Türkiye’nin ilk evcil hayvan kan bankası kuruldu

Türkiye’nin ilk evcil hayvan kan bankası İstanbul Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi bünyesinde açıldı. Avrupa, Amerika ve Uzakdoğu’da yoğun ilgi gören hayvan kan bankalarından örnek alındı ve üç yıllık bir çalışmanın ürünü olarak bir buçuk ay önce faaliyete geçti.

Köpeklerin ve kedilerin de insanlar gibi kan grupları var. Kedilerin sadece üç farklı kan grubu olsa da köpeklerde şu ana kadar tespit edilmiş on üç grup bulunuyor. Kan bankası, bu kan gruplarının tespiti, hasta hayvanlara acil yardım ve verici (donör) hayvanlara ücretsiz sağlık kontrolleri yapması açısından çok önemli. Kurulduğu andan itibaren yoğun ilgi gören banka sayesinde kurtulmuş köpekler bile var. İstanbul’da yaşıyorsanız ve köpekleriniz verici kriterlerine uyuyorsa programa siz de katılın. Acil kana ihtiyacı olan, bir gün sizin köpeğiniz olabilir.

Türkiye’de bir ilk gerçekleşti. İstanbul Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi’nde evcil hayvanlar için kan bankası kuruldu. Yaklaşık birbuçuk ay önce açılan evcil hayvan kan bankası, çalışmalarına hızlı bir şekilde başladı. Köpek ve kedilere hizmet veren bu bankadan şu anda ağırlıklı olarak köpekler faydalanıyor. Evcil Hayvan Kan Bankası (İEHKB) İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı öğretim üyelerinden Doç. Dr. Murat Arslan tarafından kuruldu. Arslan, son çare olarak kan bankasına başvurup kurtulmuş köpekler olduğunu ve kısa sürede çok fazla taleple karşılaştıklarını anlatıyor. Türkiye’de bu işlem daha çok yeni olduğundan bilgilerimiz de oldukça az. Köpeklerde tespit edilmiş onüç kan grubu var. Kedilerde ise A, B, AB şeklinde üçe ayrılıyor. Kedi ve köpeklerin kanları insanlarla uyuşmuyor. Köpeklerde DEA (Köpek Eritrosit Antijen) şeklinde ifade edilen gruplardan DEA 1.1 ve DEA 1.2 negatif olan gruplar genel verici durumunda.

BİR KÖPEKTEN ALINAN DÖRT KÖPEĞE VERİLİYOR

Köpeklerden bir kerede 15-20 ml/kg kan alınabiliyor. İyi bakılan, testlerden geçmiş, hastalıksız hayvanlar ayda bir kere kan verebiliyor. Bankada korunan kanlar çok ekonomik kullanılıyor. Verilmiş bir ünite kan, plazmasına ve hücrelerine ayrılıyor. Ayrılan bu parçalar da ikiye bölünüyor. Dolayısıyla farklı kan ihtiyaçları olan köpekler bu kanlardan farklı şekillerde yararlanabiliyor. Yani bir ünite kan, dört köpeğe verilebiliyor.

Kedilerin farklı durumu

Kedilerde tespit edilmiş üç ayrı kan grubu var. Aynı insanlardaki gibi A, B, AB, gruplarına ayrılıyorlar. Kedilerin çoğunun A grubu olduğu biliniyor fakat İran, İngiliz kısa tüylüsü ve Himalaya gibi cins kedilerin grupları B. Kedilerden çok zorda kalınmadıkça kan alınmıyor çünkü kedi dostlarımızı 10-20 dakika aynı pozisyonda tutmak çok zor. Durum bu olunca, sakinleştirici verilmesi gerekiyor. Ayrıca hatalı kan nakli ciddi hücre kayıplarına yol açtığından pek tercih edilmiyor.

Köpekler hem mizaç hem de yapı olarak kedilere göre daha sakin olduğundan kan vermeye daha yatkınlar. Canları, kan verirken en fazla insanlarınki kadar yanıyor ayrıca daha sakin durabiliyorlar.

Tootsie, kardeşlerinin kanıyla kurtuldu

Melih Turan’ın üç yaşındaki erkek Rotweiler cinsi köpeği Tootsie, 25 Temmuz 2006’da Veteriner Hekim Ahmet Fazıl Atak’ın Pati Pata isimli kliniğine halsizlik, yürüyememe ve iştahsızlık şikayetleriyle getirildi.

Önceden 43 kilo olan Tootsie, kliniğe getirildiğinde 34 kiloya düşmüştü. Aşırı kan kaybettiği anlaşılan Tootsie’nin yapılan tetkiklerde anemisi olduğu anlaşıldı. Tootsie’nin hayatı tehlikedeydi.

Oscar, Uno Junior ve Paccino isimli kardeşlerinden alınan kanlarla transfer yapılması uygun görüldü. Fakat önce kan gruplarının uygunluğunun tespiti yapılmalıydı. Kan örnekleri İstanbul Üniversitesi’ndeki kan bankasına yollandı, oany gelir gelmez birkaç gün içinde transferler yapıldı. Takip eden günlerde mama yemeye, kendi kendine hareket edebilmeye başlayan Tootsie’nin hastalığının Otoimmun olduğu anlaşıldı. Vücudu, kanını bilinmeyen bir şekilde harcıyordu. Üçüncü transferden sonra Tootsie’nin vücudu kendi kendine kan üretmeye başladı. Şu anda gayet sağlıklı, kardeşlerinin kanıyla ayakta duruyor.

Verici hayvanlarda aranan özellikler

Bir köpeğin verici olabilmesi için 1-8 yaşları arasında olması gerekiyor. Ayrıca her verici en az 20 kilo olmalı. Kalbinden ve böbreklerinden rahatsızlığı olmaması, paraziti bulunmaması ve düzenli ilaç kullanmıyor olması gerekiyor. Kan verirken hırçınlık yapmayacak kadar sakin mizaç da aranan özelliklerden. Dişi köpeklerde ise gereklilikler biraz farklı. Dişinin daha önce hamile kalmamış olması veya kısırlaştırılmış olması aranan birincil özellik.

YILDA EN FAZLA DÖRT KERE

Kan verme işlemi köpek otururken veya yatarken yapılabiliyor. Kan verme işlemi, kemik iliğinin çalışmasına da yarıyor. Köpek, verdikleri kanı kısa bir zaman içinde yerine geri koyabiliyor. Kanın değeri ve köpeğin sağlık durumuna göre yılda en az dört kere kan verilmesi öneriliyor. Verici köpeğinizin kana ihtiyacı olursa listede öncelik sahibi oluyor.

Büyükada Barınağı’ndan imdat çığlığı

Büyükada Barınağı’nın acil olarak yardıma ihtiyacı var. Barınakta yaşayan 150 köpeğin 22’si geçen hafta hastalık yüzünden öldü. İlaçları olmadığı gibi, mamaları da yok. Köpekler geçen haftanın çoğunu aç geçirdi. Belediyenin mama adı altında yolladıklarına yemek bile denemez, sadece portakal gibi, hayvanların yiyemeyeceği artıklar. Lütfen önce evdeki kedinize ve köpeğinize bir bakın, sonra Büyükada Barınağı’ndakileri düşünün. Destek için Özlem hanımı (0535 205 09 87) veya Sultan hanımı (0538 425 05 54) arayabilirsiniz.

Kedilerde tenya problemi

Kedi ve köpeklerde en yaygın görülen iç parazit türlerinden biri tenyalar. Dışkı ile birlikte dışarı atılan hareketli ve aktif parazitler genellikle kuruyarak susam ya da bulgura da benzeyen bir şekil alır. Kuruduktan sonra kabuğu çatlayıp kırılan yumurtalar serbest kalır ve yeniden hastalık yapmak için uygun bir çevre oluştururlar.

Pire ve bitlerin arakonakçılık yaptığı tenya türlerinde bu yumurtalar erişkin bitler ya da pire larvaları tarafından yenilir. Kedinin bunları yemesi sonucu parazitler hastalık yapmaya devam eder. Parazitin bu şekilde devam eden yaşam çemberinin kontrol altına alınmadığı durumda bu problemin tekrarlanması kaçınılmaz.

Uzun süreli parazit istilalarında kedilerin sağlığında çok önemli aksamalar meydana gelir. Özellikle yavru kedilerde gelişme aksar, besin maddelerinden yararlanma azalır. Bağışıklık sistemi zayıf düşerek birçok hastalığa karşı açık olur. Yine çok sayıda parazit, sinir sisteminde de problem meydana getirebilir. Parazitlerin aşırı sayıda olması ölüme dahi yol açabilir.

Parazit hastalıklarının tedavisinde ilk yapılması gereken, dışkı muayenesidir. Tuvalet kabından alacağınız bir miktar dışkıyı veteriner hekiminize götürebilirsiniz. Mikroskopla bakıldığında parazitlerin çeşitleri kolaylıkla tespit edilir. Gerek ağızdan, gerekse enjeksiyon olarak uygulanan ilaçlarla iç parazitleri tamamen ortadan kaldırmak mümkün. Ama parazitin yaşam çemberinde yer alan arakonakçıların da ortadan kaldırılması gerek. Bu nedenle düzenli olarak ilaç uygulaması ve kontrol farz.

Problem ortadan kalktıktan sonra iki-üç aylık periyotlarla iç ve dış parazit ilaçlarının uygulanması korunma açısından yeterli. Kedinizde uzun süreli parazit bulunmasından dolayı ortaya çıkan diğer hastalıkları veteriner hekiminiz kedinizi muayene ederek teşhis ve tedavi edecektir.

1 Şubat’ta İstanbul Tepebaşı’ndaki evimize giren hırsız dokuz aylık İngiliz Cocker oğlumuzu çaldı. Onu görürseniz lütfen haber verin. 0537 633 83 96.

Gölge, birbuçuk yaşında terk edilmiş bir Setter. Onu bir daha terk etmeyecek bir yuvanın hasretini çekiyor. 0312 222 58 42.

Kasım doğumlu bembeyaz Labrador oğlan yuva arıyor. 0312 440 18 98.

Bu beş kardeş orman yolunda bulundu. Geçici olarak United Kennels’da kalıyorlar. Sahiplenmek için 0212 322 08 07.

Köpeğim 11 Şubat’ta Antalya Serik’teki Sanatçılar Köyü’nde kayboldu. Dört aylık, erkek. 0532 277 90 57.

Bu Terrier ya evinde kaçmış ya da terk edilmiş. İki yaşında, sağlıklı ve çok oyuncu, erkek. Onu sahiplenir misiniz? 0532 446 05 08.
Yazarın Tüm Yazıları