Tükürerek BDP'yi nasıl muhatap alacağız?

Artık eski hesapları karıştırıp, sen haksızdın ben haklıydım kavgasından vaz geçelim. Kürt açılımı çerçevesinde Kandil ve İmralı görüşmelerini de bir kenara koyalım ve yeni bir sayfa açalım. Bu sayfada üç önemli aktör var: Erdoğan-BDP-Öcalan. Bu aktörler cidden koları sıvarlarsa önemli yol alınır… Bütün bunlar iyi de, bu süreç böylesine sertlikle nasıl yürüyecek anlayamıyorum.

Haberin Devamı

İKTİDAR, BDP’Yİ CİDDİYE ALMALI…

Artık yoğurdu üfleyerek yemeğe başladım.

Anlaşılan, Ankara yeni bir strateji çizdi. Kürt sorununun “Müzakere” ayağı bir süredir aksıyordu. Şimdi yeni bir başlangıç yapılmak isteniyor .

Bu defa, eskisi gibi “İmralı” ve “Kandil”  ile görüşülmeyecek. Bu yaklaşım, siyasi açıdan fazla riskli görüldü. Üstelik her görüşme PKK’ nın eline bir koz veriyor. Gizlilik kuralına uymuyorlar ve işlerine gelmediğinde, konuşmaları sızdırıyorlar. Ankara’ nın güvenini kaybettiler. Eğer gerçekten çözüm istiyor idiyseler, kendileri kaybetti. Bu yöntemle damardan girilebilecek ve gerçekten bir çözüme gidilebilecekti. Demek ki, gerçek niyetleri hala savaşı sürdürmekmiş.

Şimdi, BDP üzerinden bir müzakere süreci başlatılacak.

Ancak bunun da son derece önemli bir koşulu var. Cengiz Çandar’ın Radikal’deki makalesinde dikkat çektiği gibi, Erdoğan’ın bu partiyi artık hırpalamaktan vaz geçmesi gerekiyor. Hem yerden yere vurmak hem de muhatap olarak karşına oturtmak, bizleri bir yere götürmez.

Haberin Devamı

İkinci nokta da BDP’ ye zorla PKK’ yı inkar ettirmeye kalkmamalıyız. Tam aksine, bırakın kendi kanallarıyla temaslarını sürdürsünler. PKK desteği yoksa, BDP de yoktur.

Üçüncü bir nokta ise, İçişleri Bakanı Şahin’ in her defasında sertleşen konuşmalarındaki  gibi yaklaşımlardan artık vazgeçilmesidir. Tutarsızlıklardan artık kurtulunması şarttır.

Ankara  yeni süreci ne kadar ciddiye alır, BDP’ ye ne kadar kol kanat açarsa , yeni strateji o kadar sağlıklı yürür. Aksi halde, boşu boşuna zaman harcarız…

BDP, KENDİNE BİR BAŞMÜZAKERECİ BULMALI…

Bu yeni sürecin en yeni aktörü BDP olacak.

Şimdiye kadar karşımızda hep topu “İmralı” veya “Kandil”e atan bir BDP vardı. Muhatap olarak Öcalan gösterilirdi.

Selahattin Demirtaş ve Gültan Kışanak net konuşmaya ve işin “Siyasi yönünü” müzakereye hazır olduklarını açıklıyorlar. Askeri konular için hala “İmralı” ve “Kandil” işaret ediliyor.

Bunları söylemek kolay, ancak gerçekten bir müzakere sürecine girebilmek bambaşka birşeydir. Şimdi BDP’den beklediğimiz de işte bu…Süreci hızlandıracak ciddi bir çalışma yapmak ve kendi içinde iyi organize olmak.

Haberin Devamı

Bunun en önemli işareti, parti olarak kendilerine bir “Başmüzakereci” seçmek olacaktır.

“İmralı” ve “Kandil”in de güveneceği, hem Kürt hem de Türk kamuoyuna ters düşmeyen bir isimle ortaya çıkıldığı takdirde, müzakere ortamı çok daha rahatlayacaktır. Her kafadan bir başka ses çıkmasından kurtulunacaktır.

Son derece önemli yeni bir sürece giriyoruz. Buna da hepimizin destek olması gerekiyor. Ancak asıl sorumluluk, ne olursa olsun, yine de BDP’nin sırtında olacaktır.

PKK DA ARTIK BİR KARAR VERMEK ZORUNDADIR…

PKK’ nın da kendi stratejisine artık bir çeki düzen vermesi gerekiyor.

Dikkat edecek olursanız, bu konuda hemen hemen herkes aynı noktalara dikkat çekiyor :

Haberin Devamı

-     Silahlı mücadele eski etkinliğini artık yitirmiştir.

-     Türk kamuoyu, silahlı saldırılar arttıkça daha sertleşmekte ve çözüm daha da güçleşiyor.

-     Herşeyden önemlisi, uluslararası kamuoyu silahlı mücadeleyi artık kabul etmiyor. Bu eylemleri terörle eş görüyor.

PKK ise, dikkat ediyorum, yeni ittifaklar peşinde koşuyor. Suriye ve İran ile yeni bir yaklaşım arayışında. Bunu doğal karşılıyorum. Bugünkü ortamda, bu tip girişimlerde bulunulabilir. Ancak asıl niyet çözüme mi yönelik yoksa top dolaştırmak mı belli değil.

Örgütün ne yapmak istediği ve hangi yönde bir strateji gerçekleştirdiğini anlayabilmek son derece güç. O cephede her kafadan bir ses çıkıyor. Bu da, ister istemez Ankara’ daki belirsizlikleri daha da arttırıyor.

Haberin Devamı

PKK’ nın, Ankara’ da sözü edilen “Yeni yaklaşımı” nasıl karşıladığı da henüz net değil. Bir göz boyama olarak mı, yoksa ciddi bir girişim olarak mı karşılıyor, bilinmiyor. Halen, pek inanmamakla birlikte  “Görelim bakalım” tutumu var.

Özetle, iki anahtar var. Biri Ankara’ nın cebinde, diğeri Kandil dağlarında. Çaresiz “Kolaylaştırıcı” konumunda da BDP…

ŞU AKİL SESE KULAK VEREN OLMAYACAK MI ?

Dengir Mir Mehmet Fırat’ın önceki akşam CNN TÜRK’ te Şirin Payzın ile yaptığı söyleşiyi bilmem izleme imkanınız oldu mu? Uzun ve dolu dolu bir söyleşiydi. Ben buraya iki çok kısa bölümü almak istiyorum. Hem Ak Parti’yi kuran isimlerden biri, hem de Kürt kökenli bir milletvekiliydi. Şimdi, gelişmeleri politikanın içinden değil, dışardan izliyor.

Haberin Devamı

Şu iki saptamanın her ilgili tarafından dikkatlice okunması gerekiyor. Not tuttuğum için kelimeleri aynen yansıtmamış olabilirim, ancak anlamı değişmez:

“…Kürt sorunu konusunda atılacak o kadar çok adım var ki…Vatandaşlara eşit haklar versek dahi yeter. Büyük mesafe almış oluruz…Yasaklanmış harflerden vaz geçilse ne olur?... İyi niyet göstermez mi?.. Bugünkü yapıda ısrar edecek olursak, ülke parçalanmaya gider. Fiziki olmasa dahi, moral bir bölünmeye gider. Bu açıdan, en tehlikeli süreçten geçiyoruz…”

“…Ak Parti “Çevreyi”, ezilmişleri temsil ederek iktidara geldi. Kimsesizlerin sahibiyiz diyorduk. Şimdi merkeze kaydık. Merkezde iktidar mikrobu kaynar. Parti, kendini bu konumdan kurtarmak zorundadır…”

Yazarın Tüm Yazıları