Trafik kazaları kaderimiz mi buna ‘dur’ diyecek biri yok mu

BU satırları yazarken, 9 günlük bayram tatili henüz bitmemiş yani, dönüşler başlamamış olmasına rağmen, tatilin 8 gününde meydana gelen trafik kazalarının bilançosu; 121 ölü ve 820 de yaralıydı. ‘Çok mu garip?’ diyeceksiniz. Haklısınız... Her bayram tatilinin bilançosu üç aşağı beş yukarı aynı... Ama ne yapacaksınız, insan kabullenemiyor, işte.

Hiç unutmuyorum... Deprem uzmanlarından biriyle sohbet ederken ısrarlar, ‘İstanbul’da olası bir depremde can kaybı ne olur?’ sorusunu tekrarlamam üzerine; dayanamayıp, aynen şu cevabı vermişti: “Olası bir depremdeki can kaybı, bir yıl içinde trafik kazalarında kaybettiklerimizden fazla olmaz.”
Artık, o kadar kanıksamışız ki, her bayram tatili öncesi, ‘inşallah bu sefer fazla can kaybı olmaz’ diyoruz. Ama değişen bir şey yok, bilanço hep aynı. İşin maddi boyutunu hiç hesaba bile katmıyorum. Bu konuda sizlere birkaç istatistik vereceğim. Gerçi bunları biliyorsunuz ama ben yine de hatırlatayım.
·  Son beş yılda, ülke genelinde 5 milyonun üzerinde trafik kazası meydana gelmiş ve bu kazalarda toplam 26 bin 750 kişi hayatını kaybetmiş, 1 milyonun üzerinde kişi de yaralanmış. 2005 yılından 2010 yılına geçen sürede ise trafik kazalarında yüzde 77 artış yaşanmış.
· 2010 yılındaki trafik kazaları sonucu ortaya çıkan maddi hasar miktarı, 594 milyon TL’ye yakın.
· Yine 2010 yılında meydana gelen kazaların yüzde 90’ı sürücü hatasından kaynaklanıyor.
· 2011 yılının ilk altı ayında ise toplam 143 bin 740 kaza meydana gelmiş ve bin 552 kişi hayatını kaybetmiş, 100 bin kişi de yaralanmış. Aynı dönemde oluşan maddi hasar miktarı ise 513,7 milyon TL olmuş. 2011’in ilk yarısında meydana gelen kazaların da yüzde 90’ına yakını sürücü hatalarından kaynaklanmış.
RADAR, HIZ LİMİTİ NAFİLE
Yazıyı daha fazla rakamlara boğmanın bir anlamı yok. Kısacası, her geçen yıl trafik kazaları ve bu kazalarla birlikte can kayıpları, yaralı sayısı, maddi hasar miktarı artıyor. Ve yıllardır değişmeyen bir gerçek var... Maalesef ki, kazaların neredeyse tamamına yakını sürücü hatalarından kaynaklanıyor.
Kimse kusura bakmasın, ‘trafik kurallarına uyalım’ kampanyaları, hız limitleri, yolların radarlarla donatılması, elektronik denetim sistemi, kontroller falan; nafile. Kabul ediyorum, bunların hepsi birer önlemdir ama işin özünde sürücü eğitimi yatıyor.
Bundan üç-dört yıl önce, Groupama Sigorta’nın davetlisi olarak, sigorta sisteminin işleyişini öğrenmek için Fransa’ya gitmiştim. Daha ikinci gün Groupama yetkilileri, sürücülerin eğitildiği, sürüş tekniklerinin öğretildiği bir piste götürdüler. Burada sürücülere; yağmurlu ve karlı havalarda aracı nasıl kontrol edecekleri, olası bir kaza sırasında neler yapmaları gerektiği uygulamalı olarak gösteriliyordu. Önce şaşırdım... Sonra öğrendim ki, bu eğitimi alan, testi de başarı ile geçen sürücüler; kasko sigortasına neredeyse yüzde 50’lere varan indirimlerle sahip oluyorlardı. Her ne kadar bu uygulamadaki amaç, sigorta şirketinin hasarı kontrol etmesi gibi gözükse de; temelinde, kazaların önüne geçip, can kayıplarını azaltmak yatıyor.
DEPREMDEKİ KADAR CAN KAYBI
Anlayacağınız adamlar işi çözmüşler. Aracı bile sigortalarken sürücüsünü ayrıca eğitip, bilinçlendirmeye, böylece de sürücü hatalarından doğabilecek kazaları en aza indirgemeye çalışıyorlar.
Bizde ise her önüne gelen ehliyet alabildiği gibi, aracını sigortalatan da, ‘nasıl olsa sigorta şirketi hasarı ödüyor’ deyip; başta kendi ve başkalarının canını hiçe sayarak, yolların kralı tadında trafikte cirit atıyor. Sonuç mu? Ortada… Her yıl binlerce kişi sürücü hatalarından dolayı hayatını kaybediyor, on binlerce kişi yaralanıp, sakat kalıyor, milyonlarca lira da maddi hasar oluşuyor.
Açıkçası merak ediyorum... Olası büyük bir deprem için çalışmalar yapan devlet büyükleri; o depremde beklenen can kaybını sadece iki-üç yıldaki trafik kazalarına kurban verdiğimizi görmüyor mu? Trafik kazaları ülke olarak bizim kaderimiz mi? Bu işe dur diyecek bir babayiğit çıkmayacak mı?
Yazarın Tüm Yazıları