havayolları için imal edilen ancak şirket tarafından teslim alınmayan DC10-10'ların alınmasına karar verildi. İlk uçak olan İstanbul isimli TC-JAU 2 Aralık'ta, ikinci uçak Ankara (TC-JAV) da 12 Aralık 1972'de filoya katıldı. Üçüncü DC10 İzmir (TC-JAY) ise 27 Şubat 1973'de teslim edildi.

1974'de yaşanan korkunç kaza DC10'ların THY'deki tarihinde kara bir leke olarak yer aldı. Ankara uçağı 3 Mart 1974'te Paris'ten Londra'ya gitmek üzere kalkıştan 11 dakika sonra düştü. Uçakta bulunan 334 yolcu ve 12 mürettebattan kurtulan olmadı. Kazaya 3 bin 500 metrede açılan kargo kapağı neden oldu. Kapağın fırlamasıyla uçağın kabin basıncı kaybedildi ve kumanda sistemi ile motor kontrolleri zarar gördü. Olayın meydana gelmesinden 77 saniye sonra THY'nin Ankara uçağı Ermononville Ormanı'na düştü.

Korkunç kaza sonrasında büyük bir tartışma başladı. Douglas uzun süre kargo kapağı konusundaki hatasını kabul etmedi, kapağın tam kapatılmadığını iddia etti. THY kalan iki uçağı uzun yıllar kullandı. Filoya A310'ların katılmasından sonra DC10'lar THY tarafından kurulan Boğaziçi Hava Taşımacılık (BHT) şirketine verildi. Bu şirkette bir süre kalan uçaklar daha sonra 1990’da FedEx şirketine satıldı.

Hostes üniformaları değişiyor

Yeni üniformalarda şıklık ve kullanım rahatlığı arasında iyi bir denge sağlandı. Kabin memurlarının üniformaları yine lacivert ancak hoş bir yelekle hareketleniyor. Özel apreli kumaş kolay leke tutmuyor. Uygun ütü şartlarında çabuk parlamıyor. Kabin memurları yeni üniformalarını Haziran ayından itibaren giymeye başlayacaklar.

Türk Hava Yolları kabin memurlarının kullandığı üniformalar haziran ayından itibaren değişiyor. Türkiye'nin ünlü moda kuruluşu Vakko tarafından hazırlanan dar mekanda en rahat kullanım hedeflenerek çizilen üniformalarda yine etek ve pantolon tercihli kullanılabilecek.

Eteklerdeki uzunluk diz hizasının çok az altında seçilerek kabin memurunun özellikle acil olaylarda hızlı hareket edebilmelerine özen gösterildi. İkinci kez Vakko adını gökyüzüne taşıyacak üniformalarda tasarımcılar özellikle ayrıntılarla farklılık yaratmayı tercih ettiler.

YELEKLİ MODEL

Cem Hakko'nun bizzat ilgilendiği ve prestij konusu olarak kabul ettiği üniformaların ayrıntılarını Vakko'nun İletişim Koordinatörü Berna Sağlam şöyle sıraladı:

Tümü lacivert rekte hazırlandı.

THY'nin kendine özgü, geleneksel renkleri detaylarda vurgulandı.

Gece mavisi astarı, biyesi ve işlemesiyle üniformalar orijinallik kazandı.

Tek düğmeli kuplu ceketimiz gibi klasikleşmiş şık modellerin yanı sıra, tüm ön bedeni gece mavisiyle işlenmiş yelekler yapıldı.

Alışıla gelmiş arka-orta yırtmacı yerine yan taraftaki kupa yerleştirilmiş yırtmacıyla günümüzün modasını taşıyan etek gibi tamamıyla detaylarda Vakko ayrıcalığı saklı modern bir kıyafet hazırlandı.

Leke tutmaması için özel apreli kumaştan hazırlanmış işlemeli önlük gibi kullanışlılık, kalite ve dayanıklılık da modellerde şıklık kadar ön planda tutuldu.

Vakko eşarp ve Vakko kravat da modern deseni ve turkuaz tonlarından laciverte geçiş yapan THY renkleriyle kıyafetleri tamamladı.

Son derece şık, dinamik, modern kıyafetleriyle kabin memurlarımız haziran ayından itibaren uçaklarda yerlerini alacaklar. Üniformayı uygun çanta, ayakkabı ve diğer aksesuvarlar tamamlayacak. THY yine kabin memurlarının 40 bedenin üzerinde olanların pantolon kullanmasına izin vermeyecek. En az 1.70 metre boydaki 40 bedenin üzerindeki kabin memurları ya zayıflayarak pantolon giyebilecekler ya da aynı kiloda kalırlarsa eteklik dışında tercih kullanamayacaklar.

TASARIM BOZULMAYACAK

Ayrıca bazı kabin memurlarının bedenlerine uygun olarak aldıkları pantolonları sonradan daralttırdıkları da belirlendi. Bunun önüne geçmek ve üniformaların orijinal tasarımının bozulmaması içinde denetim yapılacak.

Evcil hayvanı mutlaka bildirin

Kedi, köpek, kuş gibi evcil hayvanla uçak yolculuğu yapacaksanız sakın rezervasyon yaptırmayı unutmayın. Daha doğrusu kendiniz için rezervasyon yaptırırken, bu uçuşta yanınızda kediniz ya da köpeğiniz gibi bir evcil hayvan olduğunu bildirmek zorundasınız. Eğer bunu rezervasyon sırasında bildirmezseniz, yolculuk için havalimanına gidip check-in yaptırırken başınız derde girebilir.

Havayolu şirketleri önceden petle yolculuk için rezervasyon yaptırmayanların evcil hayvanlarını uçağa almama hakkına sahiptirler.

Kabinin aynı bölümünde, örneğin ekonomi sınıfında genellikle birden fazla hayvanın yolculuk etmesine izin verilmez. Bir çok havayolu kabinde iki evcil hayvan olmasına izin verirse bunda da ayrı cinsten olmalarını kabul etmez.

NE YAPMALI

1 Kendiniz için rezervasyon yaptırırken hangi tür hayvanla yolculuk yapacağınızı söyleyin. Bunun kayıtlara geçmesini isteyin. Bilet kestirirken bunu bir kez daha hatırlatın. Kabinde en fazla 6 kg ağırlığında evcil hayvana izin verilir ve kilo başına bilet ücretinin yüzde biri alınır. Görme ve işitme engellilerin yanındaki köpeklerin ağırlığına bakılmaz.

2 Kedi ya da köpeğiniz için kendi kutunuzu getirirseniz bunun ölçüsü 46x31x25 cm’dir. Yoksa, havayolu şirketinden kutu isteyin.

3Eğer kabinde uygun bulunmazsa kedi, köpek ya da kuşunuz mutlaka kargo bölüme gönderilecektir. Hayvanların konulduğu bölüm tıpkı kabin gibi aynı atmosferik şartlara sahiptir. Sıcaklık ve basıncı aynıdır. Endişe etmeyin.

4Yurtdışına gidiyorsanız, hayvanınızın belgelerinin ve aşılarının tam olmasına özen gösterin. Yoksa gittiğiniz ülkede hayvan karantinaya alınır ve günlerce orada kalabilir.

BUNLARA DİKKAT

Veterinerler kedi ya da köpeklerin uçuş öncesi uyutulmalarına karşı çıkıyorlar. Bu durum hayvanda ciddi sorunlar çıkarabiliyor. Yolculuk öncesi şunlara dikkat edin:

Uçuştan 24 saat öncesinden başlayarak hayvanınıza ya çok az ya da hiç yemek vermeyin.

Eğer kedi ya da köpeğiniz kargoda seyahat edecekse kutusunun büyük olmamasına önem verin. Kutunun devrilmesi halinde hayvan zor durumda kalacaktır. Boyu yüksek bir kutuda enine yaşamak zordur.

Kutusuna mutlaka evde her zaman verdiğiniz sudan koyun. Ya da bu suyu dondurarak koyabilirsiniz. Taşıma sırasında suyun dökülmesini de önlemiş olursunuz.

Uçuş öncesi ve sonrası onlara her zamankinden fazla ilgi gösterin.

Uçuştan sonra küçük porsiyonlar halinde yemek verin.

Yazarın Tüm Yazıları